Çirkin İftira
Çirkin İftira
Mösyö Şulomberje; çalınmasının 60. sahifesinde; "1453 senesi ocak ayındaki ilk haftalarda Rumların başkentinde, çeşitli vasıtalar, ihtimal bilhassa, Zağnos (Mehmed) Paşa hakkında beslediği kin ve garaz saikasıyla padişahına ihanet eden ve hristiyanlara müsaid davranan Sadrıazam Çandarlı Halil Paşa vasıtası sayesinde, Edirne'de denilen büyük ve müthiş bir topun döküldüğü öğrenildi.
O zamana kadar görülmemiş büyüklükte olan ve akla sığması zor bu topa sahip olan, Türklere ait bahse konu harp âleti için Bizanslı tarihçi; Dukas'ın sözleri şöyle: "1452'nin sonbaharında, Hz. Padişahın huzuruna Osmanlı'ya iltica eden asker kıyafetinde bir firari çıkarıldı. Bu firârî, padi-şah'a İstanbul'un mukavemetine dâir sağlamlığı hakkında hayli değerli bilgiler verdi. Bu adamın adı Urban veya CIrbanî idi. Macar veya Ulahlardandı. Dökümcülükde henüz emsali görülmemiş ustaların arasında gelmekteydi. Daha Önce İstanbul savunmasında, görev almak için Kostantin Draga-zes'e kendini takdim etmişti. Hükümdarın kendisine koyduğu şartlardan memnun kalmadığı gibi aldığı ücretin çok büyük bir kısmını, aracılar ve nüfuzlu kimseler alıyor ve cep doldurucular, bundan hayli istifade ederlerken, maaş sahibi kıt kanaat geçiniyordu. Urban bu tarzın çirkinliğine daha fazla dayanamadı ve gizlice Sultan 2. Mehmed'in hizmetine girmek için, Bizans'tan firar edip, Osmanlıya iltica etdi. Padişah; bu ilticacıya iyi davranarak, kendisini dikkatle dinleme yolunu seçti. Daha sonra nice hediyeler verdikten başka rütbeler İhsan etti ve bu rütbeleri taşıyan elbisede hediye etdi.
Hele hele bağladığı yüksek maaşın doğrudan eline geçişi CJrban'ı pek sevindiriyordu. Dukas'a göre; Urban bu maaşın kafasından yaptığı hesaba göre dörtte birine razı idi." (Biz burada hemen sormadan edemiyoruz, maaş miktarındaki düşüncesini Dukas'ın, Urban'dan nasıl öğrendiğidir?) ancak Şulomberje devamile diyorki; "Dukas; Sultan Mehmed büyük tasavvur sahibi zevatdan olduğundan, Urban'in sanatıyla meydana gelen böyle kıymetli yardıma sahip olmaktan dolayı saadet havuzu içinde yüzüyordu adetâ ve Urban'a, bu güne kadar hiç teşebbüs edilmemiş büyüklükte bir topun dökümünü yapıp, yapamayacağını sordu: Ürban'sa değil İstanbul surlarını, Bâbil surları kadar metîn inşa olunmuş olsa dahi tuz-buz edecek büyüklükteki taş gülleler atmaya muvaffak olacak toplar dökeceğine güvendiğini ifâde etdi. Ancak (günümüzde balistik hesaplan diye bilinen) endaht (patlama) ve menzil meseleleri hakkında fazla bilgisi olmadığını da itiraf etmekten çekinmedi. Sultan Mehmed; bunları kendisinin halldeceğini ifâde etdi. Yeterki; Urban, Sultan Mehmed'in bitmez bir iştiyakla arzuladığı harp âletini hazır etsin." Mösyö Şulomberje, bizim arabaşlık yaptığımız "hâin mühendis" ifadesiyle Topçu CIrban'ı kastetmekteydi. Çünkü; yazar bu eseri yazarken taraftır. Aslında insanlar taraftır fakat bu taraftarlık hiçbir zaman iftira etmek, hakikatleri ketmet-mek, delilleri yorumlama esnasında adaletden ayrılmamak esas kabul edilmelidir.
Yoksa İnsanların çeşitli sâiklerle, farklı olaylarda farklılık göstermeleri fıtratının icâbıdır. Şulomberje; hâin mühendis (urban), Sultan Mehmed, Mimar Muslihiddin ve Mühendis Sarıca Paşa ile diğer teknik adamlar büyük bir toplantıda işleri tartıştılar. Padişah'ın Rumelihisar inşaatını ziyaret ertesinde yapılmıştı bu ileri dönük meselelerin tartışıldığı bir toplantıydı. Bu toplantıda konuşulanlar resmî tarihçilerin ifadeleri Sultan'ın, fetih'den başka bir gayesinin olmadığını önemle belirtmeleriydi. Bu toplantılardan geleceğe aktarılan bir hu-susda Sultan'ın kendi elleriyle çizdiği, o muazzam şehrin haritası üzerinde başarıyla neticelenecek olan hücuma en uygun yeri seçmek, sûr'larda gedik açmak, lağım koyabilmek için ideal noktaları tetkik etdikten sonra tesbitini yapıyordu. Bu toplantılarda, ifadeleri, bıkmazhğı ve dikkatinin herkesi kendine hayran kıldığı, bir çok vakanüvisin kaydettiği ortak noktaydı.
