Hızkıl Aleyhisselâm
Hızkıl Aleyhisselâm
Hızkıl Aleyhisselâmın Soyu Ve Künyesi:
Hızkıl[1] b. Bûzi[2], Bûri[3] veya Nûridir[4]
Hızkıl Aleyhisselâmın annesi yaşlanıp çocuk doğurmaz hale geldikten sonra, Yüce Allâh´dan bir oğul dilemiş ve Hızkıl Aleyhisselâm, ihsan olunmuştur.
Bunun için, Hızkıl Aleyhisselâm (İbnül´acûz = Koca Karının Oğlu) diye anılmıştır. [5]
Hızkıl Aleyhisselâmın Peygamber Ve Binlerce Ölünün Dirilişine Vâsıta Ve Şâhid Oluşu:
Hızkıl Aleyhisselâm; İsrail oğulları Peygamberlerinden olup[6] Kâlib b.Yufenna ve oğlunun vefatından sonra, Yüce Allah, onu, İsrail oğullarına Peygamber olarak göndermişti. [7]
Bakare sûresinin:
"(Sayıları) binlerce olduğu halde, ölüm korkusuyla, yurdlarından çıkanları, görmedin mi?
Allah, onlara:
"Ölünüz!" buyurdu.
Sonra da, kendilerini, diriltti.
Her halde, Allah, insanlara karşı, fazi (ve inayet) sahibidir.
Fakat, insanların pek çoğu, şükretmezler." mealindeki 243. âyetinin tefsirinde deniliyor ki:
İsrail oğullarından; belâya ve zamanın mihnet ve meşakkatına uğrayan bazı insanlar, uğradıkları belâ ve meşakkatlerden şikâyetlenmişler ve:
"Âh! Ne olurdu, keşke, biz ölmüş olsaydık ta, şu içinde bulunduğumuz şeylerden, rahata kavuşsaydık!" demişlerdi.
Bunun üzerine, Yüce Allah, Hızkıl Aleyhisselâma Vahy edip:
"Senin kavmin, belâdan çığlık koparıyor.
Onlar, ölecek olurlarsa, rahata kavuşuvereceklerini sanıyor ve arzuluyorlar!
Onlar için, ölmekte hangi rahatlık var?
Onlar, benim, kendilerini, öldükten sonra, diriltemeyeceğimi mi sanıyorlar?
Filan yerdeki makbere´ye kadar git!
Orada, dört bin ölü bulunmaktadır.
Onların arasında ayağa kalkıp kendilerine seslen!
Onların kemikleri, darmadağın bir haldedir.
Onların kemiklerini, kuşlar ve yırtıcı hayvanlar, dağıtmışlardır!" buyurdu.
Bunun üzerine, Hızkıl Aleyhisselâm:
"Ey kemikler! Yüce Allah, sana, toplanmanı, emrediyor!" diyerek seslenince, kemikler, ölülerden her insanın yanında toplanıverdiler!
Hızkıl Aleyhisselâm, ikinci kez:
"Ey kemikler! Yüce Allah, sana ete bürünmeni emrediyor!" diyerek seslenince, kemikler, hemen ete etten sonra da, deriye bürünüp cesedler haline geldiler.
Hızkıl Aleyhisselâm; üçüncü kez:
"Ey Ruhlar! Yüce Allah, sana cesedlerine geri dönmeni emrediyor!" diyerek seslendi.
Allah´ın izniyle hepsi ayağa kalktılar ve bir kerre tekbir getirdiler. [8] Bu hususta, daha başka ve değişik rivayetler de, vardır. [9]
Nitekim, ölen insanların, yurdlarında çıkan Tâûn´a yakalanmaktan[10] veya Allah yolunda savaşmaktan[11] korkup kaçtıkları ve vardıkları yerde öldükleri de rivayet edilir. [12]
Hızkıl Aleyhisselâm, İsrail oğulları arasında yirmi yedi yıl kalmıştır. [13]
İsrail oğulları, renkten renge giren, değişik halli bir kavim olduklarından, Hızkıl Aleyhisselâmın emirlerini dinledikleri de, dinlemedikleri de, olurdu.
Hızkıl Aleyhisselâm, onların, bu hallerinden incinip Babil diyarına hicret etti, vefatına kadar, orada kaldı.
