Muhtar´ın, Muhammed b. Hanefiyye´yi Hilafet Teklifi
Muhtar´ın, Muhammed b. Hanefiyye´yi Hilafet Teklifi
Muhtar´ın, Muhammed b. Hanefiyye´yi. Halifeliğe Teşvik Edici Yazısı ve Muhammed b. Hanefiyye´nin Ona Cevabı :
Abdullah b. Ztibeyr´in, Muhammed b. Hânefiyye´ye Karşı Tuturti ve Davranışını Değiştirmesi ve Onu Yakmağa Kalkışması :
Muhammed b. Hanefiyye´nin, Durumunu Muhtar´a Bildirerek Ondan Yardım İstemesi :
Muhaınmed b. Hanefiyye´nin Küfe´ye Gitmekten Vaz Geçmeği :
Muhtarın Ali b. Hüseyin´e Gönderdiği Bağışının Makbule Geçmemesi:
BEŞİNCİ BÖLÜM
MUHTAR?IN, MUHAMMED B. HANEFİYYE?YE HİLAFETİ TEKLİFİ
Muhtar´ın, Muhammed b. Hanefiyye´yi. Halifeliğe Teşvik Edici Yazısı ve Muhammed b. Hanefiyye´nin Ona Cevabı :
Muhtar; Muhammed b. Hanefiyye´ye bir yazı yazıp Salih b. Mes´ud-ül Has´amî ile göndermiş, mektubunda: gerek İbn-i Zübeyr´le çarpışmak, gerek Medinelileri kendisine tâbi kılmak için asker gönderdiğini, daha da, göndereceğini, beldeleri kendisi adına zabt edeceğini, haklarını tanıtmak ve saydırmak üzre elinden geleni yapacağını bildirmişti.
Salih b. Mes´ud, Muhammed b. Hanefiyye´nin yanına varıp selâm verdi ve mektubu Ona takdim etti.
Muhammed b. Hanefiyye, Salih b. Mes´ud´a «Muhtar´a söyle! Allâh´dan korksun. Kan dökmekten geri dursun!» dedi.
Salih b. Mes´ud «Allah, Sana iyilikler versin. Bunu, ona bir yazı ile de yazmaz mısın?» dedi.
Muhammed b. Hanefiyye «Ben, ona, Allah´a itaati emr ettim, Hayrın bütününün, Allah´a itaat etmekte toplandığını bildirdim.
Kötülüklerin bütününden de, onu nehy ettim!» dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar´a cevap olarak yazdığı yazıda şöyle dedi:
«îmdi, mektubun bana erişti. Onu, okudum.
Hakkımı, tanıdığım ve saydığını, bununla, beni sevindirmeyi umduğunu anladım.
Bana, işlerin en sevgilisi, içinde Allah´a tâat edebildiğim iştir.
Bea, gizli, açık her işimde gücüm yettiği kadar Allah´a itaat etmeğe çalışıyorum.
Bil ki: ben, çarpışmak isteseydim, muhakkak, halkın bana koşuştuklarını görür, kendime pek çok yardımcılar bulurdum,
Fakat, ben, onlardan, böyle şeylerden ayrılmış, uzaklaşmış bulunuyorum.
Allah´ın, hakkımda hükm ve takdir ettiği şeyin zuhurunu bekliyorum. Allah, hâkimlerin hayırlıyıdır.» [1]
Abdullah b. Ztibeyr´in, Muhammed b. Hânefiyye´ye Karşı Tuturti ve Davranışını Değiştirmesi ve Onu Yakmağa Kalkışması :
Abdullah b. Zübeyr; Muhtar´ın, Küfe´de Muhammed b. Hanefiyye nam ve hisabma ayaklandığı haberini aldıktan sonra, Muhammed b. Hanefiyye´ye karşı tutum ve davranışını değiştirmişti.
Muhammed b. Hanefiyye, Harre vak´asmdan biraz önce, Medine´den Mekke´ye gitmişti.
Orada îbn-i Abbas´la birlikte oturmakta idi.
Yezid b. Muaviye öldüğü ve Abdullah b. Zübeyr, halkı, kendisine bey´ata davete başladığı sırada, İbn-i Abbas´la Muhammed b. Hanefiyye´yi de, bey´ata davet etti.
Onlar ise «Bütün memleketler ve halk, sana bey´atta birleşinceye kadar, bizi bırak!» dediler ve bey´attan kaçındılar.
İbn-i Zübeyr, bir müddet, onların yüzlerine güldü ve kendilerine yumuşak davrandı.
