ihya.org

2. Süleyman

2. Süleyman'ın Sadrazam ve Şeyhülislamları

Abaza Siyavuş paşa 4. Mehmed'in son sadrazamı olarak 23/eylül/1687'de vazifeye başlamışsa da, 5 ay, 9 gün sonra infisal ettiği makam-ı sadaretten 2/mart/1688'de 2. Süley­man'ın sadrazamı olarak ayrılmaktaydı. Bu sadrazamın ko­nağına yapılan saldırı esnasında ırzını ve malını koruma es­nasında, vurulup hayatını kaybetmesi, Allahû âlem şehidler zümresine ilhak etmiştir diyebiliriz.

Siyavuş Paşa, Köprülü Mehmed paşanın damadlarından-dır. Nişancı Ayaslı İsmail paşa 2 ay, 1 gün süren sadaretin­den ayrıldığında, 2. Süleyman hân'ın 2. sadrazamı olma şan­sını tamamlamış oluyordu.

2/mayis/lb'88 tarihi ile 25/ekim/1689 arası Tekfurdağlı Mustafa Paşa Sultan 2. Süleyman'ın 3. sadrazamı dönemidir. Köprülüzâde Şehid Fâzıl Mustafa Paşa Edirne'de toplanan di­vanın tavsiyesi üzerine, 2. Süleyman hân tarafından 4. sad-razam'ı olmak üzere mühr-ü hümayunu almış oluyordu.

2. Süleyman'ın Hanımları

2. Süleyman'ın altı evlilik yaptığı, Çağatay üluçay'ın "Pa­dişahların Kadınları ve Kızları" adlı çalışmasında 71. sahifede beyana tâbi tutulmuştur. Mevlâ bu padişaha evlâd sahibi ol­mayı nâsib etmemiştir. Dört yıla yakın padişahlığının son İki yıiını vücudymi- kapsayan rahatsızlıklar yüzünden, hasta ola­rak geçirdiği bahsekonu çalışmada yer almaktadır. Hanımlarının sırasıyla adlarını kaydedelim: 1-Hatice Kadın. Bu hanı­mı padişahın başkadınıdır. 2- Behzat Kadın. 3- İvaz Kadın. 4-Süğlün Kadın. 5- Şehsuvar Kadın. 6- Zeynep Kadın efendi­lerdir.

2. Süleyman'ın Şahsiyeti

2. Süleyman h. 1052/1642 yılında Dİlaşub kadınefendiden Sultanİbrahim'in oğlu olarak dünya'ya gelmiştir. Dilaşub Ka-dinefendi Sultan İbrahim'in üçüncü hanımı olup, son derece dindar, mânevialemle rabıtası olan bir hanımefendi idi. Sul­tan İbrahim taht'tan indirildiğinde Eski Saraya gönderilen Di­laşub valide, otuzdokuz sene bu sarayda kalmıştır. Kırk sene kafes hayatı sürmüş bulunan 2. Süleyman ağabeyinin taht'­tan indirilmesi sonunda padişah olduğunda bu muhterem kadında Eski Saraydan getirtilip, Valide Sultan olarak müm­taz mevküyi iki sene doldurmuş, 1100/1689 tarihinde dâr-u bekâ'ya intikal etmiş, Kaanuni Sultan Süleyman Hân'ın tür­besine defnolunmustur.

Belgrad'a Doğru

Bir âlimin; kaybedilen islâm toprakları hususunda bu kay­bın antlaşmasını imzalayan ve bunu tasdik makamında bulu­nan emir, eğer bu imzayı atarken içinden en küçük fırsat da ben burayı, geri almalıyım diye geçirmiyor ise, o kâmil bir müslüman değildir, şeklindeki mütalaasını İlâ-yı Kelimetuilah için can verip cennet satın alanlar kalblerinin en hassas böl­gesinde yaşatırlar.

2. Süleyman'ın Sefere Katılışı

Padişahın Edirne'de otağ-ı hümayunu hazırlandığında Ma­caristan cephesindeki durum şu merkezde idi: "Belgrad'ı alan düşman Güney istikametine sarkmış, Niş'e yakın yerle­re geldiği gibi, diğer bir kolu da Yenipazar civarına ani bas­kınlar yaparak kadın ve çocukları esir almışlarsa da, Bosnalı ve Arnavut ahali tarafından mağlup edilmişler ve Belgrad ci­varına püskürtülmüşlerdi.

