Niğbolu Savaşı

Niğbolu Savaşı

Kayser'i, yaptığı istimdadlar yüzünden cezalandırmaya karar veren Yıldırım Bayezid Han, İstanbul'u muhasara et­meye karar vermişti. Tarihler H. 796/M. 1394 yılını göteri-yordu.

Ne var ki Kayser'in imdadına koşan kuvvetlerin en büyü­ğü Osmanlıların Rumeli'de kalışlarını tehdid edebilecek bü­yüklükte bir ordu, Sigismund'un kumandasında kendi aske­rinden başka Almanya ve Fransa'dan gelen kuvvetlerle bir­leşmişti. Tuna'yı geçerek Vidin Kalesini zabt etmiş, Niğbo-lu'yu muhasara atına almıştı.

Zaten Sigismund'un böyle bir sefer yapacağını çok evvel­den tahmin etmiş olan Yıldırım Bayezid Han, hazırlıklarını yaparken daima bu seferi de hesaba katmıştı.

Öte yandan Niğbolu'yu sarmış olan düşman padişah çok uzakta deyip, çok rahat hareket ediyorlar. Ve padişah gelme­den Niğbolu Kalesini ele geçirebileceklerini umuyorlardı. Ne var ki kalede şanlı gazileri ve onların Beyi olan Doğan Bey'in nasıl birer mücahid, Allah'ın ne yaman bir askeri olduklarını akıl ve hayallerine bile gevremiyorlardı.

Kaleye karşı yapılan hücumları, gaziler ve onların kuman­danı olan Doğan Bey tesirsiz bırakıyor ve padişah Yıldırım Bayezid'in mutlaka yardımlarına yetişeceğine emin oldukla­rından can ve başla direniyorlardı.

Sigismund'un ordusunda Avrupa'nın seçme şövalyeleri ve komutanları yer almışsa da, Niğbolu kalesine kapanmış bir avuç mücahidi söküp atamıyorlardı. Burgonya Dukası kor­kusuz Jan, mareşal Filip Dartunun kumandasındaki şövalye­ler, İslam akıncıları önünde çaresiz kalıyorlardı.

Doğan Bey; her geçen gün cephane ve yiyeceğin azaldığı­nı görüyor, gazilerin birer ikişer şehadet şerbetini içmeleri ve bazı ağır yaralıların üzüntüsünü yüreğinde hissediyor, fakat bu üzüntüsünü hiç dışarıya sezdirmiyor, Hakk Teâlâ'ya ni­yazlarda bulunarak Yıldırım Bayazıd Han'ın yetişmesini tafeb ve istirhamda bulunuyordu.
Top