Fakat, sonradan onlara karşı serteldi. Aralarında ağır sözler sarf edildi. Aralan, günden güne açıldı ve gerginleşti.
İbn-i Abbas´la Muhammed b. Hanefiyye; yanlarında kadınları ve çocukları bulunduğu için, İbn-i Zübeyr´den korkmağa başladılar.
İbn-i Zübeyr; Muhammed b. Hanefiyye´yi tahkire ve Ona kötü sözler söylemeğe başladı. Üzerlerine gözcüler, casuslar dikti ve: «Vallahi, yabana bey´at edeceksiniz, yahut, sizi ateşte yakacağım!» diye haberler gönderdi. [2]
Bunun üzerine, Muhammed b. Hanefiyye ile yanında bulunan Ehl-i Beyt´-inden bazıları ve Küfe Eşrafındam da, on yedi kişi, hakkında Ümmetçe ittifak edilemiyen Abdullah b. Zübeyr´e bey´attan kaçındılar ve gidip Mescid-i Haram´a sığındılar.
Abdullah b. Zübeyr; Onları, öldürmek ve yakmakla tehdit etti.
Eğer, bey´at etmeyecek olurlarsa, söylediği şeyi yapacağı hakkında Allah´ın ismini anarak yemin etti.
Bu hususta bir mölılet te verip Onları Zemzem kuyusu hücresine kapattı! [3]
Süleym Ebû Amir der ki «Muhammed b. Hanefiyye´yi, Zemzem´e kapatıldığı ve halkın, yanına bırakılmadığı sırada gördüm. (Vallahi, Onun yanına gireceğim!) dedim. Girdim. Ona: (Ne istiyor şu adam, Senden?) diye sordum,
Muhammed b. Hanefiyye: (Beni, bey´ata davet etti. Ona (Ben, Müslümanlardan bir ferdim. Müslümanlar, Senin hakkında birleştikleri zaman, ben de, onlardan birisi olarak bey´at ederim!) dedim .Razı olmadı.
Sen, şimdi, İbn-i Abbas´a git. Ona, benden selâm söyle! Amucanın oğlu, Sana, bu hususta ne düşünüyorsun? diye soruyor! de! dedi.
İbn-i Abbas´ın yanına vardım. O, o zaman, gözlerini gayb etmişti.
Bana: (Sen, kimsin?) diye sordu. (Ensârî´yim!) dedim.
(Biz, ne zaman bir Ensârî ile karşılaştıksa, o, bize karşı düşmanlarımızdan daha sert ve katı davranmıştır!) dedi.
(Korkma! Ben, Senin için tamamile hayırlı kişilerden´im) dedim, (Öyle ise, haydi ne haberin varsa, getir, söyle!) dedi. Muhammed b. Hanefiyye´nin sözlerini Ona nakl ettim.
(Ona, söyle: îbn-i Zübeyr´e boyun eğmesin! Sana söylenileni, göz nimeti hakkı için hiç artırmaksızın Ona tebliğ et!) dedi.
Muhammed b. Hanefiyye´nin yanına döndüm. İbn-i Abbas´ın söylediğini Ona eriştirdim[4]
İbn-i Zübeyr´in, Zemzem hücresine haps ettiği Muhammed b. Hanefiyye ve Abdullah b. Abbas´dan başka Hâşim Oğullarından yirmi dört kişi idi. [5]
Muhammed b. Hanefiyye´nin, Durumunu Muhtar´a Bildirerek Ondan Yardım İstemesi :
Muhammed b. Hanefiyye´nin yanında bulunanlardan bazıları, Muhtar´a ve Küfe´deki bazı kişilere Elçi salarak kendi halini ve yanındakilerin hallerini bildirmesini; İbn-i Zübeyr´in, öldürmek ve ateşte yakmak tehdidinde bulunduğunu duyurmasını, Muhammed b. Hanefiyye´ye teklif ettiler. [6]
Bunun üzerine, Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar´a bir yazı yazdı ve yazısında şöyle dedi:
«Muhammed b. Ali ve Resûlullâh´ın Hanedanından ve Müslümanlardan
Yakubî-Tarih c. 2, s. 26ı
dur!» diyerek mektubu, onlara okudu ve:
«Onlar, koyunlar gibi kapatılmış, gecenin veya gündüzün bir kısmında Öldürülmelerini veya ateşte yakılmalarını bekler bir halde bırakılmış bulunuyorlar !
Eğer, ben, Kâhiliye´nin oğluna (tbn-i Zübeyr´e) karşı, süvarileri ard arda sular, seller gibi akıtarak Onlara yardım etmez. Vezirlik vazifelini yapmazsam, Ebû İshak değilim!» dedi.
