Yemen Kıtasının Fethedilmesi
Yemen Kıtasının Fethedilmesi
Yemen ülkesi Kaanuni devrinde Cebeli Yemen taraflarından kaynaklanan bir Zeydiye hareketine sahne olmuştu. Zeydiye kabilesinin kurucusu olan Şemseddin bin Ahmed kendi neslini Hz. Hüseyin dolayısıyla Hz. Ali (R.A.)'a isnat ediyor ve böylece Emirülmü'minûn unvanlarını kullanıyor idi. Zeydiye namı Üçüncü İmâm denilen Zeynel Abidin bin Hüseyin (R.A.)'ın kardeşi Zeyd'e mensub olup ehli sünnet ve'1-cemaat ile Zeydiyeler arasındaki akâid ihtilâflarına bağlıydı. Bunlara Mu'tezile denilir. Hicrî 945/Milâdî 1539'da Hadim Süleyman Paşa tarafından Zeyd ve Aden zaptolunmuş idi. Mustafa Bey buraların idaresine tayin edilmişti. Fakat Ta-az kasabasına yapmış olduğu fetih harekâtı akim kalmıştı. Azledilen Mustafa Bey'in yerine Mustafa Paşa tayin kılınmıştı. Onun halefi Veyis Paşa; Zeydi'lerin imamı olan Şerafed-din'in iki oğlu arasında vukubulan ihtilâftan istifade ederek bunlardan Mutahhar'a yardım ederek Taaz kasabasını ele geçirmiş oldu. Hicri 951/Milâdî 1545. Ancak bu Taaz kasabasını alan Veyis Paşa bir müddet sonra Öldürüldü. Bu öldürülmenin sebebi Veyis Paşa'nın gösterdiği çok şedid bir idare idi. Ancak fazla vakit geçmeden Çerkeş Özdemir Paşa bu suikastın hesabını sordu. Hazreti Padişah namına San'a yi da feth eylemişti. Veyis Paşanın ödürülmesi haberi dîvana eri-Şİnce yerine Ferhad Paşa tayin olundu. Ferhad Paşa Yemen askerlerinin yeni bir isyan hazırlamakta olduğunu görünce °nları şiddetle tenkil etti ve asayişi iade etti. Ferhad Paşa İstanbul'a çağırılması üzerine yerine Özdemir Paşayı bıraktı.
Özdemir Paşa yedi yıl kaldığı Yemen'de yedi kaleyi teslim alarak kıt'ada asayişi sağladı. Buraların idaresini Mustafa Paşaya verdikten sonra Nil nehri boyunca uzanan bir fütuhata otuzbin kişilik bir kuvvetle koyulmuş ve bu hususta Kaanu-ni'nin müsadesini almıştı. Bir çok yerleri feth edip bir çok kaleler yaptırmış fakat ömrü hitam bulmuş vefat eylemişti. Bu zatı muhteremin mezarı sonradan değerli evlâdı Özdemi-roğlu Osman Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Yemen Beylerbeyliğine tayin kılınan Kara Şahin Mustafa Paşa daha sonra ise Mısır Valiliğine tahvil edilmek suretiyle Mahmud Paşa tayin olunmuştu. Bu Mahmud Paşa «Taaz» şehrini merkez yapıp «Hab» kalesini muhasara edip eskiden beri bu kalenin sahipliğini yapan Nazarı ailesinin reisini hile üe yanına çağırıp öldürttü, kaleyi zapt etti. Bu bütün kıtadaki araplann nefretine sebeb oldu. O sırada Mahmud Paşanın İstanbul'a çağırılması ve yerine Rıdvan Paşanın gelmesi, durumu görüp Bâb-ı Aliye tafsilâtlı bir rapor göndermesi diğer taraftan Mahmud Paşa da vilâyetin iyi idare edilebilmesi için Yemen kit'asının İkiye taksimi icab ettiğini bildiren bir rapor vermişti.
