ihya.org

Medeniyetler Tarihi

Deniz Kavimleri Olayı

Mısır yazılı kaynaklarına göre MÖ 13. yy sonları ile 12. yy başlarında birçok Yakındoğu devletinin yıkımına neden olan ve "kuzeyden ya da kuzeydeki denizden gelen halklar"ın göçü olarak nitelenen "Kavimler Göçü" olayı gerçekleşmiştir.

Tarihte daha çok "Deniz Halkları Göçü" adıyla tanınan bu göç hareketi, "Deniz Budunları Göçü", "Deniz Kavimleri Göçü", "Ege Göçleri", "Ege Halkları - Budunları, Kavimleri - Göçü" ya da yalnızca "Kavimler Göçü" gibi farklı adlarla da anılırlar. Gerçekte "Sea People" yani "Deniz Halkları" terimi, Fransız bir Mısır tarihi ve dili uzmanı olan Gaton Maspero tarafından ilk kez 1881 yılında ortaya atılmış "yeni" bir adlandırmadır. Mısır yazıtları üzerinde genellikle "adalardan" ya da "denizin ortasından" geldikleri ifade edilen bu halkların tek tek isimleri de verilmiştir.

Danişmendliler Beyliği

Anadolu´da fetihlere memur edilen Gazi Ahmed Bey, Türkmenlere hocalık, öğretmenlik yaptığı için "Danişmend" lakabı ile anılıyordu. Danişmend Gazi Ahmed Bey, Kızılırmak ve Yeşilırmak dolaylarını ele geçirmişti. Emir Danişmend´in Bizanslar ile bir savaşta ölen Battal Gazi (öl. 740)´nin neslinden geldiği söylendiği gibi, onun Anadolu fatihi Sultan Süleyman b. Kutalmış´ın dayısı olduğu da rivayet edilmektedir.

1086´da Süleymanşah ölünce gücünü arttırdı. I. Kılıçarslan´ın Haçlılarla yaptığı Savaşlara katılarak başarı gösterdi. Antakya Prensi Bohemond´u esir aldı ve Malatya´yı ele geçirdi. Bu prensin serbest bırakılmasını isteyen Kılıçarslan´la arası açıldı ve aralarında savaş çıktı. Bu savaşta Gazi Ahmed Bey yenildi ve 1106´da öldü. Bu Türkmen hanedanının kuvvet merkezi aslında, Kuzey Anadolu´da Tokat, Amasya ve Sivas çevresinde idi.. Ancak Danişmend´in asıl adının Taylu olduğu ve hocalık yaptığı biliniyor.

Dandanakan Savaşı Tarihi

Sultan Mes´ud, Selçukluların artık kendi devleti için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu anlamış ve onlar üzerine sefere çıkmıştı. Nihayet Sultan Mes´ud ilk iki savaşta Selçukluları mağlup etti (1039). Ancak bu Gazneliler için Selçukluları tamamiyle itaat altına alabilecek kesin bir zafer değildi. Bu bakımdan Selçuklulara barış teklif edildi.

Selçuklular tarafında da kabul edilen bu teklife göre; Gazneli ordusu Herat´a gidecek, Nesa, Baverd, Fevare şehir ve hududları Selçuklulara teslim edilecek, Selçuklular ele geçirmiş oldukları Nişabur, Serahs ve Merv´i tahliye edeceklerdi. İki tarafın da bu geçici barışı kabul etmelerinin sebebi, dinlenmek ve yeniden savaşa hazırlanmaktı.

Selçuklular barış şartlarına uymadıkları gibi, Gazneli topraklarına yeniden akınlara başladılar. Sultan Mes´ud tekrar Selçuklulara karşı harekete geçti. Selçuklular ile Gazneliler arasında devam eden savaşların en büyüğü ve önemlisi Merv civarındaki Dandanakan kalesi yakınında oldu.

Cengiz Han Hayatı

1167 yılında doğdu. Moğol Kağanı ve Moğol Devleti´nin kurucusudur. Asıl adı Temuçin?dir. Temuçin, 13 yaşlarında iken, babasını kaybetti. Henüz küçük olduğundan, kabilesi, onu bırakıp Tayciutlar?a katılmak istedi. Annesi Helün Hatun, binbir çaba ile kabilenin küçük bir bölümünü geri çevirebildi. Nice güçlük ve sıkıntıya rağmen, varlıklarını sürdürebildiler. Bütün bu olaylar sırasında, Temuçin?deki önderlik yetenekleri kendisini belli ediyordu.