Bu toplantıların mühim bir muhalifi vardıki bu hristiyanlar-la savaşa girilmeye karşı çıkan sadrıazam Çandarlı Halil Paşa idi. Fakat bunun karşısında da Damad Zağnos Paşaki bu adam Arnavut ve hristiyandı, diğeri ise ihtiyar akıncı beyi Turhan Beydi ve bunlar padişahı bütün varlıklarıyla destekledikleri gibi teşvikleride hayli müeesir idi. (îstidrat: Mösyö Şu-lomberje'nin; Zağnos Paşa hakkındaki hristiyanlık iddiası yakıştırma olmaktan başka bir şey değildir. Zağnos Paşa; Balıkesir'imizin pek tanınmış ailelerinden birinin ecdadı olduğundan, bu ailenin bu hususda yayımladıkları bir kitab ile bu iddianın nasıl bir iftira ve aslı esası olmayan isnat olduğunu ispatlamışlardır) Biz; Mösyö Şulomberje'nin ifadelerine temasa devam edelim:
Padişah çok dikkatli ve tedbirli olduğundan gözünden bir şey nihan (saklı) kalmıyordu. Hristiyan ülkelerin, bilhassa İtalya vede Macaristan'ın Osmanlıya karşı vaziyet alıp almayacaklarını da oralara gönderdiği casuslarıyla kontrol etmekten geri durmamaya pek gayret sarfediyordu. Öte yandan da, dökümleri yapılmış gülleleri hazırlanmış ve atış denemelerine amade silahlarının denemelerine başlamıştı.
O zamana kadar görülmemiş büyüklükte olan ve akla sığması zor bu topa sahip olan, Türklere ait bahse konu harp âleti için Bizanslı tarihçi; Dukas'ın sözleri şöyle: "1452'nin sonbaharında, Hz. Padişahın huzuruna Osmanlı'ya iltica eden asker kıyafetinde bir firari çıkarıldı. Bu firârî, padi-şah'a İstanbul'un mukavemetine dâir sağlamlığı hakkında hayli değerli bilgiler verdi. Bu adamın adı Urban veya CIrbanî idi. Macar veya Ulahlardandı. Dökümcülükde henüz emsali görülmemiş ustaların arasında gelmekteydi. Daha Önce İstanbul savunmasında, görev almak için Kostantin Draga-zes'e kendini takdim etmişti. Hükümdarın kendisine koyduğu şartlardan memnun kalmadığı gibi aldığı ücretin çok büyük bir kısmını, aracılar ve nüfuzlu kimseler alıyor ve cep doldurucular, bundan hayli istifade ederlerken, maaş sahibi kıt kanaat geçiniyordu. Urban bu tarzın çirkinliğine daha fazla dayanamadı ve gizlice Sultan 2. Mehmed'in hizmetine girmek için, Bizans'tan firar edip, Osmanlıya iltica etdi. Padişah; bu ilticacıya iyi davranarak, kendisini dikkatle dinleme yolunu seçti. Daha sonra nice hediyeler verdikten başka rütbeler İhsan etti ve bu rütbeleri taşıyan elbisede hediye etdi.
Hele hele bağladığı yüksek maaşın doğrudan eline geçişi CJrban'ı pek sevindiriyordu. Dukas'a göre; Urban bu maaşın kafasından yaptığı hesaba göre dörtte birine razı idi." (Biz burada hemen sormadan edemiyoruz, maaş miktarındaki düşüncesini Dukas'ın, Urban'dan nasıl öğrendiğidir?) ancak Şulomberje devamile diyorki; "Dukas; Sultan Mehmed büyük tasavvur sahibi zevatdan olduğundan, Urban'in sanatıyla meydana gelen böyle kıymetli yardıma sahip olmaktan dolayı saadet havuzu içinde yüzüyordu adetâ ve Urban'a, bu güne kadar hiç teşebbüs edilmemiş büyüklükte bir topun dökümünü yapıp, yapamayacağını sordu: Ürban'sa değil İstanbul surlarını, Bâbil surları kadar metîn inşa olunmuş olsa dahi tuz-buz edecek büyüklükteki taş gülleler atmaya muvaffak olacak toplar dökeceğine güvendiğini ifâde etdi. Ancak (günümüzde balistik hesaplan diye bilinen) endaht (patlama) ve menzil meseleleri hakkında fazla bilgisi olmadığını da itiraf etmekten çekinmedi. Sultan Mehmed; bunları kendisinin halldeceğini ifâde etdi. Yeterki; Urban, Sultan Mehmed'in bitmez bir iştiyakla arzuladığı harp âletini hazır etsin." Mösyö Şulomberje, bizim arabaşlık yaptığımız "hâin mühendis" ifadesiyle Topçu CIrban'ı kastetmekteydi. Çünkü; yazar bu eseri yazarken taraftır. Aslında insanlar taraftır fakat bu taraftarlık hiçbir zaman iftira etmek, hakikatleri ketmet-mek, delilleri yorumlama esnasında adaletden ayrılmamak esas kabul edilmelidir.
