Aileni Uyarıp Korkut
Aileni Uyarıp Korkut
Henüz açık olarak İslam´a bir çağn yapılmamıştı, fakat gün geçtikçe bu fedakar müminler ve abidler grubuna kadın-erkek bir çok yeni genç katılıyordu. Daha önce bahsettiklerimizden başka İslam´a ilk girenler arasında Peygamber´in kuzenleri Cafer ve Zübeyr de vardı; bunları, daha başka kuzenler takip etti. Halası Umeyye´nin oğulla ı, Abdullah İbn Cahş ile kardeşi ÜbeyduUah ve diğer halası Berre´nin oğlu Ebu Seleme de islam´a girdi. Annesi tararından iki kuzeni de, Zühre´lİ Ebu Vakkas´ın oğlu Sa´d ve onun küçük kardeşi Umeyr de yeni dine girenler arasındaydı. Fakat Peygamber´in dört amcasından hiç biri onun peşinden gelmeye yatkın görünmüyordu: Ebu Talib oğullan Cafer ve Ali´nin İslam´a girmesine karşı çıkmamıştı. Fakat kendisinin, atalarının dinini terketmeye hazır olmadığım söylüyordu. İkisi de Peygamber´i kişisel olarak çok sevdiklerini gösterdikleri halde Abbas İslam´a girme konusunda kaçamak yapıyor, Hamza ise anlamaz görünüyordu. Fakat Ebu Leheb açıkça yeğeninin bir saptırıcı değilse bile, bir sapık olduğunu söylüyordu.
«(Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyarıp korkut-[1]ayeti geldikten sonra Peygamber (s.a.v.), Ali´yi çağırdı ve ona: «Allah bana en yakınlarımdan başlayıp ailemi ve akrabalarımı uyarmamı emretti. Fakat bu iş
nün gücümü asıyor. Bu yüzden bir yemek vereceğim. Bir koyun budundan yemek hazırla, bir maşrapa da süt bul ve tüm Beni Abdu´l-Muttalib´i bir araya topla. Böylece ben de bana verilen emri yerine getirebileyim.» Ali, kendisine söylenenleri yaptı, ne az ne fazla, ne söylendi ise onlan hazırladı ve Haşim Kabilesinin hemen hemen tümü, kırk adam geldiler. «Onlar bir araya geldiğinde» dedi Ali, «Peygamber bana hazırladığım yemeği getirmemi söyledi. Tabaktan bir lokma et aldı, onu ısırdı ve tekrar tabağa koydu ve «Allah´ın adıyla onu götür» dedi. Adamlar grup grup sırayla hepsi doyuncaya dek yediler. Fakat» dedi Ali, «yemekte hiç bir azalma yoktu, sadece insanların el değmesiyle parçalanmıştı. Hayatım üzerine yemin ederim ki eğer bir tek adam olsaydı, benim koyduğum yemekle ancak do-yardı. Daha sonra Peygamber: «Onlara içecek ver» dedi, ben de maşrapayı getirdim, herkes doyana dek içti. Halbuki o kaptaki sütü bir tek kişi bitirebilirdi. Fakat Peygamber tam onlara hitap edecekken Ebu Leheb onun sözünü kesti ve: «Ev sahibiz sizi büyüledi» dedi. Bunun üzerine onun konuşmasına fırsat kalmadan dağıldılar».
Ertesi gün Peygamber Ali´ye bir önceki gün yaptıklarının aynısını yapmasını söyledi. Ve yine bir önceki gibi yemek hazırlandı, her şey önceki gün gibiydi. Fakat bu kez Peygamber (s.a.v.), etkisini gösterip onlara hitap etmeyi basardı: «Ey Abdu´l-Muttalib oğullan,» dedi, «bu halka benimkinden daha soylu bir mesaj getiren hiç bir Arap tanımıyorum. Size hem bu dünya, hem de ahiret için kurtuluş getiriyorum. Allah bana, sizi O´na çağırmamı emrediyor. O halde içinizden kim bana bu konuda yardımcı olacak, benim vekilim, kardeşim ve varisim olacak?» Tüm kabile sessizlik içindeydi. Cafer ve Zeyd birşeyler söyleyebilirlerdi; fakat onlar meselenin kendi Müslümanlıkları olmadığını ve bu meclisin diğerlerini İslâm´a çağırmak için. toplandığını düşünüyorlardı. Sessizlik bozulmayınca onüç yaşındaki Ali, kendisini konuşmak zorunda hissetti ve şöyle dedi: «Ey Allah´ın Basulû, ben senin yardımcın olacağım.» Peygamber elini Ali´nin ensesine koydu ve: «Bu.sizin aranızda benim vekilim, varisim ve kardeşimdir. Onu dinleyin ve ona itaat edin» dedi. Adamlar ayağa kalktılar ve gülerek Ebu Talib´e: «O, sana, oğlunu dinlemeni ve ona itaat etmeni emrediyor» dediler[2].
