Sefer Müşaveresi
Sefer Müşaveresi
Buna savaş müzakeresi de dendiği olur. Sadnazam; Kırım Hânı, hudud boylarını yiğit ve tecrübeli savaşçıları bulunduğu gibi aksilik Budin Beylerbeyi gelememişti. Sadnazam sözü şu ifadeyle açtı: "gerçi maksadımız Yanıkkale ile Komaran Kalesidir. Allanın inayetiyle alınması kabildir. Ancak aldığımız bir kaleyi almak olur. Bize yaraşan memleket almaktır ve bu yüzden hedefi Beç olarak nişanladım. Ne dersiniz? Sorusunu sorduğunda daha önce anlaşmış olduğu Sarı Hüseyin Paşaya bakarak ağzın bağlımı? Neye söz söylemezsin?" Demesi üzerine, Hüseyin Paşa:
Siz emredersiniz! Biz yerine getiririz! Dediğinde, Kırım Hânını konuşmak mecburiyeti sardı. Verilen kararın doğru sayılmayacağını beyan eden Murad Giray şöyle konuştu: Bu yıl Yanık ve Komaran Kaleleri alınır. Etrafa akınlar yapılır, hem arazi biraz daha tanınır, hem de korkutulan ahali bize yardıma döner. Demek suretiyle düşüncesini söyledi amma, o günden itibaren sadrıazamın adavetini üzerine çekti. Belki de bunun farkındaydı. Ancak söylenen tedbir hem padişahın talimatına uygun hem de, savaşın icabatından idi. Serdar Budin valisi üzün ibrahim Paşa ile müşavereyi en sona bırakmıştı.
Yüzyüze geldiklerinde Merzifonlu; "Paşa Baba: Beç'e gideceğiz ne dersin?" Sorusunu sorduğunda yaşlı vezir "Zerini, [Sadasdı, Battanioğulları gibi Avusturya imparatoruna bağlı kimselerin, Macar Beylerinin toprakları alınıp Yanıkkale ve Komaran'ın zaptını sağlam kazığa bağladıktan sonra varalım Beç'in üzerine yoksa saydıklarım yapılmadan Viyana gidişi doğru değildir, şaştım duyunca" dediğinde serdar; Viyanayı alınca her iş kolay olur herkes işe razı gelir, dedi. Karşılıklı fikir teatisi sonunda sadnazam yapacağını yapıp, diyeceğini dedi! O da şu idi: "Sen bunamışsin! Bir adamın yaşı seksenini geçince idraki kalmayacağına dâir rivayetler doğruymuş! Akıncılar akın yapıp bir tarafı feryada boğarken, bizede kale almak düşer. Sen memur olduğun işi yap. Yanık, Kamoran kaleleri bize helva gelmez. Alsak; askere zeamet ve time; verilerek hazineye faydası olmaz! Fakat Beç'i alırsak bu kaleler hemen teslim olur. Dedikten sonra Viyanaya gidişine kim mâni olmak isterse öldüreceğini ilân etti. -
Zaten çok geçmedi ki, sadnazam, padişah'a durumu bildirecek bir telhis yazdı ve İsmail Ağa ile birlikte olanı yazdı. Sadaret kaymakamı Kara İbrahim Paşa, İsmail Ağayı huzuru şahaneye çıkardı. Arizayı verdikten sonra da şifahen kendine tenbih edilenleri padişaha söyleyince, 4. Mehmed de, bizim bildiğimiz Yanıkkaleydi Komaran Kalesiydi Beç Kalesini hiç söze getirmemiş idik. Paşa acaib bir saygısızlık yapmak sureti ile bu sevdaya düşmüş. Hadi Allah işini rast getire lâkin önceden bildereydi, rıza göstermezdim, dedikten sonra biraz muzdarib emri vâkii istemeyerek kabul etmişti! Öte yandan Papa yine ortaya çıkmış, bir haçlı ordusu tezekküre gayret ediyordu. Avusturya imparatoru başşehiri terkedip kaçarken ikibuçuk günlük bir mesafede olan Lenz Kasabasına sığınarak, Viyana savunmasını da Von Starhanberg'e bırakmıştı. Fransa Kralı 14. Lui'yi yardım etmeye apaçık davet eden Papa kralın ayak sürüdüğünü görüyordu, fakat kendisine bir şeyde yapmaya cesareti yoktu.