Cengiz, han olduktan sonra Çin?deki Kitün/Chin Sülalesi´nin, kuzey sınırlarında Tatarlar?a karşı giriştiği bir harekete katıldı ve Tatarlar ezildi. Ona göre Tatarlar, atalarına kötülük edip, ölümüne neden olmuşlardı. 1202?te Tatar kabileleri ile savaştı ve onları yendi.

Cengiz Han, Moğolistan?ın tek gücü durumuna gelmişti. 1206 İlkbaharı´nda, Onon Irmağı boylarında bir kurultay toplandı. Bu kurultay, bütün kabilelerin temsilcileri Han Cengiz?i, bakanlığa (Kağan) getirdiler. Cengiz unvanı da bu sırada verilmiş olmalıdır.

Bizans İmparatorluğu Tarihi

İmparator

Bizans´ın imparatorluk kavramı Roma ve Helen kaynaklıdır. Tanrı-imparator anlayışı ve uygulaması Hıristiyanlaşmış haliyle karşımıza çıkmaktadır. İmparator, Tanrı iradesiyle gönderilmiş bir kişidir. Tanrı´nın seçilmiş kuludur ve onun himayesinde hüküm sürmektedir. Kilise ve imparator bir bütündür ve imparator kimsenin sorgulayamayacağı ve buna cüret edemeyeceği son derece önemli bir şahıstır.

Bu özellikler taşıyan kişinin başında olduğu imparatorluk da, tüm devletlerin, kavimlerin içinde olduğu ortaçağ hiyerarşisinin tepesinde bulunmaktadır. Törenler hipodromda yapılır ancak hükümdarlık ünvanının verilişinin en önemli aşaması, taç giyme, Ayasofya´da gerçekleşirdi. Patrik yeni hükümdara tacını giydirir ve hükümdar kendini " Tanrı´nın sevgili ve yeryüzündeki vekili" olarak tanıtırdı.

Hukuk

Bilge Kağanın Hayatı

Bilge Kağan, 683 yılında doğdu. Babası Göktürk Devleti´ni yeniden kuran İlteriş Kutlug Kağan, annesi İlbilge Hatun´dur. 8 yaşında babasını yitiren Bilge, 24 yıl boyunca Göktürk Devleti kağanlığı yapan amcası Kapağan Kağan´ın elinde büyüdü.

Bilge Kağan, amcası öldüğünde yerine geçen oğlu İnal´ı devirerek 32 yaşında Göktürk Devleti´nin başına geçti. Devletin yönetimini ele alan Bilge´nin ilk işi iyi bir yönetim oluşturmak oldu. Bunun için, ordunun başına 31 yaşındaki kardeşi Kül Tegin´i, vezirliğe de Tonyukuk´u getirdi.

Bambaralar Kimlerdir?

Afrika´da yaşayan toplumlar arasında elde edilen en iyi ve en eksiksiz mitoslar Bambaralarınkidir. Bu toplulukla ilgili mitoslar dünyanın yaradılışı ve gelişmesini temellendiren mitoslardır. Bambara mitoslarına göre başlangıçta gla denilen sonsuz bir boşluk vardı. Gla´da meydana gelen bir iç devinimle ortaya sağlam ve parlak cisimler çıktı. Bu cisimler, birbirini izleyen iki evrede eridiler. Bu erimeden sonra gla ile ikiz kardeşi dya dört yönü belirlediler. Bu yönlerden ilki, varlıkların ilk kaynağı olan yöne, yani doğuya yöneldi. Bundan sonra gla aşağıya ve yukarıya doğru yaptığı devinimlerle zincirlerini kopardı ve böylece varlıklar birer ruha kavuştu.

Aynı anda, iki gla arasında meydana gelen temas sonucu büyük bir patlama oldu; bu kez ortaya "sağlam ve güçlü bir madde" çıktı. Bu madde henüz yaratılmamış nesnelerin üzerine çöktü, ve her nesneyi adlandırdı. Bundan sonra da bütün nesneler gla´nın düşüncesine uygun olarak yavaşça devinmeye başladı.

