Hz. Peygamber’e İtaat, O’na ve Halifelerine Tâbi Olmak Hakkındaki Hadisler

Hz. Peygamber’e İtaat, O’na ve Halifelerine Tâbi Olmak Hakkındaki Hadisler

“Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur. Benim tayin ettiğim kimseye itaat eden, bana itaat etmiş olur, ona karşı gelen de bana karşı gelmiş olur”[1]

“Ümmetimin tamamı -yüz çevirenler müstesna- cennete girecektir. Bana itaat eden cennete girmiş, bana karşı gelen ise cennete girmekten yüz çevirmiş demektir”[2]

- Hz. Peygamber uykuda iken bir grup melek gelir ve birbirlerine, ‘Dostunuzun (Rasûlullah’ın) durumunu anlatan bir misâl vardır’ derler. İçlerinden bir kısmı ‘O halde bu misâli kendisine anlatın’ der. Bir kısmı da onun uyuduğunu söyleyince, diğerleri ‘Gözü uyuyorsa da kalbi uyanıktır’ derler. Bunun üzerine şöyle anlatırlar: ‘Onun durumu tıpkı şöyledir: Bir adam bir ev yapar, evde bir sofra kurar, sonra da insanları davet etmesi için bir haberci görevlendirir. Haberciye kulak verenler eve girip o sofradan yerler, haberciye kulak vermeyenler ise pek tabii ki ne eve girerler, ne de sofradan yerler’. Meleklerin bir kısmı ‘Bu misâli ona anlatın’ deyince, diğerleri uykuda olduğunu söylerler. Bunun üzerine bazıları ‘Gözü uyuyorsa da, kalbi uyanıktır’ diye cevap verirler. Sonra hepsi birden şöyle der: “Ev cennettir, haberci Muhammed’dir. Kim Muhammed’e itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur, kim de ona karşı gelirse Allah’a isyan etmiş olur. Muhammed iyi ve kötü insanların birbirlerinden tefrik edilmelerine bir vasıtadır!”[3]

- Beni ve benimle birlikte Allah Teâlâ’nın gönderdiği dinin misâli aynen şu misâl gibidir: “Adamın biri gelir ve kavmine ‘Ben (buraya gelen) bir ordu gördüm. Ben sizi sadece uyarıyorum, kendinizi kurtarmaya bakın, kendinizi kurtarmaya bakın’ der. Kavminden bir kısmı ona itaat eder ve gecenin erken saatlerinde kaçıp kurtulurlar. Kavminin bir kısmı da onu yalanlar ve bulundukları yerde sabahlarlar. Ordu sabahın karanlığında onlara hücum ederek, onları yok eder. İşte bana itaat edip, getirdiğim dine tâbi olanlar ile bana isyan edip, getirdiğim hakkı yalanlayanların misâli aynen böyledir.”[4]

- “İsrailoğulları’nın başına gelenin aynısı ümmetimin başına da gelecektir. Öyle ki, şayet onların içinden alenen annesiyle zina eden olmuşsa, ümmetimden de bunu yapan olacaktır. İsrailoğulları 72 fırkaya ayrıldılar. Ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bütün bu fırkalar biri müstesna, cehenneme girecektir.

Sahabe bu istisna edilen fırkanın hangisi olduğunu sorunca Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Benim ve ashabımın üzerinde bulunduğumuz yolun üzerinde olanlar”[5]

- Birgün Hz. Peygamber namazı kıldırdıktan sonra mübarek yüzüyle bize yöneldi ve gözleri yaşartan, kalpleri ürperten çok tesirli bir konuşma yaptı. Oradakilerden biri: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bu konuşma, veda eden bir kimsenin konuşmasına benziyor. Bize ne tavsiyede bulunursunuz?” deyince Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Sizlere Allah’tan sakınmayı, başınıza Habeşli bir köle dahi geçse, onun sözünü dinlemeyi, ona itaati tavsiye ederim; zira ben gittikten sonra içinizden yaşayanlar birçok ihtilafa şahit olacaklardır. O zaman geldiğinde benim sünnetime ve doğru yola ileten reşid halifelerimin sünnetine yapışın, o yola sımsıkı sarılın, âdeta dişlerinizle yapışarak onu kaçırmamaya çalışın. Bid’atlerden kaçının. Çünkü ortaya çıkan her yeni şey bid’attir ve her bid’at de delâlettir”[6]

