Kanijenin Fethi
Kanijenin Fethi
Veziriazam Damad İbrahim Paşa kıştan çıkan orduyu hümayun ile yola çıkmış ve ileride devlete çok büyük hizmetler verecek olan Diyarbakır Beylerbeyi Murad Paşa (Kuyucu)yı bir miktar kuvvetle Öncü olarak Bobofça kalesi üzerine gönderdi. Veziriazamın hedefi Estergon gözüküyordu.
Bu arada Murad Paşa söz konusu kaleyi zapt etmişti bile. Önüne çıkan bir düşman birliğinide imha eden Tiryaki Hasan Paşa ki; bu Tiryaki lakabını daima düşmanı yenmesinden dolayı İhraz ettiği emareleri kuvvetli olan bu serhad boylarının 87 yaşındaki kahramanı, Ösek civarında sadrazama iltihak etti. Btırada yapılan müzakerede Estergonun istirdadından vaz geçilip ehemmiyetli bir kale olan Kanije üzerine gidilmesi kararlaştırıldı. Bazı tarihçiler bu kararın, Kanijenin Veziriazamın doğum yeri olması hasebiyle alındığını yazarlarsa da buqa iltifat edecek emare bu kadar zayıf delillere dayandırılamaz. Ayrıca şunu da unutmamak icab ederki kalenin stratejik önemi Osmanlının fethinden sonra düşmanın büyük bir kuvvetle muhasaraya kalkışmış olması tercihin özel sayılacak bir sebebe dayandığını gösteren delil olarak sayılması daha akli ve mantıkidir. Hoş sadrazam'ın doğum yeride olsa ne lâzım gelir ama tarihçilerin burdaki maksatları çarpık olduğundan biz üzerinde bir nebze olsun durmayı uygun gördük.
"Düştürül Mücahidin lî İzeddin" adlı eserin tevazu sahibi ve böylece adı meçhul kalmış yazan muhtelif makalelerinden müteşekkil bu kitabında Kanijeden bahs eden bölümünde söz konusu kalenin fethinin çok daha evvelden tasarlandığını, son derece ileri görüşlü ve kurnaz bir asker olan Tiryaki Hasan Paşa kendisinin yetiştirdiği serdengeçtilerden birini epey müddet evvel Kanijeyi muhafaza eden düşmanların yanına göndermiş ve onlara esir olmasını tenbihlemişti. Bu tedbirin yeri geldiğinde ne büyük bir hizmete müncer olduğu anlatılacaktır.
Kale muhasaraya alınmış fakat muhafızları bütün güçleriyle dayanıyorlardı, üstelik kaleden yaptıkları top atıştan Osmanlı ordusuna çok zarar veriyordu. Kırk günü geçen muhasarada düşman azimle dayanıyor, her an yardım gelecek ümidi dayanma gücünün istinadı oluyordu. Muhkem olan kale direniyor, veziriazam, Tiryaki Hasan Paşa'ya soruyordu "Paşa karındaş bu nice iştir? İhtiyar delikanlı gülümseyerek "Kaleyi içten fetih lâzımdır" diye cevap veriyor ve kaledeki serdengeçtinin yapacağı icraatı bekliyordu. Kırk günden ziyade süren muhasarada adamına olan itimadı bir an bile sarsılmayan paşa onun mutlaka Allanın izniyle önemli bir görev yapacağına inanıyordu. Bu durum bir kumandanın maiyyetine olan itimadının en müşahhas ve emsalsiz örneklerinden biri İdi... Kaledeki esir serdengeçti, kale muhafızlarından ziyade topların islâm ordusuna zarar verdiğini gördüğünden, işin nerede hal edileceğine karar vermiş, bütün dikkat ve çalışmasını kalenin cephaneliği üzerine teksif etmişti. Ne yapıp yapıp cephaneliğe sokulması lâzımdı.
Küffar, cephaneliği çok sıkı şekilde kontrol ediyordu. Bizim serdengeçti ile esirleri çalıştıran muhafızların gözlerinin içine bakıyor, onların verdiği her vazifeyi çabucak yerine getiriyordu. Ayrıca bu vazifeyi canu gönülden yaptığı intibaını vermek için azami gayret gösteriyordu. Yabancı dil bilmesi ise ona büyük avantajlar temin ediyordu. Kısa zamanda kendisini düşmana beğendiren bu fedakâr islâm mücahidi bir qün cephaneliğe sokulmaya muvaffak oluyor, duvarda yanmakta olan meşaleyi indirerek barut dolu fıçılaran birini ateşliyor ve cephanelikle birlikte havaya uçan bu yiğit mücahid düşmanın savunmasını sona erdirirken islâm Şâiri Mehmed Akif Bey'in söylediği gibi "Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber" mısraındaki mânâ içinde ruhu mübareki ile şehidler zümresine katılmış, düşmana pes dedirtip müslümanlara bir fetih daha sağlamıştır.
