Kanuni Sultan Süleyman'ın Mohaç Seferi
Önce Belgrad, sonra Rodos'un Osmanlı hâkimiyyetine geçişi, akıncıların serhad boylarında hayret veren gerilla tipi vur kaç savaşları Avrupalıları şaşkına çevirmiş, teessürlerini giderecek bir çare bulamıyorlardı. Macaristan Kralı ise her fırsatta bunların birleşmelerini temin edecek propogandalar yapmaya üstün gayret sarfediyordu. Bu propogandalarının neticesinde bir çok Avrupa devletinden yardım vaadleri aldılar. Bu vaadlere istinat ederek ilk elde Belgrad'ı geri alma niyyetiyle harekete geçtiler.
Fevkalâde mükemmel işleyen Osmanlı istihbaratı bu niyyetten derhal haberdar oldular. Belgrad muhafızları bütün tedbirleri almakla beraber Hz. Padişaha durumu bildiren habercileri birbiri ardınca gönderdiler. Haberciler Padişahı hü-nayuna yol alırken Belgrad muhafızları, acilen bir ordu tertib edip, Tunaserhad beylerinden Mehmed Bey'in kumandasına verip, Macarlar'la birleşecek olan Ulahlılar üzerine gidilmesi-nj kararlaştırdılar. Böylece düşmanı çoğalmadan, birleşmeden, yâni tek vücud olmadan durdurmayı plânlamış oldular.
Mehmed Bey, (Jlahlılann üzerine gitti, onları perişan etti. Bu savaşta Ulah Beyi Radol yokluk diyarının buldu. Yâni, canı teninden ayrıldı. Mehmed Bey, Ulah Beyliğini uhdesine aldığını ilân ettikten sonra ulakların getirdiği haberi alan Padişahın derhal sefere çıktığını ve Belgrad önlerine geldiğini duyunca hemen orduyu hümayuna katıldı.
Bir müddet Belgrad'da istirahat eden orduyu hümayun Macaristan üzerine yürümeye başladı. Muhteşem ordu 300.00 asker 300 adet top'la ve bunların gülleleri, barutları onları çeken atları ile itisadî bir olay meydana koyuyordu. Çünkü bu kadar büyük bir ordu ne yer, ne içerdi, hele hele helâl ve haram denilen Cenab-ı Hakk'ın emrine mutî olan bu ordu, hiç kimsenin malına, tarlasına, bağına, bahçesine yukarıdaki emir manzumesine bağlı olması hasebiyle tecavüz etmeyince nasıl doyardı? İşte bu olay büyük bir organizasyondur. Biz sık sık organizasyonu bilmeyenler olarak kendimizi tanımlarken lütfen ecdadınızın beş asır önce gerçekleştirdiklerine dikkat nazarlarımızı çevirelim ve bugün bir vilâyetimiz büyüklüğündeki ülkelere yardım almak için el açmamızı hazin hazin düşünelim...
Orduyu Hümayun Drava nehri kıyısına gelince karşıya geçmek için bir köprü yapımı icab ettiğini gördü. Ordumuzun imar işlerine bakan birlikleri nehrin üzerine 80 kulaç uzunluğunda takriben 180 metre boyunda bir köprü yaptılar. Ve bu köprüden ordunun bütün ihtiyaçları ve askeri rahatça karşıya geçti. Çok az bir yürüyüşten sonra Mohaç ovasına vardılar.
Macar Kralı Lui ordusuyla harp nizamına girmiş, İslâm ordusuyla tutuşacağı savaşın kendine bir zafer getireceği ham hayalini yaşıyordu. Karşısındaki ordunun kuru bir cihangir dâvasından ötede, ilâhî bir işaret almadan hareket etmekten sakınan yüce bir Padişah ve Halifei rûy-i zemin kumandasında olduğunu kısır aklı düşünemiyordu.
