Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü
Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü
Kanuni Sultan Süleyman Han (r.a.) ölümü ve ölümünün gizlenme nedenleri:
(6-7 Eylül 1566'da sabaha karşı vefat eden Kanuni Sultan Süleyman'ın cesedi tahtın altına gizlenmişti.)
Kanuni Sultan Süleyman 1566 yılında hasta olduğu halde on üçüncü ve son seferi olan Zigetvar üzerine sefere çıktı. Bu sırada yetmiş üç yaşındaydı ve hükümdarlığının kırk altıncı yılındaydı. Zigetvar şehri etrafı surlarla ve nehirle çevrili üç kısımdan oluşuyordu. Bu yüzden hemen netice alınamadı. Kuşatmanın son gününe yaklaşıldığında hastalığı iyice artan hükümdar 6-7 eylül 1566 gecesi sabaha doğru vefat etti.
Hükümdarın vefatının ertesi günü Zigetvar alındı ancak yine de durum çok tehlikeli bir hal arz ediyordu. Düşmanın ve yeniçerilerin bu durumu öğrenmesi çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabilirdi. Düşmanın öğrenmesi bu durumdan yararlanma ihtimalini arttırır, yeniçeriler ise üzüntü ile kontrol edilemez bir kalabalığa dönüşebilirlerdi. Sokullu Mehmet Paşa bu konuda bütün siyasi dehasını kullandı. Padişahın ölümü vezirlerde dahil herkesten gizlendi. Ölümü sadece padişahın yakınında bulunan kişiler biliyorlardı.
Sokullu Mehmet Paşa ilk olarak Kütahya sancakbeyi şehzade Selim'e haber gönderdi. Haberi götüren Hasan Çavuş, Halep beylerbeyliğine tayin olunan bir paşaya tebliğe gittiğini, giderken de şehzade Selim'e fethi müjdeleyen mektubu vereceğini zannediyordu.
Sokullu Mehmet Paşa diğer taraftan yazısı padişahın yazısına çok benzeyen silahdar Cafer Ağa'ya padişahın ağzından hatt-ı hümayunlar yazdırıyordu. Bu arada padişahın cenazesini otağ-ı hümayun içerisinde yıkattı ve padişahın ölümünü bilen on iki kişiyle cenaze namazını kılındı. Padişahın iç organları çıkarılıp oraya defnedilmiş(daha sonra oraya da ayrıca bir türbe yapılacaktır) cesedi ise mumyalanıp tabuta konularak tahtın altına gizlenmiştir. Sonradan durumdan vezirlerde haberdar edildi. Fethin ertesi günü ise fetih şenlikleri düzenlendi. Hatta padişahın cuma namazını Zigetvar şehrinin camiye çevrilen kilisesinde kılacağı duyuruldu. Cuma günü ise hükümdarın rahatsızlığının arttığı dolayısı ile namaza katılamayacağı ilan edildi.
Padişahın öldüğüne dair söylentileri kesmek için ertesi gün divan toplantısı yapılacağı ilan edilerek söylentilerin önü kesildi. Ertesi gün söylenildiği gibi divan toplantısı yapıldı. Fakat divanda konuşulan konu askerin bu durumu öğrenmemesi için neler yapılabileceği idi. Yeniçeri ağası otağ-ı hümayuna gidip padişahla görüşmüş gibi yaparak yeniçerileri kalenin tamir işi için görevlendirdi. Bir kısım askerlerde civar küçük kalelerin fethine gönderilerek karargahın etrafından askerler uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.
Ancak her geçen gün şüpheler artıyordu. Nihayet kırk üç gün sonra şehzade Selim'in Belgrat'a geldiği haberi alındı ve ordu Belgrat'a doğru hareket ettirildi. Bu arada padişahın ölümü hala gizleniyordu. Padişaha benzeyen hizmetlilerden birisi hasta görünümünde padişahın arabasına bindirilmişti.Bu kişi sağa sola selam vererek durumu idare ediyordu. Padişahı iyi seçemeseler de askerler padişahın sağ olduğuna iyice kanaat ettiler. Sokullu Mehmet Paşa'da ara sıra padişahın yanına sokularak güya bir şeyler arz ediyordu.
Tehlike bölgesi geçilip Belgrat'a iyice yaklaşılınca Sokullu Mehmet Paşa hafızlardan Kur'an okumaya başlamalarını istedi. Askerler birden bire donup kaldılar. Kırk altı yıldır başlarında olan hükümdarın ölmesi onları şoka sokmuştu. Sokullu Mehmet Paşa'nın askeri teskin edici konuşması ile kendilerine geldiler ve gözyaşları içerisinde tekrar yola koyuldular.
Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü dahiyane bir şekilde kırk sekiz gün gizlenmiş böylece ortaya çıkabilecek vahim sonuçların önüne geçilmiştir.
(6-7 Eylül 1566'da sabaha karşı vefat eden Kanuni Sultan Süleyman'ın cesedi tahtın altına gizlenmişti.)
Kanuni Sultan Süleyman 1566 yılında hasta olduğu halde on üçüncü ve son seferi olan Zigetvar üzerine sefere çıktı. Bu sırada yetmiş üç yaşındaydı ve hükümdarlığının kırk altıncı yılındaydı. Zigetvar şehri etrafı surlarla ve nehirle çevrili üç kısımdan oluşuyordu. Bu yüzden hemen netice alınamadı. Kuşatmanın son gününe yaklaşıldığında hastalığı iyice artan hükümdar 6-7 eylül 1566 gecesi sabaha doğru vefat etti.
