Bağdat'tan Dönüş

Bağdat'tan Dönüş

Hz. Padişah, yanında mahbus bulunan İran elçisi Maksud Hanı, yazmış olduğu bir mektubla Şah'a gönderdi. Mektu­bunda sulh yapılması arzusunu dile getiriyor ve Şah Safî'yi asla tahkir etmeyip tam diplomatça yazılıp, sulha evet dedir­tecek bir üslup kullanmaya itina göstermişti.

Ordunun büyük bir kısmını ve Sadrazam Kara Mustafa Pa­şayı Bağdad'a bırakmış ve İstanbula dönmüştü. Dönüş yolu­nu Diyarbakır üzerinden yapmıştı.

Hz. Padişah Diyarbakır'da biraz dinlenmek istedi. Revan seferine giderken burada ta Haieb'de istikbal eden Rûmiye Şeyhi diğer bir ismide Şeyh Mahmud Efendi olarak bilinen bir Nakşibendi şeyhinin kendisine tavsiye ettiği kızı hatırladı. Bu kız Maan oğlu Fahrettin'in kızlarından biri olmakla çok hafif meşrep bir kızdı. Bu kız Küçük Ahmed Paşa merhumun Dürzî Lideri Fahrettin'i yakaladığı zaman kaçmış ve Rûmiye Şeyhi denilen bu zâtı muhtereme sığınmıştı. Şeyh Efendi Ha­ieb'de karşıladığı padişaha bu kızı tavsiye etmiş ilmi sim-ya'da mahir olduğunu altın yaptığı söylemişti. Padişah, Şeyh Efendinin tavsiyesine uygun olarak kızın başına bir memur koyduğu gibi bir haylide para bıraktı. Şimdi bu işin neticesini öğrenmek istediğinde, kızın başına bırakılan paralan sefih alemlerde tükettiği öğrenilir. Kadını öldürtüp nehre attırır. Rûmiye Şeyhini de yanına çağırıp böyle sahtekârlara nasıl inanır ve sana inanan beni de aldatmaya vesile olursun diye çıkışır ve asılmasını emreder.

Padişah bu İcraattan sonra İstanbul'a dönmüş ve büyük şenliklerle karşılanmıştır. Sadrazam Kara Mustafa Paşa ise İranlı murahhaslarla çekişe çekişe pazarlık yapmış ve halen çok az farkla devam eden Osmanlı - İran hududları tayin edilmiş ve antlaşma önce Şah Safî tarafından imzalanmış, Sultan Murad Hazretleri tarafından tasdik edilmiştir. Hicri 1049, Miladî 1639.

Mahlu Sultan Mustafa; yeni 4. Murad Bağdad seferinden dönerken 48 yaşında olduğu halde ahirete göçtü. Devleti Os-maniyede tahtın yegâne varisi olarak Şehzade İbrahim kal­mıştı.
Top