Gerdanlık
Gerdanlık
Aişe (r) ve Ümmü Seleme (r) bu seferde Peygamber Cs.a.vJ´e eşîık ediyorlardı. Peygamber (sa.vj´in zamansız yola çıkma emri verdiği yerden birkaç konak ote de güneş batarken Aişe akik gerdanlığını yere duşurdu Kaybettiğini farkettiğinde hava onu göremeyecek kadar kararmıştı. Onu orda bırakıp gitmek de istemiyordu. Annesi bu gerdanlığı evlendiği gün onun boynuna takmıştı ve bu Aişe´nin en kıymetli mücevherlerinden biriydi Konakladıkları yerde su yoktu ve Peygamber (sav.) buradı sadece kısa bir mola vermek istemişti. Fakat daha sonra gün ışıyıncaya kadar konaklama emri verdi. Plân değişikliğinin sebebi ağızdan ağıza dolaştı ve sadece küçük bir Kolye için koskoca ordunun böyle susuz bir yerde konaklamasından çoğu kişi rahatsız oldu. Ashabdan bazıları Ebu Bekir´e gidip şikâyet ettiler Ebu Bekir Cr.), kızının bu dikkatsizliği nedeniyle utandı ve sinirlendi. Ulaşılabilecek uzaklıkta hiç kuyu yoktu ve adamlar beraberlerinde getirdikleri suyun hepsini harcamışlardı. Sabah namazını kılmak mümkün olmayacaktı, çünkü abdest alacak suları yoktu. Fakat gecenin geç saatlerinde Peygamber (sav) ´e teyemmümle ilgili âyetler nazil oldu. Bu olayın toplumun pratik hayatında anlatılamayacak denli önemli bir rolü vardı.
«Eğer su bulama,tutsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin ihajifçcj yuzlerıiuze re ellerinize sürün» (Nisa: 41} Konakladıklarından beri herkesi meşgul eden sıkıntı dolu duygular yok olmuştu. Useyd şöyle bağırdı: «Ey Ebu Bekir ailesi, bu bizim üzerimize getirdiğiniz ilk rahmet değil.»
Gün ışığında bile halâ gerdanlık ortalıkta görünmüyordu. Artık bulma ümitleri kaybolmuş ve kolyeyi bulmadan çıkmaya karar vermişlerdi. Yola koyulmak için Aişe´-nin devesi ayağa kalktığında kolyeyi akşamdan beri orada çökmüş bir halde kalan devenin altında gördüler.
Bir sonraki kamp yerleri uzun kumlu bir arazi olan güzel bir vadi idi. Her zamanki gibi Peygamber (s.a.v.)´in iki çadırı diğerlerinden biraz uzağa kurulmuştu. O gün Peygamber (s.a.v.)´le beraber olma sırası Aişe´deydi. Aişe daha sonraki yıllarda bir yarış yapmaya nasıl teklif ettiğini anlatırdı: «Cübbemin eteklerini topladım, Peygamber (s.a.v.)´de aynısını yaptı. Yanşa başladık. Yansı o kazandı. ´Bu, bir önceki sefer beni yendiğin yanşa karşılık» dedi. Hicret´ten önce Mekke´de meydana gelen bir olayı kastediyordu.» Aişe açıklamak için şunlan da ekledi: «Babamın evine gelmişti. Ben elimde bir şey tutuyordum. Peygamber (s.a.v.): Onu bana getir dedi. Ben vermedim ve ondan kaçtım O da peşimden kolaladı, fakat, ben ondan hızlıydım.»[1].
Aışe´nin gerdanlığının bağ yeri incelmişti. Medine´ye varmadan birKaç konak önce yine boynundan çözüldü ve Süstü. Kolye, yola çıkma emri verildikten1 sonra Aişenin haset için kamptan ayrıldığı bir sırada düşmüştü. Aişe kampa döndükten sonra Ummü Seleme ne birlikte tahtlannın içine oturdular ve perdeleri kapatıp, peçelerini açtılar, İşte o zaman Aişe (r.) kolyesini kaybettiğini farketti-Perdenin altından süzülüp, kolyesini aramaya gitti. O s rada adamlar develeri hazırlamışlar ve tahtlan develerin üstüne yerleştirmişlerdi. Genellikle iki tahtın ağırlıklarının başka başka olduğunu farkedebilirlerdi. Çünkü otuz yaşında bir kadınla ondört yaşındaki zayıf bir kadının ağırhklan tabi ki aynı olamazdı. Fakat bu kez hafif olan tahtın her zamankinden daha hafif olduğunu farkedemediler. Ve diğer develerle birlikte yola koyuldular. Aişe bu olayı şöyle anlatıyor: «Kolyemi buldum ve kamp yerine döndüm, fakat orada bir tek canlı bile kalmamıştı. Bunun üzerine tahtımın bulunduğu yere gidip oturdum. Beni kaybettiklerini anlayıp geri dönmelerini bekliyordum. Orada otururken gözlerim ağırlaştı ve uyuyakaldım. Mu´attal´m oğlu safva [2]oradan geçtiğinde ben hâlâ orada yatıyordum. Bir sebep yüzenden ordudan geride kalmış ve geceyi kampta geçir-memişti. Bize örtünme emri gelmeden önce beni birçok kez görmüştü. Beni orada görünce: «Biz Allah´a ait (kullar) iz ve şüphesiz ona dönücüleriz. Bu Allah´ın Rasulü-nün hanımı, dedi. «Safvan´m bu âyeti okumasıyla Aışe uyandı ve peçesini yüzüne Örttü. Safvan onu devesine bindirdi ve bir sonraki konağa kendisi yürüyerek onu devesinde götürdü´.
Ordu konak yerine vardığında Aişe (r.)´nin tahtı yere konmuş ve içerden kimse çıkmayınca onun uyuduğunu sanmışlardı. Konak yerinden ayrılmalarına az bir süre kala onun Safvan´m devesi üzerinde geldiğini görünce herkesin şaşkınlığı daha da arttı. Bu Medine´yi sarsacak olan bir skandalin başlangıcıydı. Münafıkların dili hemen bu olaya takılmıştı. Fakat o sırada Peygamber Cs.a.v.) Aişe (r.) ve Ashabın çoğu gelişen bu sorundan habersizdi.
Ganimetler her zamanki gibi dağıtıldı. Esirlerden biri, yenilen kabilenin başkanı Hâris´în kızı Cüveyriye idi. Kendisine yüksek bir fidye ödenmesini isteyen Ensar´dan birinin eline düşmüştü. Cüveyriye, Peygamber (s.a.v.)´e geldi ve kendi adına meseleye el koymasını rica etti. Peygamber (s.a.v.) ogün Aişe fr.)´nin odasındaydı ve Cüveyriye´ye kapıyı o açmıştı. Aişe neler olduğunu daha sonraları şöyle anlattı: «O çok güzel ve sevimli bir kadındı. Ona bakan hiç bir erkek kalbini ona kaptırmaktan kendini ahkoyar mazdı. Onu kapıda görünce büyük bir kuşkuya kapıldım. Çünkü benim onda gördüğümü Resulullah´m da göreceğini biliyordum. Resulullah´m yanına girdi ve: «Ey Allah´ın Rasulü, ben kabilesinin reisi olan Hâris´in kızı Cüveyriye´-yim. Başıma gelenleri biliyorsun. Fidyem konusunda senin yardımını istemeye geldim» dedi. Peygamber (s.a.v.) «Bundan daha iyisini ister misin?» dedi, O da: «Bundan iyisi nedir?» diye sordu. O: «Senin fidyeni ben ödeyeyim, sen de benimle evlen» dedi.»[3].
Cüveyriye (r.) bu teklifi sevinçle kabul etti. Fakat babası fidye olarak vereceği develerle birlikte geldiğinde henüz nikâhları yapılmamıştı. Babasının getirdiği develer söz verdiği sayıda değildi. Çünkü Akik ovasında hayvanlara bakmış ve iki tanesini çok beğenip orada bir yere gizlemişti. Geride kalan develeri Peygamber (s.a.v.)´e getirip şöyle dedi: «Ey Muhammed (s.a.v.) sen kızımı esir aldm, işte fidyesi.» Peygamber (s.a.v.): «Fakat Akik ovasına gizlediğin iki deve nerede?» dedi ve onların gizlendikleri yeri tüm ayrıntılarıyla anlattı. Bunun üzerine Haris: «Allah´tan başka tanrı olmadığına ve, ey Muhammed, senin de Allah´ın Rasulü olduğuna şehadet ederim» dedi. îki oğlu da Müslüman oldular. Haris diğer iki-deveyi de getirtip, bütün develeri Peygamber (s.arv.)´e verdi. O da kızını serbest bıraktı. Daha sonra Cüveyriye de Müslüman oldu. Peygamber (s.a.v.) onu babasından istedi. Babası onu verdi[4] ve ona da bir oda inşa edildi.
Beni Mustalîk´in artık Peygamber (s.a.v.)´in akrabaları olduğu ortaya çıkınca Muhacirler ve Ensar henüz fidyeleri ödenmemiş olan esirleri serbest bıraktılar. Yaklaşık yüz aile serbest bırakıldı. Aişe (r.), Cüveyriye (r.)´yi kastederek: «Kavmine ondan daha faydalı olan bir başka kadın bilmiyorum» dedi[5].
--------------------------------------------------------------------------------
[1] w. 427
[2] t I. 732, B. LU, 15, W. 426 8.
[3] I. I. 72C.
[4] I. H 726.
[5] I. I. 729.
«Eğer su bulama,tutsanız, bu durumda, temiz bir toprakla teyemmüm edin ihajifçcj yuzlerıiuze re ellerinize sürün» (Nisa: 41} Konakladıklarından beri herkesi meşgul eden sıkıntı dolu duygular yok olmuştu. Useyd şöyle bağırdı: «Ey Ebu Bekir ailesi, bu bizim üzerimize getirdiğiniz ilk rahmet değil.»
Gün ışığında bile halâ gerdanlık ortalıkta görünmüyordu. Artık bulma ümitleri kaybolmuş ve kolyeyi bulmadan çıkmaya karar vermişlerdi. Yola koyulmak için Aişe´-nin devesi ayağa kalktığında kolyeyi akşamdan beri orada çökmüş bir halde kalan devenin altında gördüler.
Bir sonraki kamp yerleri uzun kumlu bir arazi olan güzel bir vadi idi. Her zamanki gibi Peygamber (s.a.v.)´in iki çadırı diğerlerinden biraz uzağa kurulmuştu. O gün Peygamber (s.a.v.)´le beraber olma sırası Aişe´deydi. Aişe daha sonraki yıllarda bir yarış yapmaya nasıl teklif ettiğini anlatırdı: «Cübbemin eteklerini topladım, Peygamber (s.a.v.)´de aynısını yaptı. Yanşa başladık. Yansı o kazandı. ´Bu, bir önceki sefer beni yendiğin yanşa karşılık» dedi. Hicret´ten önce Mekke´de meydana gelen bir olayı kastediyordu.» Aişe açıklamak için şunlan da ekledi: «Babamın evine gelmişti. Ben elimde bir şey tutuyordum. Peygamber (s.a.v.): Onu bana getir dedi. Ben vermedim ve ondan kaçtım O da peşimden kolaladı, fakat, ben ondan hızlıydım.»[1].
Aışe´nin gerdanlığının bağ yeri incelmişti. Medine´ye varmadan birKaç konak önce yine boynundan çözüldü ve Süstü. Kolye, yola çıkma emri verildikten1 sonra Aişenin haset için kamptan ayrıldığı bir sırada düşmüştü. Aişe kampa döndükten sonra Ummü Seleme ne birlikte tahtlannın içine oturdular ve perdeleri kapatıp, peçelerini açtılar, İşte o zaman Aişe (r.) kolyesini kaybettiğini farketti-Perdenin altından süzülüp, kolyesini aramaya gitti. O s rada adamlar develeri hazırlamışlar ve tahtlan develerin üstüne yerleştirmişlerdi. Genellikle iki tahtın ağırlıklarının başka başka olduğunu farkedebilirlerdi. Çünkü otuz yaşında bir kadınla ondört yaşındaki zayıf bir kadının ağırhklan tabi ki aynı olamazdı. Fakat bu kez hafif olan tahtın her zamankinden daha hafif olduğunu farkedemediler. Ve diğer develerle birlikte yola koyuldular. Aişe bu olayı şöyle anlatıyor: «Kolyemi buldum ve kamp yerine döndüm, fakat orada bir tek canlı bile kalmamıştı. Bunun üzerine tahtımın bulunduğu yere gidip oturdum. Beni kaybettiklerini anlayıp geri dönmelerini bekliyordum. Orada otururken gözlerim ağırlaştı ve uyuyakaldım. Mu´attal´m oğlu safva [2]oradan geçtiğinde ben hâlâ orada yatıyordum. Bir sebep yüzenden ordudan geride kalmış ve geceyi kampta geçir-memişti. Bize örtünme emri gelmeden önce beni birçok kez görmüştü. Beni orada görünce: «Biz Allah´a ait (kullar) iz ve şüphesiz ona dönücüleriz. Bu Allah´ın Rasulü-nün hanımı, dedi. «Safvan´m bu âyeti okumasıyla Aışe uyandı ve peçesini yüzüne Örttü. Safvan onu devesine bindirdi ve bir sonraki konağa kendisi yürüyerek onu devesinde götürdü´.
Ordu konak yerine vardığında Aişe (r.)´nin tahtı yere konmuş ve içerden kimse çıkmayınca onun uyuduğunu sanmışlardı. Konak yerinden ayrılmalarına az bir süre kala onun Safvan´m devesi üzerinde geldiğini görünce herkesin şaşkınlığı daha da arttı. Bu Medine´yi sarsacak olan bir skandalin başlangıcıydı. Münafıkların dili hemen bu olaya takılmıştı. Fakat o sırada Peygamber Cs.a.v.) Aişe (r.) ve Ashabın çoğu gelişen bu sorundan habersizdi.
Ganimetler her zamanki gibi dağıtıldı. Esirlerden biri, yenilen kabilenin başkanı Hâris´în kızı Cüveyriye idi. Kendisine yüksek bir fidye ödenmesini isteyen Ensar´dan birinin eline düşmüştü. Cüveyriye, Peygamber (s.a.v.)´e geldi ve kendi adına meseleye el koymasını rica etti. Peygamber (s.a.v.) ogün Aişe fr.)´nin odasındaydı ve Cüveyriye´ye kapıyı o açmıştı. Aişe neler olduğunu daha sonraları şöyle anlattı: «O çok güzel ve sevimli bir kadındı. Ona bakan hiç bir erkek kalbini ona kaptırmaktan kendini ahkoyar mazdı. Onu kapıda görünce büyük bir kuşkuya kapıldım. Çünkü benim onda gördüğümü Resulullah´m da göreceğini biliyordum. Resulullah´m yanına girdi ve: «Ey Allah´ın Rasulü, ben kabilesinin reisi olan Hâris´in kızı Cüveyriye´-yim. Başıma gelenleri biliyorsun. Fidyem konusunda senin yardımını istemeye geldim» dedi. Peygamber (s.a.v.) «Bundan daha iyisini ister misin?» dedi, O da: «Bundan iyisi nedir?» diye sordu. O: «Senin fidyeni ben ödeyeyim, sen de benimle evlen» dedi.»[3].
Cüveyriye (r.) bu teklifi sevinçle kabul etti. Fakat babası fidye olarak vereceği develerle birlikte geldiğinde henüz nikâhları yapılmamıştı. Babasının getirdiği develer söz verdiği sayıda değildi. Çünkü Akik ovasında hayvanlara bakmış ve iki tanesini çok beğenip orada bir yere gizlemişti. Geride kalan develeri Peygamber (s.a.v.)´e getirip şöyle dedi: «Ey Muhammed (s.a.v.) sen kızımı esir aldm, işte fidyesi.» Peygamber (s.a.v.): «Fakat Akik ovasına gizlediğin iki deve nerede?» dedi ve onların gizlendikleri yeri tüm ayrıntılarıyla anlattı. Bunun üzerine Haris: «Allah´tan başka tanrı olmadığına ve, ey Muhammed, senin de Allah´ın Rasulü olduğuna şehadet ederim» dedi. îki oğlu da Müslüman oldular. Haris diğer iki-deveyi de getirtip, bütün develeri Peygamber (s.arv.)´e verdi. O da kızını serbest bıraktı. Daha sonra Cüveyriye de Müslüman oldu. Peygamber (s.a.v.) onu babasından istedi. Babası onu verdi[4] ve ona da bir oda inşa edildi.
Beni Mustalîk´in artık Peygamber (s.a.v.)´in akrabaları olduğu ortaya çıkınca Muhacirler ve Ensar henüz fidyeleri ödenmemiş olan esirleri serbest bıraktılar. Yaklaşık yüz aile serbest bırakıldı. Aişe (r.), Cüveyriye (r.)´yi kastederek: «Kavmine ondan daha faydalı olan bir başka kadın bilmiyorum» dedi[5].
--------------------------------------------------------------------------------
[1] w. 427
[2] t I. 732, B. LU, 15, W. 426 8.
[3] I. I. 72C.
[4] I. H 726.
[5] I. I. 729.
SİYER-İ NEBİ
- Ahenk ve Uyuşmazlık
- Ailelerde Bölünmeler
- Aileni Uyarıp Korkut
- Allah´ın Evi
- Anlaşmanın Bozulması
- Apaçık Bir Zafer
- Bedir Savaşı
- Bedir´e Doğru
- Beni Kaynuka
- Beni Kurayza
- Beni Nadir
- Bir Kaybın Tekrar Bulunuşu
- Bir Oğul Kurban Etmeye İçilen And
- Bir Peygambere Duyulan İhtiyaç
- Bir Suikast
- Boykot ve Kaldırılışı
- Büyük Bir Kayıp
- Cennet ve Ebediyyet
- Çöl
- Defn ve Hilafet
- Dereceler
- Düzensiz Saldırılar
- Ebu Cehil veHamza
- En Çok Sevdiğin Kim?
- Es-Saa (Kıyamet)
- Esirler
- Evlilik Önerileri
- Evs ve Hazreç
- Fil Yılı
- Gelecek