Ebu Cehil veHamza
Mekke´de mü´minlerin sayısındaki artış, beraberinde kâfirlerin düşmanlığındaki artışı da getirdi. Bir gün Ku-reyş ululan Hicr´de toplanmış, Peygamber´e karşı birbirlerinin kızgınlıklarını alevlendiriyordu.´ Tam o sırada Peygamber (s.a.v.) Mescid´e girdi. Kâ´be´nin doğu köşesine giderek, Hacerü´l-Esved´i öptü ve tavafa başladı. O Hicr´in yanından geçerken, Hicr*dekiler onun aleyhine söyledikleri şeyleri daha yüksek sesle söylüyorlardı. Peygamber´in onları işittiği yüzünden belli oluyordu. Hicr´in yanından ikinci kez geçti, onlar tekrar hakaret ettiler. Fakat üçüncü kez geçişinde onların önünde durdu ve: «Ey Kureyş, beni işitiyor musunuz? Nefsim elinde olana yemin ederim ki size katliam gelecek»[1] Bu sözler ve onların söyleniş şekli onları sanki büyülemişti. İçlerinden hiçbiri ne hakaret edebildi, ne de konuşabildi. Sonunda içlerinde en sinirli ve sert yapılı olanı, büyük bir nezaket içinde: «Ey Bbul-Kasun, yoluna git, çünkü Tanrı´ya andolsun sen cahil bir aptal değilsin» diyerek sessizliği bozdu. Fakat herkesin sessiz kaldığı bu süre uzun sürmedi. Çünkü orada bulunanlar bu denli korktukları için kendilerini suçlamaya başladılar ve şimdiki zayıflıklarını gelecekte tamir edeceklerine yemin ettiler.
İslam´ın en kötü düşmanlarından biri, ailesi ve arka-daşları arasında Ebul-Hakem diye anılan mü´minlerinse
adını Ebu Cehil (cehaletin babası) koydukları Mahzum kabilesinden. Amr idi. Muffire´nin tonmu, o zaman Mahzumj- basında bulunan yaşlı Velid´in de yeğeni oluyordu Cehil amcasından sonra onun yerini, alacağından temindi. Kendisi için şimdiden Mekke´de belirli bir konum sağlamıştı. Bu konum hem zenginlimi, hem konukseverlik hem de kendisine karşı çıkanlardan öç alma konusunda gösterdiği sertlik ve acelecilikten kaynaklanıyordu. O geçen hac döneminde hacıları Peygamber (s.a.v.)´e karşı uyarmak için çalışanların en usanmazı ve Peygamber [2]s.a. büyücü diye adlandıranların en bagırgam idi. Kendi klanmdaki çaresiz mü´minlere karşı acımasızlıkta ve diğer klanları da aynı şeyi yapmaya teşvik etmekte çok etkindi. Fakat birgün, kendisine rağmen, yeni dine büyük bir hizmette bulundu.
Peygamber (s.a.v.), Mescid´in dışında Safa kapısı yakınında oturuyordu. Hacılar kapıya yakın olan Safa tepesinden başlayan ve 450 yarda kuzeydeki Merve tepesinde biten yedi kez gidip gelme farzına bu kapıdan başladıkları için kapıya Safa kapısı adı verilmiştir. Safa´nm eteklerindeki bir kaya parçası bu ibadetin başlangıç yerini işaret eder. Ebu Cebir yanından geçtiğinde Peygamber (s.a. s.) bu kutsal yerde tek başına oturuyordu. Mahzumlunun bir önceki seferde korkmadığını göstermek için bir fırsat çıkmıştı; Peygamber´in önünde durarak ağzına gelen tüm küfürleri ona karşı söyledi. Peygamber sadece ona baktı, fakat hiçbir şey söylemedi. Sonunda yapabileceği tüm hakaretleri bitirdikten sonra Ebu Cehil, Hicr´de toplanmış olan diger Kureyşlilere katılmak üzere Mescid´e girdi. Peygamber üzüntüyle ayağa kalktı ve evine döndü.