Çünkü; daha evvel Fransa, Venedik ve Kandiye işlerinde Osmanlıya karşı yardımı vermesi, bu ülkenin doğu topraklarında nice menfaatleri zarar görmüştü. Onun için Fransa bu işe karışmak istemezken, Papa da, bir açık itiraz kendisinin otoritesini sarsacağından dolayı nezaketi elden bırakmama yolunu tercih ediyordu. 14/temmuz/1683'de Viyana önlerine gelebilen Osmanlı Ordusu, karşısındaki bir kızıl elma gibi durmakta olan Viyana'yı görmüşlere bir şey diyemeyeceğiz fakat düşünenlere yardımcı olmak üzere şu tarifi yapmaktan da kendimizi alamıyoruz. Viyana şehri tamamen surlarla çevrili Kara Mustafa Paşanın muhasarası zamanında, Tuna Nehrinin gövdesinden ayrılarak bir kanal meydana gelen yerin kenarındaydı.
Tuna Nehriyle kanal arası çevresi dört saatte kat edilen bir ada idi. Bu yer savaş başlamadan evvel her zaman olduğu gibi Kur'an emri olan teslim olmayı teklif etmek suretiyle kitabı kelâmın arzusunu yerine getirmiş oluyordu. Ama cevabı red de hemen geliverdi.
Siz emredersiniz! Biz yerine getiririz! Dediğinde, Kırım Hânını konuşmak mecburiyeti sardı. Verilen kararın doğru sayılmayacağını beyan eden Murad Giray şöyle konuştu: Bu yıl Yanık ve Komaran Kaleleri alınır. Etrafa akınlar yapılır, hem arazi biraz daha tanınır, hem de korkutulan ahali bize yardıma döner. Demek suretiyle düşüncesini söyledi amma, o günden itibaren sadrıazamın adavetini üzerine çekti. Belki de bunun farkındaydı. Ancak söylenen tedbir hem padişahın talimatına uygun hem de, savaşın icabatından idi. Serdar Budin valisi üzün ibrahim Paşa ile müşavereyi en sona bırakmıştı.
Yüzyüze geldiklerinde Merzifonlu; "Paşa Baba: Beç'e gideceğiz ne dersin?" Sorusunu sorduğunda yaşlı vezir "Zerini, [Sadasdı, Battanioğulları gibi Avusturya imparatoruna bağlı kimselerin, Macar Beylerinin toprakları alınıp Yanıkkale ve Komaran'ın zaptını sağlam kazığa bağladıktan sonra varalım Beç'in üzerine yoksa saydıklarım yapılmadan Viyana gidişi doğru değildir, şaştım duyunca" dediğinde serdar; Viyanayı alınca her iş kolay olur herkes işe razı gelir, dedi. Karşılıklı fikir teatisi sonunda sadnazam yapacağını yapıp, diyeceğini dedi! O da şu idi: "Sen bunamışsin! Bir adamın yaşı seksenini geçince idraki kalmayacağına dâir rivayetler doğruymuş! Akıncılar akın yapıp bir tarafı feryada boğarken, bizede kale almak düşer. Sen memur olduğun işi yap. Yanık, Kamoran kaleleri bize helva gelmez. Alsak; askere zeamet ve time; verilerek hazineye faydası olmaz! Fakat Beç'i alırsak bu kaleler hemen teslim olur. Dedikten sonra Viyanaya gidişine kim mâni olmak isterse öldüreceğini ilân etti. -
Zaten çok geçmedi ki, sadnazam, padişah'a durumu bildirecek bir telhis yazdı ve İsmail Ağa ile birlikte olanı yazdı. Sadaret kaymakamı Kara İbrahim Paşa, İsmail Ağayı huzuru şahaneye çıkardı. Arizayı verdikten sonra da şifahen kendine tenbih edilenleri padişaha söyleyince, 4. Mehmed de, bizim bildiğimiz Yanıkkaleydi Komaran Kalesiydi Beç Kalesini hiç söze getirmemiş idik. Paşa acaib bir saygısızlık yapmak sureti ile bu sevdaya düşmüş. Hadi Allah işini rast getire lâkin önceden bildereydi, rıza göstermezdim, dedikten sonra biraz muzdarib emri vâkii istemeyerek kabul etmişti! Öte yandan Papa yine ortaya çıkmış, bir haçlı ordusu tezekküre gayret ediyordu. Avusturya imparatoru başşehiri terkedip kaçarken ikibuçuk günlük bir mesafede olan Lenz Kasabasına sığınarak, Viyana savunmasını da Von Starhanberg'e bırakmıştı. Fransa Kralı 14. Lui'yi yardım etmeye apaçık davet eden Papa kralın ayak sürüdüğünü görüyordu, fakat kendisine bir şeyde yapmaya cesareti yoktu.