Bab-ı Alî bu raporları görüşmüş ve San'â merkez olmak üzere iç ve dağlık bölge San'â Beylerbeyliği Hasan Paşa'ya, «Zebid» merkez olmak üzere Yemen Beylerbeyliği Murad Paşaya verilmişti. Rıdvan Paşaya azledilmek düşmüştü. Bu durum otoriteyi ikiye böldüğü gibi kuvvet parçalanmasına da sebeb olmuştu.
İmam Mutahhar ilk önce Hasan Paşanın üzerine yürüdü. Hasan Paşa mağlûp olduğundan, Mutahhar bütün Arap kabileleri ile birleşmiş, Murat Paşanın üstüne yüklendi. Murat Paşa da mağlûp olunca Yemen kıt'ası elden çıkmış oldu. İmam Mutahhar; Halife ve Emirülmü'minin unvanlarını alarak adına hutbe okutup ilâni istiklâl eylemişti.
Daha yukarı satırlarda yazmıştık. Nil boylarında vefat eden Özdemir Paşa aynı zamanda San'â fâtihiydi. Şimdi İmam Mutahhar'ın elinden gerek Yemen gerekse San'a'yı kurtarmak bu zatın oğlu olan ve anne tarafından Abbasî hanedanına mensubiyeti olan meşhur Özdemiroğlu Osman Paşa'ya verilmişti. Özdemiroğlu Osman Paşa Hızır Hayreddin reisin 17 gemisine süvari ve piyade askerieriyle binip Mekke'nin limanı olan Cidde'ye geldi. Süvarilerini hemen Ye-men'e gönderdi, kendisi de piyadelerle kızıl denizi geçip Hu-dey'de limanına çıktı. «Zebidû şehrinde çaresiz oturan Hasan Paşa Kahire'ye gönderip, kendisi hiç duraklamadan Taaz üzerine yürüyüp Zeydflerin elinden orayı aldı. Beri taraftan Sinan Paşa, yanına gelen Hasan Paşanın Özdemiroğlu Osman Paşanın aleyhindeki tezvirlerini dinleye dinleye Yemen'deki Kahire kalesini kuşatmakta olan Özdemiroğlu Osman Paşanın yanına geldiler. Kaleyi feth ettiler, fakat İmam Mutahhar kaçırıldı. Evet Yemen yeniden Devleti Osmaniy-ye'nin tahtı idaresine geçiyordu. Hicrî 975/Milâdî 1569.
Hasan Paşa yolda Sinan Paşaya anlattıklarıyla tesir ettiğini sanıyordu, aslında Sinan Paşa serasker unvanıyla bu vazifede olduğundan Özdemiroğlu Osman Paşanın muvaffakiyetini çekememiş hem de kendi rakibi Lala Mustafa Paşanın taraftan olan Osman Paşaya zaten kızıyordu. İşin daha enteresan tarafı Lala Mustafa Paşa Sokullu Mehmed Paşanın akrabası olduğu halde onu sadrazamlıkta rakibi olarak sayıyordu. Kendisini üstüne üstlük Lala Mustafa Paşa çok kıymetli bir asker oluşunun yanında Hazreti Padişah tarafından da tutuluyordu. Seviliyordu diyemeyiz çünkü bu Padişahlar sevgiyi ancak devlete gösterirler. Diğer vazifeliler devlete hizmet ettikçe tutulurlar, yaptıkları bir hata devlete zarar getirirse hayatlarını kaybederler. Bu mekanizma böyle yürüdüğü için Devleti Osmaniyye 622 sene payidar olabilmiştir. Sokullu'nun sadrazamlığı elinde tutması Padişahın onu sevmesinden değil, damat olmasından değil devleti İslâmiyye'ye hakkıyla hizmet etmesindendir. Rakiblerinîn mücadelesi o hizmet istikbalini göstermeyip bazı şahsî kin ve garazlara dayalı olduğundan Padişah ne kadar tutsa da, sadrazamını devirme kararı alamazdı.