Yoksa İnsanların çeşitli sâiklerle, farklı olaylarda farklılık göstermeleri fıtratının icâbıdır. Şulomberje; hâin mühendis (urban), Sultan Mehmed, Mimar Muslihiddin ve Mühendis Sarıca Paşa ile diğer teknik adamlar büyük bir toplantıda işleri tartıştılar. Padişah'ın Rumelihisar inşaatını ziyaret ertesinde yapılmıştı bu ileri dönük meselelerin tartışıldığı bir toplantıydı. Bu toplantıda konuşulanlar resmî tarihçilerin ifadeleri Sultan'ın, fetih'den başka bir gayesinin olmadığını önemle belirtmeleriydi. Bu toplantılardan geleceğe aktarılan bir hu-susda Sultan'ın kendi elleriyle çizdiği, o muazzam şehrin haritası üzerinde başarıyla neticelenecek olan hücuma en uygun yeri seçmek, sûr'larda gedik açmak, lağım koyabilmek için ideal noktaları tetkik etdikten sonra tesbitini yapıyordu. Bu toplantılarda, ifadeleri, bıkmazhğı ve dikkatinin herkesi kendine hayran kıldığı, bir çok vakanüvisin kaydettiği ortak noktaydı.
Bu toplantıların mühim bir muhalifi vardıki bu hristiyanlar-la savaşa girilmeye karşı çıkan sadrıazam Çandarlı Halil Paşa idi. Fakat bunun karşısında da Damad Zağnos Paşaki bu adam Arnavut ve hristiyandı, diğeri ise ihtiyar akıncı beyi Turhan Beydi ve bunlar padişahı bütün varlıklarıyla destekledikleri gibi teşvikleride hayli müeesir idi. (îstidrat: Mösyö Şu-lomberje'nin; Zağnos Paşa hakkındaki hristiyanlık iddiası yakıştırma olmaktan başka bir şey değildir. Zağnos Paşa; Balıkesir'imizin pek tanınmış ailelerinden birinin ecdadı olduğundan, bu ailenin bu hususda yayımladıkları bir kitab ile bu iddianın nasıl bir iftira ve aslı esası olmayan isnat olduğunu ispatlamışlardır) Biz; Mösyö Şulomberje'nin ifadelerine temasa devam edelim:
Padişah çok dikkatli ve tedbirli olduğundan gözünden bir şey nihan (saklı) kalmıyordu. Hristiyan ülkelerin, bilhassa İtalya vede Macaristan'ın Osmanlıya karşı vaziyet alıp almayacaklarını da oralara gönderdiği casuslarıyla kontrol etmekten geri durmamaya pek gayret sarfediyordu. Öte yandan da, dökümleri yapılmış gülleleri hazırlanmış ve atış denemelerine amade silahlarının denemelerine başlamıştı.
Fatih Sultan Mehmed Han
- Fatih Sultan Mehmed Han'ın Tahta Geçişi
- 12 Nisan Bombardımanı
- Adaların Fethi
- Ak Şeyhin Kerameti
- Avrupa'da Rönesans ve Reform
- Avrupayla Büyük Savaş Silsilesi
- Batı ve Güney Avrupa Devletleri Ahvâli
- Beklenmeyen Elçi
- Belgrad Muhasarası
- Bizans'a Yardım
- Boğaz Kesen Hisarı'nın İnşaası
- Boğdan İsyanının Bastırılışı
- Çandarlı Halil Paşa
- Çirkin İftira
- Donanmaya Engel Zincir
- Edirne'de Olanlar
- Edirne'den Çıkış
- Fatih Sultan Mehmed'in Hanımları ve Çocukları
- Fetih'de Osmanlı Donanması
- Gemilerin Karadan Yürütülmesi
- Haliç Ağzındaki Tedbir!
- Hristiyanların Reformu
- İstanbul'un Fethi Üzerine Ecnebi Hezeyanlar!
- Jan Jüstinyâni
- Karaman İlhakı
- Kati ve Son Hücum
- Merkad-i Fatihi Ziyaret'in Şerhi
- Merkad-i Fatih'i Ziyaret
- Mora'nın Fethi
- Osmanlı - Venedik Deniz Savaşı