Hz. Peygamber’in İsmi Belirtilmeyen Bir Şahsı İslâm’a Davet Etmesi
Hz. Peygamber’in İsmi Belirtilmeyen Bir Şahsı İslâm’a Davet Etmesi
- Beladeviyye’den bir adam şöyle anlatıyor: “Medine’ye varıp el-Vadi denilen yerde konakladım. Baktım ki bir keçi için iki kişi pazarlık yapıyor. Müşteri satıcıya
“bana biraz ucuz ver” diyordu. Kendi kendime ‘şu insanları sapıtan, dalâlete götüren Haşimî (Rasûl-ü Ekrem’i kastediyor) o mudur acaba?’ dedim. Baktım bedeni güzel, alnı geniş, burnu ve kaşları ince. Göğsünün tam başından göbeğine kadar bir ip gibi siyah tüyler bulunan bir kişi. İki eski elbise giymişti. Bize yaklaştı ve
‘selam sizin üzerinize olsun’ dedi. Biz de onun selamına karşılık verdik. Aradan biraz zaman geçti. Müşteri
“Ey Allah
217;ın Rasûlü! Bu keçinin sahibine bir şeyler söyle de bana biraz kolaylık göstersin” dedi. Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem elini uzatıp
‘Bu sizin mallarınız. Siz ona sahibsiniz. Umarım ki kıyamet günü Allah’a vardığında herhangi biriniz haksız olarak, malında, karnında, ırzında benden birşey talep etmeyecektir. Satarken, satın alırken, verirken, hükmederken, başkasının hakkını eda ederken kolaylık gösteren bir kişiye Allah rahmet eder (Allah rahmet etsin)” dedikten sonra geçip gitti. Dedim ki:
“Yeminim olsun, ben bu kişiye yetişeceğim. Çünkü bu kişi çok güzel konuştu”. Ona tâbi oldum ve dedim ki:
“Ey Muhammed!” Bu söz üzerine o bütünüyle bana yöneldi;
“Ne istiyorsun?” dedi. Ona
“Halkı dalâlete götüren, helâk eden, atalarının taptığı tanrılara ibadet etmekten meneden sen misin?” dedim. Rasûl-ü Ekrem
“Sözünü ettiğin zat Allah’tır” buyurdu. Ben
“O halde insanları neye davet ediyorsun?” diye sordum. O da
“Allah’ın kullarını Allah’a davet ediyorum” dedi. Ben
“Sen ne diyorsun?” deyince, Rasûl-ü Ekrem
“Şehadet ederim ki Allah’tan başka mabud yok ve ben Muhammed Allah’ın elçisiyim. Bunları yaparken bana nâzil olan Kur’an’a iman edecek, Lat ve Uzza’yı inkâr edeceksin. Namazı eda edecek, zekâtı vereceksin” dedi. Bunun üzerine
“Zekât nedir?” dedim. Rasûl-ü Ekrem
“Zenginlerimizin fakirlerimize servetlerinin bir miktarını vermeleridir” buyurdu.
“Senin kendisine davet ettiğin ne güzel bir şeydir” dedim. Andolsun, Muhammed o zamana kadar bence nefes alıp veren herkes içinde en bugzettiğim kimseydi. Fakat o çocuğumdan, babamdan ve bütün insanlardan daha sevimli oldu benim kalbimde. Dedim ki:
“Bildim, anladım!” Rasûl-ü Ekrem
“Anladın mı?” deyince
“evet anladım” dedim. Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem
“Allah’tan başka mabud olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahidlik eder misin? Bana nazil olana iman eder misin?” dedi. Ben de
“Ey Rasûlullah! iman ettim” dedikten sonra şunu söyledim: “Başında birçok kimsenin bulunduğu bir suya gitmek istiyorum. Beni davet ettiğin dine onları davet etmek istiyorum. Umarım ki onlar da sana tâbi olurlar (izin verir misin bana?). Rasûlullah
“Peki git, onları İslâm’a davet et!” dedi. Böylece o suyun başındaki insanların, erkeği ve kadınıyla hepsi müslüman oldu. Rasûl-ü Ekrem bu icraatımdan sevinerek başımı sıvazladı.[1]
- Rasûl-ü Ekrem, Benî Neccar kabilesinden hasta bir kişiyi ziyarete gitti ve ona
“Ey dayım! Lâilâheillallah de!” (Rasûl-ü Ekrem Benî Neccar kabilesinin erkeklerine ‘dayı’ diyordu. Çünkü dedesi Abdulmuttalib’in annesi Selma, Hazrec kabilesinin Benî Neccar boyundandı) dedi. O şahıs
“Ben dayı mı, yoksa amca mıyım?” deyince Rasûl-ü Ekrem
“Amca değil dayısın” dedi ve devamla “Lâilâheillallah de” dedi. O kişi
“O benim için daha mı hayırlı?” diye sorunca Rasûl-ü Ekrem
“evet, hayırlı” dedi.[2]
- Yahudilerden bir genç Hz. Peygamber’e hizmet ediyordu. Hasta düştü. Rasûl-ü Ekrem onu ziyarete geldi, başucunda oturdu ve ona
“müslüman ol” dedi. o da yanında oturan babasının yüzüne baktı (izin istedi). Babası
“Ebu Kasım’a (Hz. Peygamber’in künyesidir) itaat et” dedi ve çocuk müslüman oldu. Rasûl-ü Ekrem dışarı çıkarken şunları söylüyordu:
“Hamd o Allah’a mahsustur ki bu çocuğu benim vasıtamla cehennemden kurtardı”[3]
- Allah’ın Rasûlü bir kişiye
“Müslüman ol, cehennemden kurtul!” dedi. Kişi
“Bundan hoşlanmadığımı hissediyorum” deyince Rasûl-ü Ekrem
“Hoşlanmasan dahi müslüman ol!” dedi.[4]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Ya’la, Heysemi, IX/18. (Bu senedin ricali içerisinde adı bilinmeyen bir ravi vardır ve fakat diğerleri güvenilir kimselerdir).
[2] İmam Ahmed, (Enes b. Malik’ten); Heysemi, V/305, (Bu hadisin ricali güvenilir kimselerdir).
[3] Buhari, Ebu Davud, (Enes’ten); Cem’ul-Fevaid, I/124
[4] Ahmed, Ebu Ya’la, (Enes’ten), Heysemi, V/305, (Bu son iki hadisin ricali de güvenilirdir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/64-66.
“bana biraz ucuz ver” diyordu. Kendi kendime ‘şu insanları sapıtan, dalâlete götüren Haşimî (Rasûl-ü Ekrem’i kastediyor) o mudur acaba?’ dedim. Baktım bedeni güzel, alnı geniş, burnu ve kaşları ince. Göğsünün tam başından göbeğine kadar bir ip gibi siyah tüyler bulunan bir kişi. İki eski elbise giymişti. Bize yaklaştı ve
‘selam sizin üzerinize olsun’ dedi. Biz de onun selamına karşılık verdik. Aradan biraz zaman geçti. Müşteri
“Ey Allah
217;ın Rasûlü! Bu keçinin sahibine bir şeyler söyle de bana biraz kolaylık göstersin” dedi. Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem elini uzatıp
‘Bu sizin mallarınız. Siz ona sahibsiniz. Umarım ki kıyamet günü Allah’a vardığında herhangi biriniz haksız olarak, malında, karnında, ırzında benden birşey talep etmeyecektir. Satarken, satın alırken, verirken, hükmederken, başkasının hakkını eda ederken kolaylık gösteren bir kişiye Allah rahmet eder (Allah rahmet etsin)” dedikten sonra geçip gitti. Dedim ki:
“Yeminim olsun, ben bu kişiye yetişeceğim. Çünkü bu kişi çok güzel konuştu”. Ona tâbi oldum ve dedim ki:
“Ey Muhammed!” Bu söz üzerine o bütünüyle bana yöneldi;
“Ne istiyorsun?” dedi. Ona
“Halkı dalâlete götüren, helâk eden, atalarının taptığı tanrılara ibadet etmekten meneden sen misin?” dedim. Rasûl-ü Ekrem
“Sözünü ettiğin zat Allah’tır” buyurdu. Ben
“O halde insanları neye davet ediyorsun?” diye sordum. O da
“Allah’ın kullarını Allah’a davet ediyorum” dedi. Ben
“Sen ne diyorsun?” deyince, Rasûl-ü Ekrem
“Şehadet ederim ki Allah’tan başka mabud yok ve ben Muhammed Allah’ın elçisiyim. Bunları yaparken bana nâzil olan Kur’an’a iman edecek, Lat ve Uzza’yı inkâr edeceksin. Namazı eda edecek, zekâtı vereceksin” dedi. Bunun üzerine
“Zekât nedir?” dedim. Rasûl-ü Ekrem
“Zenginlerimizin fakirlerimize servetlerinin bir miktarını vermeleridir” buyurdu.
“Senin kendisine davet ettiğin ne güzel bir şeydir” dedim. Andolsun, Muhammed o zamana kadar bence nefes alıp veren herkes içinde en bugzettiğim kimseydi. Fakat o çocuğumdan, babamdan ve bütün insanlardan daha sevimli oldu benim kalbimde. Dedim ki:
“Bildim, anladım!” Rasûl-ü Ekrem
“Anladın mı?” deyince
“evet anladım” dedim. Bunun üzerine Rasûl-ü Ekrem
“Allah’tan başka mabud olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şahidlik eder misin? Bana nazil olana iman eder misin?” dedi. Ben de
“Ey Rasûlullah! iman ettim” dedikten sonra şunu söyledim: “Başında birçok kimsenin bulunduğu bir suya gitmek istiyorum. Beni davet ettiğin dine onları davet etmek istiyorum. Umarım ki onlar da sana tâbi olurlar (izin verir misin bana?). Rasûlullah
“Peki git, onları İslâm’a davet et!” dedi. Böylece o suyun başındaki insanların, erkeği ve kadınıyla hepsi müslüman oldu. Rasûl-ü Ekrem bu icraatımdan sevinerek başımı sıvazladı.[1]
- Rasûl-ü Ekrem, Benî Neccar kabilesinden hasta bir kişiyi ziyarete gitti ve ona
“Ey dayım! Lâilâheillallah de!” (Rasûl-ü Ekrem Benî Neccar kabilesinin erkeklerine ‘dayı’ diyordu. Çünkü dedesi Abdulmuttalib’in annesi Selma, Hazrec kabilesinin Benî Neccar boyundandı) dedi. O şahıs
“Ben dayı mı, yoksa amca mıyım?” deyince Rasûl-ü Ekrem
“Amca değil dayısın” dedi ve devamla “Lâilâheillallah de” dedi. O kişi
“O benim için daha mı hayırlı?” diye sorunca Rasûl-ü Ekrem
“evet, hayırlı” dedi.[2]
- Yahudilerden bir genç Hz. Peygamber’e hizmet ediyordu. Hasta düştü. Rasûl-ü Ekrem onu ziyarete geldi, başucunda oturdu ve ona
“müslüman ol” dedi. o da yanında oturan babasının yüzüne baktı (izin istedi). Babası
“Ebu Kasım’a (Hz. Peygamber’in künyesidir) itaat et” dedi ve çocuk müslüman oldu. Rasûl-ü Ekrem dışarı çıkarken şunları söylüyordu:
“Hamd o Allah’a mahsustur ki bu çocuğu benim vasıtamla cehennemden kurtardı”[3]
- Allah’ın Rasûlü bir kişiye
“Müslüman ol, cehennemden kurtul!” dedi. Kişi
“Bundan hoşlanmadığımı hissediyorum” deyince Rasûl-ü Ekrem
“Hoşlanmasan dahi müslüman ol!” dedi.[4]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Ya’la, Heysemi, IX/18. (Bu senedin ricali içerisinde adı bilinmeyen bir ravi vardır ve fakat diğerleri güvenilir kimselerdir).
[2] İmam Ahmed, (Enes b. Malik’ten); Heysemi, V/305, (Bu hadisin ricali güvenilir kimselerdir).
[3] Buhari, Ebu Davud, (Enes’ten); Cem’ul-Fevaid, I/124
[4] Ahmed, Ebu Ya’la, (Enes’ten), Heysemi, V/305, (Bu son iki hadisin ricali de güvenilirdir).
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/64-66.
HAYATÜ´S SAHABE
- Allah (c.c.) Yolunda Güçlüklere Katlanma
- Allah İçin Savaşmak ve Zorluklara Katlanmak
- Allah Teâlâ’nın Hz. Peygamber’in Ashâbı Hakkındaki Âyetleri
- Allah'a ve Rasûlü'ne İtaat Hususundaki Ayetler
- Allah’a Davet Hususunda Vazifeli Olan Hz. Peygamber’in Cihad Etmekteki Israrı
- Amr İbn As ve Halid Bin Velid´in Müslüman Oluşu
- Ashâb-ı Kiram Hakkındaki Rivayetler
- Ashabın Kahramanlığı
- Ashabın Söz Birliğine Önem Vermeleri
- Büluğa Ermemiş Çocukların Biat Etmesi
- Bütün Ashabın Eziyetlere Göğüs Germesi
- Cihad Konusunda Gevşeklik Yapanların Kınanması
- Cihad Üzerine Bat Edilmesi
- Davet İçin Askeri Birlikler Göndermesi
- Davet İçin Fertleri Görevlendirmesi
- Davet Yolunda Çekilen Açlık
- Davet Yolunda Susuzluğa Açlığa Korkuya Elbisesizliğe Hastalığa Katlanmak
- Dinlemek ve İtaat Etmek Üzere Biat Edilmesi
- Ebu Hureyre ve Ümmü Suleym
- Ebu Talib Vefat Ettiğinde Hz Peygamber’in Kavmini İslâm’a Davet Etmesi
- Hicret Üzerine Biat Edilmesi
- Hudeybiye Barışının Yapılması
- Hz Ömer’in Mürtedlerin İslâm’a Dönmeleri Hususundaki Arzu ve Gayreti
- Hz. Ebu Bekir Zamanında Sahabelerin Daveti
- Hz. Ebu Bekir´in Cihada Teşviki
- Hz. Ebu Bekir, Ömer ve Mus´ab Bin Umeyr´in İslam´a Davetleri
- Hz. Ömer Zamanında Sahabelerin Daveti
- Hz. Ömer, Hz.Osman ve Hz. Ali´nin Cihada Teşvikleri
- Hz. Ömer’in Bir Rahibin Durumuna Ağlaması
- Hz. Peygamber Devrinde Sahabenin Savaşta Daveti