Bursa'nın Fethi ve Osman Gâzi'nin Vefatı

Bursa'nın Fethi ve Osman Gâzi'nin Vefatı

Sultan Osman, Bursa'yı fethetmek ve Osmanlı Devleti'nin payitahtı yapmak istiyordu. Fakat Bursa'nın üzerine yapıla­cak sefer ve bu seferin icabı olan savaş çok kanlı olacağın­dan, birçok insanın telef ve İslâm mücahidlerinin şehid sayı­sının artacağını, ileri görüş ve müslüman olmanın basiretiyle anladığından, Kaplıca ve dağ taraflarında iki hisar yaptırdı. Birisine, kardeşinin oğlu Aktimur'u, diğerine de Balabancık adlı mücahidi kumandan tayin ederek onlara: «Buradaki hal­kın kalbini fethetmeye bakınız. Çünkü Din'i Mübin-i İslâm, ilkönce insana hitab eder.» deyip nasihatte bulundu.

Aktimur ve Balabancık, sultanlarının tavsiyesine aynen uydular ve oradaki halkı kendilerine bağlamasını bildiler. O ahalide, onlara kendikilerinden yiyecek veriyorlardı. Bu dav­ranışları sayesinde, Bursa muhasarası uzun sürmesine rağ­men, müvahhidler hiç yiyecek sıkıntısı çekmediler.

Bursa muhasarası devam ederken, Sultan Gazi, Bolu, Kandıra, Akyazı ve Kanarya civan ile Sakarya nehrinin her iki yakasını da ele geçirdi. Buraları, savaşta başarı gösteren gazilere, yani mücahidlere tımar olarak verdi.

Bursa'nın muhasarası yedi yıl sürmüştü... Muhasaraya karşı koyan Bursa halkının takati kesilmişti... Sultan Osman Gazi ise, 70 yaşma varmış olmanın yükü ile birlikte, birbiri üstüne binen hastalıklarla boğuşuyordu... Buna rağmen Bur­sa Muhasarası O'nu düşündürüyordu.. H. 725 (M. 1325) Yı­lında, oğlu Orhan Bey'in başkumandanlığında bir ordu tertih etmiş ve kesin sonuç için Bursa üzerine göndermişti..

Bursa'nın fethinden 4 ay önce Şeyhi Edeb Ali 120 yaşında iken vefat etti. Şeyhin kızı, Sultan Osman Gâzi'nin hanımı Mal Hatun da vefat etti. Dedesi ve annesinin, vefatıyla Orhan Bey, çok üzüntülü bir haldeyken -Cenab-ı Hakk'm lütfuyia-Bursa'yı feth etti, Fakat sevinmeye fırsat bulamadı. Çünkü Sultan Osman Gazi de vefat etmiş bulunuyordu..

H. 726 (M. 1326) senesi, Ramazan'ın 12. günü Orhan Bey, Osmanlı Devletinin 2. Sultanı olarak tahta oturdu ve ba­basının nâşını, Bursa şehrindeki manastırın kubbesi altına defnettirmek için teşebbüse geçti...

Cennetlik Sultan Osman Gazi, orta boylu, karayağız, de­ğirmi yüzlü, geniş omuzlu, ayakta durduğu zaman elleri diz­lerinden aşağıya inerdi... Gayet mütevazı giyinir. Başına kır­mızı çuhadan yapılmış Çağatayhlar biçiminde Horasanı gi­yerdi. Sevimli, tatlı dilli bir hükümdardı. Savaşlarda, sadece idare eden olarak değil, bilfiil savaşan bir mücahid olarak da kahramanlıkta eşsizdi. Âlimlere çok saygı gösterirdi. Tarih kitaplarında okuma-yazma bilmezdi diye yazarsa da, gürül gürül Kur'an-ı Kerim okuyan bir zata «okuma bilmez» de­mek, ne demektir, onu anlamak güçtür. Adaleti gerçekleştir­mek en büyük meziyetiydi ve bunda da muvaffak olduğunu herkes tasdik ederdi.

Son söz olarak şunu deriz ki; üzerinde yaşadığımız bu top­rakların fâtihlerinin atası olan Sultan Osman Gazi Hazretleri, yeni yetişen İslâm Neslinin dirilişini beklerken, İslâm Dini için bütün güçleriyle mücedeleye atılmış bu uğurda şehid ol­muşları, cennetin kapısının önünde, yeşil örtüleri içinde kar­şılıyor, onları kutluyor... Yine islâm Dini için gazi olmuş kar­deşlerimizi, ruh-u maneviyyesi ile müjdeliyor...

Allah'ın Rahmeti O'na ve O'ndan sonra Devlet-i Aliyyenin bütün sultanlarına olsun.
Top