Kahraman Paşalar

Kahraman Paşalar

Yapılan plân düşman üzerine dört tarafdan saldırmak su­retiyle ve bunu beklenmeyen bir vakitte, süratle yapmak böylece de düşmanı adamakıllı şaşırtmaktı. İşe girişildi Siya­vuş Paşa ve Kütahyalı Osman Paşazade Serhoş Ahmed Pa­şa, Estergon kalesi istikametinden kaleye yalın kılıç yürümeye başladılar bu sırada hayli şiddetli yağmur yağıyor ve orta­lık bir çamur deryası halinde göz gözü görmez vaziyetteydi.

Diğer kumandanlar; plân mucibini havanın bu muhalefeti karşısında yapamadılar, bu sebebden de Siyavuş ve Ahmed Paşalar, düşman ortasında yalnızlaştilar. Fakat azimlerinden bir şey kaybetmedikleri de görüldü. Kaleyi çepeçevre muha­sara eden düşman kuvvetinin yekünü, yüzbin neferi aşıyor­du.

Paşalar cephenin bir tarafından kaleye yaklaşmak üzere yürüyüşün hızını arttırırken, kollan da omuz üstünde-baş ko-mamak üzere, artık danada hızlı inip kalkıyordu. Sanki birer otomatik kafa koparma aleti hâline dönüşmüşlerdi. Üst baş kan revan içinde olup, kendi aldıkları yaralarında farkında bile olmadan, kuşatmayı bir yerinden söküp geçtiler, bu ba­hadırlığı kale bedenlerinden gören yiğitlerde kale kapısını usulünce açıp dışarı fırladılar ve o cenahdaki düşman, iki pres arasında kalmış bir cisim gibi adetâ un ufak edildi. Sa­yısı bine varan asker kale içine gönderildi. Bu seçim önce gönüllülük şeklinde sonra da lâzım gelen vasıfları üzerinde toplayan bahadırların seçimi ile tamamlandı. Bu huruç vede Paşaların saldırısı düşman askerinin; beş bininin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı.

Bu arada düşman lağımcılarından biri esir olarak alınmıştı verdiği bilgiler sayesinde, konan lağımların yerlerini bulabi­len mücahidler, kale halkını ve kaleyi mutlak bir berhava kastedilmesinden kurtardıkları gibi bir hayli de barut elde et­miş oldular. Avusturya İmparatoru'nun damadı, Maksimilyen vire ile teslim olsunlar diye elçi yolladı. Bu elçinin; Fâzıl Ah­med Paşa hizmetinde yetişmiş daha sonra meşhur Sen Gotar da düşmana iltica etmiş biriydi. Elçi Şeytan İbrahim Paşayı mükellef bir sini içinde çeşitli yemeklerin bulunduğu sofrada buldu. Maksimilyen ise; ekmekleri olmadığı haberini istihbar ettiği, kalenin kumandanı İbrahim Paşaya ekmek gönder­mişti. Elçi mütelezziz yemeklerin süslediği sofrayı gördüğün­de "biz sizin ekmeğiniz bile yok diye düşünmnüştük" demek­ten kendini alamadı. Paşa ise onu sofraya davetle erzak çok! Beş sene yeter! Dün de bin kadar takviye askerimiz geldi. Daha ne istiyelim diye beyanlarda bulunarak sordu. "Sen ne İçin geldin?" cevap "vire ile teslim olunuz teklifini getirdim" oidu. Bu kale Paşalara değil kalede oturanlara teslim edildi Sultan Kaanuni tarafından onun için ağalara sor dedi. üzun-çarşılı târihinde yer alan satırlarda Ağalar şöyle konuşu ver­diler: "Padişahımız bizi bu kaleye tâyin ettiği zamanda kulla­rım Allah'a emanet olsun, kale'mi, bir hoş muhafaza edin dedi; yoksa düşmana verin demedi. Fütur getirmedik, şevkle harp ederiz,