Avusturya askerinin bir bölümü Vidin üzerine yürümüş Osmanlı muhafızı Bayezid Bey ile Tökeli İmre tarafından mağlubiyete uğratılmışlar, gerek fethü'l İslâm gerekse Hisro-va istirdad olunmuştu. Böyle olunca da Tamışvar'da uzun za­mandan beri direnmekte olan mücahidlere yardım yolu açıl­mış oluyordu.

Kul Sıkışmayınca

Osmanlı devleti bu sulhun akim kalmasından sonra umu­mi seferberlik sayılacak olan nefir-iâm ilân etdi. Bu kuvvetle­ri ahalinin eli silah tutan kısmı teşkil ederdi. Bu fetva ile alı­nan btr karardı ve vasıfları uyup da davete katılmayanın akıbeti mâneviye bakımdan her iki âlemde sıkıntıya duçar olurdu.

Nevruzdan evvel Edirne'de bulunmaları istenen mü'min-lerden gelemeyenlerin şer'i bir mazereti yoksa dinden çık-rnışlıkları ve avratlarının boş düşeceği ayrıca şiddetli cezala­ra muhatap olmalarının muhakkaklığı vardı. Bütün bunlar olurken; Kırım Hân'ı Selim Giray Hân; sadrıazama yazdığı bir mektupda devlet-i âliyenin geçirdiği buhranın farkında oldu­ğunu bundan da mükedder bulunduğunu, düşmanların hep­ten ayakta olduğunu bütün hristiyanlann, taa Karadeniz kıyı­larına kadar hareket hâlinde olduklarını, bu yüzden de Kı­rım'dan ç:kıp Bucak'da kışlamak kararı aldım. Bu kıyama göz yumulursa memleket elden gider. Padişah hazretlerini de bizzat gelip ziyaret etmek isterim, bu hususda Kırım'dan çık­mak ve Edirne'ye gelme müsaadesi istirhamımdır! Diye nâ­me yazmıştır.

2. Süleyman Döneminin Batıyla Savaşları

Sultan 2. Süleymanın padişahlığı dört yıl sürmesine rağ­men çok hareketli gerek iç gerekse dış olaylar yaşanmıştir. Bunların iç olaylar ile alakalı bir bölümünü geçtiğimiz satır­larda nakletmeye çalıştık. Şimdi de 1688'den 1691 senesi bitimine kadar harp durumunu ve bu harp durumu içindeki, çeşitli vak'alann ve bu vak'alara perde arkası gelişmelere te­mas etmemiz yerinde olacaktır.

Devletin maaşlı yaya kuvvetleri ve suvar^kuvvetleri, yeni­çeri ve sipahi adı ile İstanbul'da zorbalık ederlerken Avustur­ya ve Venedikliler topraklarımız üzerinde rahatça ilerlemek­teydiler. Boşnak San Süleyman Paşanın, Mohaç Ovasındaki mağlubiyetinden sonra ordumuzun, evvelâ Petervaradin'e daha sonra da Belgrad'a çekilmiş olması, adetâ bir panikti.

Bir Topluluk Kendi Hakkındaki Hükmü

Mevlâmız yüce kitabında; bir topluluk kendi hakkındaki hükmünü değiştirmeğe gayret göstermezse, Allah (c.c) de, onlar hakkındaki hükmünü değiştirmez mealinde biz kulları­na işarette bulunur. Bir çok târih eserinde "Sancak Vakası" adıyla yer alan vede almasının çok önemli olduğu meşhur vak'ayı, bizde buraya dercederek sahifelerimizi süsleyelim.

Bunlar Belalarını Nasıl Buldular?

Sadrazam Siyavuş Paşanın şahadeti sonrasında, sadaret kaimmakamlığına getirilen Kirli İsmail Paşa, sadarete asale­ten getirilmiş ve fitne erbabının ortadan kaldırılması işi ona havale edilmiştir.

Şeyhülislâm Seyyid Feyzullah Efendi, Anadolu Kazaskeri Abdurrahimzâde Mehmed Efendi, Rumeli Kazaskeri Ebu Sa-idzâde Feyzuliah Efendi, İstanbul Kadısı Antakyah Mustafa Efendiler, bir gün evvel asilerin davetine uyarak. Ağakapısı-na gitmiş olmalarından dolayı derhal azlolundular. Makam-i Meşihate 2. defa Debbağzâde Mehmed Efendi, Anadolu Ka­zaskerliğine Hekimbaşızâde Yahya Efendi, daha önce padi­şah imamı olan Mehmed Efendi Rumeli Kazaskerliğine, İs­tanbul kadılığına da Mirza Mehmed Efendi getirilmişti.

