ihya.org
Medeniyetler Tarihi
Tapınak Şövalyeleri
Tapınak Şövalyeleri, M.S. 1119´da varlığı anlaşılmış ve bu bölgedeki araziye sahip oldukları bilinen bir gruptu. Grup, Clairvaux´lu St. Bernard önderliğinde on Fransız şövalyesi tarafından kurulmuştu. O yıl Hugues de Payns ("Paganlar´ın" anlamına gelir) bu şövalyeler, Jerusalem´deki Kral Baldwin´in sarayına yerleştikleri Kutsal Topraklar´a gittiler. Burası, Kutsal Mezar´a yakındı ve Hz. Süleyman Tapmağı´nın´ bulunduğu yere inşa edilmişti. Kutsal Şehir´e yolculuk yapan hacıları korumak için yemin ettiler ve manastır geleneklerine uyarak saflık, yoksulluk ve itaat yemini ettiler.
Maya Takvimi
Güney Amerika´da, dördüncü binyılın sonlarına doğru bir uygarlıkta daha güçlü bir gelişimin gerçekleştiğine dair kanıtlar vardır. Bizim takvimimizle M.Ö. 12 Ağustos 3114´de Maya takvimi ortaya çıkmıştır. Mayalar, bizim bugün kullandığımız Gregorian takviminden daha doğru olan bir tarihlendirme sistemini bulmuş sıradışı insanlardır.
Dünya, güneş etrafındaki dönüşünü tam sayıda günde tamamlamaz. Çoğu okul öğrencisinin bildiği gibi yılda 365 gün vardır. Ama tam olarak değil. Doğrusunu söylemek gerekirse, her dört yılda bir, bir gün eklememizi gerektirecek şekilde tam olarak 365.25 gündür. Bu, onaltıncı yüzyılın sonlarına kadar batı Avrupa´da kullanılan orijinal Julian takviminin temelidir. Ancak yeterince doğru değildir.
Eski Yunan Tarihi
Yunanca «Helias»tan dolayı «Helenler» de denen, Yunanistan Yarımadasında yaşayan kavimler ve onların kurduğu eski devlet ve uygarlıktır.
Çiftçi bir halk olan Helenler ya da Eski Yunanlılar, tarihlerinin başlangıcında çok sade bir yaşam sürerler, sırtlarına kendilerinin dokuduğu yünden bir gömlek, ayaklarına sığır derisinden çarık giyerlerdi. Köylüler tek bir odadan ibaret olan kulübelerde oturur, evcil hayvanlarla birarada yatarlardı. Soylular sınıfı ömürlerini savaş, av, eğlence ve yarışmalarla geçirirlerdi. Deniz kıyısında yaşayanlar ise pek de dayanıklı olmayan teknelerle balıkçılık yaparlardı.
Savaşçı kavimler olan Akalar ve Borlar tarafından istilâ edilmeden önce, Yunanistan Yarımadası´ndaki dağlarla çevrili küçük ovacıklarda birbirine rakip bağımsız siteleri oluşturan topluluklar yaşıyordu. Bu sitelerden özellikle Atina ve Isparta´nın, Eski Yunan uygarlığında özel bir yeri vardır.
Vikinglerin Tarihi
IX. ve X. yüzyıllarda parlayan İskandinav halklarıdır. Adları «deniz savaşçıları» anlamına gelen Vikingler, aslında iki ulusa, yani Varyaglar ile Normanlar´a mensup insanlardır.
İsveçli olan Varyaglar doğuya doğru yayılmış, IX. yüzyılda Karadeniz´e, hattâ İran´a kadar uzanmışlardı. Bunların çoğu Rusya´da, Novgorod ve Kiev´de yerleştiler, barışçı ticaret erbabı olarak ipek karşılığında kürk ve köle alışverişi yaptılar. Bunların içinden prens Ryurik Hanedanı Rusya´da XVI. yüzyıla kadar hüküm sürdü.
