II. Ahmed Hanın hayatı
II. Ahmed Hanın hayatı
Osmanlı Sultanlarının yirmibirincisi ve islam halifelerinin seksenaltıncısı. Sultan İbrahim Han´ın üçüncü oğludur. 1643 de Edirne´de dünyaya geldi. İyi bir tahsil gördü. Arabi ve Farisi´yi mükemmel bir şekilde öğrendi. Braderi ikinci Süleyman´ın yerine 21 Haziran 1691 de tahta çıktığı zaman 49 yaşında idi. İkinci Ahmed Han´ın cülusu sırasında Osmanlı Devleti, İkinci Viyana muhasarasını takib eden harplerle meşguldü.
Sultan ikinci Ahmed Han, tahta çıktıktan sonra ilk olarak; Avusturya üzerine giden Serdar Fazıl Mustafa Paşa´ya ferman göndererek sadaretinin ve seferin devamını diledi. Fazıl Mustafa Paşa, 20 Temmuzda Belgrada´a ulaşan Osmanlı Ordusunu, Kırım kuvvetlerinin gelmesini bekleme
den ve harp meclisinin kararına aykırı olarak Petervaradin önlerinde bulunan Avusturya Ordusu üzerine sürdü.Tisa suyunun Tuna´ya karıştığı Salankamen mevkıinde, şiddetli geçen harbin ilk anlarında Osmanlı Ordusu üstün durumda iken serdarın vurularak şehid düşmesi üzerine, vaziyet Osmanlılar aleyhine döndü. Böylece Salankamen savaşı kaybedil- di. Bu savaşta tarihçilerin; alim, dindar, alicenap, vakur ve adil bir kimse olarak vasıflandırdıkları, iyi bir devlet adamı ve komutan olan Fazıl Mustafa Paşa´nın şehid düşmesi, Osmanlılar için en büyük kayıp olmuştur.
Salankamen hezimetinden sonra, Lipva ve Varat kaleleri Avusturyalılar tarafından işgal olundu. Durumu müsait gören Lehistan kuvvetleri kameniçe kalesini muhasara edip, İsakçı civarına kadar geldiler. Ancak serdar Kahraman Paşa tarafından boz- guna uğratıldılar. Venedikli vali Morosini Girit´e asker çıkarıp, Hanya kalesini muhasara etti ise de İsmail Paşa´nın kahramanca müdafaası sayesinde adadan ayrılmak zorunda kaldı.
1693 yılında Avusturyalılar Erdel üzerinden Eflak ve Boğdan´a tekrar taarruza başladılar. Yanova´yı işgal eden düşman kuvvetleri, Belgrad´ı muhasara ettiler. Ancak sadrazam Bozoklu Mustafa Paşa sür´atle gelerek Yanova´yı aldı ve ve Belgrad´ı muhasaradan kurtardı. Osmanlı Ordusunun kısmi başarılarına rağmen Avusturyalıların taarruzları bitmek bilmiyordu. Osmanlıların toparlanmasına fırsat vermek istemeyen venedikliler de devamlı saldırı halinde idiler. Nitekim Serdar-ı Ekremin Varadin muhasarasında olduğu bir sırada Malta, Floransa ve papalık filolarından müteşekkil bir Venedik donanması Sakız adasını işgal etti. Bu haber Sultan İkinci Ahmed Han´ı çok müteessir etti. Padişah bu üzüntüsünü vezir-i azam Sürmeli Ali Paşa´ya gönderdiği hatt-ı hümayunda " Mademki Sakız düşman elindedir, bütün Engürüs(Macaristan) memleketini feth etsen makbulüm değildir" diyerek bildirdi. Ayrıca sadrazam Edirne´ye gelince;" Eğer bu kış Sakız geri alınmazsa, bütün reisleri katlederim" diyerek emrini bildirdi.
Bu emir üzerine 1695 yılı ilk günlerinde İstanbul´dan hareket eden Osmanlı donanması kalyonlar kaptanı Mezemorta Hüseyin Paşa´nın büyük kahramanlığı sayesinde Sakız boğazındaki Koyun adaları mevkıinde Venedik donanmasına büyük zayiat verdirdi. Venedikli amiral, gemisiyle birlikte sulara gömüldü. Koyun adaları zaferinden sonra, Türk donanması Sakız´a asker çıkarıp adayı kolayca ele geçirdi. Ancak Sultan İkinci Ahmed Han Sakız´ın fetih haberini alamadan elliiki yaşında Edirne´de hayata gözlerini yumdu. (6 Şubat 1695).
