Sultan 2. Murad'ın Hanımları ve Çocukları
Sultan 2. Murad'ın Hanımları ve Çocukları
Sultan 2. Murad'ın ilk hanımı Hatice Halime Hatun olup, doğduğu tarih bilinmeyen bu hanım, Candaroğlu 2. İbrahim Bey'in kızıdır ve Kastamonu'dan gelin olduğu Bursa'ya geldiğinde tarihler 1425 senesini gösteriyordu.
2. hanımı ise Karaca Paşanın kızkardeşi olup adı belirtilmemiş ancak, şehzade Alâddin Ali'nin validesidir.
3. hanım ise, Yeni Hâtûn namı ile anılan Mahrnud Şah Bey kızı olup, Amasyalı'dır.
4. hanım ise Hüma Hatun olup, baba adı Abdullah olduğundan mühtedi olduğu sanılıyor. Vefatı 1449 yılında Bur-sa'da vukubulmuştur. Sultan 2. Mehmed Fâtih'in annesidir.
5. hanım ise, Halime Hatun olup, üvey oğlu Sultan Fâtih tarafından 1452 senesinde sadrıazam Sarı İshak Paşa ile evlendirilmiştir.
6. hanım ise Mara Hatun olup bu hanım müslüman olmadı ve babası İse Sırbistan despotu Brankoviç idi. Sultan Fatih bu üvey anneye, Aynaroz yakınlarında tahsis ettiği Yezevo malikânesinde yaşatmıştır. Mara Hatun annesi tarafından Rum olduğu gibi, Bizans imparatorluk ailesine mensuptur. Böylece 2. Murad'ın hanım sayısının altı olduğunu tesbit etmiş oluyoruz.
Sultan 2. Murad Hân'ın; kızlarına gelince 1425 yılında doğan Hadice Sultan ilk kızıdır ve peşinden bir yıl sonra Hafsa Sultan doğmuş ve üçüncü kız olan Fatma Sultan 1430'da dünyaya geldi. Sultan Fâtih'in değerli veziri Zağanos Paşayla izdivaç yapmıştır. Kabri Balıkesir'de Zağanos Paşa Camii yanındadır. Vefat tarihi yukarıdan beri saydığımız üç hanımsul-tanın ki de dahil maalesef bilinmemektedir.
Erhondu Sultan 2. Murad'ın kızı ibaresinden başka Yakup bey adlı bir zatla evlendiğine dâir bir kayıt olup, bir de 1483'den sonra vefatının vukubulduğunu bilebiliyoruz.
Hemen peşinden, Şahzâde Selçuk Sultan, 5. kızı olarak 1430 yılından önce dünya ya gelmiş ve 1480'de Bursa'da vefat etmiş Bursa Muradiye (babasının türbesi) de medyundur. 2 defa izdivaç yapmıştır. İlk izdivacı Karaca Paşa iledir paşa 1444'de vefat etmiştir. İkinci evliliği Yusuf Paşadır ancak izdivaç târihi bilinmemektedir. Sinaneddin Yusuf Paşa hanımının vefatından altı yıl sonra vefat etmiştir. Selçuk Sultan hanım Edirne'de bir cami, medrese, imaret ve çifte hamam yaptırmıştır.
Sultan 2. Murad'ın oğullarına gelince 1425 yılında Edirne'de Damad Karaca Paşanın kızkardeşi Hanım sultandan dünyaya gelen Ülu şehzade Alaadin Alî, 1443 senesinde Amasya sancakbeyi iken babasının yanında Karaman seferine katıldıktan sonra avdet ettiğinde atından düşerek şehid oldu. Bu sırada 18 yaşında olup, veliahd olarak görülmekteydi. Bursa'ya nakledildi ve Muradiye Camii yanındaki türbeye defnolundu.