Siyavuş Paşa içeri imdat gönderdi; zahiremiz vardır, bir neferimiz kalıncaya kadar harp edeceğiz. Allanın inayetiyle bu asker sağ oldukça size kale yok. Kumandanına öyie söy­le "cevabı ile gelen elçiyi geri gönderdiler. Budin muhasara­sına dört ay kadar devam eden yahudi Herzog Maksimilyen, kışın gelmesi, Kırımın idaresini yeniden tanzim eden, Murad Hân'ın yerine getirdiği 2. Hacı Giray hân meşhur Tatar Süva­rilerini Osmanlı ordusunda istihdama devam ettiğinden ve Kırım tatarlannında geliyor haberi Yahudi Herzog Maksimil-yen'in kuşatmayı kaldırıp geriye dönmesine yettide arttı bi­le.. Çekilmeye başlayan düşman askerini bazı komutanlarıy­la ve Kırım Tatarlarıyla takip ettiren, Serdar Bekri Mustafa Paşa bilhassa düşman artçılarının, yirmibinini kırdırmaya muvaffak oldu. Avusturya ve müttefiklerinin bıraktığı cepha­ne Budin Kalesine taşındı ve takvimlerin ise: 24/zilka-de/1096-2/kasım/1684'ü göstermekteydi. Bu arada Şeytan lakablı İbrahim Paşanın gösterdiği yararlıklar padişahın ma­lumatı dahiline girdiğinde takdire şayan olduğu hemen teslim olundu ve bunun ilk emaresi, lakabı olan Şeytan, Me-lek'liğe tahvil olunsun iradei seniyyesi vukubuldu. Peşinden Bekri Paşanın durumu yetersizlik olarak tesbit olunduğun­dan, serdarlık Melek İbrahim Paşaya tevcih olundu yine Bek­ri Mustafa Paşanın ve bazı komutanların, başarısızlıkları ha­sebiyle idamları hususunda karar çıktı. Sadrıazam Kara İbra­him Paşa büyük bir çaba gösterip, idamları iptale komutan­ları daha düşük derecedeki görevlere tâyine muvaffak oldu. Bekri Paşa Kanije Valisi olurken, Budin Valiliğine Arnavud Abdurrahman Abdi Paşa getirildi. Bu arada da Tökeii İm-re'nin üngvar ve bazı beldelerini de ŞuhStz adlı Avusturyalı komutan elinden aldığı görüldü. Bu Şhultz'un yirmîbeşbin ki­şilik ordusu yanında Lord Lotheringen ellibin kişilik askeriyle CIyvar üstüne harekete geçmişti.

Bu sırada yâni 1096/ramazan/ilk günül685/ağustos'unun ilk günü olup o hayırlı günde Osmanlı birlikleri Estergon Ka­lesini istirdat etmek için muhasaraya aldı. Dük Lotheringen kuvvetlerinin bir kısmını Estergon üzerine gönderdi. Diğerle­riyle üyvar önlerinde kaldı. CJyvar önleri bataklık olduğu için her iki taraf biribirinin üstüne gidemediyse de, onbeşbin kişi­lik avusturya süvarileri bir tatktik kurup Osmanlı ordusunun seksenbin askerini kendi üzerine celbetmeğe muvaffak oldu bataklığı yandaş olarak kullanmayı beceren avusturya gali­biyeti e!de etti. Arkasındanda üyvar muhasarasını yeniden tesis etdi. Sağlam bir kale olan Ciyvar ancak kırk gün daya­nabildi. Düşman savaşa savaşa kaleden içeri girdi kaledeki-İer teslim olmayıp ölümü seçti. Nice palangalarımız da bun­ların eline geçti.

Melek İbrahim Paşanın başarılan asker arasında sadarete geçebilmesinin konuşulduğu görüldü. Merzifonlu'nun yerine geçen Kara İbrahim Paşa üyvar'ın düşmesi hasebiyle, suçu Melek İbrahim Paşaya tahmil edip, ayrıca Avusturyalılara,padişah ve sadrıazama haber vermeden, Dük Lotheringen'e muahede yapma hususu için elçi gönderdiği haberi de gelin­ce, hakkında idam fermanı almak zor olmadı, muhar-rem/5/1097-2/aralık/1685'de hüküm infazolundu. Şimdi biz infaz sonrasında 4. Mehmed'in sadrıazama kinayesini buraya kayıtla işi bir takip edelim.

