Merkad-i Fatih'i Ziyaret

Merkad-i Fatih'i Ziyaret

Her kuşesinde dehrin, nâm-ı bekâ-nisârın; Şayestedİr denilse âlem seni mezarın.

Kaldın cihanda biân, her ânın oldu bir devr; Mülki ezeldi güya tahtında hem civarın.

Sensin o padişah ki bu ümmet-i necibe; Emsâr bahşişindir, ebhar yadigârın.

Meydân-ı harbi kıldın san*tahtgâh-s şevket; Leşkerdi hep müsellâh etbâ-i bi- şümârın.

Sen cism idin fenâ-Yâb, ol ruhi câvidâni; Düştün cüda sen amma. bakîdir iştiharın.

Ettin muvahhidine mülk-i cihâdı meftûh, Sulh oldu anda câri fermân-ı feyz-bârın.

Mazi o perdei gayb ükşade-i huzurun, Âti, o râh-ı muzlim âmâde-i güzârın.

Tevhid idi meramın islâm ile enamı, Birleşti ol uğurda ilminle iktidarın.

Beyt-i Hudâya konmuş câhın metâf-ı eslâf; Durmuş başında bekler, bir kavm türbedârın.

Takında müncelidir hep beyyinât-ı mânâ, Esrâr-ı !em yezelden masnû'olan bu darın.

Bir maksada ederdi seyf ü kalem teveccüh, Ahkâmına uyardı kânunu rüzgârın.

Şemşir kuvvetinde hâmendi lerze-bahşâ Mu'cizdi misl-i hâme şemşir-i hud'a-kârın

Okşardi zülf-i yârı tedbir-i âdilânen, Çarpandı fikr~i hasma takrir-i dil-şikârın.

Her şaha böyle tâli' yar olmaz ey şehenşeh, Nâdir geyir nazîri bir böyle şehriyârın.

Bir dem ü yüzün gülünce âlem bahar olurdu; Misl-i küsûf her-câ zahirdi İğbirarın.

Yoktur senin gurubun, ey neyyir-i maâli, Var şu'le-i dehadan bin necm-i tâbdârın.

Bir mecma'-i siyaset buldun ukûle çesbân, Tâbân ufuklarından eczâ-i târmârın.

Ervâh-ı mü'minindir, encüm kadar meşail, Bâlâ-yİ türbetinden tenvir eden kenarın.

Sen muhrik-i fitendin, ey âteş-i celâdet; Söndün nihayet amma berk oldu her şirânn.

Mehd-i vücudu oldun bir çok nevâdirin sen, Hâkinden oldu nâbit esbabı kârzârın.

Bir yıldırımdı nîzen, peyveste ka'r-ı hâke;
bir burc-i Hak-nümândır, ermiş göğe menârın.

Bab-ı necatı sensin, ey Fatih, eyleyen feth, Miftâh yaptı ancak cedd-i büzürgvânn.

Her dem sana açıktır ebvâb-ı Arş-ı rahmet, Türbendir en azîmi feth ettiğin diyarın.

Gösterdiğin maâli ehramdır müselsel, Kühsârlar umumen bâlin-i ihtizârın.

Perverdigâra nazır bünyad-ı ser-bülendi, Sâfillerin elinde tâbût-i pür-vekârın.

İster idin ki olsun düşmenle yâr yek-dil: Devrân idi rakibin, Allah idi nigârın.

Tahtın getirdi bir dem umkıyyeti kıyhama, Eyler rükûa da'vet ulviyyeti mezarın.

Her gün ederdin ihya bir başka cilve-i akl, Bi-hûş-i haletindi erkân-ı hûşyârın.

Hâlâ dahi ukûlun ser-haddidir geçilmez, Seyl-i dumû' birle mahsur olan cidarın. .

Ağuş-i mâdenden hâk-i vatan eazdir; Andan daha muazzez bir nurdur gubârın.

Sen pençe-i kazadan bi-fark idi deminde, Zeyl-i rızâyı sarmış bâzû-yi zi medarın.

Titrerdi secdegâhın oldukça sen cebîn-sây, Hâlâ gelir zeminden tekbir-i zâr-zânn.

Her azmin eylemişti tefsir-i âyet-i Hak, Zahirdi nâsiyende âsârı çâr-yârın.

Seyyâre-i vatadır, ardınca peyk-i harın, Eyler tavaf her-sû rûh-i fütûkârın.

Sen yattığın düşekte bisterdi güle-i top Tûfân-ı hûn u âteş gülzâr-ı nev-bâhânn.

Eyler bu dem başında leyi ü nehâr-mânend Teşkil-i nûr-i u zulmet sayen ile çenârın.

Kılmsş tulu' yerden, gözler bu inkılâbı: Bir devrdir mücessem destâr-hun-disarın.

Kahhâr-ı müntakimden hiç kalmadı mahâfet; Senden biz eyleriz havf, ahz et gelip de sârin.

Açdı cana cenahın cânân-ı sermediyyet, Etti anı der-âğûş cân-ı cihan-sipânn.

Ecr-i azim-i vasfın kaydında Hâmid ey şah Kıl bu sevabını sen afv ol günahkârın.

Mehdinde şâirâna ilhamlar gerektir: Ta'rifi yerde bitmez Arşa çıkan kibarın.
Top