Bu arada istikbâlin Sultan Fâtihinin önünün açıldığını bu elîm olayın rolü olduğunu unutmayalım. Her şey nâsib meselesidir. Bu üzücü olayın Sultan 2. Murad'ın taht'ı oğlu Meh-med'e bırakıp inzivaya çekilmesine sebeb olduğunada işaret edelim. Şehzade Ahmed, bir yaşında cennet bağçelerine uçdu. Yaşadığı tarih 1419 ve 1420 yılları arası oldu. Şehzade İsfendiyar'ında ana tarafından dedesinin adını taşıdığına işaret edelim fakat bu şehzade de 1425'den sonra doğup, çok yaşamadan vefat etdi.
Şehzade Hüseyn 1439, Şehzade Orhan 1441, Şehzade Hasan 1444de vefat ettiler. Her biri sabi idiler. Şehzade Küçük Ahmed 1450'nin kasım ayında dünya'ya geldi 18/şu-bat/1451'de siyaseten öldürüldü ve Bursa'da babası 2. Mu-rad'ın yanına defnolundu.
Bir de sayın Yılmaz Öztuna'nın "Devletler ve Hanedanlar" adlı kıymetli eserinin, 124. sahifesinden şu alıntıyı yapmayı önemli addettik: "Yusuf Adil Şah: Akkoyunlu sultanı ve iran imparatoru Uzun Hasan Padişahın yarlığına göre; (TM, vı, 285) 'püser-i hüdavendigâr' diye geçen bir Osmanlı şehzadesi, Tebriz'de mülteci idi. Bu şehzade Fâtih taht'a geçince İran'a kaçırılmış, 2. Murad oğlu çocuk veya bebek bir şehzade olduğu düşünülebilir. Yusuf'da Osmanlı şehzadelerine verilen isimlerden biridir. Binaenaleyh Yusuf Adil Şâh'ın Güney Hindistan'da 2. Murad'ın oğlu ve Fâtih'in kardeşi olduğunu, kesin şekilde iddia etmesi ve Adil Şâh (Güney Hindistan Türk) imparatorluğunun bütün hayatı müddetİnce bu şecerenin, devletin resmî şeceresi olarak kabulü vede târihçiierince şüphe edilmemesi, bir gerçeğe dayanmak gerekir. Osmanlı tarihçiliğinde, bu şecerenin fantazi sayılmasına itibar etmemek gerekir. Zira resmî Osmanlı-tarihçiliği, Sultan Mustafa'nın bile, Yıldırım Bayezid'in oğlu olmadığı hususunda di-renmiştirki, Sultan Mustafa'nın Yıldırım'ın oğlu olduğundan en küçük şüphe mevcûd değildir. Bk. Â'dil-Şâhlar (Güney Hindistan bahsinde). Yusuf Adil Şah Türkmen'in, 7. batın torunu İskender Adil Şâh bile resmî yazılarda Osmanoğlu olarak zikredilmiştir Behmenilerin yerine geçen Adil Şahlar, 1490-22/9/1686'da devam edip Timuroğuilannca ilhak edildiler. "Bu değerli eserin alıntısından sonra pek kısa bir yorum ile biz de bir şeyler İfade etmek lüzumunu duyduk. Osmanlı devlet idaresi anlayışında, en önemli husus, kitab-ı mübine uymak başda gelir. Hâl böyle olunca şüpheli her olay, târihi gölgelendireceğinden devrin akıllı insanları tamirle uğraşma yerine yık ve yenisini fakat gıllu - gışsuzım yâni üzerinde spekülasyon olmayanı ikame et anlayışını tatbik etmişlerdir. Hiç şüphe yokki bir makama sahip olmak herşeyden evvel Mevlâmızın nâsib etmesine bağlıdır. Sayın Öztuna'nında gayet iyi bildiğine inandığım bazı kişiler vardır ki bunlardan biri Zülüflü İsmail Paşadır ve doğrudan hanedan'ın oğlu olmasına rağmen, sarayın dışına çıkan validesinin, hamileliğini gec fark etmesi kendinin padişah karısı, oğlunun şehzadeleğini önlemiştir. Abdülmecid Hân; bu Zülüflü İsmail Paşaya alaka göstermiş, ancak hanedandan addetmeme üzüntüsünü yaşamış fakat leke kaldırmaz bir sülâlenin temiz nâmını muhafazaya muvaffak olduğu gibi, merhum Sultan Reşad'da İsmail Paşanın kendinden ekber olduğunu bildiğinden Paşaya pek hürmetkar davranırdı. İsmail Paşa da haddini bilir bu konuyu hiç konuşmaz hâttâ imâ bile etmezdi. Sultan 2. Murad'ın sadnazamlarına bir atfu nazar edersek göreceğimiz şudur.
