Evs ve Hazreç

Evs ve Hazreç

Evs ve Hazrec kabileleri kendileriyle birlikte Yesrib´de yaşayan bazı yahudi kabileleriyle müttefiktiler. Fakat ara­larındaki ilişki çoğunlukla kötü duygularla örülmüştü. Bu­nun nedeni ise tek tanrıcı Yahudilerin, Allah´ın seçilmiş kullan olarak, çok tanrıcı Araplara güçlerinden dolayı saygı duymalarına rağmen bir kıskançlık beslemeleriydi. Yahudiler sıkıntıya düştüklerinde ise şöyle diyorlardı «Gönderilecek olan Peygamberin zamanı şimdidir. O bize geldiğinde biz sizi, Ad ve irem1 kavimlerinin yerle bir edil­mesi gibi yok edeceğiz» Yahudi alimleri ve kâhinler, Peygamber´in nereye geleceğini soranlara çoğunlukla Mekke ile aynı yönde olan Yemen tarafını işaret ederlerdi. Bu ne­denle Yesribliler, Mekke´de Peygamber olduğunu iddia eden bir adamın varolduğunu duyunca dikkat kesildiler; getirdiği mesajın özelliklerini duyduklarında ise daha çok ilgi duydular, çünkü onlar eskiden beri tek tanrıcı akide­ye aşinaydılar. Yahudiler, onlarla daha iyi geçindikleri za­manlarda, onlara Tann´nin birliğini ve insanın esas amacı­nın [1]» olduğunu anlatırlar ve birlikte bu konuyu tartışır­lardı, öldükten sonra dirilme fikri çoktanrıcı putperestler için kabul edilmesi zor bir konuydu. Bir keresinde Yahudi alimlerinden biri bu konuyla İlgili olarak güneyi işaret ederek, orada tekrar diriliş gerçeğini tasdik edip ispatlayacak bir peygamberin geleceğini söylemişti.

Arapların Mekke´den gelecek olan haberlere bu kadar dikkat etmeleri, dolaylı olarak, Îbnu´l-Heyyebân adında Su­riye´den Yesrib´e göçmüş ve yağmur sularıyla vadiyi bir­kaç kez kuraklıktan kurtarmış olan bir Yahudi´den kay­naklanıyordu. Bu dindar adam, Peygamber (s.a.v.)´e ilk Vahy´in geldiği sıralarda Öldü. Öleceğini anlayınca etra­fındakilere şöyle dedi: -Ey Yahudiler, beni ekmek ve şa­rabın bol olduğu bir ülkeden açlık ve zorluk çekilen bu ül­keye getiren sebebi bir düşünün?» «Sen daha iyi bilirsin-dediler. «Bu ülkeye, gelmesi yakın olan Peygamber´i karşı­lamak için geldim. O bu ülkeye hicret edecek. Benim yaşa­mım süresinde gönderileceğini ve benim de ona tabi ola­cağımı ümit ediyordum. Onun size gelmesi yakındır»[2] ce­vabını verdi. Bu sözler bazı Yahudi gençlerini çok etkile­di ve Peygamber (s.a.v.) geldiğinde, Yahudi olmamasına rağmen onu kabul etmelerini sağladı.

Fakat genelde, Araplar adamı tasdik ederken getirdi­ği mesajı kabul etmiyor, yahudiler ise mesajı kabul ediyor, ancak yanlış adam olduğunu düşünüyorlardı. Çünkü Allah seçilmiş milletten olmayan birini nasıl Peygamber gönderebilirdi? Bununla birlikte hacılar Peygamberle ileili haberleri Yesrib´e ulaştırdığında, yahudiler kendilerinden olmamasına rağmen bu haberlere ilgi duyuyor ve daha ay-nntılı bilgi istiyorlardı. Yesrib Arapları bu ilgiyi farkettik-lerinde ve yahudi alimlerinin ilgisinin daha çok mesajın monoteist olması üzerinde yoğunlaştığını gördüklerinde, bu haberleri taşıyanlar gibi onlar da etkilenmekten kendileri­ni alıkoyamadılar.

.Bunların yanısıra Hazreçliler, şimdi bir Peygamber ol­duğunu iddia eden ve daha önce çocukken annesiyle, son­raları da Suriye´ye giderken bir çok kez Yesrib´e uğramış, olan bu adamla aralarında güçlü kan bağı olduğunun far­kındaydılar. Evs´e gelince, onların ileri gelenlerinden biri, Ebu Kays, Hatice ve Varaka´nm halası olan bir Mekke´li İle evlenmişti. Ebu Kays çoğunlukla Mekke´de, karısının ailesiyle birlikte kalıyor ve Varaka´nm yeni Peygamber´le ilgili görüşüne katılıyordu.

Hacılar ve Mekke´yi ziyaret edenlerin getirdiği haber­lerle desteklenen tüm bu faktörler, vadi halkı üzerinde et­kisini göstermeye başladı. Fakat o an için asıl önemli olan kendi iç sorunlarıydı. Bir Evs´li ve bir Hazreç´li arasında kan dökülmesiyle biten çatışma, iki kabileden de bir çok boyun savaşa girmesine sebep oldu. Hatta yahudiler bile bir tarafla müttefik oldular. Üç çatışma olmuştu, fakat bu çatışmalar engelleyici olmaktan çok insanların kin ve 6c-alma duygularını kabartmıştı. Diğerlerinden daha buyuk dördüncü bir çatışma kaçınılmaz görünüyordu. Bu neden­le Evs´in ileri gelenleri Mekke´ye, Kureyşlüerden Hazrec´e karşı yardım istemek üzere bir delege göndermeye karar verdiler»

Delegeler, Kureyş´ten cevap beklerken Peygamber (s a.v.) onların yanlarına gitti ve geldikleri şeyden daha gu-zel ve iyisini isteyip istemediklerini sordu. Bu daha iyinin ne olabileceğini sordular; o da görevinden ve tebliğ etmek­le yükümlü olduğu dinden bahsetti. Daha sonra onlara Kur´an´dan bir bölüm okudu. Bitirdiğinde Muaz´ın oğlu îyas şöyle dedi: «Arkadaşlar, bu bizim geldiğimiz şeyden r?aha iyidir». Fakat delegenin lideri yerden bir avuç toprak al;* i ve gencin yüzüne atarak: «öyleyse, o senin olsun, ha­yatıma yemin ederim ki biz bundan başka bir şey için geldik.» dedi. lyas sesini çıkarmadı ve Peygamber ts.a.v.) onların yanından ayrıldı. Kureyş onlann yardım isteklerin ı geri çevirdi, onlar da Medine´ye döndüler. Bundan kısa bir süre sonra îyas öldü, ölümünde yanında olanlar onun Ölene kadar Allah´ın birliğine şehadet getirdiğini söyledi­ler. Bu nedenle, O, islâm´a giren ilk Yesrib´ü olarak sayıla­bilir.

--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ad ve İrem, kendilerine gönderilen peygamberlere uymayı reddettikleri için aniden helak olan Eski arap kavimleridir.

[2] I.I. 136.
Top