Çok merhametli ve vatanperver olan İkinci Ahmed Han, hasta olduğu zamanlarda bile, devlet işlerinden asla el çekmezdi. Haftada iki gün yapılan divan toplantılarını dörde çıkardı. Toplantıları bizzat takibeder, bir hata yapınca düzeltmekten çekinmezdi. Zaman zaman kıyafetini değiştirerek halk arasında dolaşır, insanların dertlerini sabırla dinler, çare bulunması için gerekli yerle- re emir verirdi. İslamiyete hizmet hususunda derin bir mes´uliyet hissi içinde hareket ederdi. Tahta çıktığı zaman söylediği; "Ben saltanata talib değildim. Allahu teala fazl-u kereminden bu aciz kuluna nasib eyledi. Bu nimetin şükrünü eda edemem" şeklindeki sözleri onun nasıl manevi bir mes´uliyetle devlet reisliğini kabul ettiğini anlatmakta ve milletine hizmet duygusunun derinliğini göstermektedir.
Sultan ikinci Ahmed Han, bir mes´ele hakkında uzun uzn düşündükten ve bilenlerle istişare ettikten sonra karar verirdi. San´atkarları korur, onlara değer verir, daha iyiye ve daha güzele yönelmeleri için çalışırdı. Hattat olup hattı güzeldi. Kur´an-ı Kerimlerin yanında başka kitabları da yazarak çoğaltırdı. Aynı zamanda şair olan Sultan Ahmed Han´ın kabri Kanuni Sultan Süleyman türbesi içerisindedir.
Sultan ikinci Ahmed Han, tahta çıktıktan sonra ilk olarak; Avusturya üzerine giden Serdar Fazıl Mustafa Paşa´ya ferman göndererek sadaretinin ve seferin devamını diledi. Fazıl Mustafa Paşa, 20 Temmuzda Belgrada´a ulaşan Osmanlı Ordusunu, Kırım kuvvetlerinin gelmesini bekleme
den ve harp meclisinin kararına aykırı olarak Petervaradin önlerinde bulunan Avusturya Ordusu üzerine sürdü.Tisa suyunun Tuna´ya karıştığı Salankamen mevkıinde, şiddetli geçen harbin ilk anlarında Osmanlı Ordusu üstün durumda iken serdarın vurularak şehid düşmesi üzerine, vaziyet Osmanlılar aleyhine döndü. Böylece Salankamen savaşı kaybedil- di. Bu savaşta tarihçilerin; alim, dindar, alicenap, vakur ve adil bir kimse olarak vasıflandırdıkları, iyi bir devlet adamı ve komutan olan Fazıl Mustafa Paşa´nın şehid düşmesi, Osmanlılar için en büyük kayıp olmuştur.
Salankamen hezimetinden sonra, Lipva ve Varat kaleleri Avusturyalılar tarafından işgal olundu. Durumu müsait gören Lehistan kuvvetleri kameniçe kalesini muhasara edip, İsakçı civarına kadar geldiler. Ancak serdar Kahraman Paşa tarafından boz- guna uğratıldılar. Venedikli vali Morosini Girit´e asker çıkarıp, Hanya kalesini muhasara etti ise de İsmail Paşa´nın kahramanca müdafaası sayesinde adadan ayrılmak zorunda kaldı.
