Derviş Paşa'nın Sadareti
Derviş Paşa'nın Sadareti
Çok sert ve asabi olan bu hain sadrazam, Lala Mehmed Paşa'nın vefatından sonra sadrazam olmuş ve divan çavuşuna hemen şu sözleri söylemişti: «Divan Efendileri beni sair sadrazamlar gibi zannetmesinler, onlarla kıyas etmesinler. Ben bu günün işini yarına bırakanın boynunu vurdururum.» Hakikatende ilk divan toplantısında Beylerbeyliğinden mazui bir zat'in idamı ilk icraatı olmuştur.
Bir kaç gün sonra huzur hümayunda Hazreti padişah; kışın gelmek üzere olduğunu, ayrıca cephane temini durumlarının zaman alacağını bildirmesi ve bu sebeble İran üzerine yapılacak seferin bir daha ki seneye tehirini ileri sürdü. Kimseden ses çıkmayınca Şeyhülislâm Efendi ki; Ebu-s Suud Efendinin yeğeni olan Hacı Mustafa Sunullah Efendi, divanın hislerine tercüman olarak şunları söyledi: «Seferi ecnebiyyeye karşı çıkarılan tuğ'lan geri almak doğru değildir. Ecdadı izamınız zamanında olduğu gibi bari serdar Haleb'e kadar gidip orada kışlasınlar, levazımı harbiyyeyi orada ikmâl eylemeleri iyi olur.» Bu sözleri söyliyen Şeyhülislâm çok doğru söylemişti. Mademki merhum sadrazamın İran seferine gitmesi hususunda İsrar olunmuştu şimdi niye vaz geçiliyordu? Hem de bir ordu ananelerini dini hususlara aykırı düşmemek şartıyla devam ettirmelidir. Nitekim Şeyhülislâm Efendi, cümlesinin içinde kullandığı «Ecdadı azaminiz zamanında olduğu
rtibi...» sözleriyle bu ananeyi de hatırlatmış oluyordu. Burada u muazzam hadiseyi yazmak icab etti.
Bütün okuyucularımız bilirler ki; CJhud savaşma hazırlanan islâm ordusunun Şanlı ve Gaazi Kumandanı iki cihan güneşi peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, sahabenin ileri nelenlerini toplamış ve bir harp meclisi akdetmişti. Bu mecliste muhtelif fikirler ileri sürülmüş ve savaşın Medine'den çıkılarak yapılmasını isteyenler daha çokluktular. Halbuki, iki cihan güneşi Efendimiz Hazretleri (s.a.v.) Medine'de kalıp müdafaa savaşı yapmak şeklini ileri sürmüştü. Neticede dışarı çıkalım diyenler çoğunlukta olduğu İçin karar savaşın dışarda kabul edilmesi şeklinde çıkmıştı. Bu karar üzerine Efendimiz hazretleri toplantı yerinden ayrılıp zırhını giymek ve kılıcını kuşanmak kısaca muharebe hazırlıklarını tamamlamak üzere saadethanesine gitmişlerdi. Sahabe kiram kendi aralarında konuştular ve biz ne ettikte Resulullahın reyi istikametinde hareket etmedik deyip, kararlarını değiştirdiklerini, Resululahın buyurduğu gibi Medine'de kalmaya, savaşı müdafaa şekline yapmayı uygun gördüklerini bildirmek üzere aralarından teşkil ettikleri bir heyeti iki cihan serverinin saadethârıesine gönderdiler. Giden heyet Resulullaha yeni kararlarını; anlattılar. İki cihan serveri Efendimiz Hazretleri buyurdular: «Bir peygamber zırhını kuşandıktan sonra savaşmadan onu çıkarmaz.»
işte Sunullah Efendi Hazretleri; Peygamber ordusunun devamı olan bu orduyu hümayunun, Tuğ çıkardıktan sonra onu geri almak olmaz demesi ne kadar isabetli bir görüş ve Peygamberin sünnetine uygun olduğu anlaşılır. Bu getirdiğimiz rnısal için biz insanlara ders olarak tecelli ettiğini bildiğimizden aldık yoksa iki cihan serverinin ne müşavereye ne de zıı"ha ihtiyacı vardır. Bütün bunlar biz ümmetine bir ders olsun diye tecelli eylemiştir. Şu beyiti buraya koyarak meramımızı anlatabildik sanırız.
uHikmetidir gezdiren düşmenleri
Bir nefes dilese kırar onları»
Her neyse biz mevzuumuza avdet edelim.