Bu muhaliflerin bulunması ayrıca sadrazamların vazifelerine çok itina göstermelerini temine yarayan bir tazyikte saymak mümkündür. Hazreti Padişah Sokullu'da bir hata ve onun yerine geçecek bir damad görseydi pençesini vurur Sokullu filân demez kenara atardı. Hayatının sonuna kadar bu sadrazam'la saltanatını bitirmesi takdirinin müsbet olduğunu gösterir.
Özdemiroğlu Osman Paşa, Sinan Paşayla çekişmektense idareyi ona bırakıp derhal İstanbul'a döndü. Özdemiroğlunun İstanbul'a dönmesinden sonra Sinan Paşa Yemen'deki Zeydi hareketini tamamen yok etmeğe matuf çalışmalarla geçirdi. İmam Mutahhar itaatini bildirdi ve bu gaile bitmiş oldu. Hicrî 976/Milâdı 1570.
Özdemir Paşa yedi yıl kaldığı Yemen'de yedi kaleyi teslim alarak kıt'ada asayişi sağladı. Buraların idaresini Mustafa Paşaya verdikten sonra Nil nehri boyunca uzanan bir fütuhata otuzbin kişilik bir kuvvetle koyulmuş ve bu hususta Kaanu-ni'nin müsadesini almıştı. Bir çok yerleri feth edip bir çok kaleler yaptırmış fakat ömrü hitam bulmuş vefat eylemişti. Bu zatı muhteremin mezarı sonradan değerli evlâdı Özdemi-roğlu Osman Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Yemen Beylerbeyliğine tayin kılınan Kara Şahin Mustafa Paşa daha sonra ise Mısır Valiliğine tahvil edilmek suretiyle Mahmud Paşa tayin olunmuştu. Bu Mahmud Paşa «Taaz» şehrini merkez yapıp «Hab» kalesini muhasara edip eskiden beri bu kalenin sahipliğini yapan Nazarı ailesinin reisini hile üe yanına çağırıp öldürttü, kaleyi zapt etti. Bu bütün kıtadaki araplann nefretine sebeb oldu. O sırada Mahmud Paşanın İstanbul'a çağırılması ve yerine Rıdvan Paşanın gelmesi, durumu görüp Bâb-ı Aliye tafsilâtlı bir rapor göndermesi diğer taraftan Mahmud Paşa da vilâyetin iyi idare edilebilmesi için Yemen kit'asının İkiye taksimi icab ettiğini bildiren bir rapor vermişti.
Bab-ı Alî bu raporları görüşmüş ve San'â merkez olmak üzere iç ve dağlık bölge San'â Beylerbeyliği Hasan Paşa'ya, «Zebid» merkez olmak üzere Yemen Beylerbeyliği Murad Paşaya verilmişti. Rıdvan Paşaya azledilmek düşmüştü. Bu durum otoriteyi ikiye böldüğü gibi kuvvet parçalanmasına da sebeb olmuştu.
İmam Mutahhar ilk önce Hasan Paşanın üzerine yürüdü. Hasan Paşa mağlûp olduğundan, Mutahhar bütün Arap kabileleri ile birleşmiş, Murat Paşanın üstüne yüklendi. Murat Paşa da mağlûp olunca Yemen kıt'ası elden çıkmış oldu. İmam Mutahhar; Halife ve Emirülmü'minin unvanlarını alarak adına hutbe okutup ilâni istiklâl eylemişti.
Daha yukarı satırlarda yazmıştık. Nil boylarında vefat eden Özdemir Paşa aynı zamanda San'â fâtihiydi. Şimdi İmam Mutahhar'ın elinden gerek Yemen gerekse San'a'yı kurtarmak bu zatın oğlu olan ve anne tarafından Abbasî hanedanına mensubiyeti olan meşhur Özdemiroğlu Osman Paşa'ya verilmişti. Özdemiroğlu Osman Paşa Hızır Hayreddin reisin 17 gemisine süvari ve piyade askerieriyle binip Mekke'nin limanı olan Cidde'ye geldi. Süvarilerini hemen Ye-men'e gönderdi, kendisi de piyadelerle kızıl denizi geçip Hu-dey'de limanına çıktı. «Zebidû şehrinde çaresiz oturan Hasan Paşa Kahire'ye gönderip, kendisi hiç duraklamadan Taaz üzerine yürüyüp Zeydflerin elinden orayı aldı. Beri taraftan Sinan Paşa, yanına gelen Hasan Paşanın Özdemiroğlu Osman Paşanın aleyhindeki tezvirlerini dinleye dinleye Yemen'deki Kahire kalesini kuşatmakta olan Özdemiroğlu Osman Paşanın yanına geldiler. Kaleyi feth ettiler, fakat İmam Mutahhar kaçırıldı. Evet Yemen yeniden Devleti Osmaniy-ye'nin tahtı idaresine geçiyordu. Hicrî 975/Milâdî 1569.
