Haçova Meydan Savaşı: Birinci Bölümün İlk Kısmı
Haçova Meydan Savaşı: Birinci Bölümün İlk Kısmı
Pekâlâ bilindiği gibi ve daha evvelki sahifelerde de ehemmiyetle bahs ettiğimiz gibi savaş mutlaka istihbarata dayanmalıdır. Ve istihbaratta isabet yânı zaferdir. Osmanlılar, Avrupa topraklan üzerinde yaptıkları fetihlerde istihbarat faktöründen azami istifadeyi sağlamışlardır. Bu İstihbaratın teminine klâsik metod şöyle idi. Küffar saflarına serdengeçtiler gönderilir ve "dil" tabir edilen düşman askeri yakalanır ve sorguya çekilir. Tabii bunun aynının'da düşman yapardı. Fakat onların netice alması çok zordu.
Çünkü, İslâm askeri ölümü cana minnet bilip, şehidler için Cenab-ı Hakk'ın kitabı muhkemde (Söz Allah yolunda ölenlere ölüdür demeyiniz, onlar hay'dırlar, diridirler fakat siz anlayamazsınız) hitabıyla muhatap olduklarından can verir, düşmana sır vermezlerdi kâfir elde ettiği "dil"i konuşturmak için eziyyet eder, eziyyet müslümana Rabbinİn bir nimeti geldiğinden o eziyyete dayanıp, ecir ama gayretine yapışır. Halbuki müslümanlar aldıkları "dil"lere gayet iyi muamele eder, bu iyi muamele onlara akli ve vicdanlı bir tefekkür getirir. Ayrıca rnüslümanın sözünü tuttuğundan emin olduğundan canı için aldığı vaat doğru konuşmasına yeter de artar bile. Her neyse... Kırım Hânının atlıları çok hızlı ve atılgan olduklarından dil yakalamakta pek ustaydılar. Sert görünüşleri, ilk anda kâfirin aklını başından alır can kaygusuyla çoğu zaman sormadan söyleyiverirlerdi. Yine böyle bir dil alıp gelen Fetih Giray'ın askerleri, düşmanın kalabalık olduğunu ve baskına hazırlandıklarını öğrendiler. Bu istihbarat divana bildirildi. Hadim Cafer Paşaya onbeşbin kişilik bir kuvvetle saldırıya geçmesi emrolundu. Cafer Paşa bu verilen kuvvetin çok az olduğunu, düşmanın ise çok kalabalık olduğunu söyledi. Dinletemeyince emrine verilen kuvvetin başına geçti.
Düşman elde edilen istihbarın gösterdiği kuvvetten çok daha kalabalık ve kuvvetli idi. Bu büyük kuvvet karşısında Cafer Paşdnın onbeşbin mücahidi, güneş karşısında kar'ın erimesi gibi eriyordu. Cafer Paşa harp meydanında sabit kadem çarpışıyor büyük bir tevekkülle (Alnımın yazısı bu imiş) diyerek sebat ediyordu. Fakat mücahidler bir bir düşüyor, şehadet şerbetini içiyorlardı. Önündeki hizmet neferleri, arkasındaki tüfekçiler şehid olduğu halde Cafer Paşa yerinden ayrılmıyor savaşa devam ediyordu. Tecrübeli gaziler bu kahraman Paşayı ancak yaka paça harp sahasından uzaklaştırabildiler. Paşanın hayatını ancak onun emirlerini dinlemeyerek kurtarabildiler.
Paşanın hayatı kurtulmuşsa da toplar ve bütün ağırlıklar düşmanın elinde kaldı. Rumeli Beylerbeyliğine Sokulluzade Hasan Paşa tayin olundu. Bu safhadaki mağlubiyyetin sorumlusu damad İbrahim Paşa idi. Çünkü itiraz eden Cafer Paşaya fazla asker vermediği gibi bir de üstelik korkaklıkla itham eden oydu.
Çünkü, İslâm askeri ölümü cana minnet bilip, şehidler için Cenab-ı Hakk'ın kitabı muhkemde (Söz Allah yolunda ölenlere ölüdür demeyiniz, onlar hay'dırlar, diridirler fakat siz anlayamazsınız) hitabıyla muhatap olduklarından can verir, düşmana sır vermezlerdi kâfir elde ettiği "dil"i konuşturmak için eziyyet eder, eziyyet müslümana Rabbinİn bir nimeti geldiğinden o eziyyete dayanıp, ecir ama gayretine yapışır. Halbuki müslümanlar aldıkları "dil"lere gayet iyi muamele eder, bu iyi muamele onlara akli ve vicdanlı bir tefekkür getirir. Ayrıca rnüslümanın sözünü tuttuğundan emin olduğundan canı için aldığı vaat doğru konuşmasına yeter de artar bile. Her neyse... Kırım Hânının atlıları çok hızlı ve atılgan olduklarından dil yakalamakta pek ustaydılar. Sert görünüşleri, ilk anda kâfirin aklını başından alır can kaygusuyla çoğu zaman sormadan söyleyiverirlerdi. Yine böyle bir dil alıp gelen Fetih Giray'ın askerleri, düşmanın kalabalık olduğunu ve baskına hazırlandıklarını öğrendiler. Bu istihbarat divana bildirildi. Hadim Cafer Paşaya onbeşbin kişilik bir kuvvetle saldırıya geçmesi emrolundu. Cafer Paşa bu verilen kuvvetin çok az olduğunu, düşmanın ise çok kalabalık olduğunu söyledi. Dinletemeyince emrine verilen kuvvetin başına geçti.
Düşman elde edilen istihbarın gösterdiği kuvvetten çok daha kalabalık ve kuvvetli idi. Bu büyük kuvvet karşısında Cafer Paşdnın onbeşbin mücahidi, güneş karşısında kar'ın erimesi gibi eriyordu. Cafer Paşa harp meydanında sabit kadem çarpışıyor büyük bir tevekkülle (Alnımın yazısı bu imiş) diyerek sebat ediyordu. Fakat mücahidler bir bir düşüyor, şehadet şerbetini içiyorlardı. Önündeki hizmet neferleri, arkasındaki tüfekçiler şehid olduğu halde Cafer Paşa yerinden ayrılmıyor savaşa devam ediyordu. Tecrübeli gaziler bu kahraman Paşayı ancak yaka paça harp sahasından uzaklaştırabildiler. Paşanın hayatını ancak onun emirlerini dinlemeyerek kurtarabildiler.
Paşanın hayatı kurtulmuşsa da toplar ve bütün ağırlıklar düşmanın elinde kaldı. Rumeli Beylerbeyliğine Sokulluzade Hasan Paşa tayin olundu. Bu safhadaki mağlubiyyetin sorumlusu damad İbrahim Paşa idi. Çünkü itiraz eden Cafer Paşaya fazla asker vermediği gibi bir de üstelik korkaklıkla itham eden oydu.