Normanlar
Urartuların Tarihi
Doğu Anadolu´da yaşamış ilkçağ ulusudur. Urartu Devleti en parlak döneminde (M.Ö. IX. yy.) Hazar Denizi´nden Malatya´ya kadar uzanan alanda egemenlik sürüyordu. Başkenti Tuşpa (Van) idi. Devletin kuzey sınırları Erzurum ve Erzincan´a, güney sınırlarıysa Musul ve Halep´e kadar uzanıyordu. O yıllarda Ön Asya´nın büyük devleti olan Asur Devleti, Urartuların bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı.
Urartular M.Ö. VIII. yüzyıla kadar Yakındoğu´nun en büyük devletlerinden biri olarak yaşadılar. Bu yüzyılın ortalarında Kimmer ve Îskit akınlarıyla sarsılarak dağlık bölgelere sıkıştılar, Îskit istilâsından ve VII. yüzyılda Asur Devleti´nin ortadan kalkmasından sonra Medlerin Anadolu´yu ele geçirmeleri üzerine Urartu Devleti M.Ö. 600 yıllarında son buldu.
Urartu Uygarlığı
Uygurların Tarihi
Ortaçağ´da Orta Asya´da ileri bir uygarlık kuran Uygurlar, önceleri Kuzey Moğolistan´da yaşıyorlardı. Hun İmparatorluğu´nun yıkılmasından sonra Göktürklerin buyruğu altına girdiler. Sonra onlara karşı ayaklanarak bağımsız bir devlet kurdular (740). Diğer Türk boylarım da buyrukları altına alarak güçlendiler. Yüz yıl kadar Moğolistan´a egemen olan Uygurlar, Çinlilerle de ilişki kurdular.
IX. yüzyılın ortalarında Kırgızlarla Tibetlilerin saldırısına uğrayarak yıkılan Uygur Devleti ortadan kalkınca Uygurlar batıya göçtüler (840) ve dağınık küçük devletler kurdular. Sonunda bütün Uygurlar Cengiz Han zamanında Moğol egemenliğine bağlandılar. Böylece son Uygur Devleti de XIII. yy.ın başında ortadan kalktı (1212).
O zamandan beri bir daha bağımsız olamayan Uygurlar, bugün Çin´in kuzeybatısında Sinkiang eyaletinde Çin egemenliği altında yaşamaktadır.
Uygur Uygarlığı
Hazarların Tarihi
Ortaçağ´da Güney Rusya´da imparatorluk kuran Türkler (468-965). Hazarlar, Batı Hun Devleti yıkıldıktan sonra onun kalıntıları üzerinde devlet kurdular. Devletin ağırlık merkezi Kırım ve Volga dolaylarıydı. Bu durumda doğuda Sasanîlerle (İran), batıda Bizanslılarla ilişkileri vardı.
627´de yapılan Bizans-İran savaşında Hazarlar Bizans´ı tuttular. VII. yy.da sürekli olarak Müslüman Arap saldırıları karşısında kalan Bizans İmparatorluğu Hazarlardan yardım istedi. Bizans´ın yardımına koşan Hazarlar bu yüzden Müslüman Arapların düşmanlığını üzerlerine çektiler.
Arap-Hazar çatışması
Doğuda Hazarların etkisi Kafkaslar´ın güneyinde Kura Irmağı´nın ötesine kadar uzanıyordu. Araplar bu kesimde Hazarlara saldırdılar. Mervan bin Muhammet kumandasındaki güçlü bir Arap ordusu Hazar illerine girdi, Hazar ordusunu yendi (737). Bu yenilgi sonucunda Hazarlar kuzeye çekildiler. Fakat bir süre sonra güçlenen Hazarlar yeniden güneye sarkarak Ermenistan ve Azerbaycan´ı ele geçirdiler (765).
Harzemşahlar Devleti
Türkistan´da Ortaçağ´da kurulan Türk devletidir. Türkistan´da Amuderya dolaylarına Ortaçağ´da Harizm veya Harezm denirdi. XI. yüzyılın sonlarına doğru bu bölgede kurulan Türk devletine Harizmşahlar ya da Türkçe kolay söylenişiyle Harzemşahlar adı verilir.
Selçuklular Zayıf Durumdaysa...
Harzemşahlar soyu Harizm´i yöneten Selçuklu valisi Anuş Tigin ve onun oğlu Kutbeddin Muhammet ile başlar. Otuz yıl Selçuklular adına Harizm´i yöneten Kutbeddin iyi bir yönetici, anlayışlı bir siyaset adamı idi. Onun zamanında Harizm büyük bir gelişme gösterdi.
