ihya.org

Medeniyetler Tarihi

Kleopatranın Hayatı

Mısır kraliçesi, bu adı taşıyanların yedincisi ama en ünlüsü (M.Ö. 69-30).

Pascal şöyle yazmıştı: «Kleopatra´nın burnu biraz kısa olsaydı, dünyanın çehresi değişirdi». Bu cümle, Mısır kraliçesinin ozanlar ve yazarlar üzerindeki çekici etkisini özetliyor. Kleopatra, yaşantısının ayrıntıları pek az bilindiğinden,, bir efsane kahramanı haline getirilmiştir. Bu efsaneye göre güzel, büyüleyici, politikada olduğu kadar aşkta da usta olan Kleopatra, Nil kıyılarında büyük bir lüks içinde yaşıyordu.

Gerçekte, Yunan tarihçisi Plutarkhos´a bakılırsa pek fazla güzel değil di, ama konuşur konuşmaz dayanılmaz bir kadın oluveriyordu. Sesi çok tatlıydı, konuşmaları hem akıllıca, hem kurnazlık doluydu. Birkaç dil bilirdi: Yunanca, Mısır dili, Arami dili, Latince. On yedi yaşında kraliçe olmuş, ülkenin töreleri uyarınca iki erkek kardeşiyle evlenmişti.

Keltlerin Tarihi

Tarihöncesi ve ilkçağ döneminde yaşayan Avrupa kavimlerinin bir bölümüdür. Dört bin yıl kadar önce Keltler, anavatanları olan Orta Avrupa´dan göç ederek özellikle Britanya Adaları´na, İspanya´ya ve Galya´ya yerleştiler. Savaşçı ve avcı oldukları kadar mükemmel çiftçiydiler. Tekerlekli pulluğu ve fıçıyı icat ettiler. Yayılmaları batıda, Bronz Çağı´nın sonuna ve Demir Çağı´nın başına denk gelir. Sayısız göçleri sırasında Yunanlıların, Etrüsklerin, İtalyotların tekniklerini benimsediler; kazancılığı ve çömlekçiliği geliştirdiler. Onların yaptığı yollara sonradan Romalılar taş döşeyecekti.

Çoğu zaman birbirine rakip kabileler ve klanlar halinde toplanmış olan Keltler, gerek yaşama biçimi, gerek kültür yönünden özgün bir halktı. Ürünlerin koruyucusu sayılan kır tanrılarına taparlar, geleneklerin koruyucusu olan hem kâhin, hem yargıç niteliğindeki din adamlarının (drüitler) yönetiminde yaşarlardı.

Kavimler Göçünün Tarihi

M.Ö. III. yy. ile IV. yy. arasında Avrupa´yı istilâ eden, Akdeniz dünyasına yabancı kavimlerin akımı.

Miladın ilk yüzyıllarında, Roma imparatorluğu döneminde, Ren ve Tuna nehirlerinin ötesinde Germenler yani, Burgondlar, Franklar, Alamanlar, Vizigotlar, Ostrogotlar yaşıyordu. Bunlar mükemmel savaşçı olduklarından kendilerinden korkulan kavimlerdi. Kabileler halinde toplanmışlardı ve kaynakları yetersiz, yoksul topraklardan geçimlerini sağlamağa uğraşıyorlardı. Açlığın dürtüsüyle, yeni yeni otlaklar aramağa çıktılar ve II. yy.dan itibaren, zenginlikleri karşı konulmaz biçimde onları çeken Roma İmparatorluğu topraklarına zorla girmeğe başladılar.

Sınırlarda ve İmparatorlukta

Karahanlılar Dönemi

Batı Türkistan´da kurulmuş Türk devletidir (X.-XI. yy.).

Karahanlılar adı, hem bir Türk hükümdar sülâlesinin, hem de bu sülâlenin kurduğu devletin adıdır. Bu hanedandan Abdülkerim Satuk Buğra Han´ın kurduğu devlet Îslâm dinini benimsemekle Türk tarihinin uzun yıllar süren Samanlık dönemini kapatmış oldu. Bu devletin bir başka önemli yanı da, Türklüğün ağırlık merkezini Türkistan´ın daha batısına, Yakındoğu´ya doğru kaydırmış olmasıdır. Bu olay bir süre sonra Yakındoğu´da başlayacak olan ve Anadolu´nun Türkleşmesine yol açan Selçuklu hareketine olanak hazırlamıştır.

