Damad Mehmed Paşanın Sadareti
Damad Mehmed Paşanın Sadareti
Nasuh Paşa hakkında sâdır olan hüküm infaz edildikte serveti müsadere olundu. Öyle büyük bir servete malik oldu-qu ortaya çıktı ki çok uzun süren gerek batı yakasındaki gerekse doğu hududlarında İran ile olan savaşların meydana aetirdiği iktisadi buhranlar bu müsadereden sonra adeta ortadan kalktı. Çok kısa bir liste yaparak bu hazinenin zenginliği hakkında bir malumat vermiş olalım. «Bir milyon duka kıymetinde binlerce inci, bir milyon altun para, altun ve gümüş kaplanmış çok kıymetli taşlarla bezenmiş binonsekiz kabzalı kılıçlar ki; bunlardan bazıları elmas kakmalı idi. Bu kılıçların bir adedine ellibin altun kıymet bilçimişti. Mağazalar dolusu Acem ve Mısır halıları, sırmalı ve atlas kadife kumaşlar, binyüz adet at ve dörtyüz çift altun Özengi, onsekiz-bin deve, dörtbin inek ve öküz, beşyüzbin koyun.» Devletin sadrazamının hazinesi Osmanlılın zenginliğine ufak bir fikir vermektedir. Herneyse biz Damad Mehmed Paşanın sadareti devrine gelelim. Darnad Mehmed Paşanın lakabı Öküz Mehmed Paşa iken Sultan Ahmed hazretlerine damad olunca bu lakap öküzlükten, damadhğa münkalip olmuştu. Az bir müddet sonra-.. Şeyhülislâm Mehmed Efendi vefat edince yerine kardeşi Esâd Efendi tayin buyuruldu. Şeyhülislâm Mehmed Efendi meşhur Hoca Saadeddİn Efendinin oğlu idi. Çok fazıl ve alim bir zad idi. Tacuttevarih adlı meşhur eseri bizlere kazandıran bu zatın gayreti olmuştur.
Bu sırada İstanbul'da bulunan İran'lı yeni elçisi Kadı Hân ile bir muahede imzalanmıştı.
Kadı hân, Osmanlı elçisi İncili Çavuşun refakatiyle İran'a dönmüş idi. Bu muahedeye göre İran devleti, Osmanlı devletine her sene ödemeyi vazife bildiği ipek vergisini ödememekte idi. O yetmez gibi Şah Abbas; Gürcistan üzerine sefer açmış idi. Bu vaziyette devleti aliyye Iran ile savaşa karar vermişti. Sadrazam Damad Mehmed Paşa orduyu hümayunun başına geçmiş ve Halep üzerine yola koyulmuştu. Sadaret Kaymakamlığını Ekmekçizade Ahmed Paşaya bırakmıştı. Şimdi bu yolculuk esnasında geçen bir vak'ayı zikrederek yüzünüze biraz tebessüm vermek ayrıca zeki ve nüktedan bir zat olan Damad Mehmed Paşa hakkında hazır cevaphlığın bir belgesi sayılan şu olayı nakledelim: Orduyu hümayunun konakladığı yerlerden birinde Mehmed Paşa maiyetindeki vezirler ve komutanlarla sefer işlerini bir çadırda müzakere ederken, ordunun ağırlıklarını taşıyan arabaların öküzlerinden biri aniden çadıra girmiş hiç kimseye bakmadan doğruca Mehmed Paşanın yanına gelmiş ve kafasını iki defa paşa hazretlerinin göğsüne sürmüştü. Paşa; öküzün yanaklarını okşamış, sevmiş ve Öküz yine geldiği gibi geri dönüp gitmiş. Paşa'nın eskiden Öküz nalbandlığı yapan babasından kinaye Öküz Mehmed Paşa olan lakabı aklına gelen sözde nüktedan birisi «Devletlim, öküzle ne konuştunuz?» deyince Mehmed Paşa serinkanlılıkla taşı gediğine koyar: «Hadi sen bizdensin ama bu eşekleri nereden buldunda ders verirsin dedi» diyerek soru sahibini mahcup eder.
Her neyse, bu sırada İran'ın yeni elçisi Kasım Hân, İncili Çavuşla birlikte deniz yoluyla İstanbul'a dönmüşse de çoktan savaş kararı almış olan Osmanlı Devleti Sadrazamı Haleb'i tutmuştu. Kasım Hân, ilanı harb dolayıyısyla Hazreti padişah ile görüşememiş ve elçilik evinde göz hapsine alınmıştı. Ne çare ki Mehmed Paşa bu sefer-i hümayunda gerek kışın erken gelmesi ve çok şiddetli geçmesi, gerekse zahirenin telef olması oda yetmez gibi sâri bir hastalığın bir çok mücahidi bu âlemden terke mecbur kılması yüzünden, Rumeli Beylerbeyi Davud Paşa ve Van Beylerbeyi Tekeli Mehmed Paşa ile birleşerek İranlılarla Erivan kalesi önünde yapılan bir muharebede galip geiindiyse de kesin bir zafer elde edilememiş hatta Erivan kalesi bile ele geçirilememişti. Tek muvaf-fakiyyet dört gün süren bir muhasaradan sonra istîrdad edilen Nahcivan kalesinde görülmüştü.
