Büyük Osmanlı Tarihi: Lamartin'in Önsözünden
Büyük Osmanlı Tarihi: Lamartin'in Önsözünden
Lamartin'in Önsözünden
Şâir ve diplomat, Fransız hariciye eski nâzın ve Tanzimatın padişahı Abdülmecid'le mülakat yapmış ve bir müddet Fransa'yı Dersaadetde büyükelçi olarak temsil etmiş bulunan Do Lamartin
ünlü önsözüne şöyle başlıyor: "Hiç bir milletin târihi, Türklerinki aibi bu kadar önemli şartlar altında kaleme alınmamıştır Bir milletin başına felâket ve adaletsizlik geldiği zaman, ona karşı adaletli olmak ve teessür duymak lâzımdır. Gelecek nesiller, aynen adalet gibi, zayıflan korumayı ve ezilenlerin intikamını atmayı arzu ederler. Milletler târihte bazen cezalandırdıklarını bazen de intikamlarının alındığını, haklı çıkarıldıklarını ue zaferlerini bulurlar." Diyen yazar; Osmanlı devletinin yıllarca avrupayı moskof saldırısından koruduğunu anlatan şu satırları koymak âlicenaplığını göstermiş: ".tiavarindek'i haksız ve zâlim yangın, Rusya için sevinç ateşi oldu. Bu ateş Sinop'u müjdeliyordu." ifadesini yazan Lamartin'İn bakın Sultan 2. Mahmud'a nasıl sözler söyleterek anlatıyor: "..O zamanlar imparatorluğu yöneten ve devletinin kalkınmasını iıoş görü ve avrupa medeniyeti ile sağlamaya çalışan Sultan Mahmud, büyük güçlerin, intiharını ve mantıksızlığını öğrenince, göz yaşlarını tutamamış ve ülkesinin bu soğukkanlı cinayete katılmasını, mazur göstermek isteyen bir yabancı diplomata, şu sözleri söylemiştir: Tek başıma moskof istilasına karşı koruduğum auru-pa'nın beni yok etmek için moskoflarla birleşmesini görün! Benden sonra aorupa istila ve yok edilmekmi istiyor? Sorusuna karşı diplomatın cevabı: "Haklısınız; fakat avrupa için endişe etmeyiniz. Bir gün gelecek, sizin gayretinizi anlayacak ve sizin denizlerinizde, Nauarin'de gemilerinizi yakan Rus gemilerini yakacaktır." olur. Bu diplomatın; Alfred dö Lamartin olduğunu tahmin zor değildir.
Lamartin'İn; Fransa ile Osmanlı münasebetleri arasında geleneksel siyasetin analizine girişmeden, Osmanlı için şunu yazıyor: Osmanlı İmparatorluğu için bir tek şey söyleyeceğiz: Osmanlı imparatorluğu aurupa ve asyada, coğrafi, askerî, siyasi bakımdan, ikimityon kilometre kare kadar bir yer tutmaktadır vebu yer, eğer Osmanlı imparatorluğu kaybolursa, sadece Rusya tarafından doldurulur. Eğer avrupa, neticede bir halkın imhasını Çar'a bırakırsa ki, o aurupa bu dünyanın en mükemmel iklimlerinin, en verimli topraklarının en zengin limanlarının toplandığı kıyıların ticarete en elverişli adalar topluluğunun, anahtarını elinde tutmadığı en aşılmaz boğazların denizciliğe en uygun denizlerin ve eskiden olduğu gibi, bütün dünyanın merkezi olacak bir kentin (İstanbul) içinde bulunduğu ikimilyon kilometrekarelik alanı boş bırakmak niyetinde değildir , olduğu gibi Rusya'ya geçecektir." Diyen yazar; bu ifadeleri 19. asrın ortalarında kaleme almış bir hayli isabetli mütalaalar yürütmüştür. Hakikaten Osmanlıyı çöküşünde, gerek İngilizlerin, gerekse Fransızların ayakta tutma çabaları, meşrutiyetten sonra geçerli sonuçlar vermeyincede yıkılışı çabuklaştırmak için avrupanın ve bu ikilinin İtalya'yıda yanına alarak, sıcak darbeyi, 1. cihan harbinde, soğuk darbeyi ise, konferans salonlarında nasıl vurduğunu görmüş olsaydı umarım avrupalılara sitemler gönderirdi.