O gittikten hemen sonra, yayı boynunda asılı bir halde avdan dönen Hamza karşıdan gözüktü. Avdan döndükten sonra, ailesinin yanma gitmeden önce Kâ´be´yi ziyaret etmek onun adetiydi. Onun yaklaştığım görünce, Safa kapısına yakın olan evinden bir kadın çıktı ve onu durdurdu. Bu kadın, şimdi hayatta olmayan ve yirmi yıl kadar önce Haf´ul-Fadûtu kuranlardan biri olan Teym kabilesınin şefi Abdullah İbn Cu´dan´m azathlarındandı. Cud´an ailesi, Ebu Bekir´in kuzenleri oluyordu, Peygamber (s.a.v.)´e ve dinine bağlı olan bu kadın Ebu Cehil´in hakaretlerini duymuş ve çok sinirlenmişti. Hz. Hamza´ya: «Ebu Umare-, dedi, Hişam´ın oğlu Ebu´l-Hakem´in kardeşinin oğlu Muhammed´e nasıl davrandığım bir görseydin, O burada otururken geldi ve- ona hakaret etti, onunla alay etti. Daha sonra cekiü etti -Nereye gittiğini belirtmek için Ka´be´ye doğru işaret etti- -Muhammed ise bir tek kelime bile söylemedi». Hamza, yumuşak huylu ve anlaşılması kolay bir insandı. Bununla birlikte O, Kureyş´in en cesuru İdi, kızdırıldı-ğında ise en başeğmez ve en sert adamı olurdu. Şu anda onun güçlü yapısı kızgınlıktan sarsılıyordu. Onun bu kızgınlığı ruhundan bazı şeyleri kaldırdı, özgürlüğe kavuşturdu, ruhunda daha önce varolan bazı şeylerin tamamlanmasını sağladı. Kâ´be´ye giren Hamza doğruca Ebu Cehil´ in yanına gitti, yanında ayakta durarak elindeki yayı tüm gücüyle arkasına indirdi. «Ona hakaret edecek misin?- dedi, «Ben de onun dinindenim, onun iddia ettiklerinin hepsini onaylıyorum. Eğer karşı çıkmaya gücün varsa bana karşı çık.» Ebu Cehil korkak değildi, fakat bu kez meselenin kapanmasının daha İyi olacağını düşünüyordu. Bu yüz. den ona yardım etmek için yerlerinden kalkan Mahzum ilere oturmalarını işaret etti ve şöyle dedi: «Bırakın, Ebu Umare istediğini yapsın, çünkü Tanrıya andolsun onun kardeşinin oğluna çirkince küfür ettim.»
--------------------------------------------------------------------------------
[1] I.I. 183.
[2] Umare, Hamza´mn kızıydı. Araplar arasında bir birine hitap etmenin en kibar yolu erkeklere -şunun babası lEbu)-kadınlara da «bunun annesi (Ümmü)» diye hitap etmektir.
İslam´ın en kötü düşmanlarından biri, ailesi ve arka-daşları arasında Ebul-Hakem diye anılan mü´minlerinse
adını Ebu Cehil (cehaletin babası) koydukları Mahzum kabilesinden. Amr idi. Muffire´nin tonmu, o zaman Mahzumj- basında bulunan yaşlı Velid´in de yeğeni oluyordu Cehil amcasından sonra onun yerini, alacağından temindi. Kendisi için şimdiden Mekke´de belirli bir konum sağlamıştı. Bu konum hem zenginlimi, hem konukseverlik hem de kendisine karşı çıkanlardan öç alma konusunda gösterdiği sertlik ve acelecilikten kaynaklanıyordu. O geçen hac döneminde hacıları Peygamber (s.a.v.)´e karşı uyarmak için çalışanların en usanmazı ve Peygamber [2]s.a. büyücü diye adlandıranların en bagırgam idi. Kendi klanmdaki çaresiz mü´minlere karşı acımasızlıkta ve diğer klanları da aynı şeyi yapmaya teşvik etmekte çok etkindi. Fakat birgün, kendisine rağmen, yeni dine büyük bir hizmette bulundu.
Peygamber (s.a.v.), Mescid´in dışında Safa kapısı yakınında oturuyordu. Hacılar kapıya yakın olan Safa tepesinden başlayan ve 450 yarda kuzeydeki Merve tepesinde biten yedi kez gidip gelme farzına bu kapıdan başladıkları için kapıya Safa kapısı adı verilmiştir. Safa´nm eteklerindeki bir kaya parçası bu ibadetin başlangıç yerini işaret eder. Ebu Cebir yanından geçtiğinde Peygamber (s.a. s.) bu kutsal yerde tek başına oturuyordu. Mahzumlunun bir önceki seferde korkmadığını göstermek için bir fırsat çıkmıştı; Peygamber´in önünde durarak ağzına gelen tüm küfürleri ona karşı söyledi. Peygamber sadece ona baktı, fakat hiçbir şey söylemedi. Sonunda yapabileceği tüm hakaretleri bitirdikten sonra Ebu Cehil, Hicr´de toplanmış olan diger Kureyşlilere katılmak üzere Mescid´e girdi. Peygamber üzüntüyle ayağa kalktı ve evine döndü.
O gittikten hemen sonra, yayı boynunda asılı bir halde avdan dönen Hamza karşıdan gözüktü. Avdan döndükten sonra, ailesinin yanma gitmeden önce Kâ´be´yi ziyaret etmek onun adetiydi. Onun yaklaştığım görünce, Safa kapısına yakın olan evinden bir kadın çıktı ve onu durdurdu. Bu kadın, şimdi hayatta olmayan ve yirmi yıl kadar önce Haf´ul-Fadûtu kuranlardan biri olan Teym kabilesınin şefi Abdullah İbn Cu´dan´m azathlarındandı. Cud´an ailesi, Ebu Bekir´in kuzenleri oluyordu, Peygamber (s.a.v.)´e ve dinine bağlı olan bu kadın Ebu Cehil´in hakaretlerini duymuş ve çok sinirlenmişti. Hz. Hamza´ya: «Ebu Umare-, dedi, Hişam´ın oğlu Ebu´l-Hakem´in kardeşinin oğlu Muhammed´e nasıl davrandığım bir görseydin, O burada otururken geldi ve- ona hakaret etti, onunla alay etti. Daha sonra cekiü etti -Nereye gittiğini belirtmek için Ka´be´ye doğru işaret etti- -Muhammed ise bir tek kelime bile söylemedi». Hamza, yumuşak huylu ve anlaşılması kolay bir insandı. Bununla birlikte O, Kureyş´in en cesuru İdi, kızdırıldı-ğında ise en başeğmez ve en sert adamı olurdu. Şu anda onun güçlü yapısı kızgınlıktan sarsılıyordu. Onun bu kızgınlığı ruhundan bazı şeyleri kaldırdı, özgürlüğe kavuşturdu, ruhunda daha önce varolan bazı şeylerin tamamlanmasını sağladı. Kâ´be´ye giren Hamza doğruca Ebu Cehil´ in yanına gitti, yanında ayakta durarak elindeki yayı tüm gücüyle arkasına indirdi. «Ona hakaret edecek misin?- dedi, «Ben de onun dinindenim, onun iddia ettiklerinin hepsini onaylıyorum. Eğer karşı çıkmaya gücün varsa bana karşı çık.» Ebu Cehil korkak değildi, fakat bu kez meselenin kapanmasının daha İyi olacağını düşünüyordu. Bu yüz. den ona yardım etmek için yerlerinden kalkan Mahzum ilere oturmalarını işaret etti ve şöyle dedi: «Bırakın, Ebu Umare istediğini yapsın, çünkü Tanrıya andolsun onun kardeşinin oğluna çirkince küfür ettim.»
--------------------------------------------------------------------------------
[1] I.I. 183.
[2] Umare, Hamza´mn kızıydı. Araplar arasında bir birine hitap etmenin en kibar yolu erkeklere -şunun babası lEbu)-kadınlara da «bunun annesi (Ümmü)» diye hitap etmektir.
SİYER-İ NEBİ
- Ahenk ve Uyuşmazlık
- Ailelerde Bölünmeler
- Aileni Uyarıp Korkut
- Allah´ın Evi
- Anlaşmanın Bozulması
- Apaçık Bir Zafer
- Bedir Savaşı
- Bedir´e Doğru
- Beni Kaynuka
- Beni Kurayza
- Beni Nadir
- Bir Kaybın Tekrar Bulunuşu
- Bir Oğul Kurban Etmeye İçilen And
- Bir Peygambere Duyulan İhtiyaç
- Bir Suikast
- Boykot ve Kaldırılışı
- Büyük Bir Kayıp
- Cennet ve Ebediyyet
- Çöl
- Defn ve Hilafet
- Dereceler
- Düzensiz Saldırılar
- Ebu Cehil veHamza
- En Çok Sevdiğin Kim?
- Es-Saa (Kıyamet)
- Esirler
- Evlilik Önerileri
- Evs ve Hazreç
- Fil Yılı
- Gelecek