Sultan Murad Osmanlı tahtına culûs ettiğinde târihler 4/mayıs/1421'i gösteriyordu. Amasyalı Bayezid Paşayı ma-kam-ı sadaretde bulmuştu. Kendisini görevinde ipka etti. Ancak 3 ay, 27 gün sonra Çandarlızâde İbrahim Paşayı makamı sadarete getirirken teftihler 31/ağustos/142î'i gösteriyordu. İbrahim Paşa; bu görevde 7 sene, 11 ay, 25 gün kalırken 25/ağustos/1429 görevden ayrılma târihi olmuştu. Bu sefer göreve başka bir Amasyalı geliyordu.
Koca Nizameddin Mehmed Paşa b. Amasyalı Mevlâna Hızır Danişmend b. Hamza idi bu zat. Bunun dönemide
1440/nisanında sona erdiğinde 10 sene, 8 aylık bir zaman dilimini doldurmuştu. Çandarlızâde İbrahim Paşanın oğlu 12. Osmanlı sadrıazamı olarak 4/nisan/1440'da geldiği vazifede 2. Muradhân'a, vefatı olan 1451/şubat'ınm 3. gününe kadar veziriazamık yaptı. Bu vaziyet karşısında Sultan 2. Murad uzun saltanat dönemini dört sadrıazamla tamamlamış oldu.
2. hanımı ise Karaca Paşanın kızkardeşi olup adı belirtilmemiş ancak, şehzade Alâddin Ali'nin validesidir.
3. hanım ise, Yeni Hâtûn namı ile anılan Mahrnud Şah Bey kızı olup, Amasyalı'dır.
4. hanım ise Hüma Hatun olup, baba adı Abdullah olduğundan mühtedi olduğu sanılıyor. Vefatı 1449 yılında Bur-sa'da vukubulmuştur. Sultan 2. Mehmed Fâtih'in annesidir.
5. hanım ise, Halime Hatun olup, üvey oğlu Sultan Fâtih tarafından 1452 senesinde sadrıazam Sarı İshak Paşa ile evlendirilmiştir.
6. hanım ise Mara Hatun olup bu hanım müslüman olmadı ve babası İse Sırbistan despotu Brankoviç idi. Sultan Fatih bu üvey anneye, Aynaroz yakınlarında tahsis ettiği Yezevo malikânesinde yaşatmıştır. Mara Hatun annesi tarafından Rum olduğu gibi, Bizans imparatorluk ailesine mensuptur. Böylece 2. Murad'ın hanım sayısının altı olduğunu tesbit etmiş oluyoruz.
Sultan 2. Murad Hân'ın; kızlarına gelince 1425 yılında doğan Hadice Sultan ilk kızıdır ve peşinden bir yıl sonra Hafsa Sultan doğmuş ve üçüncü kız olan Fatma Sultan 1430'da dünyaya geldi. Sultan Fâtih'in değerli veziri Zağanos Paşayla izdivaç yapmıştır. Kabri Balıkesir'de Zağanos Paşa Camii yanındadır. Vefat tarihi yukarıdan beri saydığımız üç hanımsul-tanın ki de dahil maalesef bilinmemektedir.
Erhondu Sultan 2. Murad'ın kızı ibaresinden başka Yakup bey adlı bir zatla evlendiğine dâir bir kayıt olup, bir de 1483'den sonra vefatının vukubulduğunu bilebiliyoruz.