Peygamberin balalarından Safiye de oğlu Zübeyr gibi ona uymakta tereddüt etmedi, fakat onun beş kız kardeşi bir türlü karar veremediler. Erva´nın tutumu, onların hepsinin bulunduğu durumu aydınlatacak niteliktedir: «Ben diğer kız kardeşlerimin ne yapacaklarını bekliyorum» der-al. Diğer taraftan yengesi, kararsız olan Abbas´ın karısı Ümmü´1-Fadl, Hatice´den sonra İslam´a giren ilk kadındı. Daha sonra üç kız kardeşini de Peygambere getirmeyi başarabilmiştir, -öz kardeşi Meymune ve üvey kardeşleri Selma ile Esma.- Cafer, Ümmü´l-FadTın evinde büyümüştü ve kısa bir süre önce evlendiği Esma´yı bu evde tanımış ve sevmişti. Hamza da onun kardeşi Selma ile evlenmişti, islam çağrışma ilk icabet edenlerden biri de Ummû Eymen idi. Peygamber onun hakkında şöyle derdi: «Cennet enimden biriyle evlenmek isteyen Ummü Eymen-´ le evlensin»[3]. Bu sözleri, Zeyd´i çok etkilemişti. Ummû Eymen Zeyd´den çok yaşlı idi, fakat Zeyd için bunun bir öne-Tal yoktu. Bu nedenle Peygamber´e kararını açıkladı; o da Ummû Eymen´i kolayca bu evliliğe razı etti. " Ummû Eymen Zeyd´e bir erkek, çocuğu verdi ve adını Üsame koydular. Usame, kendisini çok seven Peygamberin yanında onun torunu imiş gibi yetişti.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Şuara=2l4.
[2] .Tab 1171
[3] I. S. VIII, 162.
«(Öncelikle) En yakın hısımlarını (aşiretini) uyarıp korkut-[1]ayeti geldikten sonra Peygamber (s.a.v.), Ali´yi çağırdı ve ona: «Allah bana en yakınlarımdan başlayıp ailemi ve akrabalarımı uyarmamı emretti. Fakat bu iş
nün gücümü asıyor. Bu yüzden bir yemek vereceğim. Bir koyun budundan yemek hazırla, bir maşrapa da süt bul ve tüm Beni Abdu´l-Muttalib´i bir araya topla. Böylece ben de bana verilen emri yerine getirebileyim.» Ali, kendisine söylenenleri yaptı, ne az ne fazla, ne söylendi ise onlan hazırladı ve Haşim Kabilesinin hemen hemen tümü, kırk adam geldiler. «Onlar bir araya geldiğinde» dedi Ali, «Peygamber bana hazırladığım yemeği getirmemi söyledi. Tabaktan bir lokma et aldı, onu ısırdı ve tekrar tabağa koydu ve «Allah´ın adıyla onu götür» dedi. Adamlar grup grup sırayla hepsi doyuncaya dek yediler. Fakat» dedi Ali, «yemekte hiç bir azalma yoktu, sadece insanların el değmesiyle parçalanmıştı. Hayatım üzerine yemin ederim ki eğer bir tek adam olsaydı, benim koyduğum yemekle ancak do-yardı. Daha sonra Peygamber: «Onlara içecek ver» dedi, ben de maşrapayı getirdim, herkes doyana dek içti. Halbuki o kaptaki sütü bir tek kişi bitirebilirdi. Fakat Peygamber tam onlara hitap edecekken Ebu Leheb onun sözünü kesti ve: «Ev sahibiz sizi büyüledi» dedi. Bunun üzerine onun konuşmasına fırsat kalmadan dağıldılar».