Karahanlılar, VI. büyük Türk hakanlığı hanedanıdır. Kurdukları imparatorluk Aral Gölü´nden Çin sınırına kadar uzanıyordu. Başkent başlangıçta Kâşgar´dı. Karahanlılar Büyük Kağan´ı tanımakla birlikte bağımsız bir devletti. Ama çok geçmeden doğu ve batı olmak üzere ikiye ayrıldı.

Büyük İskender İmparatorluğu

Makedonya kralı (M.Ö. 356-323). Asya içlerinde fethedilmiş binlerce kilometre, geniş yankılar uyandıran bir dizi zafer, uçsuz bucaksız bir imparatorluğun tek sahibi... İlkçağ´ın en büyük fatihi Büyük İskender´in serüveni kısaca böyle özetlenebilir. İskender, daha çocuk denecek yaşlarda, babası Makedonya kralı Filip´in (Philippos) sarayında zekâsı ve canlılığıyla kendini göstermeyi bildi.

On üç yaşına geldiğinde, ünlü Yunan filozofu Aristoteles onun eğitimiyle görevlendirildi. On beş yaşındayken, kendi gölgesinden bile ürken ve kimseyi sırtına bindirmeyen Bukephalos adlı ata binmeyi başardı. 336 yılında kral olduğu zaman henüz yirmi yaşındaydı.

Zafer Peşinde

İbranilerin Tarihi

Kutsal kitaplarda hikâyesi anlatılan Sami asıllı Ortadoğu halkı. İbranilerin kökeni Mezopotamya´dır; göçebe olarak yaşayan bu kavim, aralarındaki en bilgin ve en saygın kişilerce (eski peygamberler) yönetiliyordu. Eski Ahit´e bakılacak olursa, Milattan iki bin yıl kadar önce, onlardan biri, yani İbrahim Peygamber gidip Ken´an Ülkesi´ne (şimdiki Filistin) yerleşti; bunlara «nehri aşan» anlamına İbranî dendi.

Sonra, Ken´an´da kıtlık başladı. Açlık yüzünden halkın bir kısmı Mısır´a göç etti, orada köle olarak yaşadı, İbrahim´den sonra İbranilerin başına yine onun oğulları geçti: Yakup ve İshak bunların en ünlüleridir. Yakup bir gece rüyasında tanrı Yahova ile güreşmiş ve onu yenmişti. Bunun üstüne kendisine «güreşte yenen» anlamına İsrail adı verildi. Kavmine de İsrailoğulları dendi.

Hunların Tarihi

Orta Asya´da ve Avrupa´da devlet kuran Türk boyudur. Osmanlı hanedanı dışında Türklerin başında hüküm süren en uzun ömürlü ve en önemli hanedan Hunlardır. Onları dört önemli topluluk olarak ele alabiliriz.

Orta Asya Hunları, ilk büyük Hun hakanlığıdır (M.Ö. 220-M.S. 216). ilk büyük hükümdarları Teoman Yabgu´dur. Oğlu Mete (Oğuz Han da denir), M.Ö. 209´da Teoman´ın yerine tahta geçti. 35 yıl hükümdarlık etti. Bütün Türk, Moğol, Tonguz, Altay Türklerini buyruğu altında topladı. Devletinin sınırları Büyük Okyanus´tan Hazar Denizi´ne, Tibet ve Keşmir´den Kuzey Sibirya´ya uzanıyordu.

Teodora Kimdir?

527-548 tarihleri arasında Bizans kraliçesi olan Teodora bir hipodrom bekçisinin kızıyken güzelliği ve aşk maceraları ile ün yaptıktan sonra zamanının Bizans imparatoru Justinyen´in metresi olmuş ve bir süre sonra İmparatorla evlenmişti. Güzel olduğu kadar hırslı ve zeki olması sonucu kocasının Bizans´ın en kudretli yöneticilerinden biri olarak tarihe geçmesine katkıda bulunmuştur: 530 tarihinde çıkan Nika isyanının bastırılması onun Justinyen´i, İstanbul´da kalıp mücadele etmeğe ikna etmesi sonucu gerçekleştirilmiştir.

