Afganistan'daki Gelişmeler: 1979 - 1989 Arası Dönem
Afganistan'daki Gelişmeler: 1979 - 1989 Arası Dönem
Sovyet danışman veya teknisyenlerden Orta Asya kökenlilerin çoğunluğunu Tacikler teşkil etmiştir. Sovyetler, Afganistan?ı istilaları sırasında Öğretim Elemenları?nın yetersiz oluşu nedeni ile fazla başarı sağlayamamışlardır. Ancak Sovyetler Birliği?ne eğitim amaçlı gönderilen Afganlı öğrenci sayısı önemli miktarda artmıştır. Örneğin 1980?de Taşkent?teki 600 Afganlı öğrenci varken daha sonra bu sayı, 5.000?e yükselmiştir.
1982 yılında Sovyetler Birliği?nde eğitim gören toplam Afganlı öğrenci sayısı, 25.000?e ulaşmıştır. Taşkent?te bulunan ve Özbekçe bilen bazı Afganlı öğrenciler, ülkelerindeki mücahit faaliyetleri hakkında Özbeklerle bilgi veriyorlardı. Bu durumu önlemek isteyen Sovyet yetkilileri, Afganlı ögrencileri Moskova ve Leningrad?a taşımak istemiştir. Ancak Özbek lider Reşidov?ın girişimleri ile, bu durum önlenmiştir.
Sovyetler, Afganistan?ı işgal ederken oradaki yer altı ve yer üstü doğal kaynakları kullanmayı, Orta Doğu Petrol bölgesi ve Hint Okyanusu?nu denetim altına alamayı hesap ettiler. Ancak 10 yıl süreli işgal döneminde bu hesap gerçekleşmemiştir. Bu başarısızlık, birçok sebepe dayanmakla birlikte bunlardan üç tanesi özel önem arzetmektedir. Bu önemli sebepler:
(1) Müslüman Afgan halkının olaganüstü bir direniş göstermesi,
(2) Amerika?nın dünya kamuoyunda konuyu sıcak tutması ve bazı yaptırımlar uygulaması,
(3) Sovyetler?in gerçekleştirdiği haksız işgalin ülke insanlarına getirdiği yükün ve insan kaybının daha sonra başlayan açıklık politikası ile Sovyet halkınca öğrenilmesi ve tasvip edilmemesi olarak belirtilebilir.
Sovyet işgali üzerine Afgan halkı, direnişe başladı. Başlangıçta direniş gösteren Afganlılar?ın eğitimsizliği ve yeterli modern silahlardan yoksun bulunmaları, başarılı olmalarını engelledi. Buna karşılık Sovyetler?in çok üstün silah gücüne sahip olmaları, ülkeyi denetim altına almalarını kolaylaştırdı. Bunun üzerine, önemli bir Afgan mülteci grubu Pakistan?a göçtü.
Peşaver vadisi, kısa zamanda Afganlı mülteciler ile doldu. Sayıları milyonlara ulaşan bu insanlar, kabile yapılanmalarını orada da oluşturdular. Afgan kabileleri arasındaki rekabet, dini ve etnik farklılıklara dayanan mücahit grupları, arasında birlik oluşturmayı engelledi. Dost ülkeler, yaptıkları yardımlarla bu gruplaşmaları daha da teşvik ettiler. Afganistan?da eğitim ve öğretime fazla önem verilmemesi, geri kalmalarına, kabile hayatını sürdürmelerine ve bir millet haline gelmelerine engel olmuştur.
Ayrıca kurulan hükümetlerin, Afgan halkının %60?ını oluşturan Taştumları koruması, Türk kabilelerini (Özbek, Türkmen, Kırgız ve Hazera), Tacik ve diğer toplulukları eğitim ve diğer sosyal haklardan mahrum etmesi, bu kabilelerin karışarak bir Afgan milletini oluşturmalarını engellemiştir. Afganistan?daki Sovyet baskı ve katliamına paralel olarak Afganistan?dan Pakistan?a göç edenlerin sayısı da artmıştır.
1983 yılında Peşevar vadisindeki mülteci sayısı, 3.5 milyonu bulmuştu. Pakistan, buradaki mültecileri kabilelerine göre kamplara yerleştirmiştir. BM (çeşitli yardım organlarıyla), Dünya Sağlık Teşkilatı, Milletlerarası Çalışma Teşkilatı, Türkiye Kızılay Teşkilatı gibi birçok yardım kuruluşu, bu mültecilere çeşitli yardımlar sağlamıştır. Suudi Arabistan ve Kuveyt başta olmak üzere bazı İslam ülkeleri de, Pakistan?a maddi para yardımı yapmışlardır. Daha sonra bu mülteci kamplarına iskan edilen Afgan kabileleri, çeşitli ?Mücahidin Grupları? oluşturmuşlardır.