Macar ordusunun durumunu tesbit eden Hz. Padişah, Orduyu Hümayunu bizzat tertib edip, başını secdeye koydu ve Cenab-ı Zülcelâlden nusret ve zafer taleb eyledi. Sonra da zaferlere koşan ünlü beyaz atına binüp hücum emrini yerdi. Meydana gelen savaş, tarihin kaydettiği en kısa süren meydan savaşlarından biriydi. Ve yine tarihin kaydettiği en büyük imha savaşlarından biri idi. Çünkü savaş sadece iki saat sürmüş, sûffar ordusu yirmibin ölüyü savaş alanında bırakmış, başsız bir vücudun çırpınması gibi kaçacak bir yol arıyorlardı. Yo! bulamayanlar kendilerini Tuna nehrine atıp, boğulup gidiyorlardı. Bir bölümü ise İslâm askerinin takibinden kurtulmak için atlarını bataklıklara sürmüşler ve batağa saplanarak telef olmuşlardı. İşte bir zafer ümidiyle, kudretli Sultan Gazi Süleyman Kaanuni'nin karşısına çıkan genç Kral Lui'nin kaşığına bu bataklıkların pislikleri nasib olmuştu. Çünkü o da atını bataklığa sürenlerle beraberdi. Mohaç kalesi ve Budin kalesi Osmanlı hududları içine bu zaferin neticesinde dahil oldular. Hz. Padişah zaferin kendisinde kaldığını her tarafa ferman çavuşları vasıtasıyla bildirdi. Valide Sultan Hazretlerine tahi bir fetih fermanı gönderdi. Bütün bu mesut olaylar cereyan ettiğinde tarihler, Hicri 933/Milâdl 1526'yı gösteriyor idi. Bu seferi hümayun yedi ay kadar sürmüştü.
Fevkalâde mükemmel işleyen Osmanlı istihbaratı bu niyyetten derhal haberdar oldular. Belgrad muhafızları bütün tedbirleri almakla beraber Hz. Padişaha durumu bildiren habercileri birbiri ardınca gönderdiler. Haberciler Padişahı hü-nayuna yol alırken Belgrad muhafızları, acilen bir ordu tertib edip, Tunaserhad beylerinden Mehmed Bey'in kumandasına verip, Macarlar'la birleşecek olan Ulahlılar üzerine gidilmesi-nj kararlaştırdılar. Böylece düşmanı çoğalmadan, birleşmeden, yâni tek vücud olmadan durdurmayı plânlamış oldular.
Mehmed Bey, (Jlahlılann üzerine gitti, onları perişan etti. Bu savaşta Ulah Beyi Radol yokluk diyarının buldu. Yâni, canı teninden ayrıldı. Mehmed Bey, Ulah Beyliğini uhdesine aldığını ilân ettikten sonra ulakların getirdiği haberi alan Padişahın derhal sefere çıktığını ve Belgrad önlerine geldiğini duyunca hemen orduyu hümayuna katıldı.
Bir müddet Belgrad'da istirahat eden orduyu hümayun Macaristan üzerine yürümeye başladı. Muhteşem ordu 300.00 asker 300 adet top'la ve bunların gülleleri, barutları onları çeken atları ile itisadî bir olay meydana koyuyordu. Çünkü bu kadar büyük bir ordu ne yer, ne içerdi, hele hele helâl ve haram denilen Cenab-ı Hakk'ın emrine mutî olan bu ordu, hiç kimsenin malına, tarlasına, bağına, bahçesine yukarıdaki emir manzumesine bağlı olması hasebiyle tecavüz etmeyince nasıl doyardı? İşte bu olay büyük bir organizasyondur. Biz sık sık organizasyonu bilmeyenler olarak kendimizi tanımlarken lütfen ecdadınızın beş asır önce gerçekleştirdiklerine dikkat nazarlarımızı çevirelim ve bugün bir vilâyetimiz büyüklüğündeki ülkelere yardım almak için el açmamızı hazin hazin düşünelim...