Ebû Abdullâh-ul Cedelî´yi; güçlü, kuvvetli yetmiş kişi ile hemen yola çıkardı.
Onun arkasından da Zabyan b. Osman-üt Temîmî´yi dört yüz; Ebül´Mûte-mir´i yüz, Hâni b. Kays´ı yüz, Umeyr b. Tarık´ı kırk, Yûnus b. îmran´ı kırk kişi ile yolladı.
Muhammed b. Hanefiyye b. Ali´ye de bir yazı yazıp Tufeyl b. Amir ve Muhammed b. Kays´la gönderdi,
Ebû Abdullâh-ül Cedelî, yetmiş atlı ile gelip zât-i Irk´â indi.
Oraya, Umeyr b. Târik kırk, Yûnus b. İmran kırk atlı ile gelip yüz elli atlı oldular.
Bunlar, yola devam ederek Mekke´ye geldiler ve «Nemdesin Ey Hüseyin´in intikamı!» diye haykırarak Mescid-i Haram´a girdiler.
Zemzem kuyusuna eriştiler.
Abdullah b. Zübeyr, Zemzem kuyusu hücresinde bulunanları yakmak üz-re odun hazırlatmıştı!
Verilen mohletin bitmesine de, iki gün kalmıştı.
Küfeli süvariler, bekçiyi kovdular ve Zemzem hücresinin kilidini kırarak Muhammed b. Hanefiyye´nin yanına girdiler.
Ona «Sen, bizimle, şu Allah düşmanı îbn-i Zübeyr arasından çekülde, biz, onun nisabını görüyerelim!» dediler.
Muhammed b. Hanefiyye «Ben, Allah´ın Harem´inde çarpışmayı helallaş-tıramam!» dedi. [7]
Atıyye b. Sa´d der ki «îbn-i Abbas ve İbn-i Hanefiyye ve Eshabı, Zemzem hücresine kapatıldıkları zaman, çevrelerine duvarlar boyunca odunlar yığılmıştı!
Eğer, onlar, tutuşturulmuş olsaydı, Kıyamete, kadar Onlardan hiç birisi görülmezler, yanıp kül olurlardı!
AK b. Abdullah b. Abbas, o zaman, erkeklik cağında idi. Odunların içinden çıkmak için koştu.
Her gün, İbn-i Zübeyr´in adamları gelirler, gündüzleri biz ve onlar, Mescidi Haram´da iki saf olurduk. Namaza kadar oradan ayrılmazdık.
Sabaha çıkınca, Ebû Abdullâh-ül´Cedelî, adamlarüe birlikte çikageldi.
îbh-i Zübeyr´le çarpışmak için, îbn-i Abbas ve Mühammed b. Hanefiyye´-den izin istedik.
(Bu memlekette çarpışmayı Allah, haram kılmıştır. Peygamber Aleyhis-selâm´dan başka kimseye helâl kılmamıştır. Ona da, ancak, kısa bir müddet helal kılmış, bunu da, ne Ondan önce, ne de Ondan sonra kimseye helal kılmamıştır!), dediler.»[8]Abdullah b. Zübeyr, Ebû Abdullâh-ul Cedelî´ye «bana. bey´at etmeksizin, onları serbest bırakacağımı mı Sanıyorsunuz?»- dedi.
Ebû Abdullâh-ul Cedelî «Rükünlerin, Makam-ı İbrahim´in, Haram ve helal olan yerlerin Rabb´ına and olsun ki; ya Önün yolunu açacak, kendisini serbest bırakacağız, yahut kılıçlarımızı sıyırıp seninle çarpışacağız!» dedi.
Abdullah b. Zübeyr «Vallahi, şunlar, muhakkak baş yiyecekler!
Vallahi, adamlarıma müsaade edecek olursam, bir saat geçmeden onların başları düşürülüverir!» dedi.
Kays b. Mâlik «Ben, vallahi, senin atacağın okun, bizden önce sana değeceğini sanırım!» dedi.
Mühammed b. Hanefıyye, adamlarını çarpışmaktan men etti ve onları fitneden sakındırdı.
O sırada, Ebül´Mutemir, Yüz, Hâni b. Kays, yüz, Zabyan b. Umâre iki yüz atlı ile tekbir getirerek ve «Nerdesin ey Hüseyin´in intikamı?» diyerek, Mescid-i Harama girdiler.
Zabyan b. Umâre, yanında ayrıca pek çok miktarda mal da getirmiş bulunuyordu. ?