Bu mücahitlere Afgan ordusundan kaçan subayların katılması, Pakistan ve Amerika başta olmak üzere bazı ülkelerin de silah sağlaması üzerine, bu mücahitler, Afganistan içlerine girerek işgalci Sovyet güçlerine karşı savaşmışlardır. Fakat tüm bu gelişmelere rağmen bu gruplar, bir birlik altında toplanamamıştır. Bu olumsuz durum, hem Sovyetler?e karşı başarıyı hem de siyasi birliği engellemiştir. Ne varki çeşitli ülkeler, bu grupları, etkisi bu gün dahi görülebileceği gibi kendi çıkarları doğrultusunda desteklemişlerdir. Ancak Afgan halkı ve mücahit grupların olağan üstü gayret ve kahramanlıkları ile Sovyetlere emperyalizmine büyük maddi ve manevi zararlar verdirilmiştir.
Amerika, Sovyetler?in Afganistan?ı işgal etmesine büyük bir tepki gösterdi. Amerika?nın bu tepkisini diğer NATO üyesi ülkeler de destekledi. Yukarıda da değinildiği gibi Amerika?nın Sovyet işgaline karşı olmasındaki en önemli nedenlerden biri, 1979 Şubat?ında büyükelçilerinin öldürülmesiydi. Amerikan yönetimi, büyük kamuoyu baskısıyla kukla Karmal yönetimini tanımamış ve Senato onayına sunduğu SALT II anlaşmasını geri çekmiştir.
Kongre desteğini de alan Amerikan yönetimi, Afgan halkına kendisini yönetme hakkı dahil her türlü yardımı yapmayı resmi politika olarak ilan etti. Ancak konuyla ilgili kesin bir çözümün sorumluluğunu ise, BM?e havale etmiştir. Bu durum da sorunun sürünceme de kalmasına neden olmuştur. Ayrıca diğer NATO ülkeleri de Afganlı mülteci ve mücahitlere, para ve askeri malzeme yardımı yapmışlardır. Kendi çıkarları doğrultusunda Çin?de, Amerika yanında yer almış ve mücahitlere yardım yapmıştır. Böylece Sovyetler Birliği, uluslararası alanda yalnız kalmıştır. Buna rağmen hiç bir hukuka dayanmayan haksız ve kanlı Afganistan?daki Sovyet işgali, on yıl kadar sürmüştür.
Kızıl ordu Afganistan?a girdiği zaman Sovyetler, Afgan ordusundan ve Afgan hükümetinden bekledikleri ilgiyi bulamamışlardır. Kendilerine yalnızca Rusya?da eğitim gören subaylar yardımcı olmuşlardır. Umduklarının tam tersine ordunun önemli bir kısmı, Sovyetlerle işbirliği yapmayı ve kendi halkını öldürmeyi reddetmiştir. Sonuçta 100 bin kişilik Afgan ordusundan 70 bini silahlarıyla birlikte mücahitler tarafına geçmişlerdir.
Sovyetler, bu başarısızlıklarının yanısıra Afganistan?ın sarp arazisi karşısında da çaresiz kalmışlardır. Bütün bu başarısızlıkları Kızıl orduyu kontrolden çıkarmış ve Afgan halkına karşı adeta bir soykırım başlatmışlardır. BM İnsan Hakları Komisyonu?nun 20 Kasım 1985 tarihinde yayınladığı rapora göre, Ocak-Eylül 1985 arasında Sovyet ordusu, 32.755 kişiyi öldürmüştür. Sovyetler?in masum halka saldırılarını öğrenen mücahitler, karşı saldırılarını sıklaştırmış ve önemli kayıplar verdirmişlerdir. 1979-1984 yılları arasında Sovyet ordusu 8 bini ölü olmak üzere 25 bin kayıp vermiştir. Aynıdönemde Sovyet maddi kaybı da 12 milyar doları bulmuştur.
Sovyet ordusu bu kanlı işgaliyle 1987?e kadar hem kendisini hem de Afgan halkını çok yıpratmıştır. Bu tarihten sonra Sovyetler?in politikalarında bazı değişiklikler görülmüş ve Sovyet hükümeti içeriden ve dışarıdan gelen baskılar karşısında Afganistan?dan çekilme yolları aramaya başlamıştır. Sovyet ordusu, Brejnev devrinde Afganistan?a girmişti. Bu haksız ve kanlı işgali sona erdiren Mihail Gorbaçev olacaktır. Gorbaçev, Afganistan?dan çekilmek için önce uygun zemin ve zaman aramaya başladı. Bunun ilk adımını da, 1979?da iş başına getirilen Karmal?ı Afganistan Demokratik Halk Partisi ve hükümet başkanlıklarından alarak attı. Yerine Dr. Muhammed Necibullah?ı getirdiler. Necibullah?a bir ?Milli Uzlaşma Komisyonu? kurdurdular.