Yabancı târih yazarlarının arasında nadiren çıkan böyle kimselerin eserlerinin kapsamından istifade etmeyi ihmal etmedik bu çalışmada.
Şâir ve diplomat, Fransız hariciye eski nâzın ve Tanzimatın padişahı Abdülmecid'le mülakat yapmış ve bir müddet Fransa'yı Dersaadetde büyükelçi olarak temsil etmiş bulunan Do Lamartin
ünlü önsözüne şöyle başlıyor: "Hiç bir milletin târihi, Türklerinki aibi bu kadar önemli şartlar altında kaleme alınmamıştır Bir milletin başına felâket ve adaletsizlik geldiği zaman, ona karşı adaletli olmak ve teessür duymak lâzımdır. Gelecek nesiller, aynen adalet gibi, zayıflan korumayı ve ezilenlerin intikamını atmayı arzu ederler. Milletler târihte bazen cezalandırdıklarını bazen de intikamlarının alındığını, haklı çıkarıldıklarını ue zaferlerini bulurlar." Diyen yazar; Osmanlı devletinin yıllarca avrupayı moskof saldırısından koruduğunu anlatan şu satırları koymak âlicenaplığını göstermiş: ".tiavarindek'i haksız ve zâlim yangın, Rusya için sevinç ateşi oldu. Bu ateş Sinop'u müjdeliyordu." ifadesini yazan Lamartin'İn bakın Sultan 2. Mahmud'a nasıl sözler söyleterek anlatıyor: "..O zamanlar imparatorluğu yöneten ve devletinin kalkınmasını iıoş görü ve avrupa medeniyeti ile sağlamaya çalışan Sultan Mahmud, büyük güçlerin, intiharını ve mantıksızlığını öğrenince, göz yaşlarını tutamamış ve ülkesinin bu soğukkanlı cinayete katılmasını, mazur göstermek isteyen bir yabancı diplomata, şu sözleri söylemiştir: Tek başıma moskof istilasına karşı koruduğum auru-pa'nın beni yok etmek için moskoflarla birleşmesini görün! Benden sonra aorupa istila ve yok edilmekmi istiyor? Sorusuna karşı diplomatın cevabı: "Haklısınız; fakat avrupa için endişe etmeyiniz. Bir gün gelecek, sizin gayretinizi anlayacak ve sizin denizlerinizde, Nauarin'de gemilerinizi yakan Rus gemilerini yakacaktır." olur. Bu diplomatın; Alfred dö Lamartin olduğunu tahmin zor değildir.
Lamartin'İn; Fransa ile Osmanlı münasebetleri arasında geleneksel siyasetin analizine girişmeden, Osmanlı için şunu yazıyor: Osmanlı İmparatorluğu için bir tek şey söyleyeceğiz: Osmanlı imparatorluğu aurupa ve asyada, coğrafi, askerî, siyasi bakımdan, ikimityon kilometre kare kadar bir yer tutmaktadır vebu yer, eğer Osmanlı imparatorluğu kaybolursa, sadece Rusya tarafından doldurulur. Eğer avrupa, neticede bir halkın imhasını Çar'a bırakırsa ki, o aurupa bu dünyanın en mükemmel iklimlerinin, en verimli topraklarının en zengin limanlarının toplandığı kıyıların ticarete en elverişli adalar topluluğunun, anahtarını elinde tutmadığı en aşılmaz boğazların denizciliğe en uygun denizlerin ve eskiden olduğu gibi, bütün dünyanın merkezi olacak bir kentin (İstanbul) içinde bulunduğu ikimilyon kilometrekarelik alanı boş bırakmak niyetinde değildir , olduğu gibi Rusya'ya geçecektir." Diyen yazar; bu ifadeleri 19. asrın ortalarında kaleme almış bir hayli isabetli mütalaalar yürütmüştür. Hakikaten Osmanlıyı çöküşünde, gerek İngilizlerin, gerekse Fransızların ayakta tutma çabaları, meşrutiyetten sonra geçerli sonuçlar vermeyincede yıkılışı çabuklaştırmak için avrupanın ve bu ikilinin İtalya'yıda yanına alarak, sıcak darbeyi, 1. cihan harbinde, soğuk darbeyi ise, konferans salonlarında nasıl vurduğunu görmüş olsaydı umarım avrupalılara sitemler gönderirdi.
Yabancı târih yazarlarının arasında nadiren çıkan böyle kimselerin eserlerinin kapsamından istifade etmeyi ihmal etmedik bu çalışmada.