Artuklular Beyliği

Kültür ve sanatıyla iz bırakmış uzun ömürlü beyliklerden biri Artuklu Beyliği´dir. Oğuzların Döver boyundan ünlü bir Türkmen Beyi olan Artuk Bey, Anadolu´nun fethi sırasında büyük hizmetler görmüştü. Fakat, Tutuş´la Süleymanşah´ın arasındaki savaşta Tutuş´tan yana olarak savaşı ona kazandırmış ve Süleymanşah´ın intiharına sebep olmuştu.

Tutuş, Artuk Bey´in yardımına karşılık olarak onu Kudüs valisi yapmıştı. Ölüm yılı olan 1091´e kadar bu görevde kaldı. Artuk Bey ölünce Kudüs Fatımi´lerin eline geçti. Fakat Artuk Bey´in oğulları Sökmen ve İl-Gazi, Selçuklu hükümdarı tarafından kendilerine verilen bölgelerde beylikler kurdular. Artuk Bey´in oğulları tarafından kurulan bu beylikler üç kol halinde gelişti. 1. Hısn Keyfa ve Amid, 2. Mardin ve Meyyafarıkin, 3. Harput´da Üç kol halinde hüküm sürmüş bir Türkmen sülalesidir.

Eski Türklerde Adsız

Eski Türkler´de kendi soyundan ayrılıp, talihini denemek üzere başıboş dolaşan gençlere "adsız" denirdi. Bunlar, soylarının adlarını taşıyamazlar, ancak bir başarı gösterirlerse ad kazanabilirlerdi. Türk adsızları Anadolu, iran, Irak, Suriye, Mısır, Çin gibi ülkelerde büyük işler başarmış, önemli makamlara geçmişlerdir. Söylentiye göre. Cengiz, Timur, Babür Şah da gençliklerinde birer adsızdılar. Gür ve Gazne sultanlarından Alâettin´in de adsız olduğu söylenir.

Türk halk edebiyatında adsız üzerine birçok hikâyeler, masallar vardır. Bu arada, ünlü bir masalın kahramanı olan Keloğlan da adsız sayılır. Halk masallarında adsızlar sevimli birer kimse olarak canlandırılır. Bunlar, hor görülmelerine rağmen iyi kalpli, zeki, yürekli kimseler sayılır. Sonunda da mutluluğa ererler.

Abazaların Tarihi

Kafkas Dağları´nın kuzeyinde, Abhazistan dolaylarında yaşayan bir kavimdir. Abhazlar da denir. Bu kavmi eski Yunanlılar "Abaskiler", Ortaçağ Bizans tarihçileri ise "Abasgiler adıyla anardı.

Abazalar, 17. yüzyıldan itibaren anayurtlarında Kafkas Dağları´nın kuzeyine doğru göç etmeye başlamışlardır. Ruslar 1810 yılında Abhazya´yı, 1830´da da Kuzey Kafkasya´da Abazaların bulunduğu bölgeyi işgal ettiler. Bunun üzerine yarım milyona yakın Abaza Türkiye´ye sığındı. Abazalar, kültür bakımından Çerkezlerin etkisi altında kalmışlardır. Abhazca adı verilen dili konuşurlar.

Sezarın Hayatı

Caius İulius Caesar, Romalı general ve devlet adamı (M.D. 101-44).

Gelmiş geçmiş devirlerin en parlak savaş komutanlarından ve devlet adamlarından biri sayılan Julius Sezar aynı zamanda yazar olarak da çok ünlüdür.

Aineias´ın oğlu İulius´tan ve dolayısıyla, soyunun tanrıça Venüs´ten geldiğini iddia eden bir patrici ailesindendi. Çok genç yaşta gururu ve tutkularıyla göze çarptı: «Roma´da ikinci olmaktansa bir köyde birinci olmayı yeğ tutarım!» diyordu. Zaten zekâsı ve iradesi sayesinde kısa, zamanda ün kazanmağa başladı. Önemli bir komutanlığa gelme kaygısındaydı ve o tarihlerde bir Roma eyaleti olan İspanya´ya giderek orayı bir yıl başarıyla yönetti (61-60). Roma´ya döndüğünde, zengin Crassus ve ünlü Pompeius ile siyasî bir birlik kurdu: bu, birinci triumvirlik´ti. Ertesi yıl Sezar konsül seçildi (59).

