Oyalama
Oyalama
Muhasaraya yeniçerinin direnmesi üzerine yeniden başlanması esnasında Şah Abbas ordusuyla yakınlara kadar gelmiş bulunuyordu. Sadrazam Hafız paşa, Şah'in ordusunun uzak yoldan geldiğini, yorgun olduğunu istihbar ettiğinden dolayı vakit geçirmeden, en ufak bir nefeslenme imkânı vermeden üzerlerine yürümeyi uygun gördü. Derhal saldın plânını yapıp harekâta geçti. Öncü birlikler birbirleri ile karşılaş-tıkan yerlerde mübarezeye başladılar; artık savaş hafiften hafiften başlamışken Sadrazamın otağı önünde Şah'in elçileri gÖrülüverdi. Şah'ın gönderdiği elçinin getirdiği nâme son derece gülünç ve hakikaten zaman kazanma ve oyalamaya nfratuftu.
Özetle şöyle yazıyordu: «Biz, Bağdad'ı zorla alma emelin-deı değiliz. Oğlumuza hediye etmek için Padişah Hazretlerinden istiyoruz...» Bakın sayın okuyucular bu elçi ve hamili olduğu nâme bir sulh teklifi olarak düşünülebilirimi? Tarih boyunca dünyanın neresinde görülmüştürki, böyle bir teklifle şehirler alınsın... Hem de tarih boyunca birbirine karşı savaşmış iki devlet arasında... Tabiiki hafız Paşa bu teklifi münka-şa etmeye dahi lâyık görmedi. Çünkü istihbarat teşkilâtı ayrıca çalışıyor, Şah ordusunun yorgunluğunun had safhada olduğunu, merkezi yerlerden gelecek kuvvetlerin yanına ulaşması için Şah'ın gözlerini dört açmış, yardım beklediğini, daha Önemlisi Osmanlı askeri içine bakın Şah sulh ister, sizin Sadrazam harb ister. Şüphesizki yorgun olan asker, yalnız Şah'ın askeri değil Osmanlı askeriydi de bu yorgunlar sulh teklifine neden olumlu davranılmaz diye mesele çıkarabilirlerdi. Bunlar Hafız paşaya tek tek ulaşıyordu. Hafız paşa encamımız hayrola diyerek müzakereye bile girişmedi. Böylece Şah oyalama taktiğinden netice alamamış oluyordu, acaba...!
Özetle şöyle yazıyordu: «Biz, Bağdad'ı zorla alma emelin-deı değiliz. Oğlumuza hediye etmek için Padişah Hazretlerinden istiyoruz...» Bakın sayın okuyucular bu elçi ve hamili olduğu nâme bir sulh teklifi olarak düşünülebilirimi? Tarih boyunca dünyanın neresinde görülmüştürki, böyle bir teklifle şehirler alınsın... Hem de tarih boyunca birbirine karşı savaşmış iki devlet arasında... Tabiiki hafız Paşa bu teklifi münka-şa etmeye dahi lâyık görmedi. Çünkü istihbarat teşkilâtı ayrıca çalışıyor, Şah ordusunun yorgunluğunun had safhada olduğunu, merkezi yerlerden gelecek kuvvetlerin yanına ulaşması için Şah'ın gözlerini dört açmış, yardım beklediğini, daha Önemlisi Osmanlı askeri içine bakın Şah sulh ister, sizin Sadrazam harb ister. Şüphesizki yorgun olan asker, yalnız Şah'ın askeri değil Osmanlı askeriydi de bu yorgunlar sulh teklifine neden olumlu davranılmaz diye mesele çıkarabilirlerdi. Bunlar Hafız paşaya tek tek ulaşıyordu. Hafız paşa encamımız hayrola diyerek müzakereye bile girişmedi. Böylece Şah oyalama taktiğinden netice alamamış oluyordu, acaba...!
Sultan 4. Murad Han
- 4. Murad'ın Sadrıazam ve Şeyhülislamları
- Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin Vefatı
- Bağdat Önünde
- Bağdat Seferi Öncesi
- Bağdat'tan Dönüş
- Bir İmha Hareketi
- Bir Yangın Ve Tütün Yasağı
- Damad Halil Paşa'nın İkinci Sadareti
- Haçlı Zihniyetinin Dış Kapıya Yüklenmesi
- Hekimbaşının Ölümü
- Hüsrev Paşa'nın Azli
- Hüsrev Paşa'nın Sadareti
- Hüsrev Paşanın İran Üzerine Seferi
- İki Ateş Arasında
- İlk Döneklik
- İran Gailesine Doğru
- Kırım Gailesi
- Oyalama
- Recep Paşa'nın Katli
- Revan Seferi Ve Memleketin Tanzimi
- Sinan Paşa Köşkü Önünde Yapılan Yemin
- Son İhtilal
- Sultan 4. Murad'ın Hanımları ve Çocukları
- Sultan 4. Murat'ın Vefatı
- Şeyhülislam Katli
- Tayyar Mehmet Paşa'nın Sadareti
- Temizleme Hareketi
- Yemen Meselesi