Kutbeddin´den sonra oğlu Kızılarslan Atsız, Harzemşah olarak görevlendirildi. Atsız ilk zamanlarda Selçuklulara bağlı kaldı. Ama bir süre sonra Sencer ile arası açıldığında bunu fırsat bilerek bağımsızlığını ilân etti (1142). Fakat bu çok sürmedi. Bir ara gene Sencer´e yenilip ona bağlandı. Atsız böylece, Selçuklular zayıf olduğu zaman bağımsızlık ilân edip Selçuklu güçlenince ona bağlılık gösterme siyasetini birkaç kez tekrarladı.
Haçlı Seferlerinin Tarihi
Hıristiyan Avrupa´nın XI.-XIII. yy.lar arasında kutsal yerleri kurtarmak amacıyla, Türklere karşı açtığı askeri seferlerdir. Papa Urbanus II ilk Haçlı Seferi tasarısını Papalık Meclisi´ne sunduğu zaman (1095) Hıristiyan dünyasının durumu ciddîydi: Kuzey Afrika, İspanya ve Sicilya iki yüzyıl önce Müslümanların eline geçmişti; Kudüs ve Hıristiyanların kutsal yerleri ise zaten çoktan beri Müslümanların elindeydi. Doğu Roma İmparatorluğu´nun başkenti Bizans, yıllardan beri İslâm ordularını püskürtmek için çaba harcıyordu.
XI. yy.ın sonlarına doğru Selçukluların yönetiminde Yakındoğu´ya inen Türkler bütün bu bölgeyi egemenliklerine alarak, Hıristiyan dünyasının en güçlü ve en zengin devleti olan Doğu Roma İmparatorluğu´nun doğudaki topraklarını ele geçirdiler. Bu başdöndürücü ilerleme, iktisadî bakımdan çok kötü durumda olan Avrupa´da büyük telâş uyandırdı.
Göktürklerin Tarihi
İlk defa Türk adını taşıyan Türk devletidir. Göktürkler, Türklerin atlı uygarlık ya da bozkır uygarlığından yerleşik uygarlığa geçiş döneminde, Türk boylarının başına geçerek hüküm süren bir hakan sülâlesidir (552-745). Kurdukları devlete de Göktürk Devleti denir.
Başkentleri Orta Asya´da Karakurum yakınında Ötüken kentiydi. Devlet başkanlarına «kağan», hakan soyundan olanlara «tigin» derlerdi. Devletin kuruluşunda kağan, Bumin´di. Ülkenin doğu kesimini yönetiyordu. Batı kesiminde ise kardeşi İstemi Kağan vardı, ama geleneğe göre o, doğu kağanına bağlıydı.
Germenlerin Tarihi
Denizci bir kavim olan Germenler, İskandinavya´nın güneyinden gelerek Keltleri yerlerinden sürdüler ve M.Ö. III. yy .dan itibaren bugünkü Almanya´ya yerleştiler. Sonra, Miladın ilk yüzyılları boyunca, Germanya dedikleri topraklarını, Urallar´a ve Karadeniz´e kadar genişlettiler.
Germenler her şeyden önce savaşçıydı: silâh olarak mızrak (kargı), çift yüzlü balta ve uzun kılıç kullanırlardı. Val-Hall veya Walhalla adlı bir cennete ve bu cennette ölülerin tanrılarla birlikte yaşadığına inanırlardı; bu tanrıların en güçlüsü, Wotan da denen Odin´di. Germenler, Roma İmparatorluğu´yla ilişki kurunca, Hıristiyanlığı benimsediler: M.S. IV. yy.da Kutsal Kitap, Gotların piskoposu Ulfilas tarafından dillerine tercüme edildi.
IV. yy .a kadar Ren ve Tuna boylarını ellerinde tutan Germenler 376 yılında Hun istilâlarına karşı koyamadı ve bu, Avrupa´da büyük kavimler göçünün başlangıcı oldu.