Çünkü; daha evvel Fransa, Venedik ve Kandiye işlerinde Osmanlıya karşı yardımı vermesi, bu ülkenin doğu topraklarında nice menfaatleri zarar görmüştü. Onun için Fransa bu işe karışmak istemezken, Papa da, bir açık itiraz kendisinin otoritesini sarsacağından dolayı nezaketi elden bırakmama yolunu tercih ediyordu. 14/temmuz/1683'de Viyana önlerine gelebilen Osmanlı Ordusu, karşısındaki bir kızıl elma gibi durmakta olan Viyana'yı görmüşlere bir şey diyemeyeceğiz fakat düşünenlere yardımcı olmak üzere şu tarifi yapmaktan da kendimizi alamıyoruz. Viyana şehri tamamen surlarla çevrili Kara Mustafa Paşanın muhasarası zamanında, Tuna Nehrinin gövdesinden ayrılarak bir kanal meydana gelen yerin kenarındaydı.
Tuna Nehriyle kanal arası çevresi dört saatte kat edilen bir ada idi. Bu yer savaş başlamadan evvel her zaman olduğu gibi Kur'an emri olan teslim olmayı teklif etmek suretiyle kitabı kelâmın arzusunu yerine getirmiş oluyordu. Ama cevabı red de hemen geliverdi.
Sultan 4. Mehmed Han
- 2. Viyana Muhasarası
- 4. Mehmed Devri Deniz Hareketleri
- 4. Mehmed'in Aleyhinde Kıyam
- 4. Mehmed'in Hanımları ve Çocukları
- 4. Mehmed'in Sadrazamları
- 4. Mehmed'in Şeyhülislamları
- 4. Mehmedin Düşüşü Başlıyor!
- Ağaların Ortadan Kaldırılması
- Ağaların Şefaat Talebi
- Anadolu Kıyamları
- Avusturya Seferine Girişin Hikayesi
- Belgrad ve Ölüm!
- Ben Senin Başını Keserim!
- Bir Devir Kapanıyor!
- Bizim Tahlilimiz!
- Bizimkilerin Hali!
- Budin Şarkısı
- Bulgurlu Savaşı
- Cehreyn Seferi
- Cezalandırmada İki Anlayış
- Ciğerdelenin Kaybı
- Çarpışma Vuku Buluyor
- Deli Hüseyin Paşa ve Girit Ahvali
- Devletin Siyaseti
- Dış Politikada Davranışlarımız
- Düşman Taarruzu
- Esfarı Osmaniye Hatıraları 1073/1662 1075/1664 Seferinin Vakai Esasiyesi San Gotard'da Osmanlı Ordusu
- Fazıl Ahmed Paşa Girit'te
- Fazıl Ahmed Paşanın Şahsiyeti
- Girit Meselesinin Halli