Muhterem okuyucu, bu muhterem şehide bu cümlenin sonunda aynen Burak Reis'e ve onun kıymetli arkadaşlarına yaptığımız gibi bir FATİHA okuyalım.
Kale cephaneliğinin yok olması, düşmanın teslimini intaç etmişti. Düşmanlara tavuk kümeslerine varıncaya kadar alıp gitmeleri müsaade olundu. Kanije Beylerbeyliği ihdas edildi. Çünkü Sadrazamlar, seferde Serdarı Ekrem sıfatıyla hazır bulunursa bu tip makam ve mevkiler meriyete koyabilme selahiyetlerine de haizdiler. Kanije Beylerbeyliği Tiryaki Hasan Paşa'ya verildi.
Sadrazam; Kanije kalesinin fetih olunduğu haberini hazreti padişaha bildirdiğinde aldığı cevap onun en büyük manevi mükâfatı olmuştu. Hazreti padişah şöyle diyordu: "Hayatın devam ettikçe makamında kalacaksın." Üçüncü defa elde ettiği sadaretinde tecrübesi artan Damad İbrahim Paşa bu son sadaretinde cidden önemli işler gördüğü gibi orduyu da bir intizama koymuş, güngörmüş Paşalar ve Bey'lerin fikirlerinden istifade etmeyi öğrenmişti. Bunun neticesi olarak zaferler kazanmaya başlayan ordunun muvaffakiyetleri padişahtan böyle son derece güzel bir taktirname almasına müncer olmuştu. Fakat ne yazık ki; birdenbire hastalanan veziriazam kısa bir hastalığı müteakip vekâleti Lâlâ Mehmed Paşaya verip vefat etti.. Paşa vefat ettiğinde tarihler Hicri 1010 milâdi 1601 yılını gösteriyordu. Veziriazamın cesedi tahnit ettirilerek Dersaadete getirilip Şehzadebaşı Camii avlusundaki mezarlığa defn olundu. Merhum sadrazamın vasiyeti üzerine vekâlet görevini yüklenen Lâlâ Mehmed Paşa sadrazamlığa asaleten tayinini beklerken hem sadrazamlık hemde serdar-ı ekremlik, sadaret kaymakkamlığı yapmakta olan Yemişçi Hasan Paşa'ya tevcih olundu. Demekki saraya yakın yerde olan külahı kapmıştı. Yeni sadrazam, hazreti padişahtan aldığı bir irade-i seniyye ile derhal ordunu başına geçmek üzere yola koyuldu. Orduyu hemen harp nizamına sokan Yemişçi Hasan Paşa, o sırada İstoni Belgradın düşman tarafından muhasara altına alındığı haberini aldı. Düşman üzerine tereddütsüzce yürüyen sadrazam, İstoni Belgradın düşman eline geçtiği haberini de aldı. Bu arada ise Arşidük Maksimilyen kırk bine yaklaşan bir kuvvetle Osmanlıların eline henüz geçmiş sayılan Kanije kalesi önlerine gelmişti. Tiryaki Hasan Paşa, sadrazama haber gönderip imdat istemişse de, İstoni Belgrad önünde iyi gitmeyen işler hem Hasan Paşanın vâki imdat davetine yetişilmeye mani olmuş, hemde az kalsın koca Sadrazamın dahi esir düşebileceği musibetlere uğramışlardı. Yeniçerilerin bir bölümü ise ordudan kaçmıştı. Sadrazam için yapılacak bir şey kışı Belgrad'da geçirmek ve Tiryaki Hasan Paşa için dua etmekti... O da zaten öyle yaptı.
