Abbad İbn-i Bişr (r.a.)
Abbad İbn-i Bişr (r.a.)
«Ensardan üç kişi vardır ki fazilette hiç kimse onların üstüne çıkamamıştır. Hepsi de Beni Abdil-eşhel´den olan bu şahıslar : Sa´d İbn-i Muaz, Useyd İbnu´l-Huzayr ve Abbad İbn-i Bişr´dir».[1]
Abbad İbn-i Bişr, İslâm davet tarihinde parlak bir isimdir...
Eğer onu abidler (çok ibadet edenier) arasında ararsan, onu; muttaki, temiz ve geceyi Kur´ân cüzleriyle geçiren bir kimse olarak görürsün...
Eğer onu kahramanlar arasında ararsan, onu; cesur, dövüşken ve Allah´ın adını yükseltmek için çarpışan bir kimse olarak görürsün.
Şayet onu valîler arasında ararsan, onu; güçlü ve müslümanların malları konusunda güvenilen bir kimse olarak görürsün...
Hatta Aişe, onun ve onun kavminden iki kişi hakkında şöyle demişti :
«? Ensar´dan üç kişi vardır ki fazilette hiç kimse onların üstüne çıkamamıştır. Hepsi de Benî Abdileşhel´den olan bu şahıslar : Sa´d İbn-i Muaz, Useyd İbnu´l-Huzayr ve Abbad İbn-i Bişr´dir».
Abbad İbn~i Bişr el-Eşhelî, Yesrib ufuklarında Muhammed´in ilk hidayet ışıkları belirdiğinde, taptaze yüzünde namuslu ve temiz olmanın parlaklığı farkedilen, yaşı yirmibeşi geçmemiş olmasına rağmen hareketlerinde olgun kimselerin ağırbaşlılığı görülen mükemmel bir gençti.
Abbad, Mekkelî genç davetçi Mus´ab İbn-i Umeyr´e katılmıştı. İman bağlarının iki kalbi birleştirmesi, güzel huy ve hasletlerin iki gön-İü bir araya getirmesi pek çabuk olmuştu.
O, Mus´ab´i sıcak ve gümüş gibi sesiyle, çekİGİ ve düşündürücü vurgularıyla Kur´ân okurken dinlemiş ve Allah´ın kelâmına aşık olmuştu. Kur´ân´a kalbinin ortasında geniş bir yer açmış, onu kendisinin devamlı meşguliyeti haline getirmişti. Gecesinde, gündüzünde, hazarda ve seferde devamlı onu okurdu. Hatta o sahabe arasında «İmam» ve «Kur´ân´ın dostu» diye tanınmıştı.
Rasûlüllah (s.a.v.) bir gece, Aişe´nin mescide bitişik odasında namaz kılıyordu. Cebrail´in kalbine indirdiği şekliyle Kur´ân´ı taptaze onlara okuyan Abbad îbn-i Bişr´in sesini işitti :
«? Aişe! Bu, Abbad İbn-i Bişr´in sesi mi?»
«? Evet, ya Rasülallah!»
«? Allah´ım! ona mağfiret et».
Abbad İbn-î Bişr bütün olaylarda Rasûiüllah´la (s.a.v.) bera Bunların her birinde Kur´ân hafızı Abbad´m bir rolü vardı...
işte bunlardan biri :
Rasûlüllah (s.a.v.) Zatu´r-Rika´ gazasından dönerken, geceyi geçirmeleri için müsiümanları bir vadide konaklatmişti.
Bu arada müslümanlardan biri harp esnasında kocası yokken bir müşrik kadınını esir almıştı. Kocası dönünce karısını bulamadı Muhammed´e ashabına yetişmeye ve onların kanını akıtmadıkça dönmemeye Lât´Ia Uzza adına yemin etmişti.
Müslümanlar develerini çöktürünce Rasûlülİah (s.a.v.) onlara : Abbad İbn-i Bişr´le Ammar İbn-i Yasir kalkrp yanına gittiler :
«? Biz bekleyeceğiz ya Rasûlallah!» dediler. Muhacirler Medî-ne´ye geldiğinde, Peygamber ikisini kardeş yapmıştı.