Hemen peşinden, Şahzâde Selçuk Sultan, 5. kızı olarak 1430 yılından önce dünya ya gelmiş ve 1480'de Bursa'da vefat etmiş Bursa Muradiye (babasının türbesi) de medyundur. 2 defa izdivaç yapmıştır. İlk izdivacı Karaca Paşa iledir paşa 1444'de vefat etmiştir. İkinci evliliği Yusuf Paşadır ancak izdivaç târihi bilinmemektedir. Sinaneddin Yusuf Paşa hanımının vefatından altı yıl sonra vefat etmiştir. Selçuk Sultan hanım Edirne'de bir cami, medrese, imaret ve çifte hamam yaptırmıştır.
Sultan 2. Murad'ın oğullarına gelince 1425 yılında Edirne'de Damad Karaca Paşanın kızkardeşi Hanım sultandan dünyaya gelen Ülu şehzade Alaadin Alî, 1443 senesinde Amasya sancakbeyi iken babasının yanında Karaman seferine katıldıktan sonra avdet ettiğinde atından düşerek şehid oldu. Bu sırada 18 yaşında olup, veliahd olarak görülmekteydi. Bursa'ya nakledildi ve Muradiye Camii yanındaki türbeye defnolundu.
Bu arada istikbâlin Sultan Fâtihinin önünün açıldığını bu elîm olayın rolü olduğunu unutmayalım. Her şey nâsib meselesidir. Bu üzücü olayın Sultan 2. Murad'ın taht'ı oğlu Meh-med'e bırakıp inzivaya çekilmesine sebeb olduğunada işaret edelim. Şehzade Ahmed, bir yaşında cennet bağçelerine uçdu. Yaşadığı tarih 1419 ve 1420 yılları arası oldu. Şehzade İsfendiyar'ında ana tarafından dedesinin adını taşıdığına işaret edelim fakat bu şehzade de 1425'den sonra doğup, çok yaşamadan vefat etdi.
Şehzade Hüseyn 1439, Şehzade Orhan 1441, Şehzade Hasan 1444de vefat ettiler. Her biri sabi idiler. Şehzade Küçük Ahmed 1450'nin kasım ayında dünya'ya geldi 18/şu-bat/1451'de siyaseten öldürüldü ve Bursa'da babası 2. Mu-rad'ın yanına defnolundu.
Bir de sayın Yılmaz Öztuna'nın "Devletler ve Hanedanlar" adlı kıymetli eserinin, 124. sahifesinden şu alıntıyı yapmayı önemli addettik: "Yusuf Adil Şah: Akkoyunlu sultanı ve iran imparatoru Uzun Hasan Padişahın yarlığına göre; (TM, vı, 285) 'püser-i hüdavendigâr' diye geçen bir Osmanlı şehzadesi, Tebriz'de mülteci idi. Bu şehzade Fâtih taht'a geçince İran'a kaçırılmış, 2. Murad oğlu çocuk veya bebek bir şehzade olduğu düşünülebilir. Yusuf'da Osmanlı şehzadelerine verilen isimlerden biridir. Binaenaleyh Yusuf Adil Şâh'ın Güney Hindistan'da 2. Murad'ın oğlu ve Fâtih'in kardeşi olduğunu, kesin şekilde iddia etmesi ve Adil Şâh (Güney Hindistan Türk) imparatorluğunun bütün hayatı müddetİnce bu şecerenin, devletin resmî şeceresi olarak kabulü vede târihçiierince şüphe edilmemesi, bir gerçeğe dayanmak gerekir. Osmanlı tarihçiliğinde, bu şecerenin fantazi sayılmasına itibar etmemek gerekir. Zira resmî Osmanlı-tarihçiliği, Sultan Mustafa'nın bile, Yıldırım Bayezid'in oğlu olmadığı hususunda di-renmiştirki, Sultan Mustafa'nın Yıldırım'ın oğlu olduğundan en küçük şüphe mevcûd değildir. Bk. Â'dil-Şâhlar (Güney Hindistan bahsinde). Yusuf Adil