Ulemâ İle Görüşme

Ulemâ İle Görüşme

Genç Osman durumu anbean takip ediyor, her geçen sa­niye nazikleşen vaziyeti kurtarma hamlesinin ne olabileceği kararını veremiyordu. Çünkü tabiatındaki kararlılık ve şiddet esnek bir politika içine girmesine bir türlü imkân vermiyor­du. Bu arada İse kendisini Üsküdara geçirecek donanmanın askerleri dahi bulundukları gemileri terk edip isyancıların arasına karışmıştı bile... Çok müdebbir ve kahraman bir ku­mandan olan Kapdan-ı Derya Damad Halil Paşa durumdan haberdar olduğunda çaresizlik içine düştüğünü anlamıştı.

Padişah, ulemadan bir kaç kişiyi davet edip görüşme lüzu­munu his ediyor fakat bir türlü hazmedemiyordu. Nasılsa bir an bu gururu yendi ve ulemadan bir kaç kişiyi çağırtıp sor­du:

«Kul ne ister?»

Cevap: Hoca Ömer Efendi ve Süleyman Ağa'nın nefyi (sürülmeleri), birde hac ziyaretinden vaz geçmeniz.

Padişah Genç Osman:

«PekiJHac'dan vazgeçiyorum fakat Ömer Efendiyi ve Sü­leyman Ağayı değil sürmek vazifelerinden bile azletmem.»

İşte akıbet adım adım yaklaşıyor ve Şehzade Mehmed Sul­tanın bedduası istikametinde olaylar gelişiyordu. Nedenmi? deriz ki; kul'un istediği himen o akşam yerine getirilseydi, yıllar yılı kanayan bu yarayı meydana getiren olay olmaya­caktı. Çünkü isyan, sadece Genç Osman'ın askere olan tav­rını değiştirtmek ve her nasılsa kızlar ağasının sözlerini duy­muş olan Yeniçeri ve Sipahinin; Mısır, Şam ve Anadolu Sek­banının toplanmasının önlenmesi için karar altına alınmıştı.
Top