Hasan Paşa yolda Sinan Paşaya anlattıklarıyla tesir ettiğini sanıyordu, aslında Sinan Paşa serasker unvanıyla bu vazifede olduğundan Özdemiroğlu Osman Paşanın muvaffakiyetini çekememiş hem de kendi rakibi Lala Mustafa Paşanın taraftan olan Osman Paşaya zaten kızıyordu. İşin daha enteresan tarafı Lala Mustafa Paşa Sokullu Mehmed Paşanın akrabası olduğu halde onu sadrazamlıkta rakibi olarak sayıyordu. Kendisini üstüne üstlük Lala Mustafa Paşa çok kıymetli bir asker oluşunun yanında Hazreti Padişah tarafından da tutuluyordu. Seviliyordu diyemeyiz çünkü bu Padişahlar sevgiyi ancak devlete gösterirler. Diğer vazifeliler devlete hizmet ettikçe tutulurlar, yaptıkları bir hata devlete zarar getirirse hayatlarını kaybederler. Bu mekanizma böyle yürüdüğü için Devleti Osmaniyye 622 sene payidar olabilmiştir. Sokullu'nun sadrazamlığı elinde tutması Padişahın onu sevmesinden değil, damat olmasından değil devleti İslâmiyye'ye hakkıyla hizmet etmesindendir. Rakiblerinîn mücadelesi o hizmet istikbalini göstermeyip bazı şahsî kin ve garazlara dayalı olduğundan Padişah ne kadar tutsa da, sadrazamını devirme kararı alamazdı.
Bu muhaliflerin bulunması ayrıca sadrazamların vazifelerine çok itina göstermelerini temine yarayan bir tazyikte saymak mümkündür. Hazreti Padişah Sokullu'da bir hata ve onun yerine geçecek bir damad görseydi pençesini vurur Sokullu filân demez kenara atardı. Hayatının sonuna kadar bu sadrazam'la saltanatını bitirmesi takdirinin müsbet olduğunu gösterir.
Özdemiroğlu Osman Paşa, Sinan Paşayla çekişmektense idareyi ona bırakıp derhal İstanbul'a döndü. Özdemiroğlunun İstanbul'a dönmesinden sonra Sinan Paşa Yemen'deki Zeydi hareketini tamamen yok etmeğe matuf çalışmalarla geçirdi. İmam Mutahhar itaatini bildirdi ve bu gaile bitmiş oldu. Hicrî 976/Milâdı 1570.
Sultan 2. Selim Han
- Sultan 2. Selim'in Tahta Geçişi
- 2. Selim'in Sadrıazam ve Şeyhülislamları
- Alimlerin, Vezirlerin ve Memurların Mükâfatlandırılması
- Avusturya, İran ve Lehistan ile Sulh Müzakereleri
- İnebahtı Deniz Savaşı
- Kıbrıs'ın Fethi
- Lefkoşe'nin Muhasara Olunması ve Fethi
- Mimarlar Padişahı Sinan
- Sakız'ın Fethi
- Sokullu'nun Vazifesinde İpka Olunması
- Sultan 2. Selimin Hanımları ve Çocukları
- Şeyhülislam Ebusuud Efendi'nin ve Hazreti Padişahın Vefatı
- Tunus'un Feth Edilmesi
- Venedik ile Sulh Antlaşması
- Yemen Kıtasının Fethedilmesi