Bu arada Murad Paşa söz konusu kaleyi zapt etmişti bile. Önüne çıkan bir düşman birliğinide imha eden Tiryaki Hasan Paşa ki; bu Tiryaki lakabını daima düşmanı yenmesinden dolayı İhraz ettiği emareleri kuvvetli olan bu serhad boylarının 87 yaşındaki kahramanı, Ösek civarında sadrazama iltihak etti. Btırada yapılan müzakerede Estergonun istirdadından vaz geçilip ehemmiyetli bir kale olan Kanije üzerine gidilmesi kararlaştırıldı. Bazı tarihçiler bu kararın, Kanijenin Veziriazamın doğum yeri olması hasebiyle alındığını yazarlarsa da buqa iltifat edecek emare bu kadar zayıf delillere dayandırılamaz. Ayrıca şunu da unutmamak icab ederki kalenin stratejik önemi Osmanlının fethinden sonra düşmanın büyük bir kuvvetle muhasaraya kalkışmış olması tercihin özel sayılacak bir sebebe dayandığını gösteren delil olarak sayılması daha akli ve mantıkidir. Hoş sadrazam'ın doğum yeride olsa ne lâzım gelir ama tarihçilerin burdaki maksatları çarpık olduğundan biz üzerinde bir nebze olsun durmayı uygun gördük.
"Düştürül Mücahidin lî İzeddin" adlı eserin tevazu sahibi ve böylece adı meçhul kalmış yazan muhtelif makalelerinden müteşekkil bu kitabında Kanijeden bahs eden bölümünde söz konusu kalenin fethinin çok daha evvelden tasarlandığını, son derece ileri görüşlü ve kurnaz bir asker olan Tiryaki Hasan Paşa kendisinin yetiştirdiği serdengeçtilerden birini epey müddet evvel Kanijeyi muhafaza eden düşmanların yanına göndermiş ve onlara esir olmasını tenbihlemişti. Bu tedbirin yeri geldiğinde ne büyük bir hizmete müncer olduğu anlatılacaktır.
Kale muhasaraya alınmış fakat muhafızları bütün güçleriyle dayanıyorlardı, üstelik kaleden yaptıkları top atıştan Osmanlı ordusuna çok zarar veriyordu. Kırk günü geçen muhasarada düşman azimle dayanıyor, her an yardım gelecek ümidi dayanma gücünün istinadı oluyordu. Muhkem olan kale direniyor, veziriazam, Tiryaki Hasan Paşa'ya soruyordu "Paşa karındaş bu nice iştir? İhtiyar delikanlı gülümseyerek "Kaleyi içten fetih lâzımdır" diye cevap veriyor ve kaledeki serdengeçtinin yapacağı icraatı bekliyordu. Kırk günden ziyade süren muhasarada adamına olan itimadı bir an bile sarsılmayan paşa onun mutlaka Allanın izniyle önemli bir görev yapacağına inanıyordu. Bu durum bir kumandanın maiyyetine olan itimadının en müşahhas ve emsalsiz örneklerinden biri İdi... Kaledeki esir serdengeçti, kale muhafızlarından ziyade topların islâm ordusuna zarar verdiğini gördüğünden, işin nerede hal edileceğine karar vermiş, bütün dikkat ve çalışmasını kalenin cephaneliği üzerine teksif etmişti. Ne yapıp yapıp cephaneliğe sokulması lâzımdı.
Küffar, cephaneliği çok sıkı şekilde kontrol ediyordu. Bizim serdengeçti ile esirleri çalıştıran muhafızların gözlerinin içine bakıyor, onların verdiği her vazifeyi çabucak yerine getiriyordu. Ayrıca bu vazifeyi canu gönülden yaptığı intibaını vermek için azami gayret gösteriyordu. Yabancı dil bilmesi ise ona büyük avantajlar temin ediyordu. Kısa zamanda kendisini düşmana beğendiren bu fedakâr islâm mücahidi bir qün cephaneliğe sokulmaya muvaffak oluyor, duvarda yanmakta olan meşaleyi indirerek barut dolu fıçılaran birini ateşliyor ve cephanelikle birlikte havaya uçan bu yiğit mücahid düşmanın savunmasını sona erdirirken islâm Şâiri Mehmed Akif Bey'in söylediği gibi "Sana ağuşunu açmış duruyor peygamber" mısraındaki mânâ içinde ruhu mübareki ile şehidler zümresine katılmış, düşmana pes dedirtip müslümanlara bir fetih daha sağlamıştır.
Muhterem okuyucu, bu muhterem şehide bu cümlenin sonunda aynen Burak Reis'e ve onun kıymetli arkadaşlarına yaptığımız gibi bir FATİHA okuyalım.