îbn-i Zübeyr, onları görünce, korktu. [9]
Kabe´nin Örtüsüne asılarak «Ben, Allah´a sığındım!» dedi. [10]
Mubammed b. Hanefiyye ile yanındakiler, kapatıldıkları hücreden çıkıp Şi´b-i Ali diye anılan Mahalleye gittiler.
Mühammed b. Hanefiyye´nin etrafında dört bin asker toplandı.
Mühammed b. Hanefiyye, Muhtar´ın göndermiş olduğu malı onlar arasın-da bölüştürdü. [11]
Muhaınmed b. Hanefiyye´nin Küfe´ye Gitmekten Vaz Geçmeği :
Bir sıra, Muhammed b. Hanefiyye, Küfe´ye gitmeğe niyetlenmişti.
Muhammed b. Hanefiyye´nin, Küfe´ye geleceğini işitince, bu, Muhtar´a çok ağır geldi ve «Mehdî, şu şehrinize geldiği zaman, çarşıda bir adam, Ona kılıçla, zarar vermeyecek şekilde vursun!» dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar´ın böyle söylediğini haber alınca, Küfe´ye gitmekten vaz geçip Mekke´de oturdu. [12]Görülüyor ki: Kerbelâ intikamını almış ve Zemzem Kuyusu hücresine kapatılan Hâşim Oğullarını imha edilmekten kurtararak ikinci bir Kerbelâ faciasını önlemiş olmasına rağmen, Muhtar dahi Ehl-i Beyt nam ve hisabı-na elde ettiği iktidarı Onlara teslime yanaşmamıştır[13]
Muhtarın Ali b. Hüseyin´e Gönderdiği Bağışının Makbule Geçmemesi:
Muhtar, Uz. Hüseyin´in oğlu Ali Zeyn-el Âbidîn´e yüz bin dirhem göndermişti.
Ali b. Hüseyin, bu parayı kabul etmeyi uygun görmedi. Fakat, red etmekten de, çekindi. Yanında alıkoydu, harcanmadı.
Muhtar, öldürüldüğü zaman, Ali b. Hüseyin, Abduîmelik b. Mervan´a bir yazı yazıp «Muhtar, bana yüz bin dirhem göndermişti. Ben, onu geri çevirmeyi de, kabul edip harcanmayı da uygun görmedim. Bu para, yanımda duruyor. Onu, benden teslim alacak bir adam gönder!» dedi.
Abduîmelik b. Mervan, cevap olarak yazdığı yazıda «Ey Amucamın oğlu! Onu al, kabul et. Sana helâl ettim, bağışladım.» dedi. Bunun üzerine, Ali b. Hüseyin, bu parayı kabul etti.
Ali b. Hüseyin, bir gün, Kabe´nin kapısına dikilip Muhtar´a lanet okumuştu.
Adamın birisi «Allah, beni, Sana feda etsin! Sen, ona ne diye lanet okuyorsun?
O, sizin için öldürülmedi mi?!» diye sordu.
Ali b. Hüseyin «O, yalancı idi. Allah´a ve Resulüne karşı yalan söyler, Peygamberlik iddia ederdi!» dedi. [14]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Taberi-Tarih c . 7, s. 135-136
[2] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. 99, 100-101
[3] Taberi-Tarih c. 7, s. 136
[4] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. ıoı
[5] Yakubî-Tarîh c. 2, s. 261
M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 350-352.
[6] Taberi-Tarih c. 7, s. 136
[7] Taberi-Tarih c. 7, s. 136
[8] İbn-î Sa´d-Tabakat c. 5, s. 102
[9] Taberi-Tarih c. 7, s. 136-137
[10] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. 102
[11] Taber?Tarih c. 7, s. 137
M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 352-354.
[12] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. 101
[13] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 355.
[14] J&s£jl Sa´d-Tabakftt c. S, s. 213
M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 355-356.
Abdullah b. Ztibeyr´in, Muhammed b. Hânefiyye´ye Karşı Tuturti ve Davranışını Değiştirmesi ve Onu Yakmağa Kalkışması :
Muhammed b. Hanefiyye´nin, Durumunu Muhtar´a Bildirerek Ondan Yardım İstemesi :
Muhaınmed b. Hanefiyye´nin Küfe´ye Gitmekten Vaz Geçmeği :
Muhtarın Ali b. Hüseyin´e Gönderdiği Bağışının Makbule Geçmemesi:
BEŞİNCİ BÖLÜM
MUHTAR?IN, MUHAMMED B. HANEFİYYE?YE HİLAFETİ TEKLİFİ
Muhtar´ın, Muhammed b. Hanefiyye´yi. Halifeliğe Teşvik Edici Yazısı ve Muhammed b. Hanefiyye´nin Ona Cevabı :
Muhtar; Muhammed b. Hanefiyye´ye bir yazı yazıp Salih b. Mes´ud-ül Has´amî ile göndermiş, mektubunda: gerek İbn-i Zübeyr´le çarpışmak, gerek Medinelileri kendisine tâbi kılmak için asker gönderdiğini, daha da, göndereceğini, beldeleri kendisi adına zabt edeceğini, haklarını tanıtmak ve saydırmak üzre elinden geleni yapacağını bildirmişti.