Hükümdarın vefatının ertesi günü Zigetvar alındı ancak yine de durum çok tehlikeli bir hal arz ediyordu. Düşmanın ve yeniçerilerin bu durumu öğrenmesi çok vahim sonuçlar ortaya çıkarabilirdi. Düşmanın öğrenmesi bu durumdan yararlanma ihtimalini arttırır, yeniçeriler ise üzüntü ile kontrol edilemez bir kalabalığa dönüşebilirlerdi. Sokullu Mehmet Paşa bu konuda bütün siyasi dehasını kullandı. Padişahın ölümü vezirlerde dahil herkesten gizlendi. Ölümü sadece padişahın yakınında bulunan kişiler biliyorlardı.
Sokullu Mehmet Paşa ilk olarak Kütahya sancakbeyi şehzade Selim'e haber gönderdi. Haberi götüren Hasan Çavuş, Halep beylerbeyliğine tayin olunan bir paşaya tebliğe gittiğini, giderken de şehzade Selim'e fethi müjdeleyen mektubu vereceğini zannediyordu.
Sokullu Mehmet Paşa diğer taraftan yazısı padişahın yazısına çok benzeyen silahdar Cafer Ağa'ya padişahın ağzından hatt-ı hümayunlar yazdırıyordu. Bu arada padişahın cenazesini otağ-ı hümayun içerisinde yıkattı ve padişahın ölümünü bilen on iki kişiyle cenaze namazını kılındı. Padişahın iç organları çıkarılıp oraya defnedilmiş(daha sonra oraya da ayrıca bir türbe yapılacaktır) cesedi ise mumyalanıp tabuta konularak tahtın altına gizlenmiştir. Sonradan durumdan vezirlerde haberdar edildi. Fethin ertesi günü ise fetih şenlikleri düzenlendi. Hatta padişahın cuma namazını Zigetvar şehrinin camiye çevrilen kilisesinde kılacağı duyuruldu. Cuma günü ise hükümdarın rahatsızlığının arttığı dolayısı ile namaza katılamayacağı ilan edildi.
Padişahın öldüğüne dair söylentileri kesmek için ertesi gün divan toplantısı yapılacağı ilan edilerek söylentilerin önü kesildi. Ertesi gün söylenildiği gibi divan toplantısı yapıldı. Fakat divanda konuşulan konu askerin bu durumu öğrenmemesi için neler yapılabileceği idi. Yeniçeri ağası otağ-ı hümayuna gidip padişahla görüşmüş gibi yaparak yeniçerileri kalenin tamir işi için görevlendirdi. Bir kısım askerlerde civar küçük kalelerin fethine gönderilerek karargahın etrafından askerler uzaklaştırılmaya çalışılmıştır.
Ancak her geçen gün şüpheler artıyordu. Nihayet kırk üç gün sonra şehzade Selim'in Belgrat'a geldiği haberi alındı ve ordu Belgrat'a doğru hareket ettirildi. Bu arada padişahın ölümü hala gizleniyordu. Padişaha benzeyen hizmetlilerden birisi hasta görünümünde padişahın arabasına bindirilmişti.Bu kişi sağa sola selam vererek durumu idare ediyordu. Padişahı iyi seçemeseler de askerler padişahın sağ olduğuna iyice kanaat ettiler. Sokullu Mehmet Paşa'da ara sıra padişahın yanına sokularak güya bir şeyler arz ediyordu.
Tehlike bölgesi geçilip Belgrat'a iyice yaklaşılınca Sokullu Mehmet Paşa hafızlardan Kur'an okumaya başlamalarını istedi. Askerler birden bire donup kaldılar. Kırk altı yıldır başlarında olan hükümdarın ölmesi onları şoka sokmuştu. Sokullu Mehmet Paşa'nın askeri teskin edici konuşması ile kendilerine geldiler ve gözyaşları içerisinde tekrar yola koyuldular.
Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü dahiyane bir şekilde kırk sekiz gün gizlenmiş böylece ortaya çıkabilecek vahim sonuçların önüne geçilmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman
- Kanuni Sultan Süleyman Han
- Bazı Mühim Vak'alar
- Dördüncü Seferin Yapılmasına Sebep Olan Vukuat
- Hazreti Barbaros Hayreddin Paşa'nın Preveze Zaferi
- Hindistan'ın İmdadına Gidiş
- İran Seferi Onbirinci Seferi Hümayun
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad Seferi
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Hanımları ve Çocukları
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Mohaç Seferi
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos Seferi
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrıazamları ve Şeyhülislamları
- Kanuni'nin Altıncı Seferi Hümayun Irak Seferi
- Kanuni'nin Beşinci Seferi Hümayun
- Kanuni'nin Dokuzuncu Seferi Macaristan Seferi
- Kanuni'nin Onuncu Seferi Avusturya Seferi
- Kanuni'nin Sekizinci Seferi Boğdan Seferi
- Kanuni'nin Son Seferi Zigetvar Seferi
- Kanuni'nin Yedinci Seferi Korfu Seferi
- Mısır Valiliği İsyanı
- Onikinci Seferi Hümayun Nahcivan Seferi veya Üçüncü İran Seferi
- Preveze Savaşı
- Şehzade Beyazıt Sultan'ın İdamı