Süleyman Paşa ve Budin'in Düşmesi
Süleyman Paşa ve Budin'in Düşmesi
Yukarıda sadnazam'ın serdanekrem olarak görevlendirilip-de Macaristan üzerine gitmesinin emrediidiğini kaydetmiştik. Edirne ovasında son hazırlıklarını da tamamlayan serdanekrem Belgrad üzerine doğru Tevekkel tü Tealallah deyip yola koyulduğu görüldü. Avusturya Kralı da adetâ bir haçlı ordusu teşkil edip her çeşit silahla mücehhez ordusunu Budin Kalesi önüne yığmıştı. Takvimler bu sırada 1097/receb/25-1686/17/haziranı göstermekteydi. Bu târihin kuşatma haberi olduğu Boşnak Sarı Süleyman Paşaya ulaştı. Yapılan müşavereler sonucunda bulundukları yer olan Budin'e pek yakın Hamzabey mevkiinden hiç bölünemeden yürüyüşe geçip kaleye yardım kararı tezekkür ettirildi. Lokumtepe denilen yere gönderilen bir keşif müfrezesi düşman askerinden serbestçe gezinenlerinden bir kaçını ölü, bir kaçını diri olarak elde etmiş ve sorguya çekmiştir.
Düşman Osmanlınında bu kaleyi koiay vermeyeceklerini tahmin ettiğinden ve onlarda bizim haber aldığımızı öğrenmiş olabilİrlerki, tahkimlerini sade kale üstüne değil bilhassa hilal şeklinde, tertipledikleri kuşatmanın, toplarını yerleştirirken kale istikametinde atış yapanların hemen yanında, arkadan geleceklere atış yapabileceği yöne çevrilmiş ve atışa hazır bir tarzda yerleştirmişlerdi.
Bu arada hemen şunu belirtelimki; Budin Kalesi yakınındaki menzil olan Hamzabeye geliş, 1097/şevval/2-1686/ağustos/22'yi bulmuştuki geçen bu zaman diliminde düşmanın, kaleyi hayli hırpaladığını görmek için bir bakış yeterdi. Bu bakışın hemen farkedeceği bir husus vard' ki, o da, Kalenin hemen karşısına düşen Kargabayırı idi. Düşmanında en büyük korkusu kaleye yardıma, muhasaraya saldırıya hazırlanan Osmanlı birlikleri, bu Kargabayın'na hâkim olursa muhasaranın parçalanmaya mahkûm olduğunu teşhis ettiklerinden, bahse konu yeri bir güzel tahkim etmişler, tahrip ve menzili uzun bir topuda yerleştirmişlerdi. Ayrıcada se-kizbin kişiden az olmayan bir kuvveti de mevzie yatırmışlardı. İslâm askeri Kargabayırın işgalini hemen yapılan harp divanında kabul edip buna girişmesi gerekirdi.
Ancak yapılan divan toplantısında da güngörmüşler denen bazi tecrübeli gaaziler ilk iş olarak Kargabayır Tepesini elde etmek lâzım geldiğini hatırlattılar ve bunun sonunda düşmanı siperlerden çıkartmaya muvaffak olarak muhasarayı kırabiliriz dediler. Fakat serdar'mda bu tekliflere sıcak bakmadığı yarın hep birlikte saldırıya geçeriz, sözü ortaya koymuştu. Bosna Valisi Sivayuş Paşa'nın askeri üzerine, düşmanın saldırıya geçtiği görüldü. Buradaki piyade askerininse, mukavemete takat yetiremediği görüldü ve düşman bunları hırpalarken Sarı Paşa'nın askerleri içine düşen korku hasebiylede, gerisin geriye Lokum Tepesine çekildiler, aslında buna çekilme değilde adetâ firar desek duruma daha uygun düşer!