İKTİDAR VE ZAFER

Romalıların Tarihi

Romalılar, Roma şehrinin M. Ö. 753´teki efsaneli kuruluşundan sonra, iki yüzyıl boyunca, gelecekteki sitenin yedi tepesi üzerindeki küçük köylerde, tahta veya kerpiçten, yoksul evlerde yaşadılar. Bu köylü halk birkaç yüzyıl içinde, ışıklarını İskoçya´dan Afrika´ya, Atlantik´ten Küçük Asya´ya kadar saçacak olan büyük bir uygarlık yaratacaktı.

Başlangıçta, bu çok gösterişli gelişme Romalıların niteliklerinden do­ğuyordu: tokgözlü ve çalışkandılar, lüksten kaçınıyor, sade bir yaşam sürüyorlardı. Baba, bütün aile üzerin­de mutlak otorite sahibiydi (pater familias), kadın da çocukların eğiti­miyle uğraşıyordu. Din, gerek özel hayatta, gerek devlet gidişinde önem­li bir yer tutuyordu.

Perikles Dönemi

Atinalı devlet adamı (M.O. 495-429).

Atina´nın M.Ö. V. yy.da gösterdi­ği gelişme, eylemi ve kişiliğiyle Yunan uygarlığının en parlak dönemine damgasını vuran Perikles´in adına bağlıdır.

Soylu bir aileden gelen Perikles, Elealı Zenon ve Anaksagoras gibi filozofların yanında yetişti. Çok geçmeden, soğukkanlılığıyla, «rüzgâr gibi hareketli» yurttaşlarına egemen oldu.

461´de demokratik partinin başına geçti, otuz yılı aşkın bir süre Atinalıları yönetti. Atina´nın bütün alanlarda parlaması için sabırsızlandığından, ordularını, komşu siteleri yenilgiye uğratarak zafere kavuşturdu. Yalnız Isparta ile başedemedi ve bu yüzden uzun Peloponnes Savaşları patlak verdi, savaşın sonunda Atina yenik düştü. Bu yenilgiye rağmen Perikles gene de tarihte, Atina´yı süslemeleri için durmadan desteklediği sanatçıların ve yazarların koruyucusu olarak yer alacaktır.

Perikles, Atinalılarca yeniden göre­ve çağrıldığı yıl vebadan öldü.

Ramazanoğulları Beyliği

XIV. yy.da Adana bölgesinde kurulan beylik.

Ramazanoğulları Beyliği Moğol istilâsından kaçarak Çukurova´ya yerleşen, Üçok Türkmenlerinin Yüregir boyu beylerinden Ramazan Bey tarafından kuruldu. Beylik uzun süre Memlûklere bağlı yaşadı. Osmanlıların Mısır ve Suriye´yi almasından sonra Osmanlı ülkesine katıldı.

Osmanoğulları Beyliği

Osmanoğulları yeterince güçlendikten sonra Anadolu´daki beyliklere yöneldiler ve bunlara teker teker son vererek topraklarını kendi ülkelerine katmağa başladılar. XV. yüzyıl başlarında beyliklerin Osmanlı mülkü içinde eritilmesi işlemi tamamlanmış gibiydi.

Ancak, bir olay 1402´de bu gelişmeyi durdurdu. O yıl Yıldırım Bayezit ile Timur arasında Ankara´da yapılan savaşı Bayezit kaybetmiş, bu da devletin bütünlüğünü sarsmıştı. Nitekim savaş sonunda Bayezit´in oğullarından Çelebi Sultan Mehmet Amasya´ya çekilerek hükümdarlığını ilân edince ilk bölünme gerçekleşmiş oldu. Ankara da yeni beyliğe eklenmişti. Bu XV. yy.ın ikinci yarısında Fatih´in, Karaman Beyliği?ni sona erdirmesiyle de Anadolu´da beylikler dönemi sona ermiş oldu.

Top