Şeyhülislam Katli

Şeyhülislam Katli

Bir kısım İran kuvvetlerini Osmanlı toprağına girerek Van şehrini muhasara ettikleri haberi dergâhı padişahiye ulaşınca hemen veziriazam Tabanıyassi Mehmed paşaya bir irade ve­rip İran'a sefere çıkmasını bildirdi. Kendiside arkalarından geleceğini eklemeyi ihmal etmedi. O sırada tarihler hicri 1034, milâdi 1633 yılını gösteriyordu. Sadrazam orduyu ha­zırlamış ve padişahın teftişine sunmuştu ki, Anadolu tarafına geçen padişah bizzat yaptığı teftişte aksaklıkları tesbit etti. Bu aksaklıkların meydana gelmesinde rolü olan dört vezir cezaya uğratıldılar. Bu ceza mallarının müsaderesi ve sürgün olmuş oldu. Cezaya çarptırılan dört vezir şunlardı: Çağalaza-de Mahmud paşa, Nişancı Yusuf paşa, Mostarli Mustafa pa­şa, Civan Kapıcıbaşı Semiz Mehmed paşaydılar.

Bütün bunlar olurken İranlıların Van önünden çekilip gittikleri haberi geldi. Fakat Hz. Padişah hazırlıkların devamı­nı istedi, çünkü İran üzerine sefer yapmaya bir kere kararını vermişti. Ordu hazırlıklarına devam ededursun, 4. Murad Bursa üzerine bir gezi tertib etmiş bu gezide hem av yapıla­cak hem de halkın şikâyetleri yerinde incelenecek ve netice­lendirilecekti.

İzmit'i aşan ve İznİk'e gelen padişah İznik Kadısı Gümüş-zade Mehmed Efendi hakkında aldığı şikâyetlerle bir karara varmıştı: Kadı, İznik kalesinin kapısına asılsın. Bu emir yeri­ne getirildiğinde, İstanbul'da kızılca kıyamet ulema arasında kopuverdi. Nasıl olurda bir Kadı, alelade bir suçlu gibi asılır­dı?

Hemen Şeyhülislâm Ahizade Hüseyin Efendi diğer alimler­le bir toplantı yapmış, kadı hakkında bir soruşturma yapıl­madan idam edilmesindeki haksızlık, devletin kuruluşundan bu yana ulemaya gösterilen saygı ve sevginin haleldar edil­diğine varılmış ve Valdesultan'a «Padişahımıza bedua et­mekten sakınırız, faydalı olur ki, siz kendisine nasihatta bu-lunasanız» mealinde bir mektup yollamıştı. Padişah ise İz­nik'ten Bursa'ya geçmiş ve Bursa'daki cedlerinin kabirlerini ziyaret etmiş ve onların mübarek makamlarından istianede bulunmaktaydı. Şeyhülislâmın mektubu Validesultana gel­mekle beraber, bu toplantıda Şeyhülisiâm'ın ağzından «padi­şahı hal ederiz» yollu bir cümle çıktığında Valdesultana ayrı­ca bildirilmişti.

Valdesultan her iki haberi de oğluna göndermişti. «Benim arslanım acele üzere gelesiz, cülus tedbiri için sözler dolaş­maktadır.

Padişah bu haberi aldığında bir dakika kaybetmeden yola çıkmış maiyetini dahi beklemeden ancak kendisine yetişen bîr kaç kişi ile durmadan yol almış, uyku filan demeyip Ka-

tırlı mevkii denilen yere gelip İstanbul'dan gemi gemesini beklemeden orada bulduğu bir kayıkla Gebze'ye geçmiş or-dan atladığı gibi Üsküdar'ı tutmuş ve yanındakilerden birini çok güzel olan hat yazısı ile şeyhülislâm ve oğlunun Kıbrıs'a sürgünlerini havi bir fermanla kendinden evvel karşıya yolla­dı. Şeyhülislâm ve oğlu ki, o da İstanbul Kadısı idi. Birer ge­mi ile sürgün seferine başladilarsada Hz. Padişah aniden ka­rar değiştirip Bostancıbaşına gemiler Çanakkale Boğazından çıkmamışsa var yetiş kendilerini karaya çıkartıp hayat def­terlerini dür dedi, çıkmışlarsa dokunma yollu bir emir verdi.

Bostancıbaşı yanındaki maiyetiyle karadan at koşturur deryada gemileri gözlerdi. Bakırköy önlerine geldiğinde bir geminin sahile çok yakın bir yerde ve yaklaşmakta olduğunu gördü. Bu gemi sabık Şeyhülislâm Ahizade Hüseyin Efendi­nin içinde olduğu gemiydi. Deniz sertleşmiş gemi bir kazaya uğramasın diye sahile yanaşmayı yeğ tutmuştu. Yeğ tutmuş amma Şeyhülislâm Efendinin Çanakkale Boğazını aşama­masından dolayı hayatının son bulmasına s-ebeb olmuştu.

Bostancıbaşı karaya çıkarttığı eski Şeyhülislamı orda boğ­durmuş ve kumsala hemen defnetmişlerdir. Bu kumsal Yeşil­köy kıyılarında Kalibriya köyü olduğu bütün tariflerde müşte­rektir. Cenaze namazı, yıkanma gibi dini islâmın emirlerinin yerine getirilmediğine dair İddialar mesnetsizdir. Ancak suda unutulmamalıdaki, diğer ulema kendi aralarında yaptıkları bir toplantıda Ahizade efendiyi şehid ilan etmişlerdir. Şeyhü-İisâmin oğlu ise Çanakkaleyi geçtiğinden kurtulmuştu.

Dördüncü Murad'ın Bostancıbaşıyı yanında Abaza Meh­med paşa olduğu halde Yedikule surları dışına kadar çıkıp, gemiyi gösterip «Tiz katleyle» dediğini İsmail Hakkı üzunçar-şılı merhum Osmanlı Tarihi adlı eserinde kaydetmektedir. Ve değerli araştırıcı, Şeyhülislâmın, Topal Recep paşa ile bera­ber Şehzadelerin hayatına kefil olduğu gün bu akibetinin belli olduğunu hele hele İznik kadısı olayında hal gibi laflar etme­si, padişahın fikir değiştirip katletmeye karar vermesine önemli sebebtir der ve bu görüşe biz de katılırız.

Bu idam Osmanlı devletinde bir şeyhülislâmın ilk defa ba­şına geliyordu. Zaten üç şeyhülislâm böyle bir akibete uğra­mıştır tarihimizde. Meşihat makamı yani şeyhülislâmlık sek­sen yaşını aşmış Yahya Efendi'ye İstanbul Kadılığı ise Kara-çelebizade Abdülaziz Efendiye verilmişti.
Top