Bu firarı fırsat sayan düşmanlar bunların peşine takıldığında, yandan gelen askerimizin bir bölümü tam bir metanetle, karşısına dikildiği düşmanın boyunun ölçüsünü almaya başladı. Bunların arkasını sarayın manevrası yapan haçlılar, yola çıktıklarının akabinde karşılarında Tatar ve Osmanlı Bahadırları ile karşılaştılar. Ortada kan ve revan içinde büyük bir mücadele yaşandı. Düşmandan hayli kişi cehennem çukuruna yuvarlanırken, bizim yiğitlerimizinde bazıları cennet bağ-çelerine uruç eylediler. Bir gurub Dalkılıç Budin Kalesine girip, mücahidlere güç ve metanet vermek istedilerse de, bir bölümü bu gayretle şehid olurken, bir kısmı da girmeye muvaffak oldularsa da, aldıkları yaraları pek ağır olduğundan bakıma muhtaç hâle geldiklerinden, maddi plânda, pek bir şeye yaramadılar denebilir! "Hakimi Mutlakın olmazsa bir İşde takdiri Müfît olmaz hezâr erbabı aklın re'yü tedbiri Ha-zeri men'i kader, kılmaz ne denlü kûşiş eylersen, Kazayı mübremin mümkin değil sa'y ile tağyiri" Mevlâmız, bir işin gerçekleşmesi için takdiri tecelliye murad ederse onu değiş-terecek hiç bir tedbir fayda vermez. Bu beyitteki mânai münif, buna delalet eden tasavvufi tarafida ağır basan bir dizedir ki, mezkûr Budin Kalesi 17/haziran/l 686'dan 2/ey-lül/1686'ya kadar süren düşman muhasarası ve onlarla, çarpışan islâm askeri, savunma yapan kaledeki askerimiz yetmişaltigün kan döktü, can verdi şan aldı, baş aldı nam saldı fakat Takdiri Hüdâ; Budin'i düşman aldı. Budin'in düşmesi; her kaybedilen toprağın, her kaybedilen beldenin, insanımız-daki feryadlarını, asumana yayan vak'ayı teşki! etti. Hariciye eski bakanlarından Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü'nün oğlu Dr. Orhan Köprülü'nün hazırladığı, MEB yayınları arasında neşredilmiş bulunan Köprülü'den Seçmeler adlı eserde Budin'in melûl bir beste ile okunan şarkısının güftesini sahifemize almak suretiyle, okurlarımıza sunmanın bahtiyarlığını yaşarken, sahifemizi de süslemiş olmanın, farkında olduğumuzu bilmenizide hatırlatırım.
Düşman Osmanlınında bu kaleyi koiay vermeyeceklerini tahmin ettiğinden ve onlarda bizim haber aldığımızı öğrenmiş olabilİrlerki, tahkimlerini sade kale üstüne değil bilhassa hilal şeklinde, tertipledikleri kuşatmanın, toplarını yerleştirirken kale istikametinde atış yapanların hemen yanında, arkadan geleceklere atış yapabileceği yöne çevrilmiş ve atışa hazır bir tarzda yerleştirmişlerdi.
Bu arada hemen şunu belirtelimki; Budin Kalesi yakınındaki menzil olan Hamzabeye geliş, 1097/şevval/2-1686/ağustos/22'yi bulmuştuki geçen bu zaman diliminde düşmanın, kaleyi hayli hırpaladığını görmek için bir bakış yeterdi. Bu bakışın hemen farkedeceği bir husus vard' ki, o da, Kalenin hemen karşısına düşen Kargabayırı idi. Düşmanında en büyük korkusu kaleye yardıma, muhasaraya saldırıya hazırlanan Osmanlı birlikleri, bu Kargabayın'na hâkim olursa muhasaranın parçalanmaya mahkûm olduğunu teşhis ettiklerinden, bahse konu yeri bir güzel tahkim etmişler, tahrip ve menzili uzun bir topuda yerleştirmişlerdi. Ayrıcada se-kizbin kişiden az olmayan bir kuvveti de mevzie yatırmışlardı. İslâm askeri Kargabayırın işgalini hemen yapılan harp divanında kabul edip buna girişmesi gerekirdi.
Ancak yapılan divan toplantısında da güngörmüşler denen bazi tecrübeli gaaziler ilk iş olarak Kargabayır Tepesini elde etmek lâzım geldiğini hatırlattılar ve bunun sonunda düşmanı siperlerden çıkartmaya muvaffak olarak muhasarayı kırabiliriz dediler. Fakat serdar'mda bu tekliflere sıcak bakmadığı yarın hep birlikte saldırıya geçeriz, sözü ortaya koymuştu. Bosna Valisi Sivayuş Paşa'nın askeri üzerine, düşmanın saldırıya geçtiği görüldü. Buradaki piyade askerininse, mukavemete takat yetiremediği görüldü ve düşman bunları hırpalarken Sarı Paşa'nın askerleri içine düşen korku hasebiylede, gerisin geriye Lokum Tepesine çekildiler, aslında buna çekilme değilde adetâ firar desek duruma daha uygun düşer!
