ihya.org
1. Mustafa
İlk Homurtular
Savaş sırasında öldürülen her düşman kellesinin karşılığı Yeniçeriye bir duka altını mükâfat vaad edilmişti. Bazı yeniçeriler bu bahşişi pek az bulup mırıldanıyordu. «Bir düşman kellesi bir altın olurmu?» «Bunun sermayesi çok pahalıdır, çünkü biz bu kelle sahibini öldürmek içinkendi canımızı ortaya koyuyoruz» diye söyleniyorlardı. Bu sözlerden anlıyoruz ki, ordu artık ilâyı Kelimetullah için değil ganimet ve menfaat kapmak için kendini hedeflemişti. Bu ne acı bir şeydi; mücahidini islâm, padişah efendisini düşman başına az bahşiş veriyor diye sevmemeye başlamıştı. Hatta daha da ileri gidip itiraz sadalarını padişahın kulağına duyurur hale gelmişlerdi. Yukarıda belirttiğimiz gibi bu seferlerin niye yapılması icab ettiğini anlatacak mülahazamızı serdetmenin yeri geldi kana-atına vararak ittilanıza arz ediyoruz.
Dilaver Paşanın Sadareti
Savaş sırasında vezareti uzma makamına getirilen Diyarbekir Beylerbeyi Dilaver Paşa, orduyu yeniden savaş sahasına göre tanzim etmiş ve iki defa kati hücuma kalkmışsada Lehliler azim bir mukavemet göstermişlerin Her iki taraf çok zayiat verdiğinden, kışın yaklaşmış olmasından, askerin bıkkınlık göstermesinden, savaşların çok zaiyat verici neticesinden dolayı kalblerine korku düşmüş Lehlilerin, Cennetmekân Kanunî Sultan Süleyman zamanında yapılan antlaşmanın şartlarına uyucaklarını dermeyan ettiklerinden bir muahede yapıldı. Bu muahede bir zaferdir çünkü devleti aliyyenin yükselmenin en üst mertebesinde bulunduğu sırada yaptığı bir antlaşmanın teyidi zafer değiide nedir? Ki; unutmamak gerekir batı yakasında yapılmış bir Zitvatorok antlaşmasını küf-fardaki moral tesiri göz önüne alırsak, bu antlaşmanın Zİtva-toroktan önceki dönemi kucaklıyan bir zafer olduğunu görürüz. Hâlbuki bir çok tarihçiler kitaplarında bu seferin lüzumsuzluğunu ileri sürerlersede aşağıda bu görüşleri çürütecek kısa bir mülahaza takdim edeceğimizden bir tek cümle ile geçiştirmek istiyoruz.
Hotin Savaşı
Padişah Genç Osman bu sefere kendisini en çok teşvik eden Sadrazam Güzelce Ali Paşanın vefatı üzerine tayin ettiği Ohrili Hüseyin Paşanın sadrazamlığı ile çıkmıştı. Edirne yolu üzerinde iken Genç Osman'ın karşısına aniden Hindistanlı dört fakir çıkmış ve kendisinden mali yardım istediler. Fakat bunların aniden atının önüne çıkmaları padişahın atının ürkmesine ve süvarisinin düşmesine nerdeyse sebeb olacaklar idi. Bu hareket sahipleri yardım temin etmeyi umarlarken hayatlarını kaybediverdiler. Şimdi bu harekette idam hükmü vermenin yerimidir diye insanlar içerilerinden geçirebilirler. Fakat bu mevzuu tetkik ettiğimiz bütün tarihlerde bu kadar anlatılmış hiç bir yoruma gidilmemiştir. Bizi okurlarımız bağışlasınlar biz burada bir mülahaza fakat kısa olsada mutlaka bir pasaj açma lüzumunu gördük. Şimdi Hindistan neresi Edirne yolu neresi?
Hotin Seferi
H. 1030, Milâdi 1621 yılının ilkbaharında zaferlere yürümeye alışmış Osmancığın sancağı, yine Davudpaşa'dakİ mutad yerine kurulan Otağ-ı Hümayun'un önünden dalgalanıyor ve İslâm askerine; Allah ve O'nun Rasûluna ve kitabına uyulduğu müddetçe zafer kuşunu o şanlı sancağın ağuşuna süzüle süzüle gelip konacağının ilhamını veriyordu...
Ancak sefere çıkılmadan evvel meydana gelen kış belki sadece o asrın değil asırlaın en şiddetli kışını teşkil etmişti. O kadarki; İstanbul Boğazı soğuğun şiddetinden buz tutmuş bir çok insan kâh üsküdara kâh Üsküdar'dan Dolmabahçe taraflarına yayan geçer olmuştu.
Şehzade Mehmed Sultan'ın Katli
İskender Paşa yukarıda anlattığımız gibi, küf fan bir elinde gürzü diğer elinde kılıcı olduğu halde hizaya getirirken, Hotin Kalesi Leh'lilerin eline geçmişti. Buda yetmiyormuş gibi Kazaklar, Karadeniz boğazı üzerinden dalıp taa Boğaziçindeki Yeniköy sahillerine kadar sokulup, yağma ve ortalığı yangına vermişlerdi.