Zamanında kadınlarla ilgili, evlenme, boşanma, ırza geçme gibi konuları kapsayan bazı kanunların kabul edilmesinde de rol oynamıştır.

Oğuzların Tarihi

En ünlü Türk kavmi.

"Türkmen" ve "Batı Türkleri" de denen Oğuzlar Türk kavimlerinin en ünlüsüdür. Orta Asya´da kurulan Türk hakanlıklarının hepsinin kuruluşuna katılmış, Uygurlar ve Karahanlılar döneminde önemli rol oynamışlardır.

SELÇUKLU YÖNETİMİNDE

Oğuzlar XI. yy.da, Selçuklu hanedanı zamanında, gene birer Türk devleti olan Karahanlılara ve Gaznelilere karşı savaştılar ve sonunda bütün Türk kavimlerinin başına geçtiler. Selçukluların yönetiminde Dandanakan Meydan Savaşı´nda (1040) Gaznelileri yendikten sonra, açık denizlere ve Yakındoğu´da Akdeniz´e ulaştılar. Anadolu´yu ele geçirerek burayı ikinci Türk anayurdu yaptılar. Anadolu Selçuklu Devleti´nin kuruluşunda başrolü oynadılar. Anadolu´ya önce çeşitli beylikler halinde egemen olan Oğuzlar, daha sonra Osmanlı Devleti´nin de temelini oluşturdular.

Zigguratlar

Ziggurat, Mezapotamya´ya özgü bir terimdir. Tanrıdağı anlamındadır. İlkçağ´da Sümerler, Keldanlılar, Babiller ve Asurlular tarafından yapılan, tabandan başlayarak tepeye doğru kat kat yükselen, giderek küçülen teraslardan oluşan, zirvesinde bir tapınak bulunan ve yanlarında bir merdiven sistemi yer alan kademeli bir kuledir. Üzeri açık ve dört köşelidirler.

Türk Devletlerinin Tarihleri

İSKİTLER (SAKALAR)

MÖ. VII. yüzyılda batıya doğru göç ederek Karadeniz´in kuzeyinden Tuna nehrine kadar uzanan topraklara yerleştiler. Batı kaynakları bu topluluğa İskitler, İranlılar ise Sakalar adını vermişlerdir. Medler, Persler, Asurlular ve Urartularla savaşmışlardır.

Anadolu, Suriye ve Mısır´a kadar akınlarda bulunmuşlardır. İskitlerin yönetici kesimi Türklerden meydana geliyordu. Yaşayış ve inanışları Türklerle aynıydı. En önemli edebiyat eserleri ALPER TUNGA DESTANI´dır.

AKHUNLAR (EFTALİT) DEVLETİ

Hun soyundan gelmektedirler. Afganistan´ın batısında MS.350 yıllarında kurulan bu Türk Devleti HEFTAL isimli hükümdarından dolayı EFTALİT DEVLETİ diye de anılır. Akhunlar Sasani Devletinde başlayan MAZDEK İSYANI´nı bastırmakta etkili oldular. Sasani Devletinde yaşayan Mazdek, kadın ve servetin ortak olması durumunda her türlü huzursuzluğun ortadan kalkacağını savunan bir kişiydi.

Timur İmparatorluğu

Timur, kendi adıyla anılan büyük Türk İmparatorluğu´nun kurucusudur. 8 Nisan 1336´da, Türkistan´ın Keş şehrinde dünyaya geldi. Semerkant´ın güneyinde bulunan bu yerin bu günkü adı "Yehr-i Şebz"dir. Babası, Barlas oymağının beyi Turagay (Turgay), annesi Tekine Hatun idi. Barlas boyu Orta Asya´dan gelen bir Türk kavmidir.

