Hz. Peygamber’in Beşir b. Hasasiye’yi İslâm’a Davet Etmesi
Hz. Peygamber’in Beşir b. Hasasiye’yi İslâm’a Davet Etmesi
- Beşir b. Hasasiye şöyle anlatıyor: Rasûlullah’a vardım, beni İslâm’a davet ettikten sonra
“İsmin nedir?” diye sordu. İsmimin Nezir olduğunu söyleyince
“Hayır! Sen beşir (müjdeci)sin!” dedi. Böylece Rasûl-ü Ekrem beni Suffa’da[1] misafir etti. Rasûlullah’a bir hediye geldiğinde bizi onda ortak kılardı. Ona bir sadaka geldiğinde tamamını bize verirdi. Bir gece Rasûl-ü Ekrem çıktı. Ben de onu takib ettim. El-Baki denilen mezarlığa geldi ve onlara “Ey müminlerin mümin kavimleri! Selam sizin üzerinize olsun. Biz size layık olacağız. Kesinlikle biz Allah içiniz ve ona dönüş yapıcılarız. Siz geniş bir hayra isabet ettiniz. Uzun bi
r şerri geçtiniz” dedi. Peygamber bunları söyledikten sonra bana bakarak
“Sen de kimsin?” dedi. Dedim ki:
“Ben Beşir’im!”. Bunun üzerine
“Allah’ın senin kulağını, kalbini ve gözünü İslâm’a açıp, seni ‘Eğer biz olmasaydık arz, ehlini yıkar, yere batırırdı’ diyen Rebiat’ul-Feres kabilesinin arasından kurtardığına sevinmiyor musun?” dedi. Ben de
“evet, ya Rasûlallah” dedim. Rasûl-ü Ekrem
“Sen niye geldin?” diye sordu. Dedim ki:
“Senin düşmenden veya zararlı bir hayvanın seni ısırmasından korktum da ondan dolayı geldim!”[2]
- Bir başka rivayet şöyledir: “Senin alnından tutup da seni Rebia kavminin arasından çıkarıp İslâm’a getiren Allah’a hamdetmiyor musun? Rebia öyle bir kavimdir ki kanaatlerine göre eğer onlar olmasaydı yeryüzü üzerindekileri yutar, altına alırmış” dedi.[3]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Suffa Medine-i Münevvere’deki caminin gölgelendirilmiş bir yeri, avlusu idi. Orada Medine’ye hicret eden fakirler barınırdı. Evleri olmayan, aşiretleri bulunmayan kimseler orada barınırdı. Suffa ehli Kur’an’ı öğrenirler, her savaşa iştirak ederlerdi. Bir grup da Rasulullah ile beraber yemek yerdi. Bu durum Allah zenginliği peygambere ve sahabilere verinceye kadar devam etti.
[2] İbn Asakir,
[3] İbn Asakir, Tabarani, Beyhaki; Müntehab, V/156
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/63-64.