Kale cephaneliğinin yok olması, düşmanın teslimini intaç etmişti. Düşmanlara tavuk kümeslerine varıncaya kadar alıp gitmeleri müsaade olundu. Kanije Beylerbeyliği ihdas edildi. Çünkü Sadrazamlar, seferde Serdarı Ekrem sıfatıyla hazır bulunursa bu tip makam ve mevkiler meriyete koyabilme selahiyetlerine de haizdiler. Kanije Beylerbeyliği Tiryaki Hasan Paşa'ya verildi.
Sadrazam; Kanije kalesinin fetih olunduğu haberini hazreti padişaha bildirdiğinde aldığı cevap onun en büyük manevi mükâfatı olmuştu. Hazreti padişah şöyle diyordu: "Hayatın devam ettikçe makamında kalacaksın." Üçüncü defa elde ettiği sadaretinde tecrübesi artan Damad İbrahim Paşa bu son sadaretinde cidden önemli işler gördüğü gibi orduyu da bir intizama koymuş, güngörmüş Paşalar ve Bey'lerin fikirlerinden istifade etmeyi öğrenmişti. Bunun neticesi olarak zaferler kazanmaya başlayan ordunun muvaffakiyetleri padişahtan böyle son derece güzel bir taktirname almasına müncer olmuştu. Fakat ne yazık ki; birdenbire hastalanan veziriazam kısa bir hastalığı müteakip vekâleti Lâlâ Mehmed Paşaya verip vefat etti.. Paşa vefat ettiğinde tarihler Hicri 1010 milâdi 1601 yılını gösteriyordu. Veziriazamın cesedi tahnit ettirilerek Dersaadete getirilip Şehzadebaşı Camii avlusundaki mezarlığa defn olundu. Merhum sadrazamın vasiyeti üzerine vekâlet görevini yüklenen Lâlâ Mehmed Paşa sadrazamlığa asaleten tayinini beklerken hem sadrazamlık hemde serdar-ı ekremlik, sadaret kaymakkamlığı yapmakta olan Yemişçi Hasan Paşa'ya tevcih olundu. Demekki saraya yakın yerde olan külahı kapmıştı. Yeni sadrazam, hazreti padişahtan aldığı bir irade-i seniyye ile derhal ordunu başına geçmek üzere yola koyuldu. Orduyu hemen harp nizamına sokan Yemişçi Hasan Paşa, o sırada İstoni Belgradın düşman tarafından muhasara altına alındığı haberini aldı. Düşman üzerine tereddütsüzce yürüyen sadrazam, İstoni Belgradın düşman eline geçtiği haberini de aldı. Bu arada ise Arşidük Maksimilyen kırk bine yaklaşan bir kuvvetle Osmanlıların eline henüz geçmiş sayılan Kanije kalesi önlerine gelmişti. Tiryaki Hasan Paşa, sadrazama haber gönderip imdat istemişse de, İstoni Belgrad önünde iyi gitmeyen işler hem Hasan Paşanın vâki imdat davetine yetişilmeye mani olmuş, hemde az kalsın koca Sadrazamın dahi esir düşebileceği musibetlere uğramışlardı. Yeniçerilerin bir bölümü ise ordudan kaçmıştı. Sadrazam için yapılacak bir şey kışı Belgrad'da geçirmek ve Tiryaki Hasan Paşa için dua etmekti... O da zaten öyle yaptı.
Sultan 3. Mehmed Han
- 3. Mehmed'in Doğumu
- 3. Mehmed'in Tahta Geçişi
- Curcura Köprüsü Faciası
- Eğri Kalesinin Fethi
- Eğri Seferi Öncesi
- Eğri Seferi ve Haçova Meydan Muharebesi
- Estergon Kalesinin Düşmesi
- Ferhad Paşa İle Askerin Arasının Açılması
- Haçova Meydan Savaşı
- Hasan Paşa'nın İki Kölesinin Kaçışı
- Kanije Savunması
- Kanijenin Fethi
- Mihal İle Savaş
- Okmeydanı Sahrasında Kılınan Namaz
- Padişahın Karşılanışı
- Sadrıazamın İstanbul'a Dönüşü
- Son Mektup
- Sulh Müzakereleri
- Sultan 3. Mehmed'in Hanımları ve Çocukları
- Sultan 3. Mehmed'in Sadrıazam ve Şeyhülislâmları
- Sultan 3. Mehmed'in Vefatı
- Şehzade Mahmud'un Ölümü
- Tergoviç Faciası
- Yanık Kalenin Elden Gitmesi