Salih b. Mes´ud, Muhammed b. Hanefiyye´nin yanına varıp selâm verdi ve mektubu Ona takdim etti.
Muhammed b. Hanefiyye, Salih b. Mes´ud´a «Muhtar´a söyle! Allâh´dan korksun. Kan dökmekten geri dursun!» dedi.
Salih b. Mes´ud «Allah, Sana iyilikler versin. Bunu, ona bir yazı ile de yazmaz mısın?» dedi.
Muhammed b. Hanefiyye «Ben, ona, Allah´a itaati emr ettim, Hayrın bütününün, Allah´a itaat etmekte toplandığını bildirdim.
Kötülüklerin bütününden de, onu nehy ettim!» dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar´a cevap olarak yazdığı yazıda şöyle dedi:
«îmdi, mektubun bana erişti. Onu, okudum.
Hakkımı, tanıdığım ve saydığını, bununla, beni sevindirmeyi umduğunu anladım.
Bana, işlerin en sevgilisi, içinde Allah´a tâat edebildiğim iştir.
Bea, gizli, açık her işimde gücüm yettiği kadar Allah´a itaat etmeğe çalışıyorum.
Bil ki: ben, çarpışmak isteseydim, muhakkak, halkın bana koşuştuklarını görür, kendime pek çok yardımcılar bulurdum,
Fakat, ben, onlardan, böyle şeylerden ayrılmış, uzaklaşmış bulunuyorum.
Allah´ın, hakkımda hükm ve takdir ettiği şeyin zuhurunu bekliyorum. Allah, hâkimlerin hayırlıyıdır.» [1]
Abdullah b. Ztibeyr´in, Muhammed b. Hânefiyye´ye Karşı Tuturti ve Davranışını Değiştirmesi ve Onu Yakmağa Kalkışması :
Abdullah b. Zübeyr; Muhtar´ın, Küfe´de Muhammed b. Hanefiyye nam ve hisabma ayaklandığı haberini aldıktan sonra, Muhammed b. Hanefiyye´ye karşı tutum ve davranışını değiştirmişti.
Muhammed b. Hanefiyye, Harre vak´asmdan biraz önce, Medine´den Mekke´ye gitmişti.
Orada îbn-i Abbas´la birlikte oturmakta idi.
Yezid b. Muaviye öldüğü ve Abdullah b. Zübeyr, halkı, kendisine bey´ata davete başladığı sırada, İbn-i Abbas´la Muhammed b. Hanefiyye´yi de, bey´ata davet etti.
Onlar ise «Bütün memleketler ve halk, sana bey´atta birleşinceye kadar, bizi bırak!» dediler ve bey´attan kaçındılar.
İbn-i Zübeyr, bir müddet, onların yüzlerine güldü ve kendilerine yumuşak davrandı.
Fakat, sonradan onlara karşı serteldi. Aralarında ağır sözler sarf edildi. Aralan, günden güne açıldı ve gerginleşti.
İbn-i Abbas´la Muhammed b. Hanefiyye; yanlarında kadınları ve çocukları bulunduğu için, İbn-i Zübeyr´den korkmağa başladılar.
İbn-i Zübeyr; Muhammed b. Hanefiyye´yi tahkire ve Ona kötü sözler söylemeğe başladı. Üzerlerine gözcüler, casuslar dikti ve: «Vallahi, yabana bey´at edeceksiniz, yahut, sizi ateşte yakacağım!» diye haberler gönderdi. [2]
Bunun üzerine, Muhammed b. Hanefiyye ile yanında bulunan Ehl-i Beyt´-inden bazıları ve Küfe Eşrafındam da, on yedi kişi, hakkında Ümmetçe ittifak edilemiyen Abdullah b. Zübeyr´e bey´attan kaçındılar ve gidip Mescid-i Haram´a sığındılar.
Abdullah b. Zübeyr; Onları, öldürmek ve yakmakla tehdit etti.