Bu komisyon üyeliklerine kabile reislerini getirerek hükümete karşı muhalefeti önlemek istiyorlardı. Ancak kabile temsilcilerine istediklerini yaptıramayınca hükümet değişikliğinden beklediklerini bulamadılar. Bu arada Gorbaçev, Afganistan sorunundan çok kendi ülkesinde olanlardan endişeliydi. Gorbaçev, 1987 yılında uygulamaya koyduğu Perestroyka ve Glastnost ile açıklık ve yeniden yapılanma getirdi. Uygulanan bu politika ile de Rusya?nın yıllardır mazlum milletleri nasıl sömürdüğü ortaya çıktı.
Sovyetler, Afganistan?dan çekilme konusunda Amerika ile başlattıkları gizli görüşmeleri hızlandırmak zorunda kaldılar. Gorbaçev, 22 Şubat 1988 günü İsviçre?nin Cenevre şehrinde başlayacak görüşmelerden önce 8 Şubat 1988?de bir açıklama yaparak, 15 Mart?a kadar anlaşma sağlanırsa 9 ayda Afganistan?dan çekileceğini ilan etti. Sovyetler ve Amerika arasında yapılan anlaşma, 14 Nisan 1988 tarihinde Cenevre?de imzalandı. 15 Mayıs 1988?de yürürlüğe giren bu anlaşmayla Sovyetler?in Afganistan?dan nasıl çekileceği açık bir şekilde belirtilmemiş olmasına rağmen taraflar arasında yapılan gizli bir protokolle Sovyetler, 120 bin kişilik ordusunu 15 Mayıs 1988 ile 15 Şubat 1989 arasında Afganistan?dan çekmiştir.
Sonuç olarak on yıl süren işgali sırasında Sovyetler?in yaptığı zulüm ve katliamlar cezasız kalmıştır. Bütün Müslüman ülkelerde olduğu gibi dünya kamuoyu da Afganistan?daki haksızlıklar karşısında duyarsız kalmıştır.
1982 yılında Sovyetler Birliği?nde eğitim gören toplam Afganlı öğrenci sayısı, 25.000?e ulaşmıştır. Taşkent?te bulunan ve Özbekçe bilen bazı Afganlı öğrenciler, ülkelerindeki mücahit faaliyetleri hakkında Özbeklerle bilgi veriyorlardı. Bu durumu önlemek isteyen Sovyet yetkilileri, Afganlı ögrencileri Moskova ve Leningrad?a taşımak istemiştir. Ancak Özbek lider Reşidov?ın girişimleri ile, bu durum önlenmiştir.
Sovyetler, Afganistan?ı işgal ederken oradaki yer altı ve yer üstü doğal kaynakları kullanmayı, Orta Doğu Petrol bölgesi ve Hint Okyanusu?nu denetim altına alamayı hesap ettiler. Ancak 10 yıl süreli işgal döneminde bu hesap gerçekleşmemiştir. Bu başarısızlık, birçok sebepe dayanmakla birlikte bunlardan üç tanesi özel önem arzetmektedir. Bu önemli sebepler:
(1) Müslüman Afgan halkının olaganüstü bir direniş göstermesi,
(2) Amerika?nın dünya kamuoyunda konuyu sıcak tutması ve bazı yaptırımlar uygulaması,
(3) Sovyetler?in gerçekleştirdiği haksız işgalin ülke insanlarına getirdiği yükün ve insan kaybının daha sonra başlayan açıklık politikası ile Sovyet halkınca öğrenilmesi ve tasvip edilmemesi olarak belirtilebilir.
Sovyet işgali üzerine Afgan halkı, direnişe başladı. Başlangıçta direniş gösteren Afganlılar?ın eğitimsizliği ve yeterli modern silahlardan yoksun bulunmaları, başarılı olmalarını engelledi. Buna karşılık Sovyetler?in çok üstün silah gücüne sahip olmaları, ülkeyi denetim altına almalarını kolaylaştırdı. Bunun üzerine, önemli bir Afgan mülteci grubu Pakistan?a göçtü.