Vadinin ağzına varınca, Abbad İbn-i Bişr kardeşi Ammar İbn-i Yasıre :
«? Gece, ne zaman uyumak istersin, önce mi, sonra mı?» dedi.
Ammar :
«? Ben önce uyumak istiyorum» dedi ve ondan uzak olmayan bir yere yattı.
Gece sakindi. Yıldızlar, ağaçlar ve taşlar Rablerine hamdederek teşbih çekiyorlar ve ona şükrediyorlardı. Abbad İbn-i Bişr´in gönlü ibadet etmeyi arzu etmiş ve kalbi Kur´ân´ı özlemişti.
Ona göre en tatlı şey Kur´ân´di. Namaz kılarken onu okuduğunda, namazdan elde edilen sevabı, Kur´ân okuma sevabına ilâve ederdi.
Kıbleye yönelip namaza durdu. Düşündürücü, taze ve tatlı sesiyle Kehf sûresinden okumaya başladı. Bu parlak ilâhî nurun içinde yüzüp ışıklarının parıltısında boğulurken, hızla birisi geldi. Vadinin ağzında ayakta dikilen Abbad´ı uzaktan gördü. Peygamberle ashabının içerde; onunsa oradakilerin bekçisi olduğunu anladı. Yayının kirişini bağladı. Sadağından bir ok alıp attı ve ona isabet ettirdi.
, Abbad vücudundan oku çıkardı ve Kur´ân okuyuşunda coşarak namazına daldı.
Adam ona başka bir ok attı ve onu da isabet ettirdi. Abbad önceki gibi onu da çıkardı. Adamın attığı üçüncü oku da öncekiler gibi çıkardı, Abbad sürüne sürüne arkadaşının yanına gitti : «I? Kalk, yaralar bende güç kuvvet bırakmadı» dedi. Adam ikisini görünce, kaçıp gitmişti.
. Ammar, Abbad´a dikkatli bakınca, yaralan sebebiyle çok fazla kan kaybetmekte olduğunu gördü .
«?Subhanellah! Adam sana ilk oku attığında beni uyandırsaydm ya?!» dedi. Abbad :
«? Okumakta olduğum sûreyi bitirmeden okumayı kesmek istemedim. Allah´a yemin ederim ki, Rasûlüilah´m (s.a.v.) bana korumayı emrettiği mevziyi kaybetme korkum olmasaydı, canımın kesilmesini onun kesilmesinden daha çok severdim».
Ebu Bekr zamanında, dinden dönenlerle bazı harpler yapılmıştı. Ebu Bekr yalancı Müseylime fitnesini yok etmek ve ona yardım eden mürtedleri yola getirmek ve onları yeniden İslâm dairesine sokmak için büyük bir ordu hazırlamıştı.
Abbad İbn-i Bişr de orduya katılanlar arasındaydı.
Abbad ?müslümanların kayda değer bir başarı elde edemedikleri bu savaşlar esnasında? Ensar´Ia Muhacirlerin işi birbirlerinin üzerine atmaları yüzünden üzünülecek şeyler görüp yine onların birbirlerini suçlamaları yüzünden bazı kötü şeyler duymuştu. Bunun üzerine şu kanaate varmıştı :
Herbirinin tek başına sorumluluk taşıması ve .gerçek sabırlı mücahitlerin bilinmesi için, taraflar birbirlerinden aynlirlarsa ancak, müs-lümanlar bu savaşlarda başarıya ulaşabilirlerdi.
Son çarpışmadan önceki gece, Abbad İbn-i Bişr rüyasında; semanın onun için açıldığını, içine girince, onu çekip aldığını ve kapısını üzerine kapattığını gördü...
Sabah olunca, Ebu Saîd el-Hudrî´ye rüyasını anlatıp şöyle dedi : «? Vallahi bu; şehit olmak demektir, Ebu Saîd!»
Gündüz olup savaşa başlanınca, Abbad İbn-i Bîşr yüksek bir yere çıktı ve haykırmaya başladı :
«? Ey Ensar topluluğu! Siz diğerlerinden ayrılın... Krlıçlarınızın kınlarını kırın. Sizin yüzünüzden İslâm´a bir zarar gelmesin».