Bu firarı fırsat sayan düşmanlar bunların peşine takıldığında, yandan gelen askerimizin bir bölümü tam bir metanetle, karşısına dikildiği düşmanın boyunun ölçüsünü almaya başladı. Bunların arkasını sarayın manevrası yapan haçlılar, yola çıktıklarının akabinde karşılarında Tatar ve Osmanlı Bahadırları ile karşılaştılar. Ortada kan ve revan içinde büyük bir mücadele yaşandı. Düşmandan hayli kişi cehennem çukuruna yuvarlanırken, bizim yiğitlerimizinde bazıları cennet bağ-çelerine uruç eylediler. Bir gurub Dalkılıç Budin Kalesine girip, mücahidlere güç ve metanet vermek istedilerse de, bir bölümü bu gayretle şehid olurken, bir kısmı da girmeye muvaffak oldularsa da, aldıkları yaraları pek ağır olduğundan bakıma muhtaç hâle geldiklerinden, maddi plânda, pek bir şeye yaramadılar denebilir! "Hakimi Mutlakın olmazsa bir İşde takdiri Müfît olmaz hezâr erbabı aklın re'yü tedbiri Ha-zeri men'i kader, kılmaz ne denlü kûşiş eylersen, Kazayı mübremin mümkin değil sa'y ile tağyiri" Mevlâmız, bir işin gerçekleşmesi için takdiri tecelliye murad ederse onu değiş-terecek hiç bir tedbir fayda vermez. Bu beyitteki mânai münif, buna delalet eden tasavvufi tarafida ağır basan bir dizedir ki, mezkûr Budin Kalesi 17/haziran/l 686'dan 2/ey-lül/1686'ya kadar süren düşman muhasarası ve onlarla, çarpışan islâm askeri, savunma yapan kaledeki askerimiz yetmişaltigün kan döktü, can verdi şan aldı, baş aldı nam saldı fakat Takdiri Hüdâ; Budin'i düşman aldı. Budin'in düşmesi; her kaybedilen toprağın, her kaybedilen beldenin, insanımız-daki feryadlarını, asumana yayan vak'ayı teşki! etti. Hariciye eski bakanlarından Ord. Prof. Dr. Fuad Köprülü'nün oğlu Dr. Orhan Köprülü'nün hazırladığı, MEB yayınları arasında neşredilmiş bulunan Köprülü'den Seçmeler adlı eserde Budin'in melûl bir beste ile okunan şarkısının güftesini sahifemize almak suretiyle, okurlarımıza sunmanın bahtiyarlığını yaşarken, sahifemizi de süslemiş olmanın, farkında olduğumuzu bilmenizide hatırlatırım.
Sultan 4. Mehmed Han
- 2. Viyana Muhasarası
- 4. Mehmed Devri Deniz Hareketleri
- 4. Mehmed'in Aleyhinde Kıyam
- 4. Mehmed'in Hanımları ve Çocukları
- 4. Mehmed'in Sadrazamları
- 4. Mehmed'in Şeyhülislamları
- 4. Mehmedin Düşüşü Başlıyor!
- Ağaların Ortadan Kaldırılması
- Ağaların Şefaat Talebi
- Anadolu Kıyamları
- Avusturya Seferine Girişin Hikayesi
- Belgrad ve Ölüm!
- Ben Senin Başını Keserim!
- Bir Devir Kapanıyor!
- Bizim Tahlilimiz!
- Bizimkilerin Hali!
- Budin Şarkısı
- Bulgurlu Savaşı
- Cehreyn Seferi
- Cezalandırmada İki Anlayış
- Ciğerdelenin Kaybı
- Çarpışma Vuku Buluyor
- Deli Hüseyin Paşa ve Girit Ahvali
- Devletin Siyaseti
- Dış Politikada Davranışlarımız
- Düşman Taarruzu
- Esfarı Osmaniye Hatıraları 1073/1662 1075/1664 Seferinin Vakai Esasiyesi San Gotard'da Osmanlı Ordusu
- Fazıl Ahmed Paşa Girit'te
- Fazıl Ahmed Paşanın Şahsiyeti
- Girit Meselesinin Halli