Eğer, bey´at etmeyecek olurlarsa, söylediği şeyi yapacağı hakkında Allah´ın ismini anarak yemin etti.
Bu hususta bir mölılet te verip Onları Zemzem kuyusu hücresine kapattı! [3]
Süleym Ebû Amir der ki «Muhammed b. Hanefiyye´yi, Zemzem´e kapatıldığı ve halkın, yanına bırakılmadığı sırada gördüm. (Vallahi, Onun yanına gireceğim!) dedim. Girdim. Ona: (Ne istiyor şu adam, Senden?) diye sordum,
Muhammed b. Hanefiyye: (Beni, bey´ata davet etti. Ona (Ben, Müslümanlardan bir ferdim. Müslümanlar, Senin hakkında birleştikleri zaman, ben de, onlardan birisi olarak bey´at ederim!) dedim .Razı olmadı.
Sen, şimdi, İbn-i Abbas´a git. Ona, benden selâm söyle! Amucanın oğlu, Sana, bu hususta ne düşünüyorsun? diye soruyor! de! dedi.
İbn-i Abbas´ın yanına vardım. O, o zaman, gözlerini gayb etmişti.
Bana: (Sen, kimsin?) diye sordu. (Ensârî´yim!) dedim.
(Biz, ne zaman bir Ensârî ile karşılaştıksa, o, bize karşı düşmanlarımızdan daha sert ve katı davranmıştır!) dedi.
(Korkma! Ben, Senin için tamamile hayırlı kişilerden´im) dedim, (Öyle ise, haydi ne haberin varsa, getir, söyle!) dedi. Muhammed b. Hanefiyye´nin sözlerini Ona nakl ettim.
(Ona, söyle: îbn-i Zübeyr´e boyun eğmesin! Sana söylenileni, göz nimeti hakkı için hiç artırmaksızın Ona tebliğ et!) dedi.
Muhammed b. Hanefiyye´nin yanına döndüm. İbn-i Abbas´ın söylediğini Ona eriştirdim[4]
İbn-i Zübeyr´in, Zemzem hücresine haps ettiği Muhammed b. Hanefiyye ve Abdullah b. Abbas´dan başka Hâşim Oğullarından yirmi dört kişi idi. [5]
Muhammed b. Hanefiyye´nin, Durumunu Muhtar´a Bildirerek Ondan Yardım İstemesi :
Muhammed b. Hanefiyye´nin yanında bulunanlardan bazıları, Muhtar´a ve Küfe´deki bazı kişilere Elçi salarak kendi halini ve yanındakilerin hallerini bildirmesini; İbn-i Zübeyr´in, öldürmek ve ateşte yakmak tehdidinde bulunduğunu duyurmasını, Muhammed b. Hanefiyye´ye teklif ettiler. [6]
Bunun üzerine, Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar´a bir yazı yazdı ve yazısında şöyle dedi:
«Muhammed b. Ali ve Resûlullâh´ın Hanedanından ve Müslümanlardan
Yakubî-Tarih c. 2, s. 26ı
dur!» diyerek mektubu, onlara okudu ve:
«Onlar, koyunlar gibi kapatılmış, gecenin veya gündüzün bir kısmında Öldürülmelerini veya ateşte yakılmalarını bekler bir halde bırakılmış bulunuyorlar !
Eğer, ben, Kâhiliye´nin oğluna (tbn-i Zübeyr´e) karşı, süvarileri ard arda sular, seller gibi akıtarak Onlara yardım etmez. Vezirlik vazifelini yapmazsam, Ebû İshak değilim!» dedi.
Ebû Abdullâh-ul Cedelî´yi; güçlü, kuvvetli yetmiş kişi ile hemen yola çıkardı.
Onun arkasından da Zabyan b. Osman-üt Temîmî´yi dört yüz; Ebül´Mûte-mir´i yüz, Hâni b. Kays´ı yüz, Umeyr b. Tarık´ı kırk, Yûnus b. îmran´ı kırk kişi ile yolladı.
Muhammed b. Hanefiyye b. Ali´ye de bir yazı yazıp Tufeyl b. Amir ve Muhammed b. Kays´la gönderdi,
Ebû Abdullâh-ül Cedelî, yetmiş atlı ile gelip zât-i Irk´â indi.
Oraya, Umeyr b. Târik kırk, Yûnus b. İmran kırk atlı ile gelip yüz elli atlı oldular.
Bunlar, yola devam ederek Mekke´ye geldiler ve «Nemdesin Ey Hüseyin´in intikamı!» diye haykırarak Mescid-i Haram´a girdiler.