Şeyhülislâmın bu sözlerinden sonra divan da bir takım tartışmalara yol açtığını gören Hazreti padişah hiddetlendi. Padişahın bu hiddetinden faydalanan Derviş Paşa bu doğru sözlü Şeyhülislâmı Ötedenberi yerinden kaydırma düşüncesini kuvveden fiile çıkarmaya muvaffak oldu. Şeyhülislâmlığa üçüncü defa Ebu-1 Meyamin Mustafa Efendiyi nasb ettirdi.
Sunullah Efendi hazretlerinin bu Derviş Paşa tarafından ayağının kaydırıldığını anlayan ulema efendiler zalimin sonunun gelmesini beklerken onun sakalına göre tarak vurmayı yeğ tuttular. Hatta bunlardan bir tanesi bu yolda o kadar ileri gitti ki bir sohbet sırasında savaşları İstanbul'dan idare etmek bahsinden söz açılınca o zat «Kerimüşşan efendimiz siz afitab-ı cihansınız merkezde sabit olup zulumatı def ve ezhab için yalnız şuanızı salmalısınız» diyerek hakikaten ulemaya yakışmayan bir yaltaklanmada bulunmuştur.
Bir kaç gün sonra huzur hümayunda Hazreti padişah; kışın gelmek üzere olduğunu, ayrıca cephane temini durumlarının zaman alacağını bildirmesi ve bu sebeble İran üzerine yapılacak seferin bir daha ki seneye tehirini ileri sürdü. Kimseden ses çıkmayınca Şeyhülislâm Efendi ki; Ebu-s Suud Efendinin yeğeni olan Hacı Mustafa Sunullah Efendi, divanın hislerine tercüman olarak şunları söyledi: «Seferi ecnebiyyeye karşı çıkarılan tuğ'lan geri almak doğru değildir. Ecdadı izamınız zamanında olduğu gibi bari serdar Haleb'e kadar gidip orada kışlasınlar, levazımı harbiyyeyi orada ikmâl eylemeleri iyi olur.» Bu sözleri söyliyen Şeyhülislâm çok doğru söylemişti. Mademki merhum sadrazamın İran seferine gitmesi hususunda İsrar olunmuştu şimdi niye vaz geçiliyordu? Hem de bir ordu ananelerini dini hususlara aykırı düşmemek şartıyla devam ettirmelidir. Nitekim Şeyhülislâm Efendi, cümlesinin içinde kullandığı «Ecdadı azaminiz zamanında olduğu
rtibi...» sözleriyle bu ananeyi de hatırlatmış oluyordu. Burada u muazzam hadiseyi yazmak icab etti.
Bütün okuyucularımız bilirler ki; CJhud savaşma hazırlanan islâm ordusunun Şanlı ve Gaazi Kumandanı iki cihan güneşi peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.) Hazretleri, sahabenin ileri nelenlerini toplamış ve bir harp meclisi akdetmişti. Bu mecliste muhtelif fikirler ileri sürülmüş ve savaşın Medine'den çıkılarak yapılmasını isteyenler daha çokluktular. Halbuki, iki cihan güneşi Efendimiz Hazretleri (s.a.v.) Medine'de kalıp müdafaa savaşı yapmak şeklini ileri sürmüştü. Neticede dışarı çıkalım diyenler çoğunlukta olduğu İçin karar savaşın dışarda kabul edilmesi şeklinde çıkmıştı. Bu karar üzerine Efendimiz hazretleri toplantı yerinden ayrılıp zırhını giymek ve kılıcını kuşanmak kısaca muharebe hazırlıklarını tamamlamak üzere saadethanesine gitmişlerdi. Sahabe kiram kendi aralarında konuştular ve biz ne ettikte Resulullahın reyi istikametinde hareket etmedik deyip, kararlarını değiştirdiklerini, Resululahın buyurduğu gibi Medine'de kalmaya, savaşı müdafaa şekline yapmayı uygun gördüklerini bildirmek üzere aralarından teşkil ettikleri bir heyeti iki cihan serverinin saadethârıesine gönderdiler. Giden heyet Resulullaha yeni kararlarını; anlattılar. İki cihan serveri Efendimiz Hazretleri buyurdular: «Bir peygamber zırhını kuşandıktan sonra savaşmadan onu çıkarmaz.»