Sadrıazamın konağı önünde, isyancı haydutların yeniçeri-ağasi ilân ettikleri Hacı Ali de ele geçirilmiş bir günlük hapis­ten sonra dünyadan kaydı silinmiştir. Bu arada şeyhülislamın

görevinin ehli olmasının önemi aşağıya alacağımız vak'a da kendini gösterir:

Fitnenin Tatsızlığı

2. Süleyman Hân'ın tahta geçmiş olması, karışıklıkların sonunu getirmedi. Çünkü; memleketin karışıklıklar arasında kalmasının yegâne sebebi padişah değil, mesuliyet genel ya­pıda idi. Yeniçeriler İstanbul'da kazganı kaldırmışlar, hristı-yan ve yahudilere aid haneleri yağma etmişlerdi. Yapılan bu yakışıksız harekâtı birde sadrazam Siyavuş Paşa'nın konağı­na sıçrattılar. Yağma hareketinin yavaş yavaş Siyavuş paşa ve ailesi efradının hayatını tehdid eder hâle geldi. Siyavuş Paşa nefsinizi ve ırzınızı koruyun, ilâhi fermanına riayet ede­rek yeniçerilere direnme yolunu tercih etti. Bu direnme sonu­cunda Siyavuş paşanın şehidler zümresine iltihakı yaşandı. -Allah rahmet eylesin.

Sultan 2. Süleyman'ın Tahta Çıkışı

4. Mehmed'in tahttan indirilmesini müteakip Sultan İbra­him'in ikinci oğlu şehzade Süleyman, Kaanuni Sultan Süley­man münasebetiyle, 2. Süleyman unvanıyla cihan tahtına çı­karıldı. Ancak kapatılmış olduğu Şimşirlikte, ömrünün 47. senesini yaşamakta olan şehzade Süleyman'ın yanına' gelen Kızlarağasi Ali Ağanın, geliş maksadını hayatına kast edile­ceği şeklinde telâkki ederek:

-Baka Ağa, iki rekât namaz kılayım da, kuşça canımı öyle alasınız! Beyanında bulundu. Ağa asla böyle bir şey olmadı­ğını, padişahımız taht'tan indirilmiştir. Yerine siz tahta iclas edileceksiniz dediyse de, şehzade Süleyman'ı iknaa muvaf­fak olamadı. Ancak aynı yere yakın bulunan, şehzade 2. Ah-med, padişah olacak kardeşine itimat etmesini, haberi veren Ağa'nin pek muhterem birisi olduğunu böyle karışık işlere âlet olmayacak kimselerden olduğunu belirtti. Bu kefalete kanaat hasıl eden 2. Süleyman tahtına dolayısıyla devletin bahtına doğru yürüdü, tahtın kurulu olduğu salona dahil olup, Osmanlı devletinin 22. padişahı, 12. halifesi olarak iş­başı yapmış oldu. Bu meyanda da uzun yıllar kaderini pay­laştığı kardeşi şehzade Ahmed'i bulunduğu yerden daha iyi yer olan bölüme naklettirme yardımını gerçekleştirdi.

Sultan 2. Süleyman Han

Babası: Sultan İbrahim Han

Annesi: Sâliha Dilaşub Sultan

Doğum Tarihi: 1642

Vefat Tarihi: 1691

Saltanat Müd.: 1687-1691

Türbesi: İstanbul Süleymaniye Camii Yanı

2. Süleyman Han

Padişahlık Sırası 20

Saltanatı 4 Yıl
İslâm Halifelik Sırası 85
Cülûsu 8 Kasım 1687
Babası Sultan İbrahim Hân
Annesi Sâliha Dilâşüb Sultan
Doğumu 15 Nisan 1642
Vefâtı 22 Haziran 1691
Kabri İstanbul Süleymaniye Camiî Bahçesindedir

Osmanlı sultanlarının yirmincisi, İslâm halîfelerinin seksen beşincisi. Sultan İbrâhim Hanın oğlu olup, 15 Nisan 1624 târihinde İstanbul’da, Sâlihâ Dilâşub Sultandan doğdu. Şehzâdeliğinde mükemmel tahsil ve terbiye gördü. Kardeşi SultanDördüncü Mehmed Han (1648-1687) zamânında sarayda husûsî hocalardan ders aldı. Hattât Tokatlı Ahmed Efendiden, sülüs ve nesîh hattını öğrendi. Sultan Dördüncü Mehmed Handan sonra, 8 Kasım 1687’de Osmanlı sultanı oldu.

Top