1693 yılında Avusturyalılar Erdel üzerinden Eflak ve Boğdan´a tekrar taarruza başladılar. Yanova´yı işgal eden düşman kuvvetleri, Belgrad´ı muhasara ettiler. Ancak sadrazam Bozoklu Mustafa Paşa sür´atle gelerek Yanova´yı aldı ve ve Belgrad´ı muhasaradan kurtardı. Osmanlı Ordusunun kısmi başarılarına rağmen Avusturyalıların taarruzları bitmek bilmiyordu. Osmanlıların toparlanmasına fırsat vermek istemeyen venedikliler de devamlı saldırı halinde idiler. Nitekim Serdar-ı Ekremin Varadin muhasarasında olduğu bir sırada Malta, Floransa ve papalık filolarından müteşekkil bir Venedik donanması Sakız adasını işgal etti. Bu haber Sultan İkinci Ahmed Han´ı çok müteessir etti. Padişah bu üzüntüsünü vezir-i azam Sürmeli Ali Paşa´ya gönderdiği hatt-ı hümayunda " Mademki Sakız düşman elindedir, bütün Engürüs(Macaristan) memleketini feth etsen makbulüm değildir" diyerek bildirdi. Ayrıca sadrazam Edirne´ye gelince;" Eğer bu kış Sakız geri alınmazsa, bütün reisleri katlederim" diyerek emrini bildirdi.
Bu emir üzerine 1695 yılı ilk günlerinde İstanbul´dan hareket eden Osmanlı donanması kalyonlar kaptanı Mezemorta Hüseyin Paşa´nın büyük kahramanlığı sayesinde Sakız boğazındaki Koyun adaları mevkıinde Venedik donanmasına büyük zayiat verdirdi. Venedikli amiral, gemisiyle birlikte sulara gömüldü. Koyun adaları zaferinden sonra, Türk donanması Sakız´a asker çıkarıp adayı kolayca ele geçirdi. Ancak Sultan İkinci Ahmed Han Sakız´ın fetih haberini alamadan elliiki yaşında Edirne´de hayata gözlerini yumdu. (6 Şubat 1695).
Çok merhametli ve vatanperver olan İkinci Ahmed Han, hasta olduğu zamanlarda bile, devlet işlerinden asla el çekmezdi. Haftada iki gün yapılan divan toplantılarını dörde çıkardı. Toplantıları bizzat takibeder, bir hata yapınca düzeltmekten çekinmezdi. Zaman zaman kıyafetini değiştirerek halk arasında dolaşır, insanların dertlerini sabırla dinler, çare bulunması için gerekli yerle- re emir verirdi. İslamiyete hizmet hususunda derin bir mes´uliyet hissi içinde hareket ederdi. Tahta çıktığı zaman söylediği; "Ben saltanata talib değildim. Allahu teala fazl-u kereminden bu aciz kuluna nasib eyledi. Bu nimetin şükrünü eda edemem" şeklindeki sözleri onun nasıl manevi bir mes´uliyetle devlet reisliğini kabul ettiğini anlatmakta ve milletine hizmet duygusunun derinliğini göstermektedir.
Sultan ikinci Ahmed Han, bir mes´ele hakkında uzun uzn düşündükten ve bilenlerle istişare ettikten sonra karar verirdi. San´atkarları korur, onlara değer verir, daha iyiye ve daha güzele yönelmeleri için çalışırdı. Hattat olup hattı güzeldi. Kur´an-ı Kerimlerin yanında başka kitabları da yazarak çoğaltırdı. Aynı zamanda şair olan Sultan Ahmed Han´ın kabri Kanuni Sultan Süleyman türbesi içerisindedir.
Türk Sultanlarının Hayatları
- Abdulaziz Hanın hayatı
- Abdülmecid Hanın hayatı
- Alpaslanın hayatı
- Enderun Mektebi
- Fatih Sultan Mehmedin hayatı
- Harem Halkı
- Harem Nedir?
- I. Abdülhamid Hanın hayatı
- I. Ahmed Hanın hayatı
- I. Kılıçarslanın hayatı
- I. Mahmud Hanın hayatı
- I. Mehmet Hanın hayatı
- I. Mustafa Hanın hayatı
- II. Abdulhamid Hanın hayatı
- II. Ahmed Hanın hayatı
- II. Beyazıtın hayatı
- II. Genç Osmanın hayatı
- II. Mahmud Hanın hayatı
- II. Murad Hanın hayatı
- II. Mustafa Hanın hayatı
- II. Selim Hanın hayatı
- II. Süleyman Hanın hayatı
- III. Ahmed Hanın hayatı
- III. Mehmed Hanın hayatı
- III. Murad Hanın hayatı
- III. Mustafa Hanın hayatı
- III. Osman Hanın hayatı
- III. Selim Hanın hayatı
- IV. Mehmed Hanın hayatı
- IV. Murad Hanın hayatı