işte Sunullah Efendi Hazretleri; Peygamber ordusunun devamı olan bu orduyu hümayunun, Tuğ çıkardıktan sonra onu geri almak olmaz demesi ne kadar isabetli bir görüş ve Peygamberin sünnetine uygun olduğu anlaşılır. Bu getirdiğimiz rnısal için biz insanlara ders olarak tecelli ettiğini bildiğimizden aldık yoksa iki cihan serverinin ne müşavereye ne de zıı"ha ihtiyacı vardır. Bütün bunlar biz ümmetine bir ders olsun diye tecelli eylemiştir. Şu beyiti buraya koyarak meramımızı anlatabildik sanırız.
uHikmetidir gezdiren düşmenleri
Bir nefes dilese kırar onları»
Her neyse biz mevzuumuza avdet edelim.
Şeyhülislâmın bu sözlerinden sonra divan da bir takım tartışmalara yol açtığını gören Hazreti padişah hiddetlendi. Padişahın bu hiddetinden faydalanan Derviş Paşa bu doğru sözlü Şeyhülislâmı Ötedenberi yerinden kaydırma düşüncesini kuvveden fiile çıkarmaya muvaffak oldu. Şeyhülislâmlığa üçüncü defa Ebu-1 Meyamin Mustafa Efendiyi nasb ettirdi.
Sunullah Efendi hazretlerinin bu Derviş Paşa tarafından ayağının kaydırıldığını anlayan ulema efendiler zalimin sonunun gelmesini beklerken onun sakalına göre tarak vurmayı yeğ tuttular. Hatta bunlardan bir tanesi bu yolda o kadar ileri gitti ki bir sohbet sırasında savaşları İstanbul'dan idare etmek bahsinden söz açılınca o zat «Kerimüşşan efendimiz siz afitab-ı cihansınız merkezde sabit olup zulumatı def ve ezhab için yalnız şuanızı salmalısınız» diyerek hakikaten ulemaya yakışmayan bir yaltaklanmada bulunmuştur.
Sultan 1. Ahmed
- Batı Cephesinde Sulh Çalışmaları
- Celali Tenkiline Padişahı Davet
- Damad Halil Paşa'nın Sadareti
- Damad Mehmed Paşanın Sadareti
- Damad Nasuh Paşa'nın Sadareti ve İdamı
- Derviş Paşa'nın İdamı
- Derviş Paşa'nın Sadareti
- Ferhad Paşa'nın Serdarlığı
- Galata Kadı'sının Şapka Giyenden Vergi Alması ve Cizvitler
- İran Cephesinden Haberler
- Kuyucu Murad Paşa'nın Sadareti ve Celâli İsyanlarının Tenkili
- Kuyucu Murad Paşa'nın İran Seferi ve Vefatı
- Sultan 1. Ahmed'in Hanımları ve Çocukları
- Sultan 1. Ahmed'in Sadrıazamları ve Şeyhülislâmları
- Sultan Ahmed Camii ve Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri
- Sultan Ahmed Hazretlerinin Vefatı
- Yavuz Ali Paşa'nın Vefatı
- Yine Batı Cephesi
- Zitvatorok Antlaşması