Damad Halil Paşanın İran Seferi
İşte ne kadar büyük bir devlet olduğunun sayısız numunelerinden biri olan şu durum aziz okuyucularımızın dikkatlerine sunulur. Sultan 1. Ahmed hân Hazretlerinin son demlerinde başlamış-olan bu seferi hümayun, padişahı cihanın daru beka âlemine intikaline, sultan 1. Mustafa'nın taht'a geçişine ve yüz gün sonra yerini Genç Osman Sultana bırakmasına rağmen orduyu hümayun doğu hudularımızda iran'la mücadele devam ediyordu. Çünkü ol devlet öyle bir devleti azlme idi ki şahıslar geçici, devlet ebedi idi...
Sadrazam Damad Halil Paşa Tebriz üzerine yürümek kas-diyle Erdebil'den hareket etmiş ve Van Sahrasında kendisine iltihak etmek üzere gelen Kırım Hânı Canik Giray ile buluşmuştu. Fakat Tatar hânı bu muharebeye ganimet elde etmek maksadiyle katıldığından direk olarak Tebriz Hâkimi Karcığla Hân'ın üzerine ani bir baskın plânlıyordu. Bu plânı bir çok kumandan ve tecrübeli asker tasvip etmemişlerse de yağma niyetinden vazgeçmeyen Tatar Hân'ı bir iki bin kişilik süvari askeriyle saldıracağını ileri sürüyordu.
Sultan I. Mustafa ve Sultan 2. Osman (Genç)
Ondört sene süren zamanı saltanatından sonra darü beka alemine intikal eden Gazi Sultan Ahmet Han hazretleri yap-nıış olduğu vasiyetle taht-ı Osmaniyi büyük şehzadesi Osman Sultana değil Kardeşi Mustafa'ya ikram etmişti. Acaba bu ikramın sebebi ne idi. Bizce bu iki sebebe dayanmaktadır:
Birincisi, Edirne dolaylarında tertiplenen bir av partisinde, av yapmanın şevk ve heyacanıyla atını koştururken dolayısıyla maiyyetinden fazlaca uzaklaştığı bir anda kendi takip ettiği avını oklayan Kırım Prensi ve bu prensin yanındaki pür silah Tatar askerlerini görünce aklına kendine hazırlanan bir suikast geliverdi.
Bu tedai padişah hazretlerine, Kırım Hanları ile ecdadı izamının yapmış olduğu antlaşmayı da derhatır etmişti. Bu antlaşma meâlen şöyle idi: «Eğer Hanedanı Al-i Osmanda erkek fert kalmazsa, Kırım Hanlığı devleti Osmaniyye tahtı'na iclâs olunacaktır.» Bunu hatırlayan Sultan Ahmed Hân söz konusu antlaşmayı ortadan kaldırmak içjn ve Cengiz yasası tesmiye olunan yasayı bir daha tatbik etmemek ve etmemelerine örnek olmak için kardeşi Sultan Mustafa'yı hem öldürtmemiş hemde cihan devletinin taht'ını ikram edivermişti.
Sultan 1. Mustafa
Nasılki Yıldırım Bayezîd Hazretlerinin Timurlenk'e yenilmesinden sonra meydana gelen gailede Çelebi Mehmet Hazretlerinin safhai hayatına geçmeden, Süleyman Çelebi, İsa Çelebi ve Musa Çelebİ'nin mücadelelerinin anlatma yolunu seçdiysek; I. Ahmet Han'ın kardeşi, Sultan i. Mustafa'yıda anlatırken mutlak suretle 2. Osman Hazretleri ile bir arada anlatmak mecburiyeti hasıl olmuş bulunuyor. Çok dikkatle araştırdığımız tarihlerde bu bizim seçtiğimiz yolu seçmiyen müverrihler kendilerini zorlamışlar fakat doğum tarihi ve vefat tarihi, deli, muvazenesiz, havuzdaki balıklara para a,ardı, ulemanın yanına yavaşça sokulup başlarını açardı, gibi gayet yavan şeylerle ancak bir sahifeyi doldurabilmişlerdi. Sonra Genç Osman Hazretlerini anlatırken zaman zaman uzun bahislerle kalemsallamak mecburiyetinde kalmışlardır. İleri sürdüğümüz sebeblerden dolayı biz bu sultanı münferid olarak anlatmayıp devri Genç Osman ile beraber kaleme almayı dü-şündük. Böylece mümkün mertebe tarihi Osmaniyye-nin kronolojik akışında bir geriye dönüş tarzını benimsememiş olduğumuzu belirtmiş oluyoruz... Öyle ise bu böiümün başlığı şöyle tesbit olundu.
Sultan 1. Mustafa ve Sultan 2. Osman (Genç Osman)
SULTAN I. MUSTAFA HAN
Babası: Sultan III. Mehmed Han
Annesi: Handâa Sultan
Doğum Tarihi: 1592
Vefat Tarihi: 1639
Saltanat Müd.: 1617-1618 1632-1623
Türbesi: İstanbul'dadır.
SULTAN II. (GENÇ) OSMAN
Babası: Sultan I. Ahmed Han
Annesi: Mahûruz Sultan
Doğum Tarihi: 1604
Vefat Tarihi: 1622
Saltanat Müd.: 1618-1622
Türbesi: İstanbul Sultanahmet Camii Yanı.