Gazi Osman Bey'e Beylik Beratının Gelişi
Gazi Osman Bey'e Beylik Beratının Gelişi
Selçuklu Sultanı H. 683 (M. Î284) senesi Ramazan-ı Şerifi başlarındaki tarih ile yazılı bir menşur gönderdi. Farsça yazılmış olan bu menşurda Osman. Gazi'ye:
«Saadetmenendi eazü ekrem ve kâmkân muazzam nâsirüddünya ved'din Ebu'n-Nasr Osman Şah, metfceanallahü bituli hayatihi ve yümni likaihi...» şeklinde hitab olunmuş ve zamanımızın şevketli hükümdarı, gündüz ve gecemizin azametli şahı şerefi diye vasıflandırılmıştır. Ayrıca bu menşurda Osman Bey'e adalet ve insaf ile şeriatın ahkâmına göre hareket etmesi, sulh isteyenlerle sulh içinde yaşaması, ahdine sadık kaiması, Cenab-ı Hakk'ın emri olan »emaneti ehline veriniz» fehvasınca, hükümdarlar için çok önemli nasihatleri ihtiva ediyordu. Cenab-ı Hakk'a itaat, onun şeriatini tatbik edenlere itaatle mümkün olduğu hatırlatılarak, Osman Bey ve memurlarının gösterilen yolda hareket etmelerinin Din-i İslâm'ın farzlarından olduğu bildiriliyordu. Bu menşurdan sonra Selçuklu Sultanı ile Osman Bey'in haberleşmesi kesilmiştir.
Yukarıda anlattığımız menşurun izahatından; meselelere bugünkü şart ve kalıplan eskiye tatbik etmek görüşüyle hareket edenler, şüphesiz yanlışlığa düşerek bu menşur neticesinde Osman Bey'in Söğüt'e nahiye müdürü tayin edildiğini zanederler. Halbuki her unvan aid olduğu zamana göre düşünülmelidir. Oysa Gazi Osman Bey'e verilen unvanlar, müstakil bir devlet reisine verilen unvanlardı. En azından iç işlerinde müstakil bir devlet reisine... Yoksa bütün müslüman sultanlar manevî olarak zamanın halifesine bağlı idiler.
Bir devletin en önemli unsurlarından biri; adalet tevziine haktan ayrılmamak, haksızlığın mutlaka giderilip, hakkın yerine getirilmesiyle mümkün olduğunu bilen Osman Bey, Hz. Ömer'i örnek alarak resmen kadılar tayin etti. Bu kadıların vazifesine ne kendisi karıştı ne de başkasın! karıştırdı. Adalet mekanizmasını kuran Osman Bey, böylece aşiretten devlete en önemli adımı atmış oluyordu...
«Saadetmenendi eazü ekrem ve kâmkân muazzam nâsirüddünya ved'din Ebu'n-Nasr Osman Şah, metfceanallahü bituli hayatihi ve yümni likaihi...» şeklinde hitab olunmuş ve zamanımızın şevketli hükümdarı, gündüz ve gecemizin azametli şahı şerefi diye vasıflandırılmıştır. Ayrıca bu menşurda Osman Bey'e adalet ve insaf ile şeriatın ahkâmına göre hareket etmesi, sulh isteyenlerle sulh içinde yaşaması, ahdine sadık kaiması, Cenab-ı Hakk'ın emri olan »emaneti ehline veriniz» fehvasınca, hükümdarlar için çok önemli nasihatleri ihtiva ediyordu. Cenab-ı Hakk'a itaat, onun şeriatini tatbik edenlere itaatle mümkün olduğu hatırlatılarak, Osman Bey ve memurlarının gösterilen yolda hareket etmelerinin Din-i İslâm'ın farzlarından olduğu bildiriliyordu. Bu menşurdan sonra Selçuklu Sultanı ile Osman Bey'in haberleşmesi kesilmiştir.
Yukarıda anlattığımız menşurun izahatından; meselelere bugünkü şart ve kalıplan eskiye tatbik etmek görüşüyle hareket edenler, şüphesiz yanlışlığa düşerek bu menşur neticesinde Osman Bey'in Söğüt'e nahiye müdürü tayin edildiğini zanederler. Halbuki her unvan aid olduğu zamana göre düşünülmelidir. Oysa Gazi Osman Bey'e verilen unvanlar, müstakil bir devlet reisine verilen unvanlardı. En azından iç işlerinde müstakil bir devlet reisine... Yoksa bütün müslüman sultanlar manevî olarak zamanın halifesine bağlı idiler.
Bir devletin en önemli unsurlarından biri; adalet tevziine haktan ayrılmamak, haksızlığın mutlaka giderilip, hakkın yerine getirilmesiyle mümkün olduğunu bilen Osman Bey, Hz. Ömer'i örnek alarak resmen kadılar tayin etti. Bu kadıların vazifesine ne kendisi karıştı ne de başkasın! karıştırdı. Adalet mekanizmasını kuran Osman Bey, böylece aşiretten devlete en önemli adımı atmış oluyordu...
Sultan Osman Gazi
- Bursa'nın Fethi ve Osman Gâzi'nin Vefatı
- Eskişehir'de Pazar Bacı Vakası
- Gazi Osman Bey'e Beylik Beratının Gelişi
- Gazi Osman Bey'in Çalışmaları
- Mihal Bey'in Müslüman Olması
- Moğolların Kayser'e Yardımı
- Osman Bey'in Saltanat Devri
- Osman Bey'in Savaşları
- Osman Bey'in Sözüne Bağlılığı
- Osman Gazi'nin Emirliği
- Osman Gâzi'nin Hanımları ve Çocukları
- Osman Gazi'nin Hutbede İlk Olarak Adının Yer Alması
- Sultan Osman ve Bizans