Orduyu Hümayun Drava nehri kıyısına gelince karşıya geçmek için bir köprü yapımı icab ettiğini gördü. Ordumuzun imar işlerine bakan birlikleri nehrin üzerine 80 kulaç uzunluğunda takriben 180 metre boyunda bir köprü yaptılar. Ve bu köprüden ordunun bütün ihtiyaçları ve askeri rahatça karşıya geçti. Çok az bir yürüyüşten sonra Mohaç ovasına vardılar.
Macar Kralı Lui ordusuyla harp nizamına girmiş, İslâm ordusuyla tutuşacağı savaşın kendine bir zafer getireceği ham hayalini yaşıyordu. Karşısındaki ordunun kuru bir cihangir dâvasından ötede, ilâhî bir işaret almadan hareket etmekten sakınan yüce bir Padişah ve Halifei rûy-i zemin kumandasında olduğunu kısır aklı düşünemiyordu.
Macar ordusunun durumunu tesbit eden Hz. Padişah, Orduyu Hümayunu bizzat tertib edip, başını secdeye koydu ve Cenab-ı Zülcelâlden nusret ve zafer taleb eyledi. Sonra da zaferlere koşan ünlü beyaz atına binüp hücum emrini yerdi. Meydana gelen savaş, tarihin kaydettiği en kısa süren meydan savaşlarından biriydi. Ve yine tarihin kaydettiği en büyük imha savaşlarından biri idi. Çünkü savaş sadece iki saat sürmüş, sûffar ordusu yirmibin ölüyü savaş alanında bırakmış, başsız bir vücudun çırpınması gibi kaçacak bir yol arıyorlardı. Yo! bulamayanlar kendilerini Tuna nehrine atıp, boğulup gidiyorlardı. Bir bölümü ise İslâm askerinin takibinden kurtulmak için atlarını bataklıklara sürmüşler ve batağa saplanarak telef olmuşlardı. İşte bir zafer ümidiyle, kudretli Sultan Gazi Süleyman Kaanuni'nin karşısına çıkan genç Kral Lui'nin kaşığına bu bataklıkların pislikleri nasib olmuştu. Çünkü o da atını bataklığa sürenlerle beraberdi. Mohaç kalesi ve Budin kalesi Osmanlı hududları içine bu zaferin neticesinde dahil oldular. Hz. Padişah zaferin kendisinde kaldığını her tarafa ferman çavuşları vasıtasıyla bildirdi. Valide Sultan Hazretlerine tahi bir fetih fermanı gönderdi. Bütün bu mesut olaylar cereyan ettiğinde tarihler, Hicri 933/Milâdl 1526'yı gösteriyor idi. Bu seferi hümayun yedi ay kadar sürmüştü.
Kanuni Sultan Süleyman
- Kanuni Sultan Süleyman Han
- Bazı Mühim Vak'alar
- Dördüncü Seferin Yapılmasına Sebep Olan Vukuat
- Hazreti Barbaros Hayreddin Paşa'nın Preveze Zaferi
- Hindistan'ın İmdadına Gidiş
- İran Seferi Onbirinci Seferi Hümayun
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Belgrad Seferi
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Hanımları ve Çocukları
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Mohaç Seferi
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Ölümü
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Rodos Seferi
- Kanuni Sultan Süleyman'ın Sadrıazamları ve Şeyhülislamları
- Kanuni'nin Altıncı Seferi Hümayun Irak Seferi
- Kanuni'nin Beşinci Seferi Hümayun
- Kanuni'nin Dokuzuncu Seferi Macaristan Seferi
- Kanuni'nin Onuncu Seferi Avusturya Seferi
- Kanuni'nin Sekizinci Seferi Boğdan Seferi
- Kanuni'nin Son Seferi Zigetvar Seferi
- Kanuni'nin Yedinci Seferi Korfu Seferi
- Mısır Valiliği İsyanı
- Onikinci Seferi Hümayun Nahcivan Seferi veya Üçüncü İran Seferi
- Preveze Savaşı
- Şehzade Beyazıt Sultan'ın İdamı