Es-Saa (Kıyamet)
Es-Saa (Kıyamet)
Kâfirlerin sık sık öne sürdüğü şeylerden biri de, eğer Allah gerçekten vahy gönderdiyse bir melek göndermeliydi fikri idi. Buna karşı Kur´an´ın cevabı şuydu:
«Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.» (Isra: 95).
Cebrail´in zaman zaman yeryüzüne inmesi, onu Kur´-anlanlamda elçi (rasul) yapmıyordu. Elçi olabilmek için, mesaj getirilen insanlar arasında yeryüzünde yerleşmek gerekliydi. Kur´an şöyle diyordu :
«Bize kavuşmayı ummayanlar dediler fer: «Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizİ bir görmemiz gerekmez miydi?» Andolsun onlar ktmdi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bi) azgınlıkla baş kaldırdılar. Melekleri görecekleri gün, suçlu-gunah-kârlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler kt: «(Size sevinçli haber) yasaktır, yasak» (Furkan: 21-22).
Bu yasaklama, onların dünya ile Ahiret açasına bir perde çekilmesi için yalvarmalarına, ama kibir içinde yalvarmalarına karşılıktır. Sema ile direkt bağlantıya geçildiğinde ve dünya yerle bir olup zaman ve uzay anlamsız-laştığmda ebedi son gelmiş olacaktır. «İnsanların, her yana dağılmış ´pervaneler gibi olacakları gün ve dağların da etrafa saçılmış* renkli yünler gibi olacakları gün* (Karia: 4-5) ve «çocukların saçlarını ağartan bir gün» (Müzemmil: 17). Bu son, Kur´an´m tümünde sürekli tekrarlanır. Bu, es-saat*tır ve çok yakındır -*O göklerde de yerde de ağırlaştı» (A´raf: 187). Kıyamet vakti henüz gelmemiştir, onun yakın olduğu söylendiğinde ise, «Gerçekten senin Rabbi-nin katında bir gün, sizin, savmakta olduklarınızdan bin yıl gibidir» (Hacc: 47) âyeti hatırlanmalıdır. Fakat yine de vahyin geldiği dönem boyunca sürekli kıyamet beklenmiştir.
Bu eşyanın tabiatı gereğidir. Çünkü ne zaman Vahy insanlarla muhatap oluyor ve yeni bir din ortaya konuyorsa, Sema ve dünya arasındaki perde biraz aralanmah-dir. Bu perdenin kaldırılması dünyanın şartlarını değiştirecek ölçüde büyük değildir, fakat peygamberin görev süresini, İsa, Musa, İbrahim ve Nuh zamanlarında olduğu gibi istisna kılmaya yetecek kadardır. Kur´an, Cebrail´in Hira dağındaki mağaradayken Muhammed´e (s.a.v.) ilk geldiği gece olan Kadir gecesi ha-Vinnda şöyle der: «Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler» (Kadir: 3-4). Kadir gecesinin bu eşsizliği bir bakıma Cebral´in Peygamber´e (s.a.v.) vahy getirdiği sûrenin tümü için de geçerlidir.
Kıyameti beklemek, muhakemeyi beklemektir: Kur´an da kendini, el-Furkan (Bu bir surenin adıdır) doğruyu yanlıştan ayıran kriter, hakim olarak niteler. Bu nitelik, tüm vahyi kitaplar için de geçerlidir. Çünkü vahy ezeli ve ebedi olanın fani olanda görünmesidir ve bu uhrevî varoluş nihai muhakemeye Öncülük eder. Bu da birçok defalar, peygamberin (s.a.v.) gaybı bilmesinden bağımsız bir şekilde Cennet´le Cehennem´in çok acık olarak görünmesi demektir. İyilik ve kötülüğün gizlilikleri artık yüzeye çıkmıştır Peygamberin (s.a.v.) varlığı da buna paralel bir görev yük-ienir, çünkü onun doğru yola çağırması kendisine karş: koyanları da, hemen kabul edenleri de kapsar.
Vahyin, İyi olanları, kendilerini mümtaz kılmakla yükümlü tuttuğu hemen anlaşılıyordu. Fakat, o zamana kadar kötü olmadığına inandıkları birçok kişinin aniden kotu ve düşman diye nitelenmesi mü´minleri hem şaşırtıyor, hem de duygusal baskı altına alıyordu. Kur´an inananlara, bunu kabul etmeleri gerektiğim söylüyordu, çünkü O´na karşı çıkanlarla dost olunamazdı. Bu konuda birçok âyetler gelmiştir.
«Ândolsun, biz bu Kur´an´da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp- düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha da uzaklaşmalarından başkasını getirmiyor» (lsra: 41).
«Biz onları korkutmaktayız. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey artmmyor» (tsra: 60).
Hiç kimse daha önce Ebu Leheb´in asıl tabiatını bil miyordu; buna bir diğer örnek de Abdu´r-Rahman İbn Avfın, Cumah´m lideri ve İslâm´a düşman olan Ümeyye İbn Halefle eskiden arkadaş olmasıydı. Buna paralel ela rak Kur´an, Nuh´un, getirdiği mesajın kendisiyle kavmi nin arasını ayırdığından ve onların daha da sapmasına yol açtığı için nasıl Allah´a şikayet ettiğinden bahseder (Nuh. 6).
«Eğer yeryüzünde (insan değil de) tatmin bulmuş yürüyen melekler olsaydı, biz de onlara gökten elçi olarak elbette melek gönderirdik.» (Isra: 95).
Cebrail´in zaman zaman yeryüzüne inmesi, onu Kur´-anlanlamda elçi (rasul) yapmıyordu. Elçi olabilmek için, mesaj getirilen insanlar arasında yeryüzünde yerleşmek gerekliydi. Kur´an şöyle diyordu :
«Bize kavuşmayı ummayanlar dediler fer: «Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizİ bir görmemiz gerekmez miydi?» Andolsun onlar ktmdi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bi) azgınlıkla baş kaldırdılar. Melekleri görecekleri gün, suçlu-gunah-kârlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler kt: «(Size sevinçli haber) yasaktır, yasak» (Furkan: 21-22).
Bu yasaklama, onların dünya ile Ahiret açasına bir perde çekilmesi için yalvarmalarına, ama kibir içinde yalvarmalarına karşılıktır. Sema ile direkt bağlantıya geçildiğinde ve dünya yerle bir olup zaman ve uzay anlamsız-laştığmda ebedi son gelmiş olacaktır. «İnsanların, her yana dağılmış ´pervaneler gibi olacakları gün ve dağların da etrafa saçılmış* renkli yünler gibi olacakları gün* (Karia: 4-5) ve «çocukların saçlarını ağartan bir gün» (Müzemmil: 17). Bu son, Kur´an´m tümünde sürekli tekrarlanır. Bu, es-saat*tır ve çok yakındır -*O göklerde de yerde de ağırlaştı» (A´raf: 187). Kıyamet vakti henüz gelmemiştir, onun yakın olduğu söylendiğinde ise, «Gerçekten senin Rabbi-nin katında bir gün, sizin, savmakta olduklarınızdan bin yıl gibidir» (Hacc: 47) âyeti hatırlanmalıdır. Fakat yine de vahyin geldiği dönem boyunca sürekli kıyamet beklenmiştir.
Bu eşyanın tabiatı gereğidir. Çünkü ne zaman Vahy insanlarla muhatap oluyor ve yeni bir din ortaya konuyorsa, Sema ve dünya arasındaki perde biraz aralanmah-dir. Bu perdenin kaldırılması dünyanın şartlarını değiştirecek ölçüde büyük değildir, fakat peygamberin görev süresini, İsa, Musa, İbrahim ve Nuh zamanlarında olduğu gibi istisna kılmaya yetecek kadardır. Kur´an, Cebrail´in Hira dağındaki mağaradayken Muhammed´e (s.a.v.) ilk geldiği gece olan Kadir gecesi ha-Vinnda şöyle der: «Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. Melekler ve ruh, onda Rablerinin izniyle her bir iş için inerler» (Kadir: 3-4). Kadir gecesinin bu eşsizliği bir bakıma Cebral´in Peygamber´e (s.a.v.) vahy getirdiği sûrenin tümü için de geçerlidir.
Kıyameti beklemek, muhakemeyi beklemektir: Kur´an da kendini, el-Furkan (Bu bir surenin adıdır) doğruyu yanlıştan ayıran kriter, hakim olarak niteler. Bu nitelik, tüm vahyi kitaplar için de geçerlidir. Çünkü vahy ezeli ve ebedi olanın fani olanda görünmesidir ve bu uhrevî varoluş nihai muhakemeye Öncülük eder. Bu da birçok defalar, peygamberin (s.a.v.) gaybı bilmesinden bağımsız bir şekilde Cennet´le Cehennem´in çok acık olarak görünmesi demektir. İyilik ve kötülüğün gizlilikleri artık yüzeye çıkmıştır Peygamberin (s.a.v.) varlığı da buna paralel bir görev yük-ienir, çünkü onun doğru yola çağırması kendisine karş: koyanları da, hemen kabul edenleri de kapsar.
Vahyin, İyi olanları, kendilerini mümtaz kılmakla yükümlü tuttuğu hemen anlaşılıyordu. Fakat, o zamana kadar kötü olmadığına inandıkları birçok kişinin aniden kotu ve düşman diye nitelenmesi mü´minleri hem şaşırtıyor, hem de duygusal baskı altına alıyordu. Kur´an inananlara, bunu kabul etmeleri gerektiğim söylüyordu, çünkü O´na karşı çıkanlarla dost olunamazdı. Bu konuda birçok âyetler gelmiştir.
«Ândolsun, biz bu Kur´an´da çeşitli açıklamalar yaptık, öğüt alıp- düşünsünler diye. Oysa bu, onların daha da uzaklaşmalarından başkasını getirmiyor» (lsra: 41).
«Biz onları korkutmaktayız. Fakat (bu) onlarda büyük bir azgınlıktan başka bir şey artmmyor» (tsra: 60).
Hiç kimse daha önce Ebu Leheb´in asıl tabiatını bil miyordu; buna bir diğer örnek de Abdu´r-Rahman İbn Avfın, Cumah´m lideri ve İslâm´a düşman olan Ümeyye İbn Halefle eskiden arkadaş olmasıydı. Buna paralel ela rak Kur´an, Nuh´un, getirdiği mesajın kendisiyle kavmi nin arasını ayırdığından ve onların daha da sapmasına yol açtığı için nasıl Allah´a şikayet ettiğinden bahseder (Nuh. 6).
SİYER-İ NEBİ
- Ahenk ve Uyuşmazlık
- Ailelerde Bölünmeler
- Aileni Uyarıp Korkut
- Allah´ın Evi
- Anlaşmanın Bozulması
- Apaçık Bir Zafer
- Bedir Savaşı
- Bedir´e Doğru
- Beni Kaynuka
- Beni Kurayza
- Beni Nadir
- Bir Kaybın Tekrar Bulunuşu
- Bir Oğul Kurban Etmeye İçilen And
- Bir Peygambere Duyulan İhtiyaç
- Bir Suikast
- Boykot ve Kaldırılışı
- Büyük Bir Kayıp
- Cennet ve Ebediyyet
- Çöl
- Defn ve Hilafet
- Dereceler
- Düzensiz Saldırılar
- Ebu Cehil veHamza
- En Çok Sevdiğin Kim?
- Es-Saa (Kıyamet)
- Esirler
- Evlilik Önerileri
- Evs ve Hazreç
- Fil Yılı
- Gelecek