“İsmin nedir?” diye sordu. İsmimin Nezir olduğunu söyleyince
“Hayır! Sen beşir (müjdeci)sin!” dedi. Böylece Rasûl-ü Ekrem beni Suffa’da[1] misafir etti. Rasûlullah’a bir hediye geldiğinde bizi onda ortak kılardı. Ona bir sadaka geldiğinde tamamını bize verirdi. Bir gece Rasûl-ü Ekrem çıktı. Ben de onu takib ettim. El-Baki denilen mezarlığa geldi ve onlara “Ey müminlerin mümin kavimleri! Selam sizin üzerinize olsun. Biz size layık olacağız. Kesinlikle biz Allah içiniz ve ona dönüş yapıcılarız. Siz geniş bir hayra isabet ettiniz. Uzun bi
r şerri geçtiniz” dedi. Peygamber bunları söyledikten sonra bana bakarak
“Sen de kimsin?” dedi. Dedim ki:
“Ben Beşir’im!”. Bunun üzerine
“Allah’ın senin kulağını, kalbini ve gözünü İslâm’a açıp, seni ‘Eğer biz olmasaydık arz, ehlini yıkar, yere batırırdı’ diyen Rebiat’ul-Feres kabilesinin arasından kurtardığına sevinmiyor musun?” dedi. Ben de
“evet, ya Rasûlallah” dedim. Rasûl-ü Ekrem
“Sen niye geldin?” diye sordu. Dedim ki:
“Senin düşmenden veya zararlı bir hayvanın seni ısırmasından korktum da ondan dolayı geldim!”[2]
- Bir başka rivayet şöyledir: “Senin alnından tutup da seni Rebia kavminin arasından çıkarıp İslâm’a getiren Allah’a hamdetmiyor musun? Rebia öyle bir kavimdir ki kanaatlerine göre eğer onlar olmasaydı yeryüzü üzerindekileri yutar, altına alırmış” dedi.[3]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Suffa Medine-i Münevvere’deki caminin gölgelendirilmiş bir yeri, avlusu idi. Orada Medine’ye hicret eden fakirler barınırdı. Evleri olmayan, aşiretleri bulunmayan kimseler orada barınırdı. Suffa ehli Kur’an’ı öğrenirler, her savaşa iştirak ederlerdi. Bir grup da Rasulullah ile beraber yemek yerdi. Bu durum Allah zenginliği peygambere ve sahabilere verinceye kadar devam etti.
[2] İbn Asakir,
[3] İbn Asakir, Tabarani, Beyhaki; Müntehab, V/156
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/63-64.
HAYATÜ´S SAHABE
- Allah (c.c.) Yolunda Güçlüklere Katlanma
- Allah İçin Savaşmak ve Zorluklara Katlanmak
- Allah Teâlâ’nın Hz. Peygamber’in Ashâbı Hakkındaki Âyetleri
- Allah'a ve Rasûlü'ne İtaat Hususundaki Ayetler
- Allah’a Davet Hususunda Vazifeli Olan Hz. Peygamber’in Cihad Etmekteki Israrı
- Amr İbn As ve Halid Bin Velid´in Müslüman Oluşu
- Ashâb-ı Kiram Hakkındaki Rivayetler
- Ashabın Kahramanlığı
- Ashabın Söz Birliğine Önem Vermeleri
- Büluğa Ermemiş Çocukların Biat Etmesi
- Bütün Ashabın Eziyetlere Göğüs Germesi
- Cihad Konusunda Gevşeklik Yapanların Kınanması
- Cihad Üzerine Bat Edilmesi
- Davet İçin Askeri Birlikler Göndermesi
- Davet İçin Fertleri Görevlendirmesi
- Davet Yolunda Çekilen Açlık
- Davet Yolunda Susuzluğa Açlığa Korkuya Elbisesizliğe Hastalığa Katlanmak
- Dinlemek ve İtaat Etmek Üzere Biat Edilmesi
- Ebu Hureyre ve Ümmü Suleym
- Ebu Talib Vefat Ettiğinde Hz Peygamber’in Kavmini İslâm’a Davet Etmesi
- Hicret Üzerine Biat Edilmesi
- Hudeybiye Barışının Yapılması
- Hz Ömer’in Mürtedlerin İslâm’a Dönmeleri Hususundaki Arzu ve Gayreti
- Hz. Ebu Bekir Zamanında Sahabelerin Daveti
- Hz. Ebu Bekir´in Cihada Teşviki
- Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Mus´ab Bin Umeyr´in İslam´a Davetleri
- Hz. Ömer Zamanında Sahabelerin Daveti
- Hz. Ömer, Hz.Osman ve Hz. Ali´nin Cihada Teşvikleri
- Hz. Ömer’in Bir Rahibin Durumuna Ağlaması
- Hz. Peygamber Devrinde Sahabenin Savaşta Daveti