Bunu devamlı tekrar etti. Nihayet; başlarında Sabit İbn-i Kays, Berra´ îbn-i Malik ve Ebu Ducane´nin bulunduğu dörtyüz kadar Ensar´lı yanında toplandı.
Abbad İbn-I Bişr yanındakileri, kılıçlarıyla safları yarmaya ve gö-ğüslerîyle tehlikeleri karşılamaya götürdü. Nihayet yalancı Müseyli-me´nîn ve etrafındakilerîn gücü kırılıp «Ölüm Bahçesine sığındılar.
Abbad İbn-i Bişr, kanlar içinde bahçe duvarının dibine şehîd düşmüştü.
Vücudunda birçok kılıç darbesi, mızrak ve ok yarası vardı. Onu ancak vücudundaki bir ben´den taniyabilmişierdî.[2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Mü´minlerin Annesi Aişe
[2] Abbad İbn Bişr hakkında geniş bilgi için aşağıdaki eserlere bakınız
1- Ez-Zehebî, Tarihu´l-İslâm, I/370
2- Tehzîbu´Mehzîb, V/90
3- İbn Sa´d, et-Tabakatu´l-kubra, m/440´
4- El-Muhabber fi´t-tarîh, s. 282
5- Sîyeru a´Iâmi´n-nubela, I/243
6- Hayatu´s-sahabe, 1/716 ve fihristlere bakınız.
Dr. Abdurrahman Re?fet el-Bâşâ, Sahabe Hayatından Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/271-274.
Abbad İbn-i Bişr, İslâm davet tarihinde parlak bir isimdir...
Eğer onu abidler (çok ibadet edenier) arasında ararsan, onu; muttaki, temiz ve geceyi Kur´ân cüzleriyle geçiren bir kimse olarak görürsün...
Eğer onu kahramanlar arasında ararsan, onu; cesur, dövüşken ve Allah´ın adını yükseltmek için çarpışan bir kimse olarak görürsün.
Şayet onu valîler arasında ararsan, onu; güçlü ve müslümanların malları konusunda güvenilen bir kimse olarak görürsün...
Hatta Aişe, onun ve onun kavminden iki kişi hakkında şöyle demişti :
«? Ensar´dan üç kişi vardır ki fazilette hiç kimse onların üstüne çıkamamıştır. Hepsi de Benî Abdileşhel´den olan bu şahıslar : Sa´d İbn-i Muaz, Useyd İbnu´l-Huzayr ve Abbad İbn-i Bişr´dir».
Abbad İbn~i Bişr el-Eşhelî, Yesrib ufuklarında Muhammed´in ilk hidayet ışıkları belirdiğinde, taptaze yüzünde namuslu ve temiz olmanın parlaklığı farkedilen, yaşı yirmibeşi geçmemiş olmasına rağmen hareketlerinde olgun kimselerin ağırbaşlılığı görülen mükemmel bir gençti.
Abbad, Mekkelî genç davetçi Mus´ab İbn-i Umeyr´e katılmıştı. İman bağlarının iki kalbi birleştirmesi, güzel huy ve hasletlerin iki gön-İü bir araya getirmesi pek çabuk olmuştu.
O, Mus´ab´i sıcak ve gümüş gibi sesiyle, çekİGİ ve düşündürücü vurgularıyla Kur´ân okurken dinlemiş ve Allah´ın kelâmına aşık olmuştu. Kur´ân´a kalbinin ortasında geniş bir yer açmış, onu kendisinin devamlı meşguliyeti haline getirmişti. Gecesinde, gündüzünde, hazarda ve seferde devamlı onu okurdu. Hatta o sahabe arasında «İmam» ve «Kur´ân´ın dostu» diye tanınmıştı.
Rasûlüllah (s.a.v.) bir gece, Aişe´nin mescide bitişik odasında namaz kılıyordu. Cebrail´in kalbine indirdiği şekliyle Kur´ân´ı taptaze onlara okuyan Abbad îbn-i Bişr´in sesini işitti :
«? Aişe! Bu, Abbad İbn-i Bişr´in sesi mi?»
«? Evet, ya Rasülallah!»
«? Allah´ım! ona mağfiret et».