Peşaver vadisi, kısa zamanda Afganlı mülteciler ile doldu. Sayıları milyonlara ulaşan bu insanlar, kabile yapılanmalarını orada da oluşturdular. Afgan kabileleri arasındaki rekabet, dini ve etnik farklılıklara dayanan mücahit grupları, arasında birlik oluşturmayı engelledi. Dost ülkeler, yaptıkları yardımlarla bu gruplaşmaları daha da teşvik ettiler. Afganistan?da eğitim ve öğretime fazla önem verilmemesi, geri kalmalarına, kabile hayatını sürdürmelerine ve bir millet haline gelmelerine engel olmuştur.
Ayrıca kurulan hükümetlerin, Afgan halkının %60?ını oluşturan Taştumları koruması, Türk kabilelerini (Özbek, Türkmen, Kırgız ve Hazera), Tacik ve diğer toplulukları eğitim ve diğer sosyal haklardan mahrum etmesi, bu kabilelerin karışarak bir Afgan milletini oluşturmalarını engellemiştir. Afganistan?daki Sovyet baskı ve katliamına paralel olarak Afganistan?dan Pakistan?a göç edenlerin sayısı da artmıştır.
1983 yılında Peşevar vadisindeki mülteci sayısı, 3.5 milyonu bulmuştu. Pakistan, buradaki mültecileri kabilelerine göre kamplara yerleştirmiştir. BM (çeşitli yardım organlarıyla), Dünya Sağlık Teşkilatı, Milletlerarası Çalışma Teşkilatı, Türkiye Kızılay Teşkilatı gibi birçok yardım kuruluşu, bu mültecilere çeşitli yardımlar sağlamıştır. Suudi Arabistan ve Kuveyt başta olmak üzere bazı İslam ülkeleri de, Pakistan?a maddi para yardımı yapmışlardır. Daha sonra bu mülteci kamplarına iskan edilen Afgan kabileleri, çeşitli ?Mücahidin Grupları? oluşturmuşlardır.
Bu mücahitlere Afgan ordusundan kaçan subayların katılması, Pakistan ve Amerika başta olmak üzere bazı ülkelerin de silah sağlaması üzerine, bu mücahitler, Afganistan içlerine girerek işgalci Sovyet güçlerine karşı savaşmışlardır. Fakat tüm bu gelişmelere rağmen bu gruplar, bir birlik altında toplanamamıştır. Bu olumsuz durum, hem Sovyetler?e karşı başarıyı hem de siyasi birliği engellemiştir. Ne varki çeşitli ülkeler, bu grupları, etkisi bu gün dahi görülebileceği gibi kendi çıkarları doğrultusunda desteklemişlerdir. Ancak Afgan halkı ve mücahit grupların olağan üstü gayret ve kahramanlıkları ile Sovyetlere emperyalizmine büyük maddi ve manevi zararlar verdirilmiştir.
Amerika, Sovyetler?in Afganistan?ı işgal etmesine büyük bir tepki gösterdi. Amerika?nın bu tepkisini diğer NATO üyesi ülkeler de destekledi. Yukarıda da değinildiği gibi Amerika?nın Sovyet işgaline karşı olmasındaki en önemli nedenlerden biri, 1979 Şubat?ında büyükelçilerinin öldürülmesiydi. Amerikan yönetimi, büyük kamuoyu baskısıyla kukla Karmal yönetimini tanımamış ve Senato onayına sunduğu SALT II anlaşmasını geri çekmiştir.
Kongre desteğini de alan Amerikan yönetimi, Afgan halkına kendisini yönetme hakkı dahil her türlü yardımı yapmayı resmi politika olarak ilan etti. Ancak konuyla ilgili kesin bir çözümün sorumluluğunu ise, BM?e havale etmiştir. Bu durum da sorunun sürünceme de kalmasına neden olmuştur. Ayrıca diğer NATO ülkeleri de Afganlı mülteci ve mücahitlere, para ve askeri malzeme yardımı yapmışlardır. Kendi çıkarları doğrultusunda Çin?de, Amerika yanında yer almış ve mücahitlere yardım yapmıştır. Böylece Sovyetler Birliği, uluslararası alanda yalnız kalmıştır. Buna rağmen hiç bir hukuka dayanmayan haksız ve kanlı Afganistan?daki Sovyet işgali, on yıl kadar sürmüştür.
Kızıl ordu Afganistan?a girdiği zaman Sovyetler, Afgan ordusundan ve Afgan hükümetinden bekledikleri ilgiyi bulamamışlardır. Kendilerine yalnızca Rusya?da eğitim gören subaylar yardımcı olmuşlardır. Umduklarının tam tersine ordunun önemli bir kısmı, Sovyetlerle işbirliği yapmayı ve kendi halkını öldürmeyi reddetmiştir. Sonuçta 100 bin kişilik Afgan ordusundan 70 bini silahlarıyla birlikte mücahitler tarafına geçmişlerdir.
Sovyetler, bu başarısızlıklarının yanısıra Afganistan?ın sarp arazisi karşısında da çaresiz kalmışlardır. Bütün bu başarısızlıkları Kızıl orduyu kontrolden çıkarmış ve Afgan halkına karşı adeta bir soykırım başlatmışlardır. BM İnsan Hakları Komisyonu?nun 20 Kasım 1985 tarihinde yayınladığı rapora göre, Ocak-Eylül 1985 arasında Sovyet ordusu, 32.755 kişiyi öldürmüştür. Sovyetler?in masum halka saldırılarını öğrenen mücahitler, karşı saldırılarını sıklaştırmış ve önemli kayıplar verdirmişlerdir. 1979-1984 yılları arasında Sovyet ordusu 8 bini ölü olmak üzere 25 bin kayıp vermiştir. Aynıdönemde Sovyet maddi kaybı da 12 milyar doları bulmuştur.
Sovyet ordusu bu kanlı işgaliyle 1987?e kadar hem kendisini hem de Afgan halkını çok yıpratmıştır. Bu tarihten sonra Sovyetler?in politikalarında bazı değişiklikler görülmüş ve Sovyet hükümeti içeriden ve dışarıdan gelen baskılar karşısında Afganistan?dan çekilme yolları aramaya başlamıştır. Sovyet ordusu, Brejnev devrinde Afganistan?a girmişti. Bu haksız ve kanlı işgali sona erdiren Mihail Gorbaçev olacaktır. Gorbaçev, Afganistan?dan çekilmek için önce uygun zemin ve zaman aramaya başladı. Bunun ilk adımını da, 1979?da iş başına getirilen Karmal?ı Afganistan Demokratik Halk Partisi ve hükümet başkanlıklarından alarak attı. Yerine Dr. Muhammed Necibullah?ı getirdiler. Necibullah?a bir ?Milli Uzlaşma Komisyonu? kurdurdular.
Bu komisyon üyeliklerine kabile reislerini getirerek hükümete karşı muhalefeti önlemek istiyorlardı. Ancak kabile temsilcilerine istediklerini yaptıramayınca hükümet değişikliğinden beklediklerini bulamadılar. Bu arada Gorbaçev, Afganistan sorunundan çok kendi ülkesinde olanlardan endişeliydi. Gorbaçev, 1987 yılında uygulamaya koyduğu Perestroyka ve Glastnost ile açıklık ve yeniden yapılanma getirdi. Uygulanan bu politika ile de Rusya?nın yıllardır mazlum milletleri nasıl sömürdüğü ortaya çıktı.
Sovyetler, Afganistan?dan çekilme konusunda Amerika ile başlattıkları gizli görüşmeleri hızlandırmak zorunda kaldılar. Gorbaçev, 22 Şubat 1988 günü İsviçre?nin Cenevre şehrinde başlayacak görüşmelerden önce 8 Şubat 1988?de bir açıklama yaparak, 15 Mart?a kadar anlaşma sağlanırsa 9 ayda Afganistan?dan çekileceğini ilan etti. Sovyetler ve Amerika arasında yapılan anlaşma, 14 Nisan 1988 tarihinde Cenevre?de imzalandı. 15 Mayıs 1988?de yürürlüğe giren bu anlaşmayla Sovyetler?in Afganistan?dan nasıl çekileceği açık bir şekilde belirtilmemiş olmasına rağmen taraflar arasında yapılan gizli bir protokolle Sovyetler, 120 bin kişilik ordusunu 15 Mayıs 1988 ile 15 Şubat 1989 arasında Afganistan?dan çekmiştir.
Sonuç olarak on yıl süren işgali sırasında Sovyetler?in yaptığı zulüm ve katliamlar cezasız kalmıştır. Bütün Müslüman ülkelerde olduğu gibi dünya kamuoyu da Afganistan?daki haksızlıklar karşısında duyarsız kalmıştır.
Afganistan'daki Gelişmeler ve Türk - Afgan İlişkileri
- Afganistan'daki Gelişmeler: 1919 - 1945 Arası Dönem
- Afganistan'daki Gelişmeler: 1945 - 1979 Arası Dönem
- Afganistan'daki Gelişmeler: 1979 - 1989 Arası Dönem
- Afganistan'daki Gelişmeler: 1979 Sonrası Dönem