Kabrinin, Halle (Hılle) ile Küfe arasında bulunduğu ve Yahudîlerin onun kabrine son derecede saygı saygı gösterdikleri söylenir. [14]
Halle: Bağdad´a, üç Fersah uzaklıkta bir kariyedir. [15] Ona ve gönderilen bütün Peygamberlere selâm olsun![16]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.250, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.21O, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3.
[2] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3.
[3] Sâlebî-Arais s.250.
[4] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.21O.
[5] Taberî-Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.250, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.21O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/129.
[6] Taberî-Tarih c.1,s.237.
[7] Sâlebî-Arais s.250.
[8] Taberi-Tefsir c.2,s.586, Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.252.
[9] Taberî-Tarih c.1,s.237-238, Sâlebî-Arais s.251-252, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.211-212.
[10] ibn.Kuteybe-Maaril s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-Müstedrek c.2,s.281, Sâlebî-Arais s.252, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.210.
[11] Taberî-Tefsir c.2,s.590, Sâlebî-Arais s.252.
[12] ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-Müstedrek C.2.S.281, Sâlebî-Arais s.251-252, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.210, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3.
[13] Yâkubî-Tarih c.1,s.64.
[14] Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.293.
[15] Yâkut-Mûcemülbüldan C.2.S.295.
[16] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/129-131.
Hızkıl[1] b. Bûzi[2], Bûri[3] veya Nûridir[4]
Hızkıl Aleyhisselâmın annesi yaşlanıp çocuk doğurmaz hale geldikten sonra, Yüce Allâh´dan bir oğul dilemiş ve Hızkıl Aleyhisselâm, ihsan olunmuştur.
Bunun için, Hızkıl Aleyhisselâm (İbnül´acûz = Koca Karının Oğlu) diye anılmıştır. [5]
Hızkıl Aleyhisselâmın Peygamber Ve Binlerce Ölünün Dirilişine Vâsıta Ve Şâhid Oluşu:
Hızkıl Aleyhisselâm; İsrail oğulları Peygamberlerinden olup[6] Kâlib b.Yufenna ve oğlunun vefatından sonra, Yüce Allah, onu, İsrail oğullarına Peygamber olarak göndermişti. [7]
Bakare sûresinin:
"(Sayıları) binlerce olduğu halde, ölüm korkusuyla, yurdlarından çıkanları, görmedin mi?
Allah, onlara:
"Ölünüz!" buyurdu.
Sonra da, kendilerini, diriltti.
Her halde, Allah, insanlara karşı, fazi (ve inayet) sahibidir.
Fakat, insanların pek çoğu, şükretmezler." mealindeki 243. âyetinin tefsirinde deniliyor ki:
İsrail oğullarından; belâya ve zamanın mihnet ve meşakkatına uğrayan bazı insanlar, uğradıkları belâ ve meşakkatlerden şikâyetlenmişler ve:
"Âh! Ne olurdu, keşke, biz ölmüş olsaydık ta, şu içinde bulunduğumuz şeylerden, rahata kavuşsaydık!" demişlerdi.
Bunun üzerine, Yüce Allah, Hızkıl Aleyhisselâma Vahy edip:
"Senin kavmin, belâdan çığlık koparıyor.
Onlar, ölecek olurlarsa, rahata kavuşuvereceklerini sanıyor ve arzuluyorlar!
Onlar için, ölmekte hangi rahatlık var?
Onlar, benim, kendilerini, öldükten sonra, diriltemeyeceğimi mi sanıyorlar?
Filan yerdeki makbere´ye kadar git!
Orada, dört bin ölü bulunmaktadır.
Onların arasında ayağa kalkıp kendilerine seslen!
Onların kemikleri, darmadağın bir haldedir.
Onların kemiklerini, kuşlar ve yırtıcı hayvanlar, dağıtmışlardır!" buyurdu.
Bunun üzerine, Hızkıl Aleyhisselâm:
"Ey kemikler! Yüce Allah, sana, toplanmanı, emrediyor!" diyerek seslenince, kemikler, ölülerden her insanın yanında toplanıverdiler!
