Diplomatik Rezalet

Diplomatik Rezalet

Fransa; kendince malum sebeblerden; Osmanlı nezdinde-ki büyükelçisini geri çekmiş, yerine Feryol adlı bir diplomatı­nı yollamıştı. Feryol İstanbul'a duhulünden az sonra sadra­zam paşa ile görüşmeye muvaffak olmuştu. Aradan bir kaç gün geçmiştiki, Fransa kralının hediyelerini Sultan 2. Musta­fa'ya takdim etmek üzere padişahın huzuruna davet edildi. Saraya gelen elçiyi mutad merasimle karşıladılar. Bu arada kendisine huzura çıkış hakkında bilgiler veriliyor, bir taraftan da kendisine hediye olunan sırmalı kaftan giydiriliyordu. Hu­zura doğru yürümeğe başlıyan Elçi Feryol'un belinde, bir kı­lıç sallandığını son anda farkeden Çavuşbaşı, elçiyi durdur­du. Vaziyeti mabeyncilere bildirdi. Mabeynciler, aksaklığı başt ercüman Mavro Kordatoya bildirdiler. Baştercüman son derece nâzik ve netlikte hiç ama hiç kimsenin padişahın hu­zuruna kılıçla giremeyeceğini bu bakımdan kılıcın çıkarılma­sı icab ettiğini beyan etti. Elçi Feryol bu sözlerin doğru olma­dığını daha önceki elçinin huzura kılıçla girmiş olduğunu bu bakımdan kendisinin böyle girmediği takdirde kariyerinin sarsılacağını ileri sürdü. Tabii önceki elçinin böyle kılıçla hu­zura muzura girdiği yoktu. Bu Feryol'un politik skandala duyduğu ihtiyaçtan dolayı çare olarak uydurduğu, bir yalan­dan ibaretti. Sadrazam Amcazade Feryol ile görüştü. Kimse­nin silahlı olarak huzura çıkmadığını, bundan böyle de çıka­mayacağını anlattı. Feryoi ise, bağıra çağıra itirazlar etmek­teydi. Bu sırada mabeynciler koltuklamış oldukları Fransız elçinin kılıcına el attıklarında Feryol silkindi ve mabeyncile-rin elinden sıyrıldı: "bunu kralımdan başka kimse belimden alamaz" diye feryad etti ve kaftanı çıkarırken, yanındaki re­fakatçilerine kaftanlarını çıkarmalarını sesledi. Bir yandan da "Ya böyle girerim, ya da hiç girmem" diyerek yürüdü ve el­çiliğe gitmek üzere saraydan çıktı. Ertesi gün, Fransa büyü­kelçiliğine Feryol'un getirmiş olduğu hediyeler iade olundu.

Bahse konu sefir Feryol altı ay sonra günün birinde Boğa-ziçinde, Padişah kayığına ait renge boyanmış, ve tefrişi yine padişaha tahsis olunmuş şekilde, yapılmış bir kayıkla seyr-i sefâine (sandal gezisi) çıkmış olduğu görüldü. Denizin dibini boylamak istemiyorsa derhal karaya çıkması, gezme dileğin-, deyse diğer elçiler gibi yapması tenbih olundu. İşin hazin ta­rafı da müslüman olan kürekçiler ikiyüz değnek yemeye du­çar edildiler.

Fransa B. elçisi Feryol, bu olaydan sonra on sene daha Osmanlı nezdinde Fransa elçisi olarak durdu. Fakat bir kere dahi huzuru padişahiye çıkmaya nail olamadı. Ayrıca devleti âliye elçiyi Fransa devletine şikâyete tenezzül dahi etmedi. Halbuki İngiltere büyükelçisi Lord Pajet olsun, gereksede Sir Ston olsun icab eden kaideye riayetle her zaman iyi kabule muhatap oldular. Hâttâ Padişah efendimiz bir keresin de Sir Ston'a hftab ederek iltifatta bulundular.
Top