Bu seferin kesin bir muvaffakiyyet göstermemesi Damad Mehmed Paşa'nın azlini intaç etti. Sadrazamlık Ekmekçizade Ahmed Paşa'ya verilercek zannedenlerin şaşkın bakışları atında Şeyhülislâm Esad Efendi ile istişare eden Hazreti pa-disah: «Şeyhülislâmım, seninle sadaret için meşveret eylerim, çünkü her ne kadar kıdem İtibariyle bu makam Ekmek-çizadeye verilirsede Lalam Murad Paşa hakkında çok yalanlar atan bu adamı bu vazifede görmek istemem') buyurur. İstişare neticesi, yine bir Damad, sabık Kaptan-ı Derya Haiil Paşa, Vezaretiuzma makamına nasb olunur. Hicri 1025, Milâdi 1616.
Bu sırada İstanbul'da bulunan İran'lı yeni elçisi Kadı Hân ile bir muahede imzalanmıştı.
Kadı hân, Osmanlı elçisi İncili Çavuşun refakatiyle İran'a dönmüş idi. Bu muahedeye göre İran devleti, Osmanlı devletine her sene ödemeyi vazife bildiği ipek vergisini ödememekte idi. O yetmez gibi Şah Abbas; Gürcistan üzerine sefer açmış idi. Bu vaziyette devleti aliyye Iran ile savaşa karar vermişti. Sadrazam Damad Mehmed Paşa orduyu hümayunun başına geçmiş ve Halep üzerine yola koyulmuştu. Sadaret Kaymakamlığını Ekmekçizade Ahmed Paşaya bırakmıştı. Şimdi bu yolculuk esnasında geçen bir vak'ayı zikrederek yüzünüze biraz tebessüm vermek ayrıca zeki ve nüktedan bir zat olan Damad Mehmed Paşa hakkında hazır cevaphlığın bir belgesi sayılan şu olayı nakledelim: Orduyu hümayunun konakladığı yerlerden birinde Mehmed Paşa maiyetindeki vezirler ve komutanlarla sefer işlerini bir çadırda müzakere ederken, ordunun ağırlıklarını taşıyan arabaların öküzlerinden biri aniden çadıra girmiş hiç kimseye bakmadan doğruca Mehmed Paşanın yanına gelmiş ve kafasını iki defa paşa hazretlerinin göğsüne sürmüştü. Paşa; öküzün yanaklarını okşamış, sevmiş ve Öküz yine geldiği gibi geri dönüp gitmiş. Paşa'nın eskiden Öküz nalbandlığı yapan babasından kinaye Öküz Mehmed Paşa olan lakabı aklına gelen sözde nüktedan birisi «Devletlim, öküzle ne konuştunuz?» deyince Mehmed Paşa serinkanlılıkla taşı gediğine koyar: «Hadi sen bizdensin ama bu eşekleri nereden buldunda ders verirsin dedi» diyerek soru sahibini mahcup eder.
Her neyse, bu sırada İran'ın yeni elçisi Kasım Hân, İncili Çavuşla birlikte deniz yoluyla İstanbul'a dönmüşse de çoktan savaş kararı almış olan Osmanlı Devleti Sadrazamı Haleb'i tutmuştu. Kasım Hân, ilanı harb dolayıyısyla Hazreti padişah ile görüşememiş ve elçilik evinde göz hapsine alınmıştı. Ne çare ki Mehmed Paşa bu sefer-i hümayunda gerek kışın erken gelmesi ve çok şiddetli geçmesi, gerekse zahirenin telef olması oda yetmez gibi sâri bir hastalığın bir çok mücahidi bu âlemden terke mecbur kılması yüzünden, Rumeli Beylerbeyi Davud Paşa ve Van Beylerbeyi Tekeli Mehmed Paşa ile birleşerek İranlılarla Erivan kalesi önünde yapılan bir muharebede galip geiindiyse de kesin bir zafer elde edilememiş hatta Erivan kalesi bile ele geçirilememişti. Tek muvaf-fakiyyet dört gün süren bir muhasaradan sonra istîrdad edilen Nahcivan kalesinde görülmüştü.
Bu seferin kesin bir muvaffakiyyet göstermemesi Damad Mehmed Paşa'nın azlini intaç etti. Sadrazamlık Ekmekçizade Ahmed Paşa'ya verilercek zannedenlerin şaşkın bakışları atında Şeyhülislâm Esad Efendi ile istişare eden Hazreti pa-disah: «Şeyhülislâmım, seninle sadaret için meşveret eylerim, çünkü her ne kadar kıdem İtibariyle bu makam Ekmek-çizadeye verilirsede Lalam Murad Paşa hakkında çok yalanlar atan bu adamı bu vazifede görmek istemem') buyurur. İstişare neticesi, yine bir Damad, sabık Kaptan-ı Derya Haiil Paşa, Vezaretiuzma makamına nasb olunur. Hicri 1025, Milâdi 1616.
Sultan 1. Ahmed
- Batı Cephesinde Sulh Çalışmaları
- Celali Tenkiline Padişahı Davet
- Damad Halil Paşa'nın Sadareti
- Damad Mehmed Paşanın Sadareti
- Damad Nasuh Paşa'nın Sadareti ve İdamı
- Derviş Paşa'nın İdamı
- Derviş Paşa'nın Sadareti
- Ferhad Paşa'nın Serdarlığı
- Galata Kadı'sının Şapka Giyenden Vergi Alması ve Cizvitler
- İran Cephesinden Haberler
- Kuyucu Murad Paşa'nın Sadareti ve Celâli İsyanlarının Tenkili
- Kuyucu Murad Paşa'nın İran Seferi ve Vefatı
- Sultan 1. Ahmed'in Hanımları ve Çocukları
- Sultan 1. Ahmed'in Sadrıazamları ve Şeyhülislâmları
- Sultan Ahmed Camii ve Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri
- Sultan Ahmed Hazretlerinin Vefatı
- Yavuz Ali Paşa'nın Vefatı
- Yine Batı Cephesi
- Zitvatorok Antlaşması