Belgrad'da infazın yapılmasından sonra kafa derisi yüzü­len baş, bal'a batınlıpda Edirne'ye getirildi. Veziriazama tes­lim edildi. Veziriazamda gümüş bir tepsiye koydurduğu başı padişahın huzuruna götürüp de sunduğunda, her halde yap­tırttığı tahkikat neticesinde işin fesat tarafını yakalamış ol­malı ki; veziriazamına: "yüzün kara ve canın rahat olsun! Vü­cuda getirdiğin hüneri hoş gör" deyip başı sadrıazamına geri veriverdi. üzunçarşılı bu komploya dâir önem taşıyan bir şerh koymuş, merhum Cumhuriyet Tarihçileri arasında cid­den haklı bir şöhrete nail olmuş ve CHP mebusluğu yapma­sının yanında eserinin TTK'ca yayımlanması da göz önüne alınır ise buna inzimamen, Tanzimat Dönemini yazma zorlu­ğunun idrakiyle bundan nasıl kurtulurum diye kendi kendine söylendiği rivayetlerde yer alır. Her halde bu endişesinde sa­mimiydi ki, tanzimat dönemini yazmaya ömrü vefa etmedi. Onun bıraktığı yerdende Enver Ziya Karal devam ettirmişti ve tanzimatı o kaleme almış idi. üzunçarşılı hakkındaki bu bilgiyi verirken bu zâtın şerhinin mühim olduğunu çünkü kuvvetli bir araştırmacı olduğunu duyurmaya matuf olduğu-nuda ifade edelim. Şimdi şerhe geçelim: "Melek İbrahim Pa­şa hakkında, veziriazam ile Boşnak Sarı Süleyman Paşa itti­fak etmişlerdi; veziriazam kendisine rakib saydığı Meiek İbra­him Paşayı bertaraf etmeyi düşünürken gizlice kendisine sadnazamhk vaad edilen San Süleyman Paşa da; aynı rakip­ten kurtulmak istiyordu. Bunun için padişahın huzuriyle has­ta bulunan veziriazam hariç olarak Süleyman Paşa, şeyhülislam ve iki kazasker, yeniçeri ağası ve Köprülü Mehmed Pa­şanın biraderi Hasan Ağa ve kâtiplerden, Acemzâde Hüseyin Efendi, toplanarak görüştüler bu içtimada, Enderun Ağala­rından, Müverrih Fındıklılı Mehmed Halife'de hizmetkâr ola­rak bulunmuş ve gördüğünü târihine kaydetmiştir.

Müverrih; Süleyman Paşanın, Melek İbrahim Paşa aleyhin­de söyleyip katlini istedi; veziriazam da gönderdiği arizasın-da, katlini istiyor ve mizaçgir olan şeyhülislâm Ali Efendi'de onlara uyuyordu, bunlara karşı Anadolu Kazaskeri Ebu Said-zâde Feyzullah Efendi öldürülmeyip bir tarafa sürülmesini söyledi ise de ekaliyette kaldı ve katli için acele kapıcılar kethüdası yollandı. (. . ) Hüküm tebliğ edildiğinde İbrahim Paşa; iki rekât namaz kıldıktan sonra: "Yarab din ve devlete, kırk yıldır sadakat ile ettiğim hizmeti bilirsin, ömrüm ahar ol­du, hüsnü hatime müyesser kıl ve bana edenleri hazretine havale eyledim" diyerek oruçlu olarak boğulmuştur.

4. Mehmed'in veziriazamları birbirlerinin kuyuların! kazı­yorlardı. Nitekim; Kara İbrahim Paşa, Merzifonlu Kara Musta­fa Paşayı darı bekaya yollattıktan sonra Boşnak Sarı Süley­man Paşayla karşı karşıya kaldı. Padişah ise, bu sefer gizlice Süleyman Paşaya taraftar olmuş ve sadareti vereceğini ihsas etmişti. Bu arada da cidden İbrahim Paşadan sıtki sıyrılmıştı.
Top