Ertesi gün Peygamber Ali´ye bir önceki gün yaptıklarının aynısını yapmasını söyledi. Ve yine bir önceki gibi yemek hazırlandı, her şey önceki gün gibiydi. Fakat bu kez Peygamber (s.a.v.), etkisini gösterip onlara hitap etmeyi basardı: «Ey Abdu´l-Muttalib oğullan,» dedi, «bu halka benimkinden daha soylu bir mesaj getiren hiç bir Arap tanımıyorum. Size hem bu dünya, hem de ahiret için kurtuluş getiriyorum. Allah bana, sizi O´na çağırmamı emrediyor. O halde içinizden kim bana bu konuda yardımcı olacak, benim vekilim, kardeşim ve varisim olacak?» Tüm kabile sessizlik içindeydi. Cafer ve Zeyd birşeyler söyleyebilirlerdi; fakat onlar meselenin kendi Müslümanlıkları olmadığını ve bu meclisin diğerlerini İslâm´a çağırmak için. toplandığını düşünüyorlardı. Sessizlik bozulmayınca onüç yaşındaki Ali, kendisini konuşmak zorunda hissetti ve şöyle dedi: «Ey Allah´ın Basulû, ben senin yardımcın olacağım.» Peygamber elini Ali´nin ensesine koydu ve: «Bu.sizin aranızda benim vekilim, varisim ve kardeşimdir. Onu dinleyin ve ona itaat edin» dedi. Adamlar ayağa kalktılar ve gülerek Ebu Talib´e: «O, sana, oğlunu dinlemeni ve ona itaat etmeni emrediyor» dediler[2].
Peygamberin balalarından Safiye de oğlu Zübeyr gibi ona uymakta tereddüt etmedi, fakat onun beş kız kardeşi bir türlü karar veremediler. Erva´nın tutumu, onların hepsinin bulunduğu durumu aydınlatacak niteliktedir: «Ben diğer kız kardeşlerimin ne yapacaklarını bekliyorum» der-al. Diğer taraftan yengesi, kararsız olan Abbas´ın karısı Ümmü´1-Fadl, Hatice´den sonra İslam´a giren ilk kadındı. Daha sonra üç kız kardeşini de Peygambere getirmeyi başarabilmiştir, -öz kardeşi Meymune ve üvey kardeşleri Selma ile Esma.- Cafer, Ümmü´l-FadTın evinde büyümüştü ve kısa bir süre önce evlendiği Esma´yı bu evde tanımış ve sevmişti. Hamza da onun kardeşi Selma ile evlenmişti, islam çağrışma ilk icabet edenlerden biri de Ummû Eymen idi. Peygamber onun hakkında şöyle derdi: «Cennet enimden biriyle evlenmek isteyen Ummü Eymen-´ le evlensin»[3]. Bu sözleri, Zeyd´i çok etkilemişti. Ummû Eymen Zeyd´den çok yaşlı idi, fakat Zeyd için bunun bir öne-Tal yoktu. Bu nedenle Peygamber´e kararını açıkladı; o da Ummû Eymen´i kolayca bu evliliğe razı etti. " Ummû Eymen Zeyd´e bir erkek, çocuğu verdi ve adını Üsame koydular. Usame, kendisini çok seven Peygamberin yanında onun torunu imiş gibi yetişti.
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Şuara=2l4.
[2] .Tab 1171
[3] I. S. VIII, 162.
SİYER-İ NEBİ
- Ahenk ve Uyuşmazlık
- Ailelerde Bölünmeler
- Aileni Uyarıp Korkut
- Allah´ın Evi
- Anlaşmanın Bozulması
- Apaçık Bir Zafer
- Bedir Savaşı
- Bedir´e Doğru
- Beni Kaynuka
- Beni Kurayza
- Beni Nadir
- Bir Kaybın Tekrar Bulunuşu
- Bir Oğul Kurban Etmeye İçilen And
- Bir Peygambere Duyulan İhtiyaç
- Bir Suikast
- Boykot ve Kaldırılışı
- Büyük Bir Kayıp
- Cennet ve Ebediyyet
- Çöl
- Defn ve Hilafet
- Dereceler
- Düzensiz Saldırılar
- Ebu Cehil veHamza
- En Çok Sevdiğin Kim?
- Es-Saa (Kıyamet)
- Esirler
- Evlilik Önerileri
- Evs ve Hazreç
- Fil Yılı
- Gelecek