Abbad İbn-î Bişr bütün olaylarda Rasûiüllah´la (s.a.v.) bera Bunların her birinde Kur´ân hafızı Abbad´m bir rolü vardı...
işte bunlardan biri :
Rasûlüllah (s.a.v.) Zatu´r-Rika´ gazasından dönerken, geceyi geçirmeleri için müsiümanları bir vadide konaklatmişti.
Bu arada müslümanlardan biri harp esnasında kocası yokken bir müşrik kadınını esir almıştı. Kocası dönünce karısını bulamadı Muhammed´e ashabına yetişmeye ve onların kanını akıtmadıkça dönmemeye Lât´Ia Uzza adına yemin etmişti.
Müslümanlar develerini çöktürünce Rasûlülİah (s.a.v.) onlara : Abbad İbn-i Bişr´le Ammar İbn-i Yasir kalkrp yanına gittiler :
«? Biz bekleyeceğiz ya Rasûlallah!» dediler. Muhacirler Medî-ne´ye geldiğinde, Peygamber ikisini kardeş yapmıştı.
Vadinin ağzına varınca, Abbad İbn-i Bişr kardeşi Ammar İbn-i Yasıre :
«? Gece, ne zaman uyumak istersin, önce mi, sonra mı?» dedi.
Ammar :
«? Ben önce uyumak istiyorum» dedi ve ondan uzak olmayan bir yere yattı.
Gece sakindi. Yıldızlar, ağaçlar ve taşlar Rablerine hamdederek teşbih çekiyorlar ve ona şükrediyorlardı. Abbad İbn-i Bişr´in gönlü ibadet etmeyi arzu etmiş ve kalbi Kur´ân´ı özlemişti.
Ona göre en tatlı şey Kur´ân´di. Namaz kılarken onu okuduğunda, namazdan elde edilen sevabı, Kur´ân okuma sevabına ilâve ederdi.
Kıbleye yönelip namaza durdu. Düşündürücü, taze ve tatlı sesiyle Kehf sûresinden okumaya başladı. Bu parlak ilâhî nurun içinde yüzüp ışıklarının parıltısında boğulurken, hızla birisi geldi. Vadinin ağzında ayakta dikilen Abbad´ı uzaktan gördü. Peygamberle ashabının içerde; onunsa oradakilerin bekçisi olduğunu anladı. Yayının kirişini bağladı. Sadağından bir ok alıp attı ve ona isabet ettirdi.
, Abbad vücudundan oku çıkardı ve Kur´ân okuyuşunda coşarak namazına daldı.
Adam ona başka bir ok attı ve onu da isabet ettirdi. Abbad önceki gibi onu da çıkardı. Adamın attığı üçüncü oku da öncekiler gibi çıkardı, Abbad sürüne sürüne arkadaşının yanına gitti : «I? Kalk, yaralar bende güç kuvvet bırakmadı» dedi. Adam ikisini görünce, kaçıp gitmişti.
. Ammar, Abbad´a dikkatli bakınca, yaralan sebebiyle çok fazla kan kaybetmekte olduğunu gördü .
«?Subhanellah! Adam sana ilk oku attığında beni uyandırsaydm ya?!» dedi. Abbad :
«? Okumakta olduğum sûreyi bitirmeden okumayı kesmek istemedim. Allah´a yemin ederim ki, Rasûlüilah´m (s.a.v.) bana korumayı emrettiği mevziyi kaybetme korkum olmasaydı, canımın kesilmesini onun kesilmesinden daha çok severdim».
Ebu Bekr zamanında, dinden dönenlerle bazı harpler yapılmıştı. Ebu Bekr yalancı Müseylime fitnesini yok etmek ve ona yardım eden mürtedleri yola getirmek ve onları yeniden İslâm dairesine sokmak için büyük bir ordu hazırlamıştı.
Abbad İbn-i Bişr de orduya katılanlar arasındaydı.