- Rabbime benden sonra ashabımın ihtilafını sordum. Bana şöyle vahyetti: ‘Ey Muhammed! Senin ashabın benim katımda göklerdeki yıldızlar mesabesindedir. Bir kısmı diğerinden daha kuvvetli ise de, her birinin nuru vardır. İhtilaf ettikleri hususlarda onların üzerinde bulundukları görüşlerden birine uyan kişi benim katımda hidayet üzerindedir’. Allah’ın Rasûlü şöyle devam etti: Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayet bulursunuz”[7]

- Aranızda daha ne kadar yaşayacağımı bilmiyorum. Benden sonra şu iki kişiye (Ebu Bekir ve Ömer’e) tâbi olun, Ammar’ın gittiği yola gidin, İbn Mes’ud’un size söylediklerini tasdikleyin.[8]

- Benden sonra ölmüş (yok olmuş) bir sünnetimi ihya eden kimseye, o sünnetle amel edenlerin sevabı kadar sevab vardır ve bu sevab o sünnetle amel edenlerin ecrinden kesilerek verilmez. Verilen ecir onların ecrinden bir şey eksiltmez. Çünkü Allah ve Rasûlü’nün razı olmadığı sapık bir bid’ati icad edenin boynuna, o bid’at ile amel edenlerin günahları kadar günah yüklenir ve ona yüklenen günah da amel edenlerin günahından bir şey eksiltmez”[9]

- Yılan, deliğine döndüğü gibi, din Hicaz’a dönecekir. Dağ keçisi dağın başındaki sığınağına indiği gibi, din de Hicaz’daki sığınağına dönecektir.

Din garib olarak başlamıştır ve başladığı gibi ileride de garib olacaktır. Cennet garibler için olsun! Onlar benden sonra benim sünnetimden halkın ifsad ettiklerini ıslah edenlerdir.[10]

- Allah’ın Rasûlü bana (Enes b. Mâlik’e): “Ey oğul! Hiç kimse için kalbinde bir hile olmadığı halde sabahlamaya, akşamlamaya gücün yetiyorsa bunu yap” dedjkten sonra sözlerine şöyle devam etti: “Ey oğul! İşte bu benim sünnetimdendir. Kim sünnetimi severse beni sever, beni seven ise cennette benimle beraber olur”[11]

- Kim ümmetimin fesadı anında sünnetime yapışırsa onun için yüz şehidin ecri vardır.[12]

- Ümmetimin fesada gittiği zamanda sünnetime yapışan kimse için bir şehid ecri vardır.[13]

- Ümmetimin ihtilafı zamanında sünnetime yapışan kimse ateş korunu eline alan (sıkıntıya giren) kimse gibidir.[14]

- Kim sünnetimden yüz çevirir ve uzaklaşırsa o benden değildir.[15]

- Kim sünnetime yapışırsa cennete girer.[16]

- Kim sünnetimi ihya ederse beni sevmiştir. Kim beni severse benimle beraber cennette olur.[17]

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Buhari, (Ebu Hureyre’den)

[2] Buhari, (Ebu Hureyre’den –merfu olarak-); Cami, 2/233

[3] Buhari, (Cabir’den); Darimi (Rabiat’ul-Cereşi’den); Mişkat, s. 21

[4] Buhari ve Müslim, (Ebu Musa’dan)

[5] Tirmizi, (Abdullah bin Amr’dan)

[6] Tirmizi, Ebu Davud –metin ona aittir- (İrbad b. Sariye’den)

[7] Rezin, (Hz. Ömer’den merfu olarak); Cem’ul-Fevaid, 2/201

[8] Tirmizi, (Huzeyfe’den merfu olarak)

[9] Tirmizi, (Bilal b. Haris el-Müzeni’den); İbn Mace, (Kesir b. Abdullah’tan)

[10] Tirmizi, (Amr b. Avf’tan)

[11] Tirmizi, (Enes’ten)

[12] Beyhaki, (İbn Abbas’tan merfu olarak), Tabarani, (Ebu Hureyre’den) Ancak ikinci rivayette ‘Bir şehidin ecri vardır’ şeklinde gelmektedir. Terğib, 1/44

[13] Tabarani, (Ebu Hureyre’den); Ebu Nuaym, el-Hilye

[14] Hakim, Tirmizi, (Ebu Hureyre’den); Kenz’ul-Ummal, 1/47

[15] Müslim (Enes’ten merfu olarak); İbn Asakir, (İbn Ömer’den). İkinci rivayetin başında ‘Sünnetime yapışan bendendir’ şeklinde bir fazlalık vardır.

[16] Darekutni, (Hz Aişe’den merfu olarak)

[17] Sezci, (Enes’ten)

Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/16-19.
Top