Avrupa´yı İstilâ Edenler
Galya ve Galyalılar
Fransa´nın eski adıdır. Eski Galya, aşağı yukarı bugünkü Fransa topraklarının ancak, Ren Irmağı´na kadar uzanan kısmını kapsar. Bu geniş bölgede yaşayan Galyalılar aslında, M.Ö. I. binyılda Güney Almanya´dan gelen ve Galya´yı istilâ eden Keklerdir. M.Ö. VI. yy. sonlarında ikinci bir Kelt istilâsı olmuş, bu istilâcılar önceden yerleşmiş halklara karışarak, Galyalılar adı verilecek olan yeni bir halk oluşturmuşlardı. M.Ö. III. yy. sonlarında, Ren Irmağı´ndan Pireneler´e, Manş Denizi´nden Provence kıyılarına kadar Keltler, yerleşmelerini tamamlamış oluyorlardı.
Kelt uygarlığı
Gaznelilerin Tarihi
Müslüman Türk devleti (963-1187).
Gaznelilerin bayrağı
Gazne Devleti´ni, Samanoğullarının hizmetinde bulunan Türk komutanlarından Alp Tigin kurdu. Samanoğulları Devleti´nin yanıbaşında, Afganistan´da bulunan Gazne´yi kendine başkent yaptı. Ölümünde yerine oğlu geçtiyse de ordu komutanlarından Bilge Tigin ile Sebük Tigin yönetime elkoydular.
Bilge Tigin´in ömrü kısa sürdü, ama Sebük Tigin, Gazne Devleti´ni güçlendirerek sınırlarını genişletti. Gaznelilerin en parlak dönemi Sebük Tigin´in oğlu Mahmut zamanıdır. Mahmut döneminde Gaznelilerin sınırı doğuda Ganj Nehri´ne, batıda Mezopotamya ve Kafkasya´ya kadar dayanıyordu. Mahmut, Hindistan´ı yağma ederek getirdiği hazinelerle Gazne kentini zenginleştirdi. Camiler, medreseler yaptırarak, ünlü bilginleri, şairleri yanına çağırarak Gazne´ye ün kazandırdı.
Fenikelilerin Tarihi
Suriye ve bugünkü Lübnan kıyılarına yerleşmiş olan İlkçağ halkıdır. Milattan önce III. binyılda Akdeniz´in doğu kıyısına yerleşen Fenikeliler, buğday ve zeytinyağı üreten mükemmel çiftçilerdi. Kurdukları şehirler (Sur, Sidon, Biblos, Ugarit), zamanla büyük limanlara dönüşmüştü. Yaşadıkları dar kıyı şeridinden denize yönelmişler, gemiler yaparak serüvenlere atılmışlardı.
Gemici ve Tacirler
Fenikeliler astronomi bilgilerinden yararlanarak, üç yüzyıl boyunca Akdeniz´i enine boyuna dolaştılar, Kıbrıs´ta (orada bakır buldular), Girit´te, Sicilya ve Sardinya´da ticari koloniler kurdular. İspanya´ya kadar gittiler, Cebelitarık Boğazı´ndan aşıp Fas´a, hattâ Kamerun´a vardılar. M. Ö. IX. yy.da hızla gelişerek, Roma´ya rakip olacak Kartaca şehrini de Fenikeliler kurdular.
Farnklar ve Clovis
M.S.V. yy.da Galya´yı fetheden Germen kavimleridir. Main Irmağı, Kuzey Denizi, Elster ve Elbe ırmakları arasındaki bölgelerden gelen Franklar, Roma Galyası´nı fetheden müthiş savaşçılardı. Fransa´ya bugünkü adını onlar verdi. Batı uygarlığını ancak VII. yy.da benimseyen Franklar aslında, çiftçilik nedir bilmez, savaşçı ve yağmacı insanlardı.
Franklar iki ayrı kavimden oluşuyordu: Ripüerler ve Salienler. Ama Salienler zamanla Frankları egemenlikleri altına aldılar, bu halkın Galya´ya girmesi yavaş yavaş oldu. III. yy.da Franklar, Roma ordusunu desteklediler ve ağır ağır imparatorluğun içlerine sızdılar. Böylece, Cambrai ve Kuzey Galya´yı işgal ettikten sonra Luvar Irmağı´na kadar indiler.
Clovis