Şah Türkmen'in, 7. batın torunu İskender Adil Şâh bile resmî yazılarda Osmanoğlu olarak zikredilmiştir Behmenilerin yerine geçen Adil Şahlar, 1490-22/9/1686'da devam edip Timuroğuilannca ilhak edildiler. "Bu değerli eserin alıntısından sonra pek kısa bir yorum ile biz de bir şeyler İfade etmek lüzumunu duyduk. Osmanlı devlet idaresi anlayışında, en önemli husus, kitab-ı mübine uymak başda gelir. Hâl böyle olunca şüpheli her olay, târihi gölgelendireceğinden devrin akıllı insanları tamirle uğraşma yerine yık ve yenisini fakat gıllu - gışsuzım yâni üzerinde spekülasyon olmayanı ikame et anlayışını tatbik etmişlerdir. Hiç şüphe yokki bir makama sahip olmak herşeyden evvel Mevlâmızın nâsib etmesine bağlıdır. Sayın Öztuna'nında gayet iyi bildiğine inandığım bazı kişiler vardır ki bunlardan biri Zülüflü İsmail Paşadır ve doğrudan hanedan'ın oğlu olmasına rağmen, sarayın dışına çıkan validesinin, hamileliğini gec fark etmesi kendinin padişah karısı, oğlunun şehzadeleğini önlemiştir. Abdülmecid Hân; bu Zülüflü İsmail Paşaya alaka göstermiş, ancak hanedandan addetmeme üzüntüsünü yaşamış fakat leke kaldırmaz bir sülâlenin temiz nâmını muhafazaya muvaffak olduğu gibi, merhum Sultan Reşad'da İsmail Paşanın kendinden ekber olduğunu bildiğinden Paşaya pek hürmetkar davranırdı. İsmail Paşa da haddini bilir bu konuyu hiç konuşmaz hâttâ imâ bile etmezdi. Sultan 2. Murad'ın sadnazamlarına bir atfu nazar edersek göreceğimiz şudur.
Sultan Murad Osmanlı tahtına culûs ettiğinde târihler 4/mayıs/1421'i gösteriyordu. Amasyalı Bayezid Paşayı ma-kam-ı sadaretde bulmuştu. Kendisini görevinde ipka etti. Ancak 3 ay, 27 gün sonra Çandarlızâde İbrahim Paşayı makamı sadarete getirirken teftihler 31/ağustos/142î'i gösteriyordu. İbrahim Paşa; bu görevde 7 sene, 11 ay, 25 gün kalırken 25/ağustos/1429 görevden ayrılma târihi olmuştu. Bu sefer göreve başka bir Amasyalı geliyordu.
Koca Nizameddin Mehmed Paşa b. Amasyalı Mevlâna Hızır Danişmend b. Hamza idi bu zat. Bunun dönemide
1440/nisanında sona erdiğinde 10 sene, 8 aylık bir zaman dilimini doldurmuştu. Çandarlızâde İbrahim Paşanın oğlu 12. Osmanlı sadrıazamı olarak 4/nisan/1440'da geldiği vazifede 2. Muradhân'a, vefatı olan 1451/şubat'ınm 3. gününe kadar veziriazamık yaptı. Bu vaziyet karşısında Sultan 2. Murad uzun saltanat dönemini dört sadrıazamla tamamlamış oldu.
Sultan 2. Murad Han
- Germehisar'ın Yıkılışı ve İşin Ehline Verilmesi
- İkinci Kosova Meydan Muharebesi
- İstanbul'un Müharasa Edilmesi
- Küçük Şehzade Mustafa Sultan İsyanı
- Padişahın Tahtı Bırakması ve Sebepleri
- Rumeli'de Durum
- Savaşsız Savaş
- Sultan 2. Murad'ın Hanımları ve Çocukları
- Sultan II. Murad Han
- Sultan Mehmed Han'ın Tahta İlk Geçişi
- Sultan Murad-ı Sâni'nin Vefatı
- Sultan Murad'ın Yeniden Tahta Geçişi
- Varna Meydan Muharebesi