Zemzem kuyusuna eriştiler.
Abdullah b. Zübeyr, Zemzem kuyusu hücresinde bulunanları yakmak üz-re odun hazırlatmıştı!
Verilen mohletin bitmesine de, iki gün kalmıştı.
Küfeli süvariler, bekçiyi kovdular ve Zemzem hücresinin kilidini kırarak Muhammed b. Hanefiyye´nin yanına girdiler.
Ona «Sen, bizimle, şu Allah düşmanı îbn-i Zübeyr arasından çekülde, biz, onun nisabını görüyerelim!» dediler.
Muhammed b. Hanefiyye «Ben, Allah´ın Harem´inde çarpışmayı helallaş-tıramam!» dedi. [7]
Atıyye b. Sa´d der ki «îbn-i Abbas ve İbn-i Hanefiyye ve Eshabı, Zemzem hücresine kapatıldıkları zaman, çevrelerine duvarlar boyunca odunlar yığılmıştı!
Eğer, onlar, tutuşturulmuş olsaydı, Kıyamete, kadar Onlardan hiç birisi görülmezler, yanıp kül olurlardı!
AK b. Abdullah b. Abbas, o zaman, erkeklik cağında idi. Odunların içinden çıkmak için koştu.
Her gün, İbn-i Zübeyr´in adamları gelirler, gündüzleri biz ve onlar, Mescidi Haram´da iki saf olurduk. Namaza kadar oradan ayrılmazdık.
Sabaha çıkınca, Ebû Abdullâh-ül´Cedelî, adamlarüe birlikte çikageldi.
îbh-i Zübeyr´le çarpışmak için, îbn-i Abbas ve Mühammed b. Hanefiyye´-den izin istedik.
(Bu memlekette çarpışmayı Allah, haram kılmıştır. Peygamber Aleyhis-selâm´dan başka kimseye helâl kılmamıştır. Ona da, ancak, kısa bir müddet helal kılmış, bunu da, ne Ondan önce, ne de Ondan sonra kimseye helal kılmamıştır!), dediler.»[8]Abdullah b. Zübeyr, Ebû Abdullâh-ul Cedelî´ye «bana. bey´at etmeksizin, onları serbest bırakacağımı mı Sanıyorsunuz?»- dedi.
Ebû Abdullâh-ul Cedelî «Rükünlerin, Makam-ı İbrahim´in, Haram ve helal olan yerlerin Rabb´ına and olsun ki; ya Önün yolunu açacak, kendisini serbest bırakacağız, yahut kılıçlarımızı sıyırıp seninle çarpışacağız!» dedi.
Abdullah b. Zübeyr «Vallahi, şunlar, muhakkak baş yiyecekler!
Vallahi, adamlarıma müsaade edecek olursam, bir saat geçmeden onların başları düşürülüverir!» dedi.
Kays b. Mâlik «Ben, vallahi, senin atacağın okun, bizden önce sana değeceğini sanırım!» dedi.
Mühammed b. Hanefıyye, adamlarını çarpışmaktan men etti ve onları fitneden sakındırdı.
O sırada, Ebül´Mutemir, Yüz, Hâni b. Kays, yüz, Zabyan b. Umâre iki yüz atlı ile tekbir getirerek ve «Nerdesin ey Hüseyin´in intikamı?» diyerek, Mescid-i Harama girdiler.
Zabyan b. Umâre, yanında ayrıca pek çok miktarda mal da getirmiş bulunuyordu. ?
îbn-i Zübeyr, onları görünce, korktu. [9]
Kabe´nin Örtüsüne asılarak «Ben, Allah´a sığındım!» dedi. [10]
Mubammed b. Hanefiyye ile yanındakiler, kapatıldıkları hücreden çıkıp Şi´b-i Ali diye anılan Mahalleye gittiler.
Mühammed b. Hanefiyye´nin etrafında dört bin asker toplandı.
Mühammed b. Hanefiyye, Muhtar´ın göndermiş olduğu malı onlar arasın-da bölüştürdü. [11]
Muhaınmed b. Hanefiyye´nin Küfe´ye Gitmekten Vaz Geçmeği :
Bir sıra, Muhammed b. Hanefiyye, Küfe´ye gitmeğe niyetlenmişti.
Muhammed b. Hanefiyye´nin, Küfe´ye geleceğini işitince, bu, Muhtar´a çok ağır geldi ve «Mehdî, şu şehrinize geldiği zaman, çarşıda bir adam, Ona kılıçla, zarar vermeyecek şekilde vursun!» dedi.
