Sakız Adasının Elden Çıkışı

Sakız Adasının Elden Çıkışı

Bu kara gün'ün tarihi; 1106/sefer/l. -21/eylül/1694 sa-h'dır. Venedik donanmasını takviye eden Papalık, Malta ve Floransa filoları bir baskın plânla 7/ey!ül'de Çeşme'nin karşı­sında bulunan Sakız limanına geldi. Bu sefere Françesko Morosini kumanda etmek arzusu taşımışsa da, 1694/ocak ayında Mora sularında seyrederken ölüm onu sinesine almış­tı. Venedik Doç'u bu zat idi. Yerine kumandan olarak Anton-yo Zeno nasb olundu. 115 parça gemiden oluşan bu muaz­zam donanma saldırıya geçtiğinde Sakız'da yer yerinden oy­nadı. Düşmanın savurduğu bitmez tükenmez gülleler sivil yerleşim bölgelerinde nice evlerin berhava olmasına sebeb oluyordu. Ada da ikamet eden rumlar bumbardımandan haylice etkilendiklerinden kalenin teslim edilmesi babında nümayişler tertiplediler.

Hâttâ Ada'daki müslümanlardan ele geçirdiklerini Vene­diklilere teslim ettiler. Bu kimselerin kısmı âzamini kadın ve çocuklar teşkil ediyordu. Kale'nin savunmasını üzerine almış bulunan Hasan Paşa, 2. meşihatından'da mazul bulunan Ho­ca Saadeddinzâde Feyzullah efendi, Sakız'da sürgündeydi. Feyzullah efendi ile istişarede bulunan Hasan Paşa "vire" ta­biriyle anılan bir usûlle teslim olmada anlaşma yapıldı. Müs­lümanların gemilerle taşıyabildikleri kadar eşyalarıyla birlikte Çeşme'ye nakli gerçekleşti. Ancak bu kadar toprağımıza ya­kın adanın düşman eline geçmesi pek mahzurlu idi. Bunun sıkıntısını da kafes arkasında büyümüş padişah 2. Ahmed bile anladığına bakarsak, ne önemli olduğu görülür. Ege de­nizindeki Meis adasının, Çanakkale'ye bağlı Gökçeada'nın hemen karşısında çıplak göz ile rahatça seçilen Midilli Adası­nın yakınlığına müşahid olanlar, bunun önemini bilir. Savaş hâlinin; başka bir cephesi olan Belgrad'da bulunan serdar-ı ekremine şöyle bir hatt-ı hümayun yolladı: "Sakız mademki düşman elindedir, bütün Macarjstan'ı fethetsen makbulüm değildir." Gibi düşündürücü bir seslenişti. Daha sonra ser-dar'ın eline Edirne'de geçen bir hatt-ı hümayunda: "Sakız ahvali, içimi yaktı kavurdu. Kurtarılması murâdımdır. İcâbım yerine getirecekler ile görüşüp ne yapmak lazımsa, bildire-sin. Bu kış Sakız kurtarılmazsa, bilesinki bütün reisleri kat­lederim!" Bu hatt-ı hümayunun büyük tesiri kısa zamanda kendini gösterdi. Evvelâ, Sakız'ın teslim olmasında taksiri olanlar çeşitli cezalara uğratıldılar. Bunların başiında mazûl ve sürgün şeyhülislâm Hocazâde Feyzullah efendinin Mısır Sudan bölgesinde Nil nehri üzerinde bulunan İbrim adasına sürgünü geldi. Ricali devlet sürgünler, tâyinler, hapisler karşı­sında her birini muhatap alan fermanlar görüldü.

Padişah 2. Ahmed, istirdad işini görmesi için serdar yaptı­ğı Misırlıoğlu, padişaha vedaa geldiğinde padişahın, hem ilti­fat hem de, tehdit mânası taşıyan ifadesine muhatap oldu: "Sadrazam senin iyi hâlini bana nakletti, vükelâ heyetide bunu makul ve makbul buldular. Senden ümmidlendim. Sa­kız'ı fethe tâyin eyledim. Eğer hata edersen başını kese­rim!." Batı cephesinde bunlar husule gelirken, Arab yarım adasındada bazı pürüzler zuhura geldi. Mekke'nin emniyetini sağlamak amacıyla eski sadrazamlardan Bıyıklı Mustafa pa­şa, Şam beylerbeyi İsmail paşa tarafından muhafız olarak bı­rakıldı. İsmail Paşada hemen Şam vilâyetine avdet etti.
Top