Hızkıl Aleyhisselâm, ikinci kez:
"Ey kemikler! Yüce Allah, sana ete bürünmeni emrediyor!" diyerek seslenince, kemikler, hemen ete etten sonra da, deriye bürünüp cesedler haline geldiler.
Hızkıl Aleyhisselâm; üçüncü kez:
"Ey Ruhlar! Yüce Allah, sana cesedlerine geri dönmeni emrediyor!" diyerek seslendi.
Allah´ın izniyle hepsi ayağa kalktılar ve bir kerre tekbir getirdiler. [8] Bu hususta, daha başka ve değişik rivayetler de, vardır. [9]
Nitekim, ölen insanların, yurdlarında çıkan Tâûn´a yakalanmaktan[10] veya Allah yolunda savaşmaktan[11] korkup kaçtıkları ve vardıkları yerde öldükleri de rivayet edilir. [12]
Hızkıl Aleyhisselâm, İsrail oğulları arasında yirmi yedi yıl kalmıştır. [13]
İsrail oğulları, renkten renge giren, değişik halli bir kavim olduklarından, Hızkıl Aleyhisselâmın emirlerini dinledikleri de, dinlemedikleri de, olurdu.
Hızkıl Aleyhisselâm, onların, bu hallerinden incinip Babil diyarına hicret etti, vefatına kadar, orada kaldı.
Kabrinin, Halle (Hılle) ile Küfe arasında bulunduğu ve Yahudîlerin onun kabrine son derecede saygı saygı gösterdikleri söylenir. [14]
Halle: Bağdad´a, üç Fersah uzaklıkta bir kariyedir. [15] Ona ve gönderilen bütün Peygamberlere selâm olsun![16]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.250, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.21O, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3.
[2] İbn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1,s.237, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3.
[3] Sâlebî-Arais s.250.
[4] İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.21O.
[5] Taberî-Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.250, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.21O.
M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/129.
[6] Taberî-Tarih c.1,s.237.
[7] Sâlebî-Arais s.250.
[8] Taberi-Tefsir c.2,s.586, Tarih c.1,s.237, Sâlebî-Arais s.252.
[9] Taberî-Tarih c.1,s.237-238, Sâlebî-Arais s.251-252, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.211-212.
[10] ibn.Kuteybe-Maaril s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-Müstedrek c.2,s.281, Sâlebî-Arais s.252, ibn.Esîr-Kâmil c.1,s.210.
[11] Taberî-Tefsir c.2,s.590, Sâlebî-Arais s.252.
[12] ibn.Kuteybe-Maarif s.23, Taberî-Tarih c.1 ,s.237-238, Hâkim-Müstedrek C.2.S.281, Sâlebî-Arais s.251-252, İbn.Esîr-Kâmil c.1,s.210, Ebülfida-Elbidaye vennihaye c.2,s.3.
[13] Yâkubî-Tarih c.1,s.64.
[14] Mîr Hâvend-Ravzatussafa Terceme s.293.
[15] Yâkut-Mûcemülbüldan C.2.S.295.
[16] M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları: 2/129-131.
Peygamberler Tarihi - 2
- Nübüvvet, Nebi ve Resul
- Adem Aleyhisselâm
- Şit Aleyhisselâm
- İdris Aleyhisselâm
- Nuh Aleyhisselâm
- Hûd Aleyhisselâm
- Salih Aleyhisselam
- İbrahim Aleyhisselâm
- İsmail Aleyhisselâm
- İshak Aleyhisselâm
- Lût Aleyhisselâm
- Yâkub Aleyhisselâm
- Yûsuf Aleyhisselâm
- Eyyûb Aleyhisselâm
- Zülkifl Aleyhisselâm
- Şuayb Aleyhisselâm
- Musa ve Harun Aleyhisselam
- Hızır Aleyhisselam
- Yûşa´ b. Nun Aleyhisselâm
- Kâlib b. Yüfenna Aleyhisselâm
- Hızkıl Aleyhisselâm
- İlyas Aleyhisselâm
- Elyesa´ Aleyhısselam
- Yûnus Aleyhisselâm
- Şemûyel Aleyhisselâm
- Dâvûd Aleyhısselam
- Süleyman Aleyhisselam
- Lokman Aleyhisselâm
- Şaya Aleyhisselâm
- İrmiya Aleyhisselâm