O devirde Barlas boyu Çağatay Hanlığı´na bağlı idi. Timur´un babası 1360´da ölmüş, onun yerine geçen amcası Hacı Barlas ´da 1361´de öldürülmüştü. Timur, O sırada 25 yaşlarında idi.Cesur, zeki, bilgili bir Türk asilzadesi olan Timur, siyasi ve askeri dehasını gösterecek her fırsattan yararlanacak, kısa zamanda yükselecek ve cihangir olacaktı. Doğu Türk Hakanlığı´nın tahtına çıkacak, imparatorluğun sınırlarını İtil (Volga)´den Hindistan´daki Ganj Nehri´ne, Tanrı Dağları´ndan İzmir ve Şam´a kadar uzatacaktı.

Saltuklular Beyliği

Selçuklu fetihleri arasında Doğu Anadolu´da kurulan Türk devletlerinden birisi Saltuklular´dır. Anadolu´nun fethinde görev alan kumandanlardan Ebul Kasım, Erzurum dolaylarını ele geçirmiş ve Sultan Alparslan onu bu bölgenin beyliğine tayin etmişti. Ebul Kasım 1102´de ölünce yerine oğlu Ali geçti ve Bey oldu. Ali´den sonra Bey olan İzzeddin Saltuk bu hanedanın en güçlü beyi oldu ve beylik onun adı ile yani "Saltuk Beyliği" olarak anıldı (1072).

Bu beylik, önceleri Büyük Selçuklu Devleti´ne tabi idi, fakat bu devletin zayıflamasından sonra, bağımsızlığını kazandı. Saltuklu Beyliği Kars, Bayburt, Oltu, Trabzon, İspir ve Tercan bölgelerini ele geçirerek gücünü arttırdı. Önce Gürcülerle, sonra Bizanslılarla yaptığı savaşlarda da başarılı sonuçlar elde etti.

Mısır Medeniyeti

Kuzey Afrika´da Nil Nehri ve etrafında kurulmuş olan bir medeniyettir. Etrafının çöl ve denizlerle kaplı olması, diğer medeniyetlerle etkileşiminin daha az olmasına sebep olmuştur. Bu yüzden Mısır Medeniyeti, kendine özgü bir medeniyettir.

Önceleri "nom" adı verilen şehir devletleri varken, M.Ö. 4,000´de Kral Menes´in başa geçmesiyle merkezi krallık haline gelmiştir. Kral Menes´le firavunlar devri başlar. Mısır krallarına "firavun" denirdi. Firavunlar, dini ve siyasi otoriteyi kendilerinde toplamışlardı. Kendilerini Tanrı olarak ilan etmişlerdi.

Mısır´daki tanrı kral anlayışı, Mezopotamya´da ise rahip kral anlayışının egemen oluşu, hem Mısır hem de Mezopotamya´da laik olmayan yönetim anlayışını yansıtmaktadır. Dinleri çok tanrılıdır. Tanrılarını, insan veya hayvan şeklinde tasfir etmişlerdir.

Firavunlar için piramitler yapmışlar, ölülerini mumyalamışlardır. Bu durum, öldükten sonra dirilme inancının olduğunu göstermektedir. Halk mezarlarına ise labirent denilirdi.

Milasın Tarihi

Milas, Muğla ilinin ikinci büyük yerleşim bölgesidir. Sodra Dağı´nın eteklerinde, kendi adıyla anılan ova üzerinde kurulmuştur. Arkeolojik araştırmalar göre kentin kuruluşu MÖ 10. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Adını rüzgarlar tanrısı Ailos´un soyundan gelen Mylasos´dan aldığı hakkında bir efsane vardır, ancak bu efsaneden ileri gidememektedir.

Milas, önce Karia´nın sonra Menteşe Beyliği´nin başkentliğini yapmıştır. Milas´ın antik ismi Mylasos ya da Mylasa´dır. Tüm Karia´nın ulusal tanrısı Zeus Karios Mabedi´nin yer aldığı Milas, Karialıların haç yeri durumunda idi. Her yanı mermer yapılar ve anıtlarla kaplı olan kent, haklı olarak "Mabetler Şehri" adını almıştır. Kesintisiz 3 bin yıllık kültür birikiminin izlerini Milas´ın her yerinde görmek mümkündür. Milas´ın sınırları içinde 27 antik kentin kalıntıları vardır.

Milas Müzesi

Top