Muhammed b. Hanefiyye, Muhtar´ın böyle söylediğini haber alınca, Küfe´ye gitmekten vaz geçip Mekke´de oturdu. [12]Görülüyor ki: Kerbelâ intikamını almış ve Zemzem Kuyusu hücresine kapatılan Hâşim Oğullarını imha edilmekten kurtararak ikinci bir Kerbelâ faciasını önlemiş olmasına rağmen, Muhtar dahi Ehl-i Beyt nam ve hisabı-na elde ettiği iktidarı Onlara teslime yanaşmamıştır[13]
Muhtarın Ali b. Hüseyin´e Gönderdiği Bağışının Makbule Geçmemesi:
Muhtar, Uz. Hüseyin´in oğlu Ali Zeyn-el Âbidîn´e yüz bin dirhem göndermişti.
Ali b. Hüseyin, bu parayı kabul etmeyi uygun görmedi. Fakat, red etmekten de, çekindi. Yanında alıkoydu, harcanmadı.
Muhtar, öldürüldüğü zaman, Ali b. Hüseyin, Abduîmelik b. Mervan´a bir yazı yazıp «Muhtar, bana yüz bin dirhem göndermişti. Ben, onu geri çevirmeyi de, kabul edip harcanmayı da uygun görmedim. Bu para, yanımda duruyor. Onu, benden teslim alacak bir adam gönder!» dedi.
Abduîmelik b. Mervan, cevap olarak yazdığı yazıda «Ey Amucamın oğlu! Onu al, kabul et. Sana helâl ettim, bağışladım.» dedi. Bunun üzerine, Ali b. Hüseyin, bu parayı kabul etti.
Ali b. Hüseyin, bir gün, Kabe´nin kapısına dikilip Muhtar´a lanet okumuştu.
Adamın birisi «Allah, beni, Sana feda etsin! Sen, ona ne diye lanet okuyorsun?
O, sizin için öldürülmedi mi?!» diye sordu.
Ali b. Hüseyin «O, yalancı idi. Allah´a ve Resulüne karşı yalan söyler, Peygamberlik iddia ederdi!» dedi. [14]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Taberi-Tarih c . 7, s. 135-136
[2] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. 99, 100-101
[3] Taberi-Tarih c. 7, s. 136
[4] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. ıoı
[5] Yakubî-Tarîh c. 2, s. 261
M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 350-352.
[6] Taberi-Tarih c. 7, s. 136
[7] Taberi-Tarih c. 7, s. 136
[8] İbn-î Sa´d-Tabakat c. 5, s. 102
[9] Taberi-Tarih c. 7, s. 136-137
[10] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. 102
[11] Taber?Tarih c. 7, s. 137
M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 352-354.
[12] İbn-i Sa´d-Tabakat c. 5, s. 101
[13] M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 355.
[14] J&s£jl Sa´d-Tabakftt c. S, s. 213
M. Asım Köksal, İslam Tarihi Hz. Hüseyin ve Kerbela Faciası, Akçağ Yayınları: 355-356.
SAHABE-İ KİRAM
- Abbas Bin Ubade (r.a.)
- Abdullah Bin Amr (r.a.)
- Abdullah Bin Huzafe (r.a.)
- Abdullah Bin Atik (r.a.)
- Abdullah Bin Selam (r.a.)
- Abdullah Bin Ümm-i Mektum (r.a.)
- Hz. Ömer (r.a.)
- Adi Bin Hatim Tai (r.a.)
- Ubade Bin Samit (r.a.)
- Hz. Ali Bin Ebi Talib (r.a.)
- Suheyb-i Rumi (r.a.)
- Âsım Bin Sabit (r.a.)
- Abdullah Bin Süheyl (r.a.)
- Es´ad Bin Zürare (r.a.)
- Dıhye-i Kelbi (r.a.)
- Ca´fer-i Tayyar (r.a.)
- Zübeyr Bin Avvam (r.a.)
- Abdurrahman Bin Avf (r.a.)
- Ebu Ubeyde Bin Cerrah (r.a.)
- Ebu Sa´id-i Hudri (r.a.)
- Cüveyriyye Binti Haris (r.a.)
- Hubeyd Bin Adiy (r.a.)
- Ebu Hüreyre (r.a.)
- Hz. Hüseyin´in Doğuşu
- Kerbela Faciası-1
- Kerbela Faciası-2
- Kerbela Faciası-3
- Kerbela Faciası-4
- Hz. Hüseyin´in Şehadetinin Ardından
- Hz.Hüseyin´in İntikamını Almak İsteyen Kişi