Abbad ?müslümanların kayda değer bir başarı elde edemedikleri bu savaşlar esnasında? Ensar´Ia Muhacirlerin işi birbirlerinin üzerine atmaları yüzünden üzünülecek şeyler görüp yine onların birbirlerini suçlamaları yüzünden bazı kötü şeyler duymuştu. Bunun üzerine şu kanaate varmıştı :
Herbirinin tek başına sorumluluk taşıması ve .gerçek sabırlı mücahitlerin bilinmesi için, taraflar birbirlerinden aynlirlarsa ancak, müs-lümanlar bu savaşlarda başarıya ulaşabilirlerdi.
Son çarpışmadan önceki gece, Abbad İbn-i Bişr rüyasında; semanın onun için açıldığını, içine girince, onu çekip aldığını ve kapısını üzerine kapattığını gördü...
Sabah olunca, Ebu Saîd el-Hudrî´ye rüyasını anlatıp şöyle dedi : «? Vallahi bu; şehit olmak demektir, Ebu Saîd!»
Gündüz olup savaşa başlanınca, Abbad İbn-i Bîşr yüksek bir yere çıktı ve haykırmaya başladı :
«? Ey Ensar topluluğu! Siz diğerlerinden ayrılın... Krlıçlarınızın kınlarını kırın. Sizin yüzünüzden İslâm´a bir zarar gelmesin».
Bunu devamlı tekrar etti. Nihayet; başlarında Sabit İbn-i Kays, Berra´ îbn-i Malik ve Ebu Ducane´nin bulunduğu dörtyüz kadar Ensar´lı yanında toplandı.
Abbad İbn-I Bişr yanındakileri, kılıçlarıyla safları yarmaya ve gö-ğüslerîyle tehlikeleri karşılamaya götürdü. Nihayet yalancı Müseyli-me´nîn ve etrafındakilerîn gücü kırılıp «Ölüm Bahçesine sığındılar.
Abbad İbn-i Bişr, kanlar içinde bahçe duvarının dibine şehîd düşmüştü.
Vücudunda birçok kılıç darbesi, mızrak ve ok yarası vardı. Onu ancak vücudundaki bir ben´den taniyabilmişierdî.[2]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Mü´minlerin Annesi Aişe
[2] Abbad İbn Bişr hakkında geniş bilgi için aşağıdaki eserlere bakınız
1- Ez-Zehebî, Tarihu´l-İslâm, I/370
2- Tehzîbu´Mehzîb, V/90
3- İbn Sa´d, et-Tabakatu´l-kubra, m/440´
4- El-Muhabber fi´t-tarîh, s. 282
5- Sîyeru a´Iâmi´n-nubela, I/243
6- Hayatu´s-sahabe, 1/716 ve fihristlere bakınız.
Dr. Abdurrahman Re?fet el-Bâşâ, Sahabe Hayatından Tablolar, Uysal Kitabevi: 1/271-274.
SAHABE-İ KİRAM
- Abbas Bin Ubade (r.a.)
- Abdullah Bin Amr (r.a.)
- Abdullah Bin Huzafe (r.a.)
- Abdullah Bin Atik (r.a.)
- Abdullah Bin Selam (r.a.)
- Abdullah Bin Ümm-i Mektum (r.a.)
- Hz. Ömer (r.a.)
- Adi Bin Hatim Tai (r.a.)
- Ubade Bin Samit (r.a.)
- Hz. Ali Bin Ebi Talib (r.a.)
- Suheyb-i Rumi (r.a.)
- Âsım Bin Sabit (r.a.)
- Abdullah Bin Süheyl (r.a.)
- Es´ad Bin Zürare (r.a.)
- Dıhye-i Kelbi (r.a.)
- Ca´fer-i Tayyar (r.a.)
- Zübeyr Bin Avvam (r.a.)
- Abdurrahman Bin Avf (r.a.)
- Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a.)
- Ebu Sa´id-i Hudri (r.a.)
- Cüveyriyye Binti Haris (r.a.)
- Hubeyd Bin Adiy (r.a.)
- Ebu Hüreyre (r.a.)
- Hz. Hüseyin´in Doğuşu
- Kerbela Faciası-1
- Kerbela Faciası-2
- Kerbela Faciası-3
- Kerbela Faciası-4
- Hz. Hüseyin´in Şehadetinin Ardından
- Hz.Hüseyin´in İntikamını Almak İsteyen Kişi