Adil Mahkeme Şeriattedir
Adil Mahkeme Şeriattedir
Şeyh Bedreddin'in ilmi tartışma götürmeyecek bir seviyedeydi. Bu sebeble Sultan Mehmed Çelebi Hazretleri, dudakları arasında çıkacak «kaldırın» kelimesini kullanmaktan sarf-ı nazar ederek bu işin hallini, zamanının alimlerinin divanına bırakmıştı.
Padişahın huzurunda yapılan muhakemede, birçok âlim kendisine sualler sorarak, İlim adamlarının yüzüne kara çaldığını söylediler. Bunların içinde bulunan Mevlana Sadeddin-i Teftâzânî'nin talebelerinden Mevlana Haydar-ı Hetevî, ileri sürdüğü şer'i delillerle Şeyhe çıkış kapısı bırakmadığı gibi, el-Câsiye süresinin 23. ayetinde «Allah onu bilgisi olduğu halde yanılttı» fehvasınca suçunu kabul ettirip;
«Kim ki size gelip de, hepinize baş olan bir kimse üzerine ayaklanmanızı emreder ve varlığınızı parçalamak isterse, onu öldürünüz!» hadis-i şerifini söyleyerek hükmü bildirmişti.
Şeyh Bedreddin, âdil şeriatin bu inkâr götürmez hakikati karşısında suçunu kabul etmiş, nedamet içinde boynunu İpe uzatmıştı.
Buraya ufak da olsa, günümüzle ilgili bir mütalaa koymadan kendimizi alamadık. Bazı materyalistler, komünizmi tarihsel açıdan ele aldıklarında, Osmanlı ülkesinde cereyan eden bu vak'ayı da zikrederler. Yalnız şunu bir türlü anlamak istemezler ki; her sosyal ve ekonomik patlamaların, ihtilallerin arkasında, daima bir yahudi parmağı vardır. Nasıl ki Karî Marx bir yahudi, Lenin ise yahudi bir ailenin damadıysa, yukarıda kısaca izah ettiğimiz Şeyh Bedreddin Vak'asında da başrollerden biri yahudi olan Torlak Kemal Hud tarafından icra olunmuştur. Şeyh Bedreddin ise, ilminin kurbanı olmuş bir zavallıdır. Zira Niyazî Mısrî, Şeyh Bedreddin için şu mısraı söyleyerek, onun ilim rütbesini izah etmiştir.
«Muhiddin ile Bedreddin, ettiler ihya-yı dîn, Niyazî, der ya füsus anbarıdir varidat.»
Fakat ilmiyle cehenneme giden çok kimseler vardır.
Padişahın huzurunda yapılan muhakemede, birçok âlim kendisine sualler sorarak, İlim adamlarının yüzüne kara çaldığını söylediler. Bunların içinde bulunan Mevlana Sadeddin-i Teftâzânî'nin talebelerinden Mevlana Haydar-ı Hetevî, ileri sürdüğü şer'i delillerle Şeyhe çıkış kapısı bırakmadığı gibi, el-Câsiye süresinin 23. ayetinde «Allah onu bilgisi olduğu halde yanılttı» fehvasınca suçunu kabul ettirip;
«Kim ki size gelip de, hepinize baş olan bir kimse üzerine ayaklanmanızı emreder ve varlığınızı parçalamak isterse, onu öldürünüz!» hadis-i şerifini söyleyerek hükmü bildirmişti.
Şeyh Bedreddin, âdil şeriatin bu inkâr götürmez hakikati karşısında suçunu kabul etmiş, nedamet içinde boynunu İpe uzatmıştı.
Buraya ufak da olsa, günümüzle ilgili bir mütalaa koymadan kendimizi alamadık. Bazı materyalistler, komünizmi tarihsel açıdan ele aldıklarında, Osmanlı ülkesinde cereyan eden bu vak'ayı da zikrederler. Yalnız şunu bir türlü anlamak istemezler ki; her sosyal ve ekonomik patlamaların, ihtilallerin arkasında, daima bir yahudi parmağı vardır. Nasıl ki Karî Marx bir yahudi, Lenin ise yahudi bir ailenin damadıysa, yukarıda kısaca izah ettiğimiz Şeyh Bedreddin Vak'asında da başrollerden biri yahudi olan Torlak Kemal Hud tarafından icra olunmuştur. Şeyh Bedreddin ise, ilminin kurbanı olmuş bir zavallıdır. Zira Niyazî Mısrî, Şeyh Bedreddin için şu mısraı söyleyerek, onun ilim rütbesini izah etmiştir.
«Muhiddin ile Bedreddin, ettiler ihya-yı dîn, Niyazî, der ya füsus anbarıdir varidat.»
Fakat ilmiyle cehenneme giden çok kimseler vardır.
Sultan Çelebi 1. Mehmed
- Adil Mahkeme Şeriattedir
- Anadolu'nun Durumu
- Avrupa'ya İlk Elçi Gönderilmesi
- Bir Kaza
- Bozcaada Meselesi
- Çamurlu Ova Savaşı
- Çelebi Sultan Mehmed'in Hanımları ve Çocukları
- Düzmece Nazariyyesi İflas Etmiştir
- Fetret Devri
- Hedefe Son Yürüyüş
- İki Tarihçinin Fikir Müsademesi
- Musa Çelebi'nin Saltanatı
- Müslüman Samsun'un Fethi
- Osmanlı ve Denizler
- Osmanlılardan Önceki Yerleşimler
- Sultan Çelebi Mehmed Hazretlerinin Vefatı
- Sultan I. Mehmed Çelebi Devri
- Sultanın Anadolu'ya Seferi
- Süleyman Çelebi
- Süleyman Çelebi'nin Sonu
- Şeyh Bedreddin Ayaklanması
- Yıldırım Bayezid'in Deniz Hareketleri