Muhteşem Yüzyıl dizisinin SAHTE senaryosu!!!

Muhteşem Yüzyıl dizisinin SAHTE senaryosu!!!



Yurtdışında yaşayan Aisha kardeşimizin Muhteşem Yüzyıl dizisine dair önemli izlenimlerini ve aktardığı tarihi gerçeklerden kesitleri sizlerle de paylaşmak istiyoruz:

Muhteşem Yüzyıl dizisinin SAHTE senaryosu!!!

Turkiyede olan olaylari yakindan takip edemesemde, elimden geleni yapiyorum ve izlemeye calisiyorum. Yurtdisindan gercekten objektif bakabiliyorsunuz herseye. Cocuklugumdan beri tarihimizle ve gecmisimizle cok iyi yogrularak yetistirildim. Ayrica kendimde ozel arastirmalar yaptim ve hala yapiyorum. Bu son zaman piyasaya sunulan muhtesem suleyman dizisinin yarattigi etkileride gorebiliyorum. Tarihinden bi haber olanlar icin dehset bir ornek. İlim irfan sahibi, bunun yaninda butun dunyayi gencecik yaslarinda dize getirmeyi basarmis atalarimizin hayatlariyla boyle asagilik bir sekilde oynamalarini hazmedemiyorum. İlk basta sevinmistim, cok mutlu oldum boyle harika bir gecmisimizi gozler onune surecekleri icin ama buyuk bir hayal kirikligina ugradim ve cok uzgunum. Osmanlı Devleti’nin en önemli padişahlarından biri olan Kanuni Sultan Süleyman’ı konu alan dizinin, Osmanlı tarihiyle alakasız, baştan sona uydurma olaylarla ve ilmi dayanağı olmayan, hayal mahsulü kurgusal, fantastik öykülerle seyircinin karşısına çıktığını söyleniyor. Özellikle harem görüntüleri tepki çekiyor.

Harem gerçeği ne?

Harem tarih boyunca gizemini korumuştur.
Tüm dünyanın ilgisini çeken harem sırları ile tarih sayfalarında pek yer almaz. Çünkü gören olmamıştır.
Haremi tek giren kişi olan Layd Mary gerçekleri mektuplarında dostlarına yazmış.

Mary göre harem, batılı yazarların ve ressamların kendi fantezileri. “Haremde ne erotizm var nede tüller içinde çıplak kadınlar”

Yabancılar haremin sırlarını, İngiliz Büyükelçisi Edward Wortley Montagu’nun eşi Layd Mary hareme girmiş ve izlenimlerini 1718 yılında dostlarına yazdığı mektuplarla aktarmıştı.

Layd Mary haremi tek gören kişi olarak mektuplarında şöyle yazmıştır:

“Ressam ve yazarların fantastik düşünceleri ile haremi yanlış aksettirmişler. Kendi düş güçlerini, hayallerini yansıtmışlar. Oysa harem fanteziden uzak kuralları olan bir eğitim kurumu. Sultanlar haremde seks fantezileri peşinde koşmazlarmış, kendi soyunu taşıyacak çocuklarının annesini seçmek için özen gösterirmiş.”

Ayrıca Layd Mary mektubundaki notlarda dikkat çekici bir bölümde bulunmaktadır. “Osmanlı kadınlarını baştan çıkarıcı her an padişahı eğlendirmeye hoş tutmaya hazır “fettan”, tüller içinde çıplak erotik kadınlar olarak tasvir edilmiş. Bu Osmanlı Padişahlarının zevk ve sefa düşkünü göstermek ve Osmanlıyı küçük düşürmek adına uydurulmuştur. Benim gördüğüm kadınlar Avrupa’da görmediğim zarafette, kendilerini erotik sunmadıkları, doğal hallerinde şehvetli bir gülüş veya arsız bir eda yoktu.”diye yazarak, batılı yazarları ve ressamları yalanlamış.

Hanife Sultan ile dostluğu sırasında hareme girdiğini belirten Layd Mary mektuplarında, Haremde 20 sazendenin sunduğu müzik ziyafetini ve seyrettiği dans gösterisinin muhteşemliği ile dilinin tutulduğunu belirtmiş ve “Dans edenlerin hiçbiri resmedilenler gibi değildi. Okuduğum her harem hikâyesinin yalan olduğunu, orada kaldığım günlerde daha iyi anladım “diye yazmış.

Hanife Sultan’ın anlattıklarını da mektuplarına aktaran Layd Mary söyle yazmış:

“Cilveli değil en ağır başlı en iyi kuran okuyan Sultanın gözdesi oluyormuş. Güzellik ve sağlık önemliymiş. Ama Sultan akıllı ve saray adetlerini bilen, soru sorulduğunda cevap verebilen kadınları daha çok tutarmış. Sultanlar Hareminde kadınlarla uzun, uzun sohbet eder hatta devlet işlerini bile konuşurmuş. Sultanlar cariyelere seks köleleri olarak değil, çocuklarını doğuracak kadınlar gözüyle bakar ve öyle değer verirmiş.”

Tanık böyle diyor.
Gerisi fantezi..

İnsanoglu mantigini, beynini ve kalbini birlikte kullanmadigi surece harab olmaya mahkumdur. Çürümüş bir beyin ancak dogru kaynaklardan arastirmayip tembellik yapip sahte ve kolay yollardan elde edilmis bilgilerle beslenerek var olabilir. Ulkemizin insanlari bu kadarmi kandirilmaya ve aldatilmaya musahit ki bu diziyi rahatlikla surdurebiliyorlar ve alay edebiliyorlar. Nerde tarihcilerimiz, niye seslerini cikaramiyorlar neden yazilariyla ve aciklamalariyla bu sureci durdurmuyorlar. Ben hangi ulke olursa olsun tarih dizilerini izlemekten cok hoslaniyorum ve son zamanda korenin tarihi dizilerini izliyorum. Ayrica koreli arkadaslarimda var burda. Kendileriyle kendi dizilerini tartisiyoruz. Samimi olarak soyliyebilirimki korenin tarihi dizileri bu kadar bir ulkeyi yuceltebilir ve saygi duyulur yapabilir. Ya biz kendi elimizle şahane bir gecmisi, şahane bir toplumu ve milleti belden asagi 100% uydurulmus anlatim ve gosterimlerle lekeliyebiliyoruz. 100% eminim bu diziye destek veren herkes bu milletin yuz karasidir ve curumus beyinleridir. En kisa surede umuyorumki